23
b)
Rh (-) bir anne Rh (+) bir babanın mahsulü olarak fetusta Rh(+) antijenler
meydana gelir. Fetal dolaşımla anne dolaşımına geçen bu kana karşı anti Rh(+) aglütininleri
meydana gelir. Çoğu kez bu hadise ilk gebelik ve ilk transfüzyon için muteber değildir. İkinci
transfüzyonda eritrositler aglütine olur. Hadise gebelikte vuku bulursa o zaman eritroblastosis
fetalis dediğimiz hemolize ilgili fötopatiler meydana gelir.
Bir de immünolojik sebeplerle meydana gelen plazmada bulunan otoantikorların kendi
eritrositlerini aglütine etme hadisesi de mevcuttur (Hemolizinler).
Bir de bilinmeyen antikorlarla husule gelen idiopatik akkiz Hemotilitik anemiler
vardır.
Ayrıca oto antikorlar tarafından husule gelen sekonder semptomatik Hemolitik
anemiler vardır. Bunlar lösemi, lenfogranülomotoz, karsinom, over teratomları ve
karaciğer hastalıklarına sebep olurlar.
Hemolitik anemiye sebep olan oto aglütininler eritrosit membranına yapışık
bulunurlar Bunların tayini Coombs testi ile olmaktadır (6,7,9).
COOMBS
TESTİ:
Bu test için insan globilinine karşı hassaslaştırılmış tavşan serumu kullanılır.Buna
coombs serumu denir.
Antikorlar globin yapısındaki proteinlerdir. Antikorlar eritrositler üzerine
yapışmışlarsa Coombs serumu ile bu eritrositler aglütinasyona uğrarlar.
Plazmadan
ayrılmış eritrositleri Coombs serumu ile karşılaştırırsak bu ameliyeye
DİREKT COOMBS TESTİ denir.
Plazmada serbest bulunan antikorların meydana çıkarılması için yapılan işleme
İNDİREKT COOMBS TESTİ denir.
Kongenital ve akkiz olan birçok hemolitik anemilerde indirekt Coombs testi
pozitiftir.
Eritroblastosis fetalisli annelerin çocuklarında ise Direk Coombs testi pozitiftir.
Tedavi:
Fizik,
şimik etkenlerle meydana gelenlerde etkenler ortadan kaldırılır.
Enfeksiyonlara karşı spesifik tedavi uygulanır.
24
a) Kortikosteroidler (günde 40–60 mg. kortizon 10 gün süre ile kullanılır).
b) Splenektomi (Vakaların %5’sinde faydalı olmuştur). Tedavisi tatbik edilir
(6,11,12).
GEBELİK ANEMİLERİ
50–60 kg. ağırlığında olan bir gebede ortalama 4 litre kan bulunur. Bu da
kilogram başına 72 ml. kana tekabül eder. Sıhhatli olan bir kimsede bu denge sabit
olarak tutulmaktadır. Bu dengenin sağlanmasında hormonal sistemin rolü büyüktür(1,5).
FİZYOLOJİK GEBELİK ANEMİSİ
Anemi gebelikte en çok görülün bir komplikasyondur.
Irk, iklim, sosyal yaşantı, hijyenik şartlar gibi bir takım faktörler gebelerin
hemopoetik sistemleri üzerinde bir takım değişiklikler yaparlar.
Sosyo-ekonomik şartları hangi düzeyde olursa olsun memleketimizde gebe olan
kadınların bilhassa gebeliğin ikinci yarısında, anemiye musap oldukları çeşitli
istatistiklerle saptanmıştır.
İngiltere’de Barnes’in yapmış olduğu istatistik neticesi şöyledir;
Gebe olmayan kadınlarda ortalama hemoglobin %92 olarak bulunmuştur.
Bu da %13,4 gr. hemoglobine eş değerdir.
Gebeliğin başlangıcı ve bitişi arasında:
1- %20 kadında ……………………………. %90 Hb.
2- %50 kadında ……………………………. %80 Hb.
3- %30 kadında ……………………………..%75 Hb. ve daha düşük değerler
bulunmuştur.
Burada 2. gruptaki gebelerde antiemetik tedavi uygulanmıştır.
Huber gebelerdeki anemi nispetini 1/3 olarak, tespit etmiştir. Bu duruma göre
gebelikte görülen anemiler gebeliğin bir komplikasyonu mudur? yoksa hemoglobin
nispetlerinin gebe olanlar ve olmayanlar arasındaki değişik kriteryumlardaki değerler olarak
mı kabul edilmelidir?.
Anne fizyolojik olarak gelişmekte olan fetus ve plasentanın kan ihtiyacını temin
etmek için 4. aydan itibaren plazma volümünü arttırmaya çalışır. Ve 32. haftada en
25
yüksek değerini alır. Bu fizyolojik yükleme hali gebeliğin sonlanmasında 8 hafta sonra
ancak gebelikten önceki şeklini alır. Bu durumda kan volümü en çok 1200 ml
artar(1,5,22).
Tedavi görmeyen gebelerde artan kan volümü ile eritrositler arasındaki denge
hemoglobin aleyhine %10 fark gösterdiğinden gebe kanı normal bir kişiye göre daha
dilüedir (GEBELİK HEMODİLÜSYONU). Bu fizyolojik hemodilüsyondan dolayı
gebeliğin ikinci yarısında %70 hemoglobin normal kabul edilebilir.
Gebelik anemilerinin büyük bir kısmı demir eksikliği anemileridir. Gebeye
yeterli miktarda demir, folik asit, C vitamini ve aminoasitler verildiğinde kemik iliğinde
plazma artışına denk eritrosit imal edecektir. Ve bu suretle hemodülisyon ve anemi
olmayacaktır.
Plazma artışına rağmen kan elementlerinin normokrom ve normositer olması
şartıyla gebelikte görülen hemodülisyon anemisi fizyolojik olarak kabul edilir.
KLİNİK BELİRTİLER
Her anemi cinsine göre bir takım spesifik arazların mevcudiyeti bahis konusu
olmakla beraber bütün gebelik anemilerinde müşterek klinik semptomlar vardır.
Hastalar halsiz ve yorgundurlar.
Devamlı baş ağrısı ve baş dönmesinden şikayet ederler.
Mide
yanması hazımsızlık hiperklohirdi hali mevcuttur.
Kalp debisi artmış olup sistolik sufl duyulur (apexte). Buna ilaveten kalpte
organik bir lezyon varsa o zaman kalp yetmezliği teessüs eder.
Malleollerde ödem teessüs eder. Ödem, kalp yetmezliği ve varisler gestoz olarak
tefsir edilebilir.
Albimüniri normaldir. Hastalar enfeksiyon ve tromboflebite meyyaldirler.
Görülen kapiller ve prekapiller dolaşımdaki spastik olaylar sebebiyle tetkikler parmak
ucundan alınan kanla değil venöz kandan yapılmalıdır(1,5).
GEBELİKTEKİ ANEMİ TİPLERİ
Örnek olarak BARNES’in yapmış olduğu tasnifi sunacağız.
Dostları ilə paylaş: |