Haç ve H i lal Altında O rtaçağda Yah u d i l e r 3 9
nın
ve zulüm tarihi"ne uygunmuş gibi betimler. 1941'de Bağ
dat'taki soykırım ile A vrupa'daki Nazi çılgınlıkları arasında bir
·
benzerlik kurmak için "Nazi toplama kamplarından sahneler ile
Bağdat'tan sahneler" birlikte gösterilir. Yazar, bunun "İsrail top
lumuna asimile olma, ortak kaderi paylaşma, Toplu Kıyım'da
yer alma umutsuz çabası" olabileceğini ileri sürer.
Sefardik anti-Arapçılığı İsrail' deki iç sorunlarla ilişkilendirme
hipotezini destekleyen dolaylı bir kanıt da, Bağdat kökenli Ame
rikalı bir Yahudinin küçük bir kitabından gelir. Yazar, İsrail'de
Aşkenazik Yahudiler ile Sefardik Yahudiler arasındaki "uçurum"
dediği şey konusunda içtenlikle yazar. "Müslüman ülkelerdeki
Yahudilerin ortaçağ tarihi" üzerine kısa bir gezintiyle, okuyucu
sunu bir karşı-mit revizyonuna hazırlar görünüyor:
Müslüman topraklardaki Yahudiler zor zamanlar geçirmiş
olmalarına karşın, birçok tarihçi bunların Avrupa ülkelerindeki
Yahudilerden üstün durumda olduklarını düşünür. Bununla bir
. likte, zulüm örnekleri oldu; Yahudiler, Müslüman kornşuların
dakinden daha büyük bir sıklıkla öldürüldüler ve soyuldular.
Yazar, açık sözlülükle -ve İsrail'deki doğulu Yahudilerin
gerçek sorunlarıyla ilgili berrak anlayışıyla tutarlı bir şekilde-
devam eder:
Yine de, Müslüman ülkelerdeki Yahudi karşılı soykırımlar
Hıristiyan topraklardakinden daha az geneldi. Avrupa'nın bir
çok kesiminde gerçekleştirilen kitlesel yıkımlara Müslüman
dünyada rastlanmaz. Avrupa'daki Yahudiler birçok kez yuvala
rından sürülmüş oldukları halde, Müslüman tarihinde sadece
bir tek benzer olay kayıtlara geçmiştir: 1678'de Yemen Yahudile
rine, ya İslam'ı kabul etmeleri ya da ülkeyi terk etmeleri emre
dildi. Toplu olarak ayrılıp, Kızıl Deniz kıyısında küçük bir Ye
men kenti olan Mauza'ya yerleştiler.57
Arap-Yahudi tarihiyle ilgili bu dengeli görüş, azgın anti
Araplar olarak Sefardik Yahudiler klişesinin, İsrail'de yaşayan
4 0
Mark R. Cohen
Sefardik Yahudiler ile diyasporada yaşayanlar arasındaki olası
farklılıklara dikkat edilerek nitelenmesi gerektiğini gösterir.
Son onyıl, İ.srail'de Arap topraklarından gelen bütün Yahudi
lerin Araplardan tiksindiği ve diplomatik uyuşmaya karşı oldu
ğu klişesine karşı çıkma girişimlerine tanık oldu. Bunun bir ör
neği, 1983'te kurulan ve içerde sosyo-ekonomik eşitliği savunan,
İsrail'in Ortadoğu'daki kalıcılığını ve Arap komşularla barış kar
şılığında diplomatik ödünleri onaylayan Doğu kökenli İsrail en
telektüellerinden oluşan "Harnizrah el shalom" (Barış için Doğu)
grubudur. Barış için Doğu'nun başkanı Shlomo Elbaz, "Bu, gele
cekte birarada yaşamanın, karşılıklı saygının ve İspanya'daki Al
tın
Çağ modeline uygun kültürel çaprazlamanın garantisidir"
diye yazar.58
Arka plan olarak, Arap topraklarındaki Yahudilerin kaderi
üzerine bu kısa "mit/karşı-mit" tarhşmasından soma, şimdi ele
aldığımız konuya dönüyoruz: Erken ve yüksek ortaçağda İslam
Yahudi ve Hıristiyan-Yahudi ilişkilerinin karşılaştırmalı bir ta
rihsel değerlendirmesi.59
il- DİN VE ŞERİAT
2-
Çalışan Dinler
Kabul edileceği üzere, ortaçağdaki Hıristiyan-Yahudi ve
Müslüman-Yahudi ilişkilerinde dinler, temel olmasa da, formatif
bir rol oynadı. Bu nedenle, dinsel etkeni incelemekle, özellikle
Hıristiyanlık ve Müslümanlığın Musevilik ve Yahudilerle erken
karşılaşmasının bir betimlemesi ve karşılaştırmasıyla başlıyo
rum. Farklılıkların Avrupa ve Yakındoğu Yahudiliğinin karşıt
kaderlerini açıklamaya yardım edip etmediğini belirlemek isti
yorum. Bu karşılaştırmalı yaklaşımın,
iki
yeni dinden her biri ile
Yahudilik arasındaki uzun erimli ilişki konusunda daha fazla
şey anlatabileceğini göreceğiz.
9.
bolümde, ilk dinlerarası karşı
laşmada ortaya çıkan ve ortaçağ ilerledikçe değişen Hıristiyan
Yahudi ve Müslüman-Yahudi ilişkilerinirı önemli bir özelliğini,
dinler arası polemikleri değerlendiriyoruz.
Erken Hıristiyanlık ye Yahudiler
Hıristiyanlık, Musevilik içinde radikal, mesianik bir hareket
olarak doğdu. Roma'nın kültsel olmayan haham Museviliğinin
yükselişine yol açan ikinci tapınağı yıkmasından önce bir arada
var olan birkaç Musevilik çeşidinden biriydi. Bu mesianik grup -
insanoğlunu kurtarmak için ilahi olarak gönderildiğine inanılan
bir Yahudiden, Nazare'li İsa'dan, etkilenen- Yahudi liderliği (Ye
ni Ahit'in Farisi'leri* ve Saduki'leri .. ) ile Roma yönetimi arasın
daki uzlaşmaya büyük bir tehdit oluşturdu. Hıristiyanlığın, Mu-
•
M.Ö. 1. yüzyıl ile M.S. 1. yüzyıl arasında yaşamış, dini vecibelerin ye
rine getirilmesi yanında derin bir iman ve şevki de zorunlu gören bir
Yahudi tarikahnın mensupları-çv.
••
M.Ö. 1. yüzyıl ile
MS.
1. yüzyıl arasında yaşamış, gelenekleri benimseme
yip sadece yazılı yasalara uyan,
ruhl
arın
ve meleklerin varlığına ve
bedenin
yeniden dirildiğine inanmayan eski bir Yahudi
tarikatının
mensupları -çv.
44
Mark R.
Cohen
seviliğin en temel bazı nitelikleriyle ilgili yenilikçi, toplumsal ba
kımdan yıkıcı yorumları, otoriteleri Romalılar tarafından zaten
sınırlanmış olan Yahudi liderleri özellikle tehdit ediyordu. Şaşır
hcı değil, bazı Yahudiler önce İsa'ya ve çömezlerine ve ardından
da çoğunluğunu Yahudilerin oluşturduğu yeni kilisenin taraftar
larına karşı çıktılar. Kuşkucu Yahudilerin din değiştirip yeni dini
benimseyenlere yönelik olumsuz tavırları ve bireysel Yahudile
rin Romalı yetkililerle işbirliği bir tehlike olarak İsa'yı ve taraftar
larını bertaraf etmek için (İncil'de taraflı bir şekilde anlatılan fa
kat o zamanki durum dikkate alındığında doğruluğu kuşku gö
türmeyen)- ilk evresinde Yahudi-Hıristiyan çalışmasındaki geri
limin işaretidir.
Sonraki yüzyıllarda, Hıristiyanlık hayatta kalmaya çalışhkça
ve düşman Yahudilere ve kuşkulu, sık sık savaş durumunda
olan pagan Roma yönetimine rağmen geliştikçe, bu gerilim yük
seldi. Marcel Simon, Hıristiyan-Yahudi çalışmasının bu evresini
inceledi.1 Hem Hıristiyan hem Yahudi olan Havari Paul, Yahudi
olmayanları cezbetmek için Musevilik ile Hıristiyanlık arasında
ki öğretisel uçurumu genişletti. Yaphğı başlıca yenilik, en azın
dan Yahudi olmayan dönmeler için Yahudi şeriahnın değersizli
ğiyle ilgili iddiaları görtinüyor.2 Söylenenlerden çok az şeyin
İsa'ya atfedilmiş olması, bizzat, kendisinin Yahudi şeriahndan
vazgeçmeyi savunduğunu gösterir.3 Ne var ki, erken Hıristiyan
düşünürler, Yahudi şeriahnın yararlılığını yitirdiği öğretisini
açık açık açıkladılar.
Lafız (günahla sarılmış şeriat) ile ruhun
(inanç, İsa, günahtan kurtarıcı) çatallaşması düşüncesini aşıladı
lar. Şeriat, "ilke olarak iyi, fakat, pratik sonuçlarıyla talihsiz" ola
rak gö
rll
lmeye başlandı.4 Sonunda Hıristiyanlık, yeni bir no
mizmle, İsa'run nomizmiyle Yahudi şeriahnın yerini aldı. Musa
şeriah, Tarın'run İsa'da vücut bulmasının nihai, ruhsal, mesianik
tamamlanmasında.sadece bir adım olarak göründü.
Musevilikten ikinci önemli uzaklaşmasında Hıristiyanlık,
Yahudilerin İlahi seçilmişlik iddiasına meydan okudu. Erken Hı-
Dostları ilə paylaş: |