Cilt: , Yıl: 1, Sayı: (2012) issn: 2147-3668 İKTİsat teoriSİnde emeğİN ÖYKÜSÜ: değERİn kaynaği olan emekten marjinal faydanin



Yüklə 239,89 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə6/9
tarix14.05.2018
ölçüsü239,89 Kb.
#44064
1   2   3   4   5   6   7   8   9

 

Ersan Bocutoğlu

 

138


  

Emek ve Toplum                                                                                            (Cilt: 1, Yıl: 1, Sayı: 1)

 

 

 



 

üretmek için günde 4 saat çalışması gerekiyorsa, emek gücünün değeri gün 

başına 4 saat sosyal olarak gerekli emek-zamandır. Emeğin verimliliği artar 

ve günlük ihtiyacını 2 saat çalışma ile karşılamayı başarırsa, emek gücünün 

değeri  yarı  yarıya  (4  saatten  2  saate)  düşecektir.  Demek  ki  işçinin 

verimliliğini  artıran  teknolojik  gelişme  ve  eğitim  gibi  faktörler,  emek 

gücünün değerini düşürmektedir. Burada iki noktanın altını çizmek gerekir: 

Birinci olarak, kapitalistler işçiye emek güçlerinin karşılığı kadar, yani piya-

sa ücreti kadar, ödeme yapar. Yukarıdaki örneğe göre, işçi kendisi ve ailesi-

nin günlük ihtiyacını karşılayacak malları ve hizmetleri üretmek için günde 

4  saat çalıştığına  göre,  emek  piyasasında  4 saat  çalışmanın  karşılığı  20  TL 

ise piyasa ücreti 20 TL’dir denir. İkinci olarak, piyasa ücreti ancak işçinin ve 

ailesinin  günlük  geçimini  sağlamaya  yetecek  kadardır.  İşçilerin  ancak 

geçimlik  seviyede  düşük  bir  piyasa  ücreti  almalarının  nedeni,  Malthus’un 

Nüfus  Teorisinde  ileri  sürdüğü  gibi  aşırı  nüfus  artışı  değil,  kapitalizmin 

kalabalık  bir  işsizler  ordusu  yaratmış  olmasıdır.  Bu  işsizler  ordusu  piyasa 

ücretlerinin, uzun dönemde, geçimlik seviyeye düşmesinin ana nedenidir.  

 

Artık Değer: Emek verimliliği, bir günlük çalışma ile ancak işçinin ve ai-

lesinin  geçimini  sağlamaya  yetecek  kadar  mal  üretimine  yol  açıyorsa  ve 

daha fazlasını üretmeye yetmiyorsa, işçilerin sömürülmesi mümkün olmaz. 

Bu  durumda,  o  günün  emek  gücünün  değeri  o  günün  emek  zamanına  eşit 

olacaktır, bu durumda işçi 20 TL ücret alıyor ve 20 TL’lik mal üretiyor de-

mektir.  Marx’a  göre  işçilerin  sömürülmesi,  belirli  bir  çalışma  süresinde, 

diyelim ki 10 saatte, işçilerin 20 TL ücret almaları, fakat 50 TL’lik mal üret-

meleri durumunda ortaya çıkar. Bunun anlamı şudur; İşçi bir günlük emek 

gücü  ile  kendisinin  ve  ailesinin  günlük  ihtiyaçlarını  karşılayabilecek  olan 

mal  miktarından  daha  fazlasını  üretmektedir.  Kapitalist  işçiye  tam  piyasa 

ücretini (20TL) öder, fakat ödediği ücret, işçinin bir günlük üretiminin (50 

TL) ancak bir kısmına denktir. İşçi aldığı ücretten daha fazlasını üretmekte-

dir. İşçiye ödenen ücret (20 TL) ile işçinin üretimi (50 TL) arasındaki farka 

artık değer denir. Bu örnekte artık değer (50 TL - 20 TL= 30 TL’dir.) Kapital-

ist sahip olduğu sermaye gücü ile işçiye ücretli bir iş teklif etmektedir, an-

cak  işin  süresini  kendi  ayarlamaktadır.  İşçiye  4  saat  çalışma  karşılığı  olan 

20 TL’yi piyasa ücreti olarak ödemekte, fakat onu 10 saat çalıştırmaktadır. 

10 saat sonunda işçinin ürettiği mal değeri 50 TL olduğuna göre, 30 TL’lik 

bir artık değer doğmakta ve kapitalist işçinin artık değerine el koymaktadır. 



Teknik  olarak  söylenirse,  emek  zaman,  emek  gücünü  aştığında,  artık  değer 


 

 

İktisat Teorisinde Emeğin Öyküsü 



 

(

Cilt: 1, Yıl: 1, Sayı: 1



)                                                                   

Emek ve Toplum  

139

 

 



 

 

doğmakta  ve  sömürü  başlamaktadır. Marx’ın  sömürü teorisinin  özü  budur. 

Acaba işçi durumun farkında değil midir? Farkındadır, ancak elinden bir şey 

gelmez. İşi kabul etmemesi durumunda, ekonomide yedek işsizler ordusu iş 

için beklemektedir. İşçi çaresizdir.  

 

Artık  Değer  Oranı:  Marx,  kapitalistin  sermayesinin  makine  ve  ham-

maddeye yatırılan kısmına, sabit sermaye (c) adını verdi. Sabit sermayenin 

değeri,  üretilen  mal  değerine  birebir  yansır,  yani  sabit  sermaye  üretilen 

malın  değerine  kendi  değerinden  daha  fazlasını  katamaz.  Kapitalistin  ser-

mayesinin işçi ücretine giden kısmına da  değişken sermaye  (v) adını verdi.  

Değişken sermaye, üretilen malın değerine kendi değerinden fazlasını katar. 

İşçinin üretime kattığı kendi değerini aşan fazlalığa artık değer (s) denir ve 

kapitalist  bu  artık  değeri,  karşılığında  herhangi  bir  ödeme  yapmadan 

işçiden alır. Artık değer oranı (v’) şöyle hesaplanır:   

v’ =  ( s / v ) . 100 

Artık  değer  oranı,  artık  değerin  değişken  sermayeye  oranıdır.  Artık 

değer oranı ücret ödenmemiş emeğin, ücret ödenmiş emeğe oranı olarak ta 

düşünülebilir. Yukarıdaki örnekte işçiye ödenen ücretin 20 TL, artık değerin 

30 TL olduğunu belirtmiştik. Bu durumda artık değer oranı, 

v’ = (30 / 20) . 100  = % 150 

olarak hesaplanacaktır.   



 

Kar Oranı: Kar oranı (p’), artık değerin toplam sermayeye oranı olarak 

ifade edilir. Toplam sermaye, sabit sermaye (c) ile değişken sermayenin (v) 

toplamından ibaret olduğuna göre, kar oranının formülü şöyle yazılacaktır: 

p’ = [s /( c + v )]. 100 

Yukarıdaki örnekte artık değerin (s) 30 TL idi. Eğer bir günlük üretime 

düşen  sabit  sermaye (makine  ve  hammadde)  değeri  480  TL  ve  bir  günlük 

üretime düşen değişken sermaye (ücret) değeri 20 TL ise, toplam sermaye 

500 TL olacaktır. Bu bilgileri formüldeki yerlerine konursa, 

p’ = [30 /( 480 + 20 )]. 100 =  % 6 

olarak hesaplanır. 



 

Transformasyon Problemi: Yukarıda verilen kar oranı formülü Marx’ı 

transformasyon problemi veya büyük çelişki adı verilen bir sıkıntı ile karşı 

karşıya getirdi. Transformasyon problemi Marxçı analizin en zayıf noktasıdır 

ve Marx’ın da kafasını karıştırmıştır. Meselenin özü şudur: 



Yüklə 239,89 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə