39
BATI ÂZERBAYCAN'DA HIRİSTYAN BİR DEVLETİN
KURULMASI PLANLARI
VE AVRUPALILARLA OSMANLILARIN ROLÜ (1918)
Dr. Cevat Hey'et
Bu bildiriyi hazırlarken târihî belgelerin
yanısıra, o dönemde bu hâdiselerle yakından
ilişkisi olan ve etkili bir rol ifâ eden, “İttihâd-ı
İslâm Cemiyeti”nin İranlı eşbaşkanı olan
babam, merhum Mirze Ali Heyet'in şahsıma
anlattıklarını, ayrıca savaş esnâsında Osmanlı
ordusu kumandanının (Ferîk) bir mektubunu
da nakledeceğim.
İran'ın meşhur tarihçisi Ahmet Kesrevî
“Âzerbaycan'ın 18 Yıllık Tarihi” adlı kitabının
710. sayfasından 764. sayfasına kadarki
bölümünde bu konuyu aşağıdaki başlıklarla
ele almıştır: “Urmiye şehrinin problemleri”,
“Simitko'nun Marşimon'u öldürmesi”,
“Asûrîlerle savaş ve Selmas'ın canyakıcı
olayı”, “Osmanlıların Âzerbaycan'a gelmesi
hakkında”, “Selmas ve Urmiye olayının
uzantısı”, “Hoy, Selmas, Urmiye ve çevre
köylerde yaşayan Müslümanların Asûrîler, Ermeniler ve General Andranik'in üç bin
kişilik ordusu tarafından katliam edilmesi”. Ayrıca Rusların ve İngilizlerin
tahrîkleri, Amerikan misyonerlerinin Ermeni ve Asûrî büyükleriyle müzâkereleri ve
Batı Âzerbaycan'ı Müslümanlardan temizleyerek, Hıristiyan bir devletin kurulması
yolunda onlara gösterdikleri yardımlar teferrüatıyla izah edilmiştir. Meselâ, 723.
sayfada Urmiye'nin Hıristiyanlar tarafından işgal edilmesini anlattıktan sonra şöyle
diyor: “Petros jandarmanın kumandanı ve İbrahim Han (kaçak Kafkasya Ermenisi)
polis idâresinin başkanı oldu. Bir taraftan 16 kişiden oluşan İdâre Heyeti (şehri idâre
eden 16 kişilik Hıristiyan meclisi) tüfek ve diğer silahları halktan alıyor, diğer
taraftan da Mr. Şet'in (misyonerlerin şefi ve Amerikan Konsolosu'nun yardımcısı)
emriyle, öldürülmüş insanlar evlerden ve sokaklardan toplanıp gömülüyordu. Bu
sırada ekmek kıtlığı, açlık ve kışın soğuğu durumu daha da kötüleştiriyordu. Ruslar
tarafından yakılan pazar onarılmadan yerli Müslümanların mezbahasına çevrilmişti,
Hıristiyanlar o çevrede gördükleri Müslümanları öldürüyorlardı...”
Sonra şöyle devam ediyor: “Silahları toplamak bahânesiyle evlere giriyor,
bütün değerli eşyaları, gıda maddelerini alıyor ve evdeki insanları öldürüyorlardı,
kimsenin can ve mal güvenliği yoktu. Müslümanlara karşı bu biçim davranışlar
Osmanlı ordusu gelinceye kadar devam etti.”
40
Kesrevi, kitabının 725. sayfasında
“Simitko'nun Marşimon'u öldürmesi”
bölümünde şöyle yazıyor: “Urmiye'de ayaklanan Hıristiyanlar yabancı devletlerin
himayesiyle ayrı bir güç oluşturmak veya daha doğrusu İran'a karşı Hıristiyan bir
devlet kurmak çabasındaydılar. Ancak Asûrîler ve Ermeniler olarak sayıları az
olduğundan, Kürtleri de kendileriyle beraber yapmak istediler ve bu hususta en
uygun adam olarak Simitko'yu (Kürtlerin reisi) seçtiler.
Bu karar üzerine Asûrîlerin reisi ve Başpapazı Marşimon silahlı 140 kişiyle
İsmail Ağa Simitko'yu görmeye gitmişdir. Simitko'nun itirafına göre Marşimon
kendisine şöyle demiş: “Kürdistan adlanan bu topraklar hepimizin vatanı olmuştur.
Fakat mezhep ayrılıkları bizi dağıtmış ve bu duruma düşürmüştür. Şimdi ise
birleşmeli, bu ülkeyi ele geçirmeli ve birlikte yaşamalıyız... Biz ordu seferber ettik,
ancak süvari gücümüz yoktur. Eğer siz de bizimle beraber olursanız, Tebriz'e kadar
hücum edip orayı da alırız.” Bu teklif Simitko'ya bir Müslüman olarak ağır geliyor
ve Marşimon'u adamlarıyla birlikte öldürtüyor! Marşimon'un ölüm haberi Urmiye'de
yayılınca, Hıristiyanlar dini liderlerinin emriyle iki gün katliam yapıp, 10 bin
Müslüman ve Mûseviyi öldürüyorlar.”
725. sayfada şöyle deniliyor: “Marşimon'la birlikte Osmanlı topraklarından
gelen Cilovlar yaklaşık 12 bin aileden ibâretti. Bunlara zâten Urmiye, Selmas,
Sulduz ve çevresinde bulunan 20 bine yakın Ermeni ve Asûrî ailesi de eklendi.
İrevan, Van ve Nahçıvan'dan kaçıp gelen 5-6 bin Ermeni de onlarla birleşti.
Bunlardan 20 bin kişi tecrübeli askerdi, Rus ordusunun 800 subayı da Rusya'ya
dönmeyip, 72 Fransız subayıyla birlikte askerleri komuta ediyorlardı. Savaş
techizatları 25 top ve 100 mitralyözden ibâretti. Rus konsolosu Nikitin, Amreikan
konsolosu Şet ve Fransız Hastânesi'nin başhekimi Kujol, planlama ve yönlendirme
görevini yürütüyorlardı. Asûrîlerde Marşimon'un katlinden sonra Ağa Petros askerî
işlerden sorumluydu, Melik Hûşâbe de önemli mevkide olan Asûrîlerdendi.”
Sonra 755. sayfada şöyle diyor: “Böylelikle savaş devam ediyordu ki
birdenbire Osmanlı ordusu Selmas tarafından gelmeye başladı. Osmanlı askerler
gelir-gelmez toplarını dağın başında yerleştirip hiç beklemeden ateş açmaya
başladılar. Hoy halkı Osmanlı askerlerinin gelişinden çok sevindi ve savaşmaya
cesaretleri arttı. Diğer taraftan Ermeniler kendilerini iki ateş arasında gördükleri için
galebeye olan ümitlerini yitirip, yalnız savaşarak kendilerini döğüş alanından
uzaklaştırmaya çalıştılar. Osmanlıların şiddetli hücumlarıyla onların çoğu öldürüldü.
“Osmanlılar 2-3 günde Hoy ve çevresinde bulunan bütün Ermeni erkeklerini
öldürdüler ve sonra Urmiye'ye geri döndüler.”
Kesrevi kitabının 763. sayfasında şöyle yazıyor: “Böylece Selmas ve Urmiye
fitneleri Osmalılar tarafından bastırıldı ve Dr. Şet ve yandaşlarının türettikleri fitne
ateşi 130 binden fazla Müslüman ve birçok Hıristiyanın ölümü ile sona ermiş oldu.
Çevredeki bütün binalar harâp oldu. Hıristiyanlar dahi evlerinden-yurtlarından
derbeder oldular. Bir toplumun yabancıların elinde oyuncak olmasının sonucu işte
budur!”
Ahmet Kaviyanpur'un “Urmiye Tarihi” adlı kitabında ve Prof. Hasan
Alibeyli'nin “İpek Yolu” dergisinde yayınladığı makalesinde de olaylar takriben