Microsoft Word Dr. Elif akçA. doc



Yüklə 0,55 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə5/24
tarix02.06.2018
ölçüsü0,55 Mb.
#47141
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   24

 

10

Sklerada subikter, deride sarılık, idrarda ürobilinojen, serumda bilirubin artması hemolizin 



fazla olduğunu gösterir(8, 9,10).  

 

 HEMOLİZ 



 

 

 



Eritrositlerin parçalanarak erimesidir. Ya eritrositlerin mukavemetlerinin azalması 

veya organizmada hemoliz yapan faktörlerin bulunmasıyla ilgilidir. Morfolojik olarak 

periferik kanda retikülosit ve eritroblastların çoğalması en mühim hemoliz delilidir.  

 

 ERİTROPOEZ 



 

 

Eritrositlerin her gün bir yandan imal edilmelerine rağmen sayılarının sabit kalması bir 



tanzim mekanizması ile olmaktadır. Hipotalamustaki bir merkezin ve iç ifraz bezlerinin rolleri 

olduğu muhakkaktır. Mesela tiroidin fazla çalışması eritrosit teşekkül ve tahribini 

hızlandırmaktadır. Ekstirpasyonu ise zıt tesir yapar. Hipofizer kaşeksinin anemi ile beraber 

oluşu, hipersurrenalizmde ise polisitemi çok aşikardır. Dalağın kemik üzerindeki inhibisyon 

tesiri bilinmektedir. Ayrıca bu tanzim sistemi üzerindeki oksijen azlığı, kan kaybı, demir ve 

eritrositlerin parçalanma mahsullerinin rolü vardır.  

 

Eritropoeze tesir eden faktörler arasında aminoasitler, demir ve bakır karaciğer, mide 



ve vitaminlerin rollerini incelemek gerekir. İleride anemiler bahsinde göreceğimiz gibi Castl’a 

göre hariçten yiyeceklerle aldığımız Ekstrensek faktör ile mideden ifraz edilen İntrensek 

faktörün rolü mühimdir. Bu iki faktör Pernisiyöz tipteki anemiyi tedavi eder. İntrensek faktör 

bir fermenttir. Ekstrensek faktör ise B12 kompleksinin bulunduğu kaynaklarda mevcuttur. 

Yapısı kesin olarak bilinmemektedir.  

 

B12 kompleksinin hemopoezde rol oynadığı eskiden beri bilinmektedir. Fakat bunlar 



saf olarak kristal halinde elde edildikten sonra eritropoezdeki yeri ve rolleri kesin olarak 

gösterilmiştir(1,3,5).   

 

 

RİBOFLAVİN 



 

 Eksikliğinde Aminoasit metabolizmasında bozukluklar husule gelmektedir. Ve 

hemoglobin rejenerasyonu geri kalmaktadır. Fakat Riboflavine bağlı saf bir anemide tespit 

edilmemiştir.  

 



 

11

 



NİKOTİNİK ASİT (Niacin) 

 

 



Pellegrada aneminin önemli bir semptom olması Eritropoezde bu maddenin değerini 

gösterir. Anemi Mikrositer veya Normositer ve Normokromdur.  Kemik iliği Hipoplastik olup 

kanın tahrip oluşuna dair belirtiler görülmez. Nikotinik asit verilince retikülosit krizi başlar ve 

normal kan tablosu yerini alır. Nikotinik asitin anemideki yeri hücre teneffüsü ile ilgilidir.  

 

 PYRİDOXİN(B6) 



 

 

Köpek ve domuzlarda pyridoxin eksikliğinde Mikrositer ve Hipokrom bir aneminin 



meydana geldiği bilinmektedir. B

6

’nın protein metabolizmasındaki rolü aminoasitlerin 



dekarbosilasyonuna ve birbirine değişmeleriyle izah edilmektedir.  

 

Piridoksinin insan anemisindeki yeri tam olarak izah edilememektedir. Daha ziyade 



Akdeniz anemisine benzer bir anemi şekli göstermektedir.  

 

 FOLİK ASİT(Lactobasillus Casei Faktör) 



 

 

İlk olarak ıspanaktan elde edilen Pteryl Glutamic aciddir. Bugün sentetik olarak imal 



edilmektedir.  

 

Folik asit bir vitamin olup insanda pernisioza gebelik anemilerinde, gıdai makrositer 



anemilerde, Spruda retikülosit krizini meydana getirir.  

 Karaciğer, bira mayası, süt ve birçok kaynaklardan elde edilir. Folik asit bu 

kaynaklarda birleşik olarak (Pteryl-hepatoglutamik asit) halinde bulunur.   

 

Folik asit ekstrensek faktör değildir. Çünkü dış faktör denilen ekstrensek faktörün 



pernisiozada etkili olabilmesi için mide suyu ile beraber bulunması şarttır. Halbuki folik asit 

parenteral yoldan Pernisiyöz anemide etkilidir. Keza karaciğerdeki antipersiniyöz faktöründe 

Folik asit olmadığı görülmüştür.  

 

Normokrom bir anemi gösteren ağır granülositopeni, lökopeni, trombositopeni ile 



müterafık anemiler folik asit noksanlığına bağlıdır.  

 

 



 

 

 




 

12

 C 



VİTAMİNİ 

 

 



Gerek eritropoez ve gerekse anemide etkili olduğu bilinmektedir. Fakat ne yolla 

müessir olduğu tartışma konusudur(2,5).  



 

 

ERİTROSİTLERİN HAM MADDELERİ 

 

 

Organizma eritrositlerin imalinde stromanın teşkili için lüzumlu hammaddelere normal 



şartlarda her zaman için sahiptir.   

 

 Hemoglobin 



sentezinde HEM ve GLOBİN’in teşkili: 

 

 

Globin sentezinde Triptofan, Lizin, İzolizin, Fenilalanin gibi birçok aminoasitler 



bulunur. Bunların noksanlığında Normositer ve Normokrom anemiler görülür. 

 

 Whiple 



araştırmalarıyla globin imalinde kullanılan Pirol halkalı aminoasitlerin vücutta 

imal edildiğini ve bunların karaciğer proteinli gıdalar ile sentez edildiğini ispatlamıştır. Günde 

450 gr. sığır karaciğeri ile beslenmede 95 gr. hemoglobin meydana gelir. Halbuki 400 gr. 

ekmek veya 450 gr. sütle 3 gr. hemoglobin yapılmaktadır. Karaciğerden sonra böbrek, 

yumurta, kayısı ve et hemoglobin sentezinin aminoasitleri grubunu teşkil eden kaynaklardır. 

Bundan da şu netice ortaya çıkar. Protein ve aminoasitlerin noksanlığında anemiler husule 

gelir(1,3).   

 

 DEMİR 



 

 

Hemoglobinin ana maddesidir. Her molekül hemoglobinde 4 atom demir 



vardır(%0,399 gr.) 100 cc. kanda 50 mg. ve bütün organizmada 3 gr. demir bulunur.  

 

Organizmadaki demirin %57’si eritrositlerdeki hemoglobine bağlı olarak bulunur. 



Plazmada ise pek az miktarda demir bulunur. Bu miktar da demir metabolizması hakkında 

(sideremi) bize bir fikir verir. Ortalama olarak erkeklerde %125–142 gama kadınlarda ise 

%89–123 gama demir bulunur. Bu miktarlar Hemolitik anemilerde artar. Demir eksikliği 

anemilerinde ise azalır.  

 

Demir büyük bir kısmı hemopoezde kullanılır. Bir kısım enzimler demiri bir diğer 



kısmı ise adalelerde miyoglobin halinde bulunmaktadır.  


Yüklə 0,55 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   24




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə