107
Diyapoza
giren
erginler
daha
sonra
beslenseler
dahi
diyapozdan
kurtulamamaktadırlar. Bu durum göz önüne alındığında laboratuara getirilen
erginlerin ilk günlerde yeterince beslenmeleri gerekmektedir.
ġekil.
6.1.2.5.
Calosoma sycophanta yumurtaları.
● Yumurta ve larvalar için toprak nemi yeterli olmalı, hemen her gün yumurta
saklama kapları ve larva besleme kapları kontrol edilerek kaplardaki küflenme ve
nem azlığı giderilmelidir. Toprak tanelerinin birbirinden rahatça ayrılabileceği
düzeydeki nem en uygun nem miktarıdır. Kuru toprakta yumurtalar
kristalleĢmekte, çok nemli toprakta ise toprağa yapıĢarak küflenmektedirler.
Besleme kaplarındaki erginlerin yumurta bıraktığı en uygun nemli toprak derinliği
2.5-3 cm olmalıdır.
ġekil.
6.1.2.5.
Calosoma sycophanta yeni deri değiĢtiren ve beslenen larvaları.
Larvalar kannibalistik olduklarından birinci larva döneminden itibaren besleme
kaplarına tek tek yerleĢtirilmelidir. Yeni çıkan larvaların en kısa zamanda çam
keseböceği veya sedir keseböceği larvaları ile beslenmeleri geliĢimlerinde önemli
108
rol oynamaktadır. Besin olarak verilen un güvesi larvalarının boyutları küçük
olduğundan kaplardan rahatlıkla dıĢarılara gitmektedirler.
Laboratuvarda elde edilen larvaların pupa olmaları için yine aynı nem koĢullarına
ihtiyaç bulunmaktadır.
Arazide ise pupa olmaları için son dönem larvalar yaklaĢık 30-50 cm derinliğinde
nemli toprağa gömülmeleri uygun olmaktadır. Laboratuvarda çalıĢma esnasında
alerji etkisinden en az etkilenmek amacıyla yumurta toplama, larva kontrolleri
mümkünse laboratuvar dıĢında bir masada yapılmalıdır. Alerjik durumlarda
kullanılmak üzere tuz solusyonu hazır bulundurulmalıdır.
Elde edilen erginleri bir sonraki yıla saklanması açısından laboratuvarda saklama
çok verimli olmamakta, erginlerin renkleri matlaĢmakta özellikle 25
0
C‟nin üzerinde
toplu ölümler gözlenmektedir. Arazide saklamada ise 30-50 cm derinliğe
gömülmektedirler. Bu durumda erginlerin renkleri hem daha parlak hem de ergin
ölümleri gözlenmemektedir. En uygun saklama Ģekli olan toprakta saklama
uygulanmadır.
ġekil.
6.1.2.5.
Calosoma sycophanta yetiĢtirme kaplarında ayrı ayrı beslen larvaları.
Üretilen erginler anında zararın yoğun olduğu alanlara bırakılmalı, ya da pupa
aĢamasında (beslenmenin son bulduğu larva döneminde) zararın gözlendiği
alanlarda toprağa gömülme Ģekli uygulanmalıdır. En verimli olan pupa salımı
yöntemi kullanılması daha uygun görülmektedir.
109
6.2. Orman Zararlılarıyla Biyolojik Mücadelede Kırmızı Orman
Karıncası, Formica rufa L. (Hymenoptera: Formicidae) Yuva Nakli
GiriĢ
Formica cinsinde Avrupa kırmızı orman karıncasının üç türü vardır. Bunlar,
Formica polyctena, Formica pratensis ve Formica rufa türleridir. Kırmızı
orman karıncalarının besinlerinin önemli bir bölümünü canlı böceklerin oluĢturması,
populasyonlarını birey sayısı bakımından yüksek derecede tutabilme yetenekleri,
avlanacak böcek az olsa dahi bitki bitlerinin balözleri ile beslenebilme özellikleri
dikkate alındığında, doğal yayılıĢ alanlarının dıĢına çıkabilecekleri ve taĢınacakları
yerlere uyum sağlayabilecekleri düĢüncesini doğurmuĢtur.
Ġlk kez 1949 yılında Pavan (1956) tarafından Ġtalya Alplerinden, Prealplerin dağlık
arazilerindeki ormanlarından 25 ayrı mevkiden ve Apeninlerden 28 ayrı mevkiden
örnekler toplanmıĢ, biyolojileri ve taksonomileri ayrıntılı olarak incelenmiĢtir. Eldeki
verilere göre bu grubun Ġtalya‟da 1 milyondan fazla yuvası vardır. Her yuvada
ortalama olarak 300.000 iĢçi bulunduğu hesaplanmıĢ ve ortalama 8 µg ağırlığındaki
her iĢçinin günlük besin ihtiyacı vücut ağırlığının 1/20 si olduğundan günde
ortalama 72 ton ve 200 günlük aktif dönemde ise 14 bin tondan fazla böceği imha
edebilecek bir potansiyelin varlığı belirtilmiĢtir.
Daha sonra aĢamalı olarak bu karıncaların bulunmadığı yeni orman alanları
araĢtırılmıĢ, araĢtırılan orman alanlarının özellikle bu gruba ait populasyonları kabul
edebilecek nitelikte olmasına ve zararlı böceklerin istilasından korunmaya muhtaç
bir yer olmasına dikkat edilmiĢtir. Bunu takiben büyük populasyonların toplanması,
taĢınması ve yerleĢtirilmesini sağlayan pratik deneyler geliĢtirilmiĢtir.
ġekil
6.2.
1. Formica rufa grubu karınca türlerinin dünyadaki yayılıĢ alanları.
110
Kırmızı Orman Karıncasının Türkiye’deki YayılıĢı
Formica rufa L. Türkiye‟de en doğuda Kars-SarıkamıĢ, Oltu, Göle ormanlarından
baĢlayarak GümüĢhane, Erzincan, Giresun-ġebinkarahisar, Alucra, Sivas-SuĢehri,
Koyulhisar, Ordu-Mesudiye, Tokat-Niksar, Erbaa, Amasya-TaĢova, Samsun-
Vezirköprü, Sinop-Durağan, Boyabat, Çorum Osmancık, Kargı, Ġskilip, Kastamonu-
Tosya ilçesi ve Küre dağları, Ilgaz dağları, Bolu Köroğlu dağları, Zonguldak, Ankara-
Kızılcahamam, Çamlıdere, Beypazarı, EskiĢehir-Çatacık, Kütahya-Emet, TavĢanlı,
Simav, Bilecik, Bursa Uludağ, Isparta-Senirkent„e kadar doğal bir yayılıĢa sahiptir
(ġekil 2) . Bu mıntıkaların hemen her yerinde transplantasyona imkân verecek
büyüklükteki Formica rufa yuvalarına rastlamak mümkündür.
ġekil
6.2.
2. Kırmızı orman karıncası Formica rufa L.‟nin Türkiye‟de bulunduğu
yerler.
2.4 Kırmızı Orman Karıncasının Koruma Statüsü
Kırmızı orman karıncası Formica rufa L., IUCN Tehdit Altındaki Türler Kırmızı
Listesinde NT: Yakın Tehdit-yakın gelecekte tehlikeye düşme olasılığı olan türler-
kategorisinde yer almaktadır.
Kategoriler
Kırmızı Orman Karıncalarının YaĢayıĢları
Formica rufa saldırgan bir alan koruyucudur ve diğer karınca türlerine sık sık
saldırarak alandan uzaklaĢtırır. ÇiftleĢme uçuĢları bahar süresince meydana gelir ve
buna, korunan alanların sınırlarının yeniden belirlendiği komĢu koloniler arasındaki
vahĢi savaĢlar damgasını vurur.
Dostları ilə paylaş: |