81
Ekonomik Parametrelerde Madalyonun Sorunlu Yüzü
ÇalıĢmanın birinci bölümünde belirlenen ekonomik güç parametreleri
çerçevesinde bir değerlendirme yapıldığında, Türkiye‟nin demografik unsurlar,
GSYĠH, ticaret yapısı açısından bölgesel güç kriterlerine sahip olduğu görül-
mektedir. Ancak ekonominin Türkiye‟nin bölgesel dıĢ politika hedeflerine sür-
dürülebilir katkı sağlayabilmesinin önünde, üç temel kısıtın olduğunu da be-
lirtmek gerekir. Bu kısıtlardan ilki Türkiye‟nin üretim kompozisyonuna bağlı
olarak Ģekillenen dıĢ ticaretin teknolojik kompozisyonuna iliĢkindir. Türki-
ye‟nin 2002 yılında toplam ihracatı içinde doğal kaynağa dayalı ve düĢük tek-
nolojili ürün payı yüzde 63 iken 2010 yılında bu oran yüzde 56‟ya gerilemiĢtir.
Bunun yanı sıra orta ve yüksek teknolojinin payı 2002 yılında yüzde 37 seviye-
sinden yüzde 44‟e yükselmiĢtir. Ancak aynı dönemde yüksek teknolojili ürün
payı, Türkiye‟nin toplam ihracatı içinde yüzde 2,5‟ten sadece yüzde 3,5‟e yük-
selmiĢtir. Benzer durum Türkiye‟nin Ortadoğu ile olan ticaretinde de geçerlidir.
Hatta Türkiye‟nin Ortadoğu‟ya yaptığı ihracatta yüksek teknolojili ürünlerin
payının toplam ihracat içindeki yeri 2002‟de yüzde 4 iken 2010‟da yüzde 3,5‟e
gerilemiĢtir (bk. Tablo 6).
Tablo 6. Türkiye‟nin Ortadoğu Ülkelerine Ġhracatının Teknolojik Yapısı*
2002 (dolar)
PAY
(%) 2010(dolar)
PAY
(%)
Yüksek
Teknoloji Ürünleri 124.203.142
4,0
724.700.725
3,5
Orta
Teknoloji Ürünleri
871.290.703
28,1 6.163.416.350
29,4
DüĢük
Teknoloji Ürünleri
1.167.368.921
37,6 6.783.982.605
32,3
Liste Toplamı**
2.162.862.766
69,7 13.672.099.680 65,2
Ortadoğu
Ülkelerine
Ġhracatımız
3.105.136.360
100,
0
20.975.107.488 100,0
Kaynak: TÜİK ve EB Bilgi Sistemi
*Lall sınıflandırmasına uygun bir biçimde, Lübnan, Suriye, Irak, Ġran, Ġsrail,
Filistin, Ürdün, Suudi Arabistan, Kuveyt, Bahreyn, Katar, B.A.E., Umman ve
Yemen‟den oluĢan Ortadoğu ülkeleri için hazırlanmıĢtır. **Lall tasnifinde 5
(beĢ) ayrı teknolojik ürün sınıflandırması kullanılmaktadır. Bu beĢli ayrımda
sırasıyla Yüksek, Orta ve DüĢük-Hafif teknolojili ürünler bulunmakta, bunlar
dıĢında ayrıca iĢlenmiĢ gıdalar, petrol ürünleri gibi doğal kaynaklara dayalı
ürünler sınıfı ile taze meyve sebze, kahve ve ham petrol gibi ürünlerin bulundu-
ğu temel ürünler sınıfı yer almaktadır. Bu tabloda yalnız teknolojik ürünleri
içeren bir liste hazırlanmıĢ olup; liste toplamı dıĢındaki yüzde 30 (2002) ve
yüzde 35‟lik kısım (2010) doğal kaynaklara dayalı ürünler ve temel ürünler
kısmından ileri gelmektedir.
82
Bu rakamların ve Tablo 6‟nın tartıĢmamız bağlamındaki anlamı Ģudur:
Türkiye‟nin artan Ortadoğu ihracatı, kolaylıkla ikame edilebilir mallar üzerin-
den geliĢme kaydetmekte, rekabette sürdürülebilir üstünlük sağlayan ve değer
yargılarını daha kolay Ģekillendirme gücü olan ürünler açısından Türkiye‟nin
ihracat kalitesini arttırması gerektiği görülmektedir. Bu açıdan ihracat perfor-
mansının Türkiye‟nin Ortadoğu‟da artan bölgesel güç potansiyeli açısından
olumlu bir katkısının olduğunu tespit etmekle birlikte sürdürülebilirlik ve etki
açısından kaydedilmesi gereken daha fazla mesafe olduğu ortaya çıkmaktadır.
Ġkinci kısıt, Türkiye‟nin potansiyel vadeden bir jeopolitik ve
jeoekonomik eksende, bizatihi bu potansiyelin yan etkisi olarak ortaya çıkabi-
lir. Yukarıdaki çizimde gösterildiği üzere Türkiye‟nin potansiyel ekonomik iĢ
birliği havzası, dünya ekonomik hâsılasının yaklaĢık yüzde 40‟ına ve dünya
nüfusunun yaklaĢık yüzde 21‟ine tekabül etmektedir.
53
Bu noktada Türkiye‟nin
53
Türkiye için potansiyel ekonomik iĢ birliği havzalarına iĢaret eden yukarıdaki çizim, makul
sürelerdeki uçuĢ mesafeleri dikkate alınarak hesaplanmıĢtır.
83
iyi hesaplanmıĢ bir öncelikler hiyerarĢisi yapabilmesi, stratejik bölge/ülke ana-
lizi üzerinden bir “sıklet merkezi” belirlemesi gerekmektedir. Aksi durumda
her bir potansiyel, güç dağılması yaratan engele dönüĢebilir ki mevcut durum-
daki devlet-iĢ adamı iliĢkileri bu engeli daha da derinleĢtirme riski taĢımakta-
dır. Türkiye‟deki devlet-iĢ adamı iliĢkileri proaktif karakterde değildir. Ekono-
minin bölgesel güce tahvil edilmesi sadece artan üretim, ticaret ve yatırım ka-
nallarıyla mümkün değildir. Kapsamlı bir sanayi stratejisi eĢliğinde belirlenmiĢ
hedef sektörler ve bu sektörler kanalıyla bölgeye giriĢ yapan sanayi Ģirketleri-
nin devletle ve finansal sermaye ile yakın iĢ birliği gerekmektedir. Ġlk olarak,
devletin ilgili birimlerince Ortadoğu‟ya yatırım yapan Ģirketlerin sistemli bir
biçimde diplomatik
54
ve maddi açılardan desteklenmesi; ikincisi, finansal ser-
maye ile bu Ģirketler arasında, gerektiğinde devletin de arabuluculuğunda, iĢ
birliği alanları geliĢtirilerek sermaye ve kredi temininin sağlanması gerekmek-
tedir. “Proaktif devlet” tartıĢmaları ekseninde Türkiye‟nin Ortadoğu politikası-
nın politik ekonomisi incelendiğinde, Türk ekonomisinin kapsamlı bir sanayi
politikası çerçevesinde dönüĢmüyor olduğu ve ekonomik çıkar grupları arasın-
da parçalı ve üretken olmayan sınırlı bir diyalogun mevcut olduğu gerçeği ön
plana çıkmaktadır.
55
Bu durum Türkiye‟nin rekabet kapasitesini, diğer pek çok
değiĢkenle birlikte, olumsuz yönde etkilemektedir. Örneğin, Dünya Ekonomik
Forumu‟nun yayınladığı 2011 tarihli son raporda Küresel Rekabetçilik Rapo-
ru‟nda Türkiye 142 ülke arasında 59. sırada yer alabilmiĢtir.
56
ÖniĢ ve
ġenses‟in vurguladığı üzere, bu noktada Türkiye “reaktif ve karĢılaĢtırmalı
açıdan zayıf kapasiteye sahip devletler kategorisinde” değerlendirilmektedir.
57
54
Gelinen noktada Türk Büyükelçilerinin iĢ dünyasına uzak duran o eski yapısından uzaklaĢtığı
söylenebilir. Bu konuda Naci Koru Ģu önemli tespitleri yapmaktadır: “30-55 sene önceki diplo-
matlarımız yurtdıĢında iken bütün iĢadamlarımız ile eĢit mesafedeydi. ĠĢadamlarının orada Bü-
yükelçi ile bir faaliyette bulunması söz konusu değildi. ĠĢadamının elinden tutup bir iĢ alması için
çaba söz konusu değildi. ġimdi ise tam tersi, yurt dıĢındaki büyükelçiliklerimiz ve baĢkonsolos-
luklarımız buradaki bütün iĢadamlarımız ile yakından ilgileniyorlar. ĠĢadamları ya da temsilcileri
biz geliyoruz dedikleri zaman onları karĢılayarak randevularını ayarlıyoruz. Ayrıca görüĢmeleri
beraber yapıyoruz. Bizim bu firmamız muteber ve bu iĢin ehli bir firmadır diye söylemlerle
giriĢimlerde bulunuyoruz. Eskiden bunu yapmadığınızda kimse size hesap sormazdı. ġimdi böyle
yapmadığınız zaman iyi bir büyükelçi olamıyorsunuz.” Bkz: Koru ile mülakat.
55
Bu nokta yazarlardan birinin Prof. Dr. Ziya ÖniĢ ile yaptığı görüĢmelerde değiĢik kereler dile
getirilmiĢtir. Konuya iliĢkin bu çok önemli politik ekonomi sorunsalına dikkatimizi çektiği için
Ziya ÖniĢ‟e teĢekkür ederiz.
56
World Economic Forum, The Global Competitiveness Report 2011-2012,
http://reports.weforum.org/global-competitiveness-2011-2012/.
57
Ziya ÖniĢ ve Fikret ġenses, “Küresel Dinamikler, Ülke Ġçi Koalisyonlar ve Reaktif Devlet:
Türkiye‟nin SavaĢ Sonrası Kalkınmasında Önemli Politika DönüĢümleri”, içinde Fikret ġenses,
der. Neoliberal Küreselleşme ve Kalkınma: Seçme Yazılar, ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul, 2009, s.
736. Reaktif devlet ve zayıf devlet kapasitesi kavramlarının detaylı tartıĢmaları için aynı esere
bakılabilir.