Ersan Bocutoğlu
134
Emek ve Toplum (Cilt: 1, Yıl: 1, Sayı: 1)
dir, emek faktörü sermaye ile donatılmış olur. Acaba sermayeyi üreten kim-
dir? Ricardo’ya göre sermayeyi üreten de emek olduğuna göre, emek
faktörüne doğrudan emek, sermaye faktörüne de dolaylı emek adı verilebilir.
Bu açıklamaya göre hiç rant getirmeyen topraklarda, tahıl üretimini emek
ile sermayenin gerçekleştirmesi, tahıl üretimini doğrudan emek ile dolaylı
emeğin gerçekleştirmesi demektir.
6.
Emeğin doğrudan emek, sermayenin ise dolaylı emek olarak yeniden
tanımlanması sonucunda, değerin emek (doğrudan emek + dolaylı emek)
tarafından üretildiği ortaya çıkar. Ricardo’nun, hiç rant getirmeyen toprak-
larda (ki insanlık nüfus artışı nedeniyle hiç rant getirmeyen topraklarda
üretim yapmaya mecburdur.) değeri (tahıl değerini) meydana getiren
faktörün sadece emekten ibaret olduğunu ileri süren görüşüne Ricardo’nun
Emek-Değer Teorisi denir.
Ricardo’nun emek-değer teorisini geliştirmesinin nedeni, bütün malların
değerini ölçebilecek ortak bir değer ölçüsü bulma arzusudur. Smith’i göre
bir malın satın alabileceği emek, değeri mutlak anlamda ölçer. Örnek ver-
mek gerekirse, bir ekmek 10 dakikalık emek satın alabiliyorsa, o ekmek ile
10 dakikalık emek satın alabilen diğer mallar eşit olarak değiştirilebilir. Söz
gelimi bir ampul de 10 dakikalık emek satın alabiliyorsa, eşit büyüklükte
emeği satın alabildikleri için 1 ampul ile 1 ekmeği değiştirmek mümkün
olur. Ricardo değeri, bir malın satın alabileceği emek olarak değil, içerdiği
doğrudan ve dolaylı emek-zaman olarak tanımlar. Emek-zaman, emeğin bir
malın üretiminde geçirdiği süreye karşılık gelir. Bu süre gün veya saat cin-
sinden yazılabilir. Bir malın üretiminde harcanan emek-zaman girdisi, ücret
demek değildir. Buna göre bir balıkçı kayığı 120 emek-günde üretilmiş ise,
üretimine 120 emek-gün harcanmış olan 18 ton buğday ile değiştirilebilir.
Bir balıkçı kayığı ile 18 ton buğdayın değiştirilmesine esas olan şey her iki
ürünün üretiminin 120 emek-günde gerçekleştirilmiş olmasıdır. Ricardo’ya
göre daima aynı miktar emek-zaman içeren varsayılmış mal sabit değerde
olacağı için, değerin değişmez ölçüsü olarak kullanılabilir.
Parasal olarak işleyen sanayi kapitalizmini reel etkenlerle açıklama
çabası ve bu çaba esnasında esas aldığı gerçekçi olmayan varsayımlar,
emek-değer teorisini geçersiz hale getirdi. Ancak Marx, Ricardo’nun emek-
değer teorisini sanayi kapitalizmini ve Klasik teoriyi yıkmak için kullandı.
İktisat Teorisinde Emeğin Öyküsü
(
Cilt: 1, Yıl: 1, Sayı: 1
)
Emek ve Toplum
135
III. Aşama: Jean-Baptiste Say ve William Nassau Senior’un Emek-
Değer Teorisine Karşi Görüşleri: Alternatif Maliyet Teorisi Ve Imsak
Teorisi
David Ricardo’nun değeri emeğe bağlayan teorisi, Jean-Baptiste Say ve
William Nassau Senior gibi Klasik iktisatçıları değerin kaynağı konusunda
farklı arayışlara itti. Eğer Ricardo’nun emek-değer teorisi doğru varsayılır
ise emek ile sermaye arasında ortaya çıkacak çatışma Klasik capitalist sis-
temin özünü zedeleyecekti. Bu nedenle Say ve Senior değerin kaynağının
emek olmadığını gösteren çalışmalar yaptılar (Kazgan, 1997, ss. 70-71).
Jean-Baptiste Say’a gore (1767-1832), değerin yaratılmasında emek,
sermaye ve toprak eşit öneme sahiptir. Say değerin belirlenmesinde alter-
natif maliyet teorisini geliştirmiştir. Alternatif maliyet teorisi, bir malı elde
etmenin maliyetinin, vazgeçilen malın değerine bağlar. İki mal arasında
tercih yapmak durumunda kalan bir kimseyi ele alalım. Bu kimse bir paket
sigarayı mı yoksa bir kilo kirazı mı tercih edecektir? Eğer bir paket sigarayı
tercih etmiş ise, bir paket sigaranın maliyeti vazgeçilen bir kilo kirazın
değerine eşittir. Bu yaklaşım dikkatleri sigara ve kiraz üretiminde
kullanılan emek faktöründen uzaklaştırmakta ve Ricardo’nun yaklaşımı göz
ardı etmektedir.
William Nassau Senior’a göre (1790-1864), arzı hemen arttırılamayan,
yani kıt olan bütün ürünler gibi toprak faktörünün bir rant elde etmesi de
son derece normaldir ve haklıdır. Emek ve sermaye faktörlerinin ücret ve
kar şeklindeki gelirlerinin haklılığını kanıtlamak için Senior değer analizine,
Smith’in “bir şeyi elde etmenin reel maliyetinin onu elde etmek için gereken
mücadele ve sıkıntı olduğu” fikri ile başlar. Üretim sürecinde kullanılan
emek ve sermaye faktörlerinin her ikisi de mücadele etmekte ve sıkıntı
çekmektedir. Emeğin üretim sürecinde karşılaştığı sıkıntı herkes tarafından
bilinmektedir ve ücret bu nedenle emeğin hakkıdır. Peki sermayenin üre-
timden kar şeklinde bir pay alması haklı mıdır? Senior’a göre kar, tüketim-
den vazgeçmenin, geliri harcama imkanı varken kendini sıkarak onu
harcamayıp tasarruf etmenin, yatırıma dönüştürmenin ve bu esnada çekilen
sıkıntıların bir karşılığıdır. Demek ki sermaye sahipleri gelirlerini bugün
tüketme seçeneği varken tüketmeyip, gelecekte tüketmek üzere tasarruf
ederken çektikleri sıkıntının (imsakın) karşılığı olarak haklı bir gelir kate-
gorisi olan karı kazanmaktadırlar. Senior’un karı, çekilen sıkıntının karşılığı
olarak haklı bir gelir kategorisi sayan değer görüşüne imsak (sıkıntı) teorisi
denir.