Cilt: , Yıl: 1, Sayı: (2012) issn: 2147-3668 İKTİsat teoriSİnde emeğİN ÖYKÜSÜ: değERİn kaynaği olan emekten marjinal faydanin



Yüklə 239,89 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə2/9
tarix14.05.2018
ölçüsü239,89 Kb.
#44064
1   2   3   4   5   6   7   8   9

 

Ersan Bocutoğlu

 

130


  

Emek ve Toplum                                                                                            (Cilt: 1, Yıl: 1, Sayı: 1)

 

 

 



 

heterodoks  görüşleri  yeşertmesi,  ortodoks  Neo-Klasik  İktisat  teorisinin 

sorgulanmasına kapı aralaması beklenmektedir.   

Makalede  ağırlıklı  olarak  Ekelund  ve  Hebert  (1975),  Oser  ve  Brue 

(1988), Kazgan (1997), Skousen (2003) Barber (2007) ve Bocutoğlu (2012) 

den  yararlanılmış,  diğer  eserler  konunun  çerçevesinin  çizilmesinde 

kullanılmıştır.  

 

2. İKTİSAT TEORİLERİNDE EMEK VE DEĞER KONUSU 

 

    I. Aşama: Adam Smith’in Emek-Değer Teorisi 

Adam  Smith’in  (1723-1790)  üzerinde  çalıştığı  konulardan  birisi  de 

değer teorisidir. Cevabını aradığı soru şu idi: Bir malın değerini belirleyen 

nedir?  Smith’in  bu  bağlamda  ilk  yaptığı  şey,  Aristo’dan  ve  Roma 

düşüncesinden devraldığı, bir malın kullanım değeri ile mübadele (değişim) 

değeri arasındaki ayırımdı. Su ve hava gibi bazı mallar büyük bir kullanım 

değerine sahip olduğu halde, herhangi bir mübadele değerine sahip değildi. 

Buna  karşılık  elmas,  hiçbir  kullanım  değeri  bulunmadığı  halde  büyük  bir 

mübadele değerine sahip bulunmaktaydı. Smith bu ayırımı kabul etmesine 

rağmen, değer teorisini oluştururken, bir başka ifade ile bir malın değerini 

belirleyen şeyin ne olduğunu araştırırken bu ayırımdan yararlanmadı.  

Smith’e  göre  bir  malın  fiyatı  ile  o  malın  değeri  bir  birinden  farklı 

şeylerdir.  Fiyat,  zaman  içinde  dalgalandığı,  değiştiği  halde,  değer  zaman 



içinde değişmeyen sabit bir ölçü olmalıdır. İngiliz düşünür John Locke’dan bu 

yana İngiliz düşüncesinde, iktisadi değer yaratma sürecinin temel ve orijin-

al  faktörünün  insan  emeği  olduğu  konusunda  genel  bir  kanaat 

bulunmaktaydı.  Bununla  birlikte  emek  ile  değer  arasında  nasıl  bir  ilişki 

vardı?    Smith  bu  sorunun  cevabını  ararken  ekonomik  süreci  iki  kısma 

ayırdı: Sermaye birikimi ve özel mülkiyetin bulunmadığı ilkel ve vahşi top-

lum  dönemi  ve  sermaye  birikiminin  ve  özel  mülkiyetin  bulunduğu  sanayi 

kapitalizmi  dönemi  (Oser  ve  Brue,  1988,  ss.  72-74;  Ekelund  ve  Hebert, 

1975, ss. 60-66). 

Smith’e  göre,  sermaye  birikimi  ve  özel  mülkiyetin  bulunmadığı  ilkel  ve 

vahşi  toplum  döneminde,  değeri  belirleyen  biricik  faktör  ihtiva  edilen  emek 

idi.  İhtiva  edilen  emek,  bir  malı  elde  etmek  için  fiilen  harcanan  emek 

anlamına  gelmektedir.  İlkel  ve  vahşi  dönemde  sermaye  birikimi  ve  özel 

mülkiyet  bulunmadığı  için,  herkes  ihtiyaçlarını  kendi  emeği  ile  sağlamak 

zorundaydı. Güneşin doğduğu andan battığı ana kadar geçen dönemde, yani 




 

 

İktisat Teorisinde Emeğin Öyküsü 



 

(

Cilt: 1, Yıl: 1, Sayı: 1



)                                                                   

Emek ve Toplum  

131

 

 



 

 

bir günlük dönemde, harcanan (ihtiva edilen) emek bir malın değerini belir-



lemede kullanılacak bir ölçü oluşturmaktadır. Buna göre, bir avcı bir günlük 

bir zaman aralığında, kunduz avlamak istediğinde sadece bir kunduz, geyik 

avlamak  istediğinde  de  iki  geyik  avlayabiliyorsa,  bir  kunduzun  değeri  iki 

geyiğin değerine eşit olmalıdır. Her ikisini avlamak için harcanan emek bir 

günlük  emek  olduğuna  göre,  bir  günlük  emekle  avlanan  bir  kunduz,  bir 

günlük  emekle  avlanan  iki  kunduz  değerine  eşittir.  O  halde  ilkel  ve  vahşi 

dönemde  değeri  belirleyen  faktör  bir  günlük  emektir.  Değerin  tamamen 

emek tarafından üretildiğini ileri süren bu görüşe emek-değer teorisi denir. 

Smith’e  göre  sermaye  birikiminin  ve  özel  mülkiyetin  bulunduğu  sanayi 

kapitalizmi  döneminde,  değeri  sadece  emeğe  bağlamak  artık  söz  konusu 

değildir.  Üretim  sürecinde  emeğin  yanında  toprak  ve  sermaye  de 

kullanıldığına  göre,  artık  ihtiva  edilen  emek  değil  kumanda  edilen  emek 

kavramı  gündeme  gelmektedir.  Kumanda  edilen  emek  bireyin  harcadığı 



emek  değil,  toprak  ve  sermaye  sahiplerinin  yanlarında  çalıştıracakları 

işgücüne  ödedikleri  ücret  karşılığında,  o  işgücünden  sağlayacakları  kazancı 

dikkate  alan  bir  kavramdır  (Barber,  2007,  ss.40-50).  Durum  bir  örnek 

yardımı ile açıklanabilir: 

Smith’in  çağındaki  sanayi  kapitalizminde,  toprak  ve  sermaye  sahipleri 

bir  yıllık  bir  sürede  yanlarında  çalıştırmayı  düşündükleri  işgücü  için  bir 

para ayırırlar. Bu paraya ücret fonu denir. Varsayalım ki toprak ve sermaye 

sahipleri  ayırdıkları  ücret  fonu  ile  5  milyon  birim  emek  girdisi 

kiralamaktadırlar.  Eğer  kiralanan  işçiler  5  milyon  birim  emek  girdisi  ile  5 

milyon  birim  çıktı  üretmişlerse,  toplam  çıktı  tamamen  emeğin  ürünü 

sayılacaktır. Ancak toprak ve sermaye sahipleri, % 100 kazanç elde etmeyi 

planladıkları varsayımına göre, kiraladıkları 5 milyon birim emek girdisinin 

ürettiği 5 milyon birimlik çıktı büyüklüğüne eşit bir rant ve kar geliri elde 

etmeyi, yani toplam 10 milyon birimlik bir toplam çıktı üretilmesini bekle-

mektedirler.  Aksi  takdirde  işçileri  yanlarında  neden  çalıştırsınlar?  Toprak 

ve sermaye sahiplerinin elde ettikleri bu 10 milyon birimlik toplam çıktının, 

5  milyon  birimlik  kısmı  ücret  fonu  büyüklüğüne  eşit  olup  doğrudan  emek 

girdisini  temsil  etmekte  ve  işçiye  gitmektedir.  Geriye  kalan  ve  yine  işçiler 

tarafından  üretilen  diğer  5  milyon  birim  çıktı  ise  toprağın  karşılığı  olarak 

rant ve sermayenin karşılığı olarak kar ve faizi oluşturmaktadır. İşte ücret 

fonunun  dışında  üretilen  bu  ekstra  5  milyon  birim  çıktı  değeri  toprak  ve 

sermaye  sahiplerinin  emeğe  kumandasının  (onları  çalıştırmalarının) 

karşılığı olarak elde ettikleri rant ve kar (artı faiz) kazançlarıdır.  



Yüklə 239,89 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə