CAMİ VE KİTAP
154
mayabilir, insanlar farkında olmayabilir ama insanlar için yeme,
içme, uyuma kadar elzem bir başlık kültür.
Büyük şehirlerde eskiden görürdük binaların en berbat, gü-
neş görmeyen yerlerine mescitler yapılırdı. Oysa yaşam hakkı
gibi, inanç hakkı gibi kültür de bir haktır ve uygun mekânların
tahsisi insana duyulan saygının gereğidir. Çocuklarımıza sahip
çıkmak için neler yapıyoruz? Caminin manevi iklimini bozma-
dan, o güzelliği ibadet saatleri için dingin bir buluşma noktası
olarak hiçliklerimizle çıkıp dört bir yandan dolduracağımız bir
boşluk olarak korumak lazım. Bunun dışında kalan odacıklarda
cazibe merkezleri oluşturmak lazım. Yaşanabilir alanlar olmalı
buralar. Müteahhit hatası sonucu patlamış boruların, rutubet
yapmış duvarların, devasa camlar yüzünden ısınmayan, serinle-
meyen mekânlarda insanlar durmak istemez. Çocukları emanet
edebilecekleri güvenli mekânlar neden cami yerleşkelerimizde
olmasın? Bu mekânların iç mimari ve dekorasyonunun kendi-
ne özel olması gerekir. Olabilmesi gerekir. Koreliler, Japonlar
bunu başarabiliyorsa gözleri çekik olduğundan olmasa gerek.
Sevdiklerine kıymet vermek ve emanete sahip çıkmakla ilgili
bir konudur bu.
Dünyadaki çocuk ve gençler için hazırlanmış kütüpha-
neleri, ödül almış, örnek seçilmiş mikro uygulamaları ince-
lemeliyiz. Böyle bir örneği inceleyip kendi mekânlarımız için
uygulanabilir yerli çözümler üreteceğiz. Bu mekân tasarımı bir
yandan ilerlerken bu mekânlarda çalışması için mesela lise me-
zunu çocuklarımızdan gönüllü olanları bursla üniversitelerin
kütüphanecilik bölümlerine, çocuklara siyer anlatma, masal
anlatma bölümlerine, kuklalar ile hikmetli hikâyeler anlatma,
güler yüzlü insan olma bölümlerine gönderip sonra iş vereceğiz
bu gençlere.
Bu gençler farklı yaş gruplarındaki çocuklara okumak is-
tedikleri kitaplar konusunda yardımcı olacak. Kitapları seven,
çocukların hangi kitapları seveceğini bilen insanlardan yeryü-
CAMİ VE KİTAP.indd 154
29.09.2016 15:34:20
CAMİDEKİ KİTAP DOLABI
155
zünde çok fazla yok. İnsanlık adına nesli tükenen bu insanlara
iş vermek ve onları koruma altına almak biz Müslümanlara
yakışır. Çocuklara masal anlatan, siyer anlatan, peygamberler
tarihi anlatan ablalar, ağabeyler olsa ya! Güzel olmaz mıydı?
Mekânlardan birinde her hafta okudukları kitabın yazarı
ile çocuklar buluşsa sohbet etseler, birlikte bir şeyler yazmayı
deneseler. Böylece yeni yazarlar yetişse fena mı olurdu? Kültür
bakanlığının yaptığı gibi, çocuk kitabı, gençlik kitabı yazacak-
lara yazım bursları verilse, bu yazılan kitaplar basılsa, kütüp-
hanelere ve çocuklara ulaşsa iyi olmaz mı?
Çocukların okuyacağı kitaplar deyince yerli yabancı pek çok
kitap olabilir. Editörler telif hakkı anlaşması yapılmış önemli
yazarlardan seçkiler yaparak yazarların tüm eserleri olmasa bile
en sevilen eserlerini çocuklarla tanıştırmayı deneyebilir.
Bunların tamamı camide kilitli bir kitap dolabı hakkında
düşünürken yazılmıştır. Biz kitapların hayata karışmasını isti-
yoruz. Çocuklarımız için yiyecekleri giyecekleri nasıl seçiyor,
kalitesiz bozuk olanları seçmemeye çalışıyorsak kitap ve okuma
mekânları ve çalışanları konusunda da seçici davranmak zorun-
dayız. Bala benzeyenle, bal arasında ucuzluk tercih sebebi ola-
maz. Biri bal çünkü diğeri değil. Bu kadar. Cami mimarisinde
ve ek binalarda ışık, ses, ısı, mobilya kullanımından başlayıp
içinde çalışacak insanlara kadar bir tasarımdan bahsediyoruz.
İnsana zaman ayırmak, insana imkân sunmak lazım. Ja-
pon’un yaptığı mobilya kendi inancının ve kültürünün bir
yansıması olacaktır. Ama alınacak dersler varsa incelenmeli.
Norveçliler ya da Almanlar için bulunduğu coğrafya sebebi ile
ışık çok önemlidir. Bu yüzden mimaride pencereleri büyük ya-
pabilirler. Bununla birlikte mutlaka yalıtım da buna uygundur.
Büyük camlı, kötü yalıtımlı mekânlar kış günü boş kalabilir
bizim ülkemizde. Bu yüzden Kars’ta yapacağımız mekânla An-
talya’da yapacağımız mekân aynı olmamalı belki de.
CAMİ VE KİTAP.indd 155
29.09.2016 15:34:20
CAMİ VE KİTAP
156
Biz sözlü kültürle yetişen bir toplumuz. Kitap tabi ki önem-
li ama geleneğimizdeki anlatıcı, masalcı gibi insanları bulup
çıkartmalı, bu çağa yeniden bu kültür savaşçılarını kendi safı-
mızda cepheye sürmeliyiz. Masallar bizimdir, Hz. Ali Cenkleri
bizimdir. Kelile ve Dimne bizimdir. Mesneviler, ilahiler bizim-
dir. Bizim neden tatlı dilli siyer anlatıcılarımız yok? Olmalı.
Birkaç usul ve metin üzerinden anlatıcılar yetiştirmeli, coğ-
rafyamızdan başlayarak 40 dilde 40 ülkede siyer anlatıcıları
yetiştirmeli bu camilerin banileri.
Ben çocuklar için dinî kavramları anlatan bir sözlük yaz-
dım. Çizgi roman olarak İstanbul’un Fethini, Akka Kalesi’nin
Napolyon’a karşı savunmasını anlattım. Müslüman bir çocuğun
günlüğünü yazdım. Bunları yazmak, yapmak benim borcum-
dur. Camilere sabah namazında yolcu taşıyan bir adam neyin
borcunu ödüyorsa ben de o borcu ödüyorum. Ama borç çok
büyük.
Çocuklar için kitap yazmak, resimlemek, tasarlamak, ti-
yatro oyunları, animasyonlar sinema filmleri yapmak ayrı ayrı
birer sanat ve meslektir. Bu bir tohumun kalitesini artırmak için
çalışacak bir genetik laboratuvarı kurmaya benzer. Tohumları-
nızı ortada bırakırsanız başka yerlerden döllenir, başka çiçekler
açar. Bir bakın, ne ürettik tadından yenmeyen. Hani balı meş-
hur yerler vardır bozulmamış. Arayıp bulursunuz o balı. Öyle
bir çocuk kitabı, çizgi romanı, çocuk filmi, müziği hatırlayan
var mı? Tadından yenmeyen. Bizim yaptığımız. Varsa bulun ge-
tirin camilerimizde bulunsun ve şu camideki dolabın anahtarı
kimdeyse açsın o dolabı Allah aşkına.
CAMİ VE KİTAP.indd 156
29.09.2016 15:34:20
Dostları ilə paylaş: |