20
grubundaki hayvanlara stveart rasyon kullanılmıştır. Denemenin 5. haftasında
gruplardan elde edilen 800 yumurtada yumurta kalite analizi ve kabuk analizleri
yapılmıştır. Deneme sonunda ticari enzimlerin yumurta ağırlığına etkilerinin olmadığı
sonucuna varılmıştır. Yumurta kırılma mukavemeti, yumurta kabuk ağırlığı ve
yüzdesinde arpaya dayalı enzimli rasyonda kontrol grubuna göre artış olduğu tespit
edilmiştir. Ayrıca arpaya dayalı enzimli yemdeki yumurta sarı renginde açılma olduğu
görülmüştür (Roberts vd. 2006).
Roberts vd. (2006), tarafından yapılan diğer bir araştırmada ticari olarak kullanılan
enzimlerin buğdaya dayalı yumurta tavuğu rasyonlarında yumurta kalitesine etkileri
incelenmiştir. Çalışma 2 dönemli yürütülmüştür. 1. çalışmada 4 enzim (Biofeed Wheat,
Avizyme 1302, Roxazyme G2 ve Kemzyme W) buğdaya dayalı yumurta tavuğu
yemlerine ilave edilmiştir. Araştırma 25 haftalık yaştaki tavuklar kullanılmıştır. 2.
çalışmada ise 50-65 haftalık dönemde devam ettirilmiştir. Bütün rasyonlarda buğday
veya buğday yanında % 20 çavdar kullanılmıştır. Deneme sonunda yumurta kalitesine
yaş ve buğday çeşit ve kalitesinin önemli derecede etkilediği sonucuna varılmışken,
enzimlerin yumurta verimine etkisinin önemsiz olduğu bulunmuştur. Aynı zamvea
bağırsak vizkozitesine enzimlerin etkisi de önemsiz bulunmuştur.
Yaghobfar (2007), tarafından yapılan bir denemede arpa ağırlıklı yumurta tavuğu
rasyonlarına β-glukanaz ve ksilanaz enzimi eklenerek sindirilebilirlik, yumurta
üretiminin enerji metabolizması ve bağırsak morfolojisinin yumurta verimine etkisi
incelenmiştir. Araştırmada β-glukanaz ve ksilanaz enziminin yem değerlendirme ve
büyüme performansına önemli bir etkisinin olmadığı tespit edilmiştir. Ayrıca β-
glukanaz ve ksilanaz enziminin yumurta kabuk kalitesine yumurta kabuk ağırlığına (%
4.6) yumurta kabuk kalınlığına (% 5.32) olumsuz etkisi olduğu bildirilmiştir. Eklenen β-
glukanaz ve ksilanaz enziminin yumurta sarı rengine ve Haugh birimine etkisi
olmamıştır. Ayrıca β-glukanaz ve ksilanaz enzim ilavesinin enerji metabolizmasına,
organik madde sindirilebilirliğine etkisi önemsiz bulunmuştur. Diğer taraftan eklenen β-
glukanaz ve ksilanaz enzimi ince bağırsak villus genişliği derinliği ve ağırlığında
kontrol grubuna göre azalmaya neden olmuştur.
21
2.2.2 Kanatlı yemlerinde gama ışınlama uygulaması
Gama ışını; radyoaktif bozunum (alfa veya beta) yapmış veya bir nükleer reaksiyondan
sonra ortaya çıkan ürün çekirdeğin, ikinci bir bozunum ile bir foton yayınlayarak daha
düşük enerji seviyesine ve sonunda taban enerji seviyesine düşerken yayınladığı
fotonlara denir.
Şekil 2.6’da Na (sodyum)’nın, beta bozunumu yaparak Ne (neon)’ nin uyarılmış haline
dönüşmesi ve uyarılmış halde bulunan Ne çekirdeğinin gama bozunumu ile temel enerji
seviyesine düşerken yayınladığı gama ışınının şematik diyagramları gösterilmiştir.
Şekil 2.6 Gama bozunum şeması
Gama ışınları elektromanyetik spektrumdaki en kısa dalga boylu ve en fazla enerjili
elektromanyetik radyasyonlardır. Bu sebebten dolayı canlıların duyu organları ile
algılanamazlar.
Şekil
2.7’de
elektromanyetik
spektrum
ve
dalga
boyları
gösterilmektedir.
Şekil 2.7 Elektromanyetik spektrum
Işınlama, basitçe gıdaların belirli dozlarda gama veya X-ışınlarına maruz bırakılması
22
şeklinde tanımlanabilir. Işınlama işleminde alınan enerji, absorbe edilmiş (emilmiş)
radyasyon dozu olarak adlveırılır ve birim olarak Gray (Gy) veya rad kullanılır. Gray
(Gy) iyonize radyasyonun maddenin 1 kilogramının absorbe ettiği 1 joule’lük enerji
miktarı anlamına gelir. 1 Gy 100 rad olup, 1 rad ise 100 erg/g dir. Kilogray (kGy) ise
bu absorbe edilen enerjinin kilojoule miktarını göstermektedir. 1 mrad ise 10 kGy’e
eşittir.
Gama ışınları, radyoaktif izotoplar olan kobalt-60 (Co60), sezyum-137 (Cs137)
kaynaklarından ya da elektrikle çalışan elektron hızlveırıcalardan da elde edilir.
Elektron hızlveırıcılarda radyoaktif bir madde söz konusu olmayıp, kaynak X-
ışınlarında olduğu gibi elektrikle çalışan bir makinedir. Gıda ışınlamada en yaygın
olarak kullanılan yöntem Co60 ve elektron hızlveırıcılardır (Lagunas 1995). Işınlamada
uygulanacak doz, ışınlanacak gıdanın bileşenlerine (nem, yağ, protein, karbonhitrat)
ışınlama anındaki sıcaklık ve atmosferin bileşenlerine özellikle oksijen miktarına ve
ışınlama hızına gore değişebilmektedir (Karel 1975). Gama ışınlama işlemine tabii
tutulan gıda maddesinin “radyoaktif” olmadığı çeşitli çalışmalarla ortaya konmuştur
(Lagunas 1995, Siddhuraju vd. 2002). Işınlamanın etkisi temel olarak iki mekanizma ile
açıklanmıştır. Bunlar fiziksel etki ve kimyasal etkidir. Fiziksel etkide gama ışınları
doğrudan mikroorganizmalarla, enzimlerle yada kritik bileşiklerle etkileşerek
moleküllerin yapısındaki kimyasal bağların kırılmasına yol açarak bir takım serbest
radikallerin oluşmasına veya moleküllerin parçalanmasına sebep olur (Satin 1993).
Kimyasal yada indirekt etkide ise gama ışınlarının direkt etkisi sonucu oluşan reaktif
bileşikler gıdada değişik bileşenlerle reaksiyona girerek etki etmektedir (Karel 1975).
Doğada bulunan pek çok madde ki bunların arasında gıdalarda vardır çok az miktarda
radyoaktivite içerir. Radyoaktif gıda herhangi bir yolla radyoaktif olan bir madde ile
bulaşmış gıdadır. Işınlanmış gıdadaki bazı kimyasal değişiklikler radyolitik ürünler
üretir ama bu ürünler zaten doğal olarak gıdada bulunan ya da ısıl işlemler sonucu
ortaya çıkabilecek ürünlerdir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Gıda ve Tarım
Organizasyonu (FAO) ve Codex Alimentarius Commission gibi bir çok ulusal ve
uluslararası komite ve organizasyon ışınlanmış gıdaların potansiyel toksisite, besin
açısından uygunluk ve potansiyel mikrobiyolojik risk açısından güvenliğini incelemiş
ve iyi üretim teknikleri (GMPs) ve iyi ışınlama teknikleri uygulveığında gıda ışınlama