Ersan Bocutoğlu
144
Emek ve Toplum (Cilt: 1, Yıl: 1, Sayı: 1)
durumda ( a = e + y) eşitliği yazılabilir. Acaba bütçemizi bu iki kullanım
arasında nasıl bölüştürelim ki rasyonel bir seçim yapmış olalım? Bütçemizi
tamamen ekmeğe mi, tamamen hayvan yemine mi ayıralım? Eğer her iki-
sinden de alacaksak ne kadar ekmek ne kadar hayvan yemi alalım? Demek
ki sorun bir seçim sorunudur. Ekmeğin fiyatı (Pe) ve hayvan yeminin fiyatı
(Py), ekmeğin marjinal faydası (F(Ekmek)) ve hayvan yeminin marjinal
faydası (F(Hayvan Yemi)) ile gösterilirse, rasyonel bir tüketici sahip olduğu
bütçeyi arpanın iki kullanımı arasında öylesine harcar ki, her iki maldan da
elde edeceği marjinal fayda bir birbirine eşit olur, yani (F(Ekmek))/ (Pe) =
(F(Hayvan Yemi))/ (Py) olur. Dikkat edilirse Jevons’un rasyonel seçim teori-
si, Gossen’in iki numaralı faydanın maksimumlaştırılması yasasından başka
bir şey değildir. Rasyonel seçim yapan, yani faydasını maksimum yapmak
isteyen tüketici, parasal gelirini (bütçesini), bütün malların son biriminden
elde edeceği marjinal fayda eşitlenecek şekilde harcar. Yukarıdaki formülde
ekmekten elde edilen marjinal fayda (F(Ekmek))/(Pe) ile hayvan yemin-
den elde edilen marjinal fayda (F(Hayvan Yemi))/(Py) birbirine eşittir. Aynı
mantıktan hareketle, hayvan yeminin marjinal faydası fiyatına göre aynı
kalırken, ekmeğin marjinal faydası fiyatına göre yükselirse; tüketici daha
fazla ekmek ve daha az hayvan yemi satın almak isteyecektir. Bu durumda
ekmeğin miktarı artınca marjinal faydası azalacak, hayvan yeminin miktarı
azalınca marjinal faydası artacaktır. Bu rasyonel seçim süreci sonucunda,
malların fiyatlarına göre marjinal faydaları eşitlenecek ve tüketici tatmini
maksimumlaşacaktır.
Mübadele (Değişim) Teorisi: Jevons marjinal fayda maksimizasyonu
ilkesini, mübadeleden elde edilen kazançların açıklanmasına uyguladı.
Elinde sadece et bulunan A kişisi ile elinde sadece tahıl bulunan B kişisini
ele alalım. Mübadele her iki tarafa hangi durumda maksimum kazanç
sağlayacak ve mübadele hangi noktada sona erecektir? Bu durumda mar-
jinal faydanın eşitlenmesi ilkesi, yani rasyonel seçim teorisi devreye gire-
cektir. A’nın elinde sadece et bulunduğu, yani et bol olduğu için, etin mar-
jinal faydasının etin fiyatına oranı düşüktür. Buna karşılık tahılın marjinal
faydasının tahıl fiyatına oranı yüksektir, çünkü tahıl kıttır. Marjinal faydanın
eşitlenmesi ilkesine göre, A et verip karşılığında tahıl almak suretiyle ka-
zanç sağlayacaktır. A’nın elindeki eti vermekten doğan fayda kaybı, aldığı
tahıldan sağlayacağı fayda kazancından daha düşüktür. Çünkü bol olan etin
marjinal faydası düşük, olmayan tahılın marjinal faydası yüksektir. A müba-
İktisat Teorisinde Emeğin Öyküsü
(
Cilt: 1, Yıl: 1, Sayı: 1
)
Emek ve Toplum
145
delede düşük marjinal faydası olan malı vermekte, yüksek marjinal faydası
olan malı almaktadır. Aynı durum B için de geçerlidir. Alışveriş hangi nok-
tada sona erecektir? Jevons, her iki taraf için de ekstra marjinal fayda elde
etmenin sona erdiği noktada mübadele duracaktır. Mesela bir kilo et 30 TL,
bir kilo tahıl 3 TL ise, etin fiyatının tahılın fiyatına oranı 30TL/3TL= 10
olacaktır. Her iki tarafın marjinal faydalarının oranı 10’a eşit olduğunda
mübadele duracaktır. Örnek olarak, etten elde edilen marjinal fayda 1000
birim, tahıldan elde edilen marjinal fayda 100 birim olduğunda, etin mar-
jinal faydasının tahıllın marinal faydasına oranı 1000/100 = 10 olduğunda
et ile tahıl arasındaki mübadele duracaktır. Bu durumda (etin marjinal
faydası/tahılın marjinal faydası = et fiyatı/ tahıl fiyatı = 1000/100 = 30 / 3 =
10) olmakta ve mübadele durmaktadır.
Emek Teorisi: Jevons’a göre, mübadele değerinin belirleyicisi faydadır.
Politik İktisat Teorisi adlı kitabında Jevons, üretim maliyeti arzı belirler, arz
faydayı belirler, fayda değeri belirler demektedir. Jevons Klasik ve Marxçı
emek-değer teorisini çürütmek için, emeğin değerin belirleyicisi
olamayacağını, çünkü emeğin kendi değerinin eşitsiz olduğunu, kalite ve
etkinlik bakımından sonsuz farklılıklar gösterdiğini ileri sürdü. Emek esas
olarak değişken olduğu için; emeğin değeri üretim tarafından belirlenmek
zorundadır, yani üretimin değeri emek tarafından belirlenemez. Çalışma,
emek harcanmasına yol açtığı için sübjektif, psikolojik bir maliyettir, acı
veren bir eylemdir. Bu nedenle iktisat biliminin görevi, ihtiyaçlarımızı en
düşük miktarda emek harcayarak tatmin etmektir. Bu amaca ulaşmak için
işçiler, harcadıkları emeğin zahmeti (eksi faydası) ile elde ettikleri ücretin
zevki/getirisini (faydasını) karşılaştırmak zorundadırlar. Emeğin faydası,
eksi faydasını aştığında işçi çalışır, eksi faydanın faydayı aştığı durumda da
çalışmayı durdurur. Çalışmanın faydası arttığında, işçi çalışma süresini uza-
tabilir. Jevons’un fikirlerini sıralı olarak şöyle verebiliriz: Marjinal fayda
mübadele değerini belirler. Mübadele değerindeki bir değişme, halkın mal-
lara olan göreceli tercihlerindeki bir değişmeden kaynaklanmış olabilir.
Mübadele değeri değiştiği zaman, malların üretiminde kullanılan emeğin
değeri (ücreti) de değişir. Emeğin değerindeki (ücretindeki) değişmeler,
çeşitli endüstrilerde çalışan işçilerin optimal iş süresi ile ilgili görüşlerini
değiştirir. Bu mantık zinciri sonucunda, emeğin değişim değerinin sebebi ve
ölçüsü olduğu söylenemez. Aksine bir saatlik emek değeri (ücreti), üreti-
mine katıldığı malın marjinal faydası tarafından belirlenir. Emek değeri
Ersan Bocutoğlu
146
Emek ve Toplum (Cilt: 1, Yıl: 1, Sayı: 1)
ürün değerini belirlemez, ürün değeri emek değerini belirler. Bu nedenle
bulaşık yıkamada harcanan bir saatlik emeğin ücreti düşük (çünkü bulaşık
yıkamanın marjinal faydası düşük), buna karşılık bilgisayar yazılımında
harcanan bir saatlik emeğin ücreti yüksek (çünkü bilgisayar yazılımının
marjinal faydası yüksektir).
VI. Aşama: Carl Menger’in Değer Teorisi
Tıpkı Jevons gibi Carl Menger (1840-1921) de değer teorisini fayda
kavramı üzerine kurdu (Skousen, 2003, ss.187-191). Jevons’tan farklı ola-
rak, teorisinde hiç matematik kullanmadı ve teorisini Benthamcı ilkelerden
uzak tutmaya özen gösterdi. Jevons mübadele değerini marjinal fayda ile
açıklarken, Menger toplam ve marjinal fayda ile açıkladı.
Menger’e göre, değerin ölçülmesi tamamen sübjektiftir. Her bir bireyin
sahip olduğu gelir seviyesi ve tercihlerindeki farklılıklara bağlı olarak, bir
mal bir birey için çok değerli, aynı mal başka birey için az değerli ve aynı
mal başka birey için de tamamen değersiz olabilir. Böylece, sadece değerin
doğası/özü değil fakat değerin ölçülmesi de sübjektiftir. Değerin üretim
maliyeti ile uzaktan yakından ilişkisi yoktur.
Menger’e göre mübadele değeri, aynı malın farklı bireylerce göreceli
sübjektif değerlendirilmeleri arasındaki farktır. Ticaret (mübadele), ticarete
katılan taraflar tarafından tatminlerini arttırmak için yapılır. Ticaret, tica-
rete katılan her iki tarafın toplam faydasını arttırır. İnsanları değişime
yönlendiren ilke, onları iktisadi faaliyete yönlendiren ilkelerin aynısıdır. Bu
ilke, insan ihtiyaçlarının mümkün olan en yüksek seviyede (en yüksek tat-
mini sağlayacak şekilde) karşılanmasıdır.
Menger üretim faktörlerini fiyatlandırırken, yükleme fikrinden hareket
etti. Marjinalistler, fiyatın oluşumunda -sübjektif psikolojik yönleri dikkate
alarak- tüketici talebinin önemini vurgulamışlardı.
Menger malları, düşük dereceli mallar (tüketim mallar) ve yüksek dere-
celi mallar (yatırım malları) olarak ikiye ayırmaktadır.
Marjinal ve toplam fayda kavramları, tüketici istekleri ile ilgilidir ve bu
nedenle sadece düşük dereceli mallara (tüketim mallarına) uygulanabilir.
Tüketim mallarının fiyatlarını o malların toplam ve marjinal faydaları belir-
ler. Tüketim mallarının fiyatlarını o malların toplam ve marjinal faydaları
belirliyorsa, üretim sürecinde kullanılan makine, hammadde, toprak gibi
yüksek dereceli malların (yatırım mallarının) fiyatlarını belirleyen faktör
nedir? Menger yükleme teorisinde yüksek dereceli malların (yatırım
İktisat Teorisinde Emeğin Öyküsü
(
Cilt: 1, Yıl: 1, Sayı: 1
)
Emek ve Toplum
147
mallarının), tüketici ihtiyaçlarını doğrudan karşılayan malların üretimine
yardım ederek dolaylı olarak tüketicilere tatmin sağladığını ifade etti. Bir
parça demirden tüketicinin sağladığı marjinal fayda, o demir parçasından
üretilen nihai malın (tüketim malının) marjinal faydası tarafından belirle-
nir. Söz konusu demir parçasının hammadde olarak kullanıldığını ve nihai
mal olarak ta ütü üretildiğini varsayalım. Bu örnekte demirin değeri, ondan
imal edilen ütünün değeri tarafından belirlenmektir.
Marjinal fayda ilkesi, böylece bütün üretim ve dağıtım alanının
tamamına uygulanmaktadır. Örnek olarak toprak sahiplerinin topraktan
elde ettikleri rant, o toprakta yetiştirilen ürünlerin faydası tarafından belir-
lenir. Yükleme teorisine göre, üretim faktörlerine, kendi mübadele değerlerini
belirleyen kullanım değerleri yüklenmektedir. Üretim faktörlerinin bugünkü
değeri, marjinal faydalarına dayanarak, kar ve faiz için üretecekleri tüketim
mallarının gelecekte elde edecekleri faydalarına eşittir.
Yükleme teorisi, değerin belirlenmesinde kullanılan emek-değer teori-
sine veya reel maliyetler teorisine karşı bir itiraz olarak geliştirilmiştir
(Oser ve Brue, 1988, s.240-241). Üretimde kullanılan malların (üretim
faktörlerinin) değeri, bu malların (üretim faktörlerinin) ürettiği nihai
malların sağlayacağı potansiyel fayda tarafından belirlenir. Menger ortalama
işçinin ücretinin, işçinin ve ailesinin geçimini minimum seviyede sağlayacak
bir maliyet tarafından belirlendiği fikrini, yani emek-değer teorisini reddet-
ti. Diğer bütün malların fiyatları gibi emeğin fiyatı da, ürettiği ürünlerin
değeri tarafından belirlenir. Bu nedenle bulaşık yıkayan işçi düşük, bilgi-
sayar yazılımı yapan işçi yüksek ücret alır. Çünkü bulaşık yıkamanın faydası
düşük, bilgisayar yazılımının faydası yüksektir.
3. GENEL DEĞERLENDIRME VE SONUÇLAR
Bu makalede 1776 yılında başlayıp 1921 yılında biten 145 yıllık bir
dönemde Avrupa Medeniyetinde emeğin öyküsünü dinlemiş olduk. Emek ve
değer arasındaki ilişkiler konusunda bugün iktisat teorisinde süregelen
tartışmalar, köklerini bu 145 yıllık zaman diliminde ortaya atılan düşünce-
lerden almaktadır.
Emek ve değer arasındaki ilişikiler konusunda başlıca üç yaklaşım
gözlenmektedir:
Birinci yaklaşım değerin sadece emek tarafından ortaya çıkarıldığını iler
süren Emek-Değer Teorisidir. Adam Smith, özel mülkiyet ve sermaye biriki-
Ersan Bocutoğlu
148
Emek ve Toplum (Cilt: 1, Yıl: 1, Sayı: 1)
minin bulunmadığı ilkel toplum dönemleri için geliştirdiği emek-değer teo-
risinde, değerin sadece emek tarafından oluşturulduğunu ileri sürerken;
David Ricardo ve Karl Marx geliştirdikleri emek değer teorisi ile bütün za-
manlar için değeri yaratan biricik faktörün emek olduğunu ortaya koydular.
İkinci yaklaşım değerin sadece emek tarafından değil, emekle birlikte
sermaye ve toprak tarafından belirlendiğini ileri süren ve William Nassau
Senior tarfından geliştirilen İmsak Teorisi ve dikkatleri reel faktörlerden
sanal faktörlere çeken ve Jean-Baptiste Say tarafından geliştirilen Alternatif
Maliyet Teorisidir.
Üçüncü yaklaşım ise Marjinal Fayda Teorisidir. William Stanley Jevons ve
Carl Menger
2
tarafından geliştirilen Marjinal Fayda Teorisine göre bir malın
değerininin belirlenmesinde emeğin hiç bir rolü yoktur. Bir malın değeri,
tüketicilerin o maldan elde ettikleri marjinal fayda tarafından belirlenir.
Tüketici bir malı faydalı buluyorsa o mal değerlidir, vice versa. Marjinal
Fayda Teorisine göre, emek değeri belirleyen bir faktör olmaktan tamamen
çıkarılmakta, emeğin değeri, yani ücretler bile tüketicilerin marjinal faydası
tarafından belirlenmektedir. Buna göre tüketicilerin faydalı ve bu nedenle
de değerli buldukları malların üretiminde kullanılan emeğin ücreti yüksek
olmaktadır, vice versa. Marjinal Fayda Teorisi Neo-Klasik iktisat teorisinin
temelini oluşturur.
Avrupa medeniyetinde yukarıda sözü edilen 145 yıllık dönem içinde
emek faktörü, değeri belirleyen biricik faktör konumundan; zaman içinde
ortaya çıkan paradigma değişikliği ile kendi değeri tüketicinin marjinal
faydası tarafından belirlenen bir türev faktör haline dönüşmüştür. İktisat
teorisinde emeğe ilişkin tartışmaların özü budur. Buna göre Smith, Ricardo
ve Marx’ın değeri bir şekilde emekle ilgilendiren görüşleri ile Say, Senior,
Jevons ve Menger’in değeri emekten ayıran görüşleri çatışmaktadır. Bu
tartışmada Alfred Marshall’ın arabulucu bir role soyunduğunu vurgulamak-
ta fayda vardır.
John Maynard Keynes’in babası Neville Keynes’in iktisadı pozitif iktisat
ve normatif iktisat olarak ikiye ayırmasından beri, sadece pozitif iktisat
bilimsel iktisat sayılmaktadır. Buna göre pozitif iktisat Neo-Klasik gelenek
2
Marjinal Fayda Teorisinin geliştirilmesinde birbirinden habersiz olarak rol alan düşü-
nürlerden birisi de Leon Walras’tır. William Stanley Jevons, Carl Menger ve Leon Walras
Neo-Klasik Marjinal Fayda teorisinin öncüleridir (Skousen, 2003, s. 187). Birbirine yakın
olduğu için, tekrardan kaçınmak amacıyla bu makalede Leon Walras’ın (1834-1910)
görüşlerine yer vermedik.
İktisat Teorisinde Emeğin Öyküsü
(
Cilt: 1, Yıl: 1, Sayı: 1
)
Emek ve Toplum
149
tarafından temsil edilmektedir. Neo-Klasik iktisada göre fiyatın belirlenme-
si sürecinde, sabunun fiyatının belirlenmesine yön veren ilkeler ile işçi
ücretinin belirlenmesine yön veren ilkeler aynıdır. Emeğin kaderinin arz
talep şartlarına bağlanmasında belirli bir mantık bulunmakla birlikte,
emeğe meta/mal muamelesi yapılmasını kabullenmek, belirli bir paradig-
mal duruşu temsil edecektir.
Bizim tutumumuz, emeğe meta/mal muamelesi yapan Neo-Klasik İktisat
Teorisi’ni sorgulamaktır. Neo-Klasik İktisat Teorisinin yoğun matematiğe
dayalı mekanik dünyasında, her ne kadar emek faktörü ile sabunun
fiyatlarının belirlenmesi aynı yasaya bağlanmış ise de; gerçek hayatta
varsayımları karşılık bulmayan bir teoriye körükörüne bağlılık duymamız
için herhangi bir neden yoktur. Emek faktörü, metalardan/mallardan
ayrılarak özel bir değerlendirme sistemine tabi tutulmalıdır. Bu önerimizle
pozitif iktisadın alanından çıkıp normatif iktisadın alanına girdiğimizin
farkındayız. 2007 Küresel Finansal Krizi ile birlikte pozitif ana akım
iktisadın meşruiyeti sorgulanmaya başlandığı için (Bocutoğlu, 2009), ana
akım iktisattan (Ortodoks İktisattan), ana akım dışı iktisada (Heterodoks
İktisada) doğru bir açılım yapmanın zamanı gelmiş bulunuyor.
Şüphesiz üretim süreci, üretime katılan üretim faktörlerinin ortak
çalışmaları ile yürütülmektedir. Üretim tek bir üretim faktörünün eseri
değildir. Ancak üretilen değerin bölüşümünün; tamamen Marjinalist
iktisatçı John Bates Clark’ın (1847-1938) Marjinal Getiriye Dayalı Bölüşüm
Teorisine göre mi yoksa, John Stuart Mill’in önerdiği toplumsal mutabakata
göre mi gerçekleştirileceği konusu tartışmaya açıktır. John Stuart Mill’e
(1806-1873) göre, iktisat biliminde üretimin evrensel yasaları bulunmakla
birlikte, bölüşümün evrensel yasaları yoktur. Toplum, devlet adı verilen
örgütü aracılığıyla bölüşüm sorununu toplumsal mutabakat ile çözebilir
(Skousen, 2003, s.136).
İktisat teorisinde, emeğe meta/mal muamelesi yapmayan ve onu sadece
iktisadi hayatın değil hayatın tamamının en büyük amacı olarak gören bir
heterodoks yaklaşıma ihtiyacımız bulunuyor. Emek ve değer konusundaki
tartışmaların birincil amacı, emeği meta/mal statüsünden çıkarmak
olmalıdır. Bu amacı gerçekleştirmek üzere -bu makalenin sahibi dahil- yola
çıkacakların, Neo-Klasik İktisat Teorisi ile donanımlı bir hesaplaşmaya gire-
ceklerini akıllarında tutmalarında yarar vardır.
Ersan Bocutoğlu
150
Emek ve Toplum (Cilt: 1, Yıl: 1, Sayı: 1)
KAYNAKÇA
BARBER, W. J., İktisadi Düşünce Tarihi, Metropol Yayınları, İstanbul, 2007.
BLAUG, M., İktisatta Yöntem veya İktisatçılar Nasıl Açıklıyor?, Eflatun
Yayınevi, İstanbul, 1997.
BOCUTOĞLU, E., “Krizin Makro İktisadından Makro İktisadın Krizine: Eleştirel Bir
Değerlendir-me”, Uluslararası Bilgi, Ekonomi ve Yönetim Kongresi, Yalova, 2009.
BOCUTOĞLU, E., İktisadi Düşünceler Tarihi, Murathan Yayınevi, Trabzon,
2012.
BOCUTOĞLU, E., Karşılaştırmalı Makro İktisat, 5. Baskı, Murathan Yayınevi,
Trabzon,2012.
BUCHHOLZ, G. T., Ölü İktisatçılardan Yeni Fikirler, Modern Ekonomik
Düşünceye Giriş, Adres Yayınları, Ankara, 2005.
EKELUND, R. B., Hebert, R. F., A History of Economic Theory and Method,
McGraw-Hill Book Company, New York, 1975.
EREN, E., İktisatta Yöntem, Ezgi Kitabevi Yayınları, Bursa, 1994.
HUNT, E. K., İktisadi Düşünce Tarihi, Dost Kitabevi, Ankara, 2002.
İNSEL, A., İktisat İdeolojisinin Eleştirisi, Birikim Yayınları, İstanbul, 2000.
KAZGAN, G., İktisadi Düşünce veya Politik İktisadın Evrimi, Remzi Kitabevi,
İstanbul, 1997.
OSER, J., Brue, S. L., The Evolution of Economic Thought, Harcourt Brace Jova-
novich Publishers, Flordia, 1988.
SAVAŞ, V. F., İktisatın Tarihi, Siyasal Yayınevi, Ankara, 2007.
SAMUELSON, P. A., Foundations of Economic Analysis, Harvard University
Press, New York, 1965.
SCHUMPETER, J. A., History of Economic Analysis, George Allen-Unwin
Ltd.,London, 1972.
SKOUSEN, M., Modern İktisadın İnşası, Büyük Düşünürlerin Hayatları ve Fi-
kirleri, Liberte Yayınları, Ankara, 2003.
Dostları ilə paylaş: |