•
Bläsing, Sokakta Aldım
Bir Tane, Evde Oldu Bin Tane
•
28
•
bilig
KIŞ 2012 / SAYI 60
6. Filippo Argenti -
Regola del Parlare Turcho (1533)
İstanbul’un fethinden yaklaşık 70 sene sonra (1524) Filippo Argenti adın-
daki genç ve eğitimli bir Floransalı Osmanlı İmparatorluğunun canlı baş-
kentine gelmiş ve 1533 senesine kadar Floransa Cumhuriyeti’nin elçiliğin-
de sekreterlik görevinde bulunmuştur. Burada geçirdiği dokuz yıl süresin-
de Türkçeyi öğrenip ayrıca İstanbul’un günlük yaşamında
konuşulan dile
büyük ilgi göstermiş ve esaslarını kapsamlı bir müracaat kitabı haline ge-
tirmiştir.
Regola’da yerel Türkçeden başka az sayıda Tatarca vb. sözcükleri
de kaydetmiştir. Bunların arasında
kandala da geçmektedir (I 97v): “can-
dalá cimicia î tarteresco”
32
(Adamović 2001: 210a; Rocchi 2007: 136).
33
Sözcüğün köken tarihine gelince, en geniş bilgiyi Levitskaja vermektedir
(bk. ĖSTJa 1997: 253-254). Etimolojisi ona göre daha açıklanmadığından
sözcük hakkındaki başka araştırmacıların önerdiği bazı iddia ve fikirleri
gözden geçirerek tartışmaktadır.
Sözcüğün en eski kayıtları dahil olmak üzere tespit
edilen biçimlerin çoğu
esas olarak
qandala’yı gösterdiği halde Räsänen (1969: 229b) kökenini
*kamtala olarak vermektedir. Az sayıda olsa da (a.)
n yerine bir dudak ünsü-
zü taşıyan biçimlerin ve (b.)
d yerine
t gösteren biçimlerin varlığı bu hükme
varmasının nedenleri olmalıdır. Böylesi biçimler Çuv.
xămtla,
xămătla,
xămkla vs., Yak.
xapta
ɣ
ay ve Kırg.
qantala’dır. Başka bir ifadeyle
*kamtala
bütün bu fenomenlerin toplamından meydana gelen bir birliktir, yani
*kamtala =
qandala + ..
m/
p.. + ..
t.. Fakat Yakutça biçimlerin hakikaten bu-
raya uyması tam aydınlanmamaktadır. Levitskaja, Räsänen’in bu fikirlerini
takip ederek öncelikle Yak.
xapta
ɣ
ay ile alakalı bazı açıklamalarda bulun-
maktadır. Kałużyński’ye dayanarak (1995: 68)
Yakutça sözcüğü Moğolca-
dan bir alıntı saymaktadır, Yak.
xapta
ɣ
ay “yassı, düz”, (ağızda) “tahtakuru-
su” (< Batı Buryatça
xaptaġay )
34
< Moğ.
qaptaġay “yassı, düz”. Üstelik an-
lam bilim açısından bu anlayışı destekleyen örnekler olarak Türkm.
yasmıq
“klop-vonjuçka”,
yasmıq “yassı, düz” ve Slav dillerinden Rusça
ploşçina “bir
tür bit” ile Çekçe
ploştice “tahtakurusu”nu zikretmektedir (Slavca
*plotsko-,
bk. Fasmer 3: 284-285). Yukarıda da gösterildiği gibi
qandala’nın ilk kaydı
13. yüzyıla aittir. Dolayısıyla Levitskaja’ya göre Moğolcadan alınmış
*qapta-
kökü (>
*qamta- >
*qanta-) ile Türkçe
qān sözünün bir araya gelmesiyle
oluşmuş anlamsal-biçimsel bir karışma olduğu düşünülmektedir. En nihayet
Osetçe
qændīl “böcek” ve Dargince
ɢ
anda “tahtakurusu” gibi terimlere ba-
karak
qandala’nın başka, yani Moğolca olmayan
bir dil veya dil grubundan
da gelmiş olabileceğini tam dışlamamaktadır.
•
Bläsing, Sokakta Aldım Bir Tane, Evde Oldu Bin Tane
•
29
•
KIŞ 2012 / SAYI 60
bilig
Bilhassa Yak.
xapta
ɣ
ay yanında
qandala’ya tamamen uygun düşen Yak.
xaptāla (“tahtakurusu”) biçimini hesaba katarsak,
35
Yakutça biçimlerle diğer
qandala topluluğu arasında bir ilişkinin olması gerçekten inandırıcı görün-
mektedir. Üstelik Kar.-Bal.
qanda
ɣ
ay’ın Yak.
xapta
ɣ
ay’la biçimdaş sayılması
mümkündür.
36
Fakat Yakutça için ne kadar doğru olursa olsun diğer Türk
dillerindeki biçimlerin de Moğ.
qabtaġay,
qabtaġ-a (Kowalewski 760-761;
Lessing 1960: 899) gibi sözcüklere bağlanması akla yatkın değildir. Levitska-
ja’nın
zikrettiği, başka dillerden alınan örnekler sadece böylesi anlamsal bir
geçişin (yassı - yassı hayvan = tahtakurusu) genel olarak vukua gelmesini
canlandırmaktadır. Bunun içyüzü, tabii ki, tahtakurusunun yassı vücudu-
dur. Nasıl olursa olsun, Yakutça olmayan biçimlerin oluşmasında da Moğol-
canın bir rol oynamış olması şartıyla Türklerin
bu sözcükle ne zaman ve
nerede tanışmış olabileceklerine bakmamız gerekir. Bu sorunun aydınlatıla-
bilmesi için terimin yaygınlığıyla ilk tespit zamanına bakmak faydalı olur,
çünkü diğer birkaç Türk dili dışında
qandala aslında sadece Kıpçak Türkçe-
sine ait olan bir isimdir. Kıpçakça olmayanlarda pek geçmez, eğer geçerse,
daha ziyade ikincil bir unsur olarak değerlendirilebilir; mesela göçmenlerle
Türkiye’ye gelen
kandalay (İzmir, Manisa, Kırım göçmenleri–Bursa, Eyüp-
İstanbul, Kır. Tat. veya Nog.
qandalay)
37
ve
kandağay (
Başhöyük–Kadınhanı-
Konya,
Karç.
qanda
ɣ
ay).
38
Qandala’nın çağdaş Özbekçede mevcut olması
büyük olasılıkla Özbek halkının heterojen etnik terkibine bağlıdır,
39
yani
Çağatayca ile Uygurcada herhangi bir iz bulunmadığından sözcüğün belki
daha sonra, başka yoldan gelmiş olabileceği düşünülebilir. Tahminimce
benzeri durum Hakasçayla Türkmence için de geçerlidir. Sözün kısası, tah-
takurusu adının ilk olarak 13. asrın sonunda ortaya çıkması, Kıpçak Türkçe-
siyle sınırlı dağılışı Cengiz Han idaresinde başlayan, Moğolların aşağı yukarı
bütün Asya’nın etnik bünyesini alt üst eden Batı Asya ve Avrupa’ya yönelik
büyük akınlarını ve bununla ilgili çok sayıda Türk boyunun da bu hücumda
bir parmağı olduğunu aklımıza getirmektedir.
40
Son
düşüncelere göre qandala’nın kökence Moğolcadan gelmesi hakikaten
olanaksız değildir. Fakat hala şüpheli iki nokta bulunmaktadır:
(1) Sözcükteki
l. Bu
l’nin
ɣ
’dan oluşması kesinlikle mümkün değildir ve
Yakutçanın sadece bir-iki ağzında tespit olunan
xaptāla biçiminin
l’si bü-
yük ihtimalle Yakutça içi bir olay sayılmalıdır. Aynısı
ń’li
biçimler için de
geçerlidir.
(2) Sözcükteki
d. Normal şartlar altında ve özellikle Kıpçak Türkçesinde
Moğ.
-t- olduğu gibi muhafaza edilir; krş. (Moğ. > Türk dilleri)
noqta >