134
Gnostik, Yeni Platoncu, Hermetik düşüncelerin sufî çevreye nasıl girdiğini; hangi
bölgelerde bu düşüncelerle sufîlerin düşünceleri arasında birleşme meydana
geldiğini; bu düşüncelerin sufîlere hangi şekilde ve ilk olarak hangi dilde ulaştığını;
sufîlerin bu düşünceleri gerçek anlamıyla ne kadar bildiklerini; eski kültür
merkezlerinin bu düşünceleri sufîler arasında ne kadar yaydığını bilmiyoruz.
287
Kısaca, Tasavvuf, İbn Arabî‘ye kadar, pratik durumunu korumuş, yani Kitap
ve Sünnete uymayı, emirlere ve nehiylere itaatı, taat ve ibâdeti, kalbi mâsivaya
muhabbetten ayırmayı, nefsi tezkiye ve kalbi tasfiyeyi hedef edinmiş iken İbn Arabî
ile teorik duruma geçip Felsefeleşmiş ve özellikle, İbn Arabî‘nin, (Fusûs)‘u,
Fahrüddin-i Iraki‘nin (Lemeât)‘ı ve Câmî‘nin (Levâyih)‘i ile de dört bir tarafa
yayılmış ve en nihayet İbn Arabî‘den sonra bir Teozofi (Bir takım gizli ilimlerle
karışık Tasavvuf) hâlini almış, ilerleme ve orijinaliteden kesilerek sırf taklitten ve
tekrardan ibaret kalmıştır.
288
Zihniyet insan zihninin bir hâli, bir tavrıdır. Bu hâl ferdin veya sosyal bir
gurubun düşüncesini sevk ve idare eder.
İnsanların hadiseler karşısındaki tutumları bir akıl yürütme sonucu olur.
İnsanların içgüdüye bağlı olan vaziyet alışlarının dışındaki her türlü bilinçli tutumunu,
gizli veya açık, dolaylı veya dolaysız akıl yürütme veya akıl yürütmeler tayin eder.
289
287
Er, a.g.e., s.59.
288
Cavit Sunar,
Ana Hatlarıyla İslâm Tasavvufu Tarihi, Ankara 1978, s.11.
289
Necati Öner,
Felsefe Yolunda Düşünceler, 1999, Akçağ, s.234.
135
Akıl yürütmeler tabii olarak düşüncenin tutarlılığı içinde seyreder. Bu tarz
düşünceye mantıki düşünce de denir. İnsanların aynı mantığı kullandıkları halde
herhangi bir konu karşısında farklı tutumlar alışları, düşünceleri yöneten
zihniyetlerinin farklılığından ileri gelir.
290
İnsanoğlunun yeryüzünde oluşturduğu en büyük organizasyonun adı
medeniyettir. Farklı yüz yıllar ve değişik coğrafyalarda gerçekleşen medeniyetlerin
üzerinde oturduğu üç sütundan bahsedilebilir. Bunlar; a)―İlim, irfan, hikmet‖; b)―Fikir,
felsefe, yorum‖; c)―Güzel sanatlar‖ ‗dır. Bu sütunların oluşması ve gelişmesi için bir
dördüncü unsur ilave etmek gerekirse o da siyasi irade ve otorite olmalıdır. Bir
hareketin medeniyete dönüşebilmesi için o hareketin her üç dalda da o yüzyılın
zirvesini yakalaması gerekir. Bunun da objektif ölçüsü aynı yüzyılda yaşayan diğer
toplumların söz konusu üstün ilim, fikir ve sanat hareketlerine hayran olmaları ve
onları taklit etme ihtiyacı duymalarıdır.
291
Bütün medeniyetlerin temelinde taklit ve tercüme vardır. Yani bunun adı daha
önceki uygarlıkların yadigârlarını anlama ve kavrama faaliyetidir. Çünkü herkes
―Ademoğlu‖ kültürünü kullanmak ve ona katkı yaparak hayatını sürdürmek
durumundadır. Bütün insanları besleyen bu vadiye ―gelenek vadisi‖ de denilebilir.
292
Orta Doğu topraklarında oluşmaya başlayan İslâm medeniyeti de aynı yolu
takip etmiştir. Yunan, Bizans, Hint, İran gibi medeniyetlerle yüz yüze gelen
Müslümanlar bunları okuyup anladıktan sonra kendi ―dünya‖larına uygun yeni bir
290
Öner, a.y.
291
Kara,
“Tasavvuf”, İslâm’a Giriş- Evrensel Mesajlar, ss.164-165.
292
Kara, a.y.