46
Gözdən geden könüldən də gedər. Out of sight, out of mind.
Zədəli alma bir anbarı kifsədər. A rotten apple injures its neighbours.
Görmək hara, eşitmək hara? Bir görmək min eşitməkdən yaxşıdır. Seeing is
believing.
Susmaq razılıq əlamətidir. Silence gives consent.
Qızını döyməyən dizinə döyər. Spare the rod, and spoil the child.
Danışmaq gümüşdürsə, susmaq qızıldır. Speech is silver, silence is golden.
Dəmiri isti ikən döyərlər. Strike while the iron is hot.
Od olan yerdən tüstü çıxar. Ocaq yanmasa, tüstü çıxmaz. There is no smoke
without fire. Where there is smoke, there is fire.
Tələsənin kündəsi küt gedər. Tələsən yolda qalar. Tələsənin ayağı büdrər. The
hasty hand catches frog for fish. Haste makes waste.
Axırda gülən yaxşı gülər. He laughs best, who laughs last.
Qonaq bir olsa, ev yiyəsi öküz kəsər. For a single guest one could kill a cow.
Olacağın qarşısını almaq olmaz. What must be, must be.
Bir ata yeddi oğul bəslər, yeddi oğul bir atanı bəsləməz. One father can support
ten children; ten children cannot support one father. One father is enough to
govern one hundred sons, but not a hundred sons one father.
Qızıl odda, insan möhnətdə bəlli olar. Fire is the test of gold; adversity of
friendship.
Balıq başdan qoxuyar. The fish always stinks from the head downwards.
Suyu bulandırır, balıq tutsun. It is good fishing in troubled waters.
Dəli quyuya bir daş atar, yuz ağıllı çıxara bilməz. A fool may throw a stone into a
well, which a hundred wise men cannot pull out.
Ayağın büdrəməsi dilin büdrəməsindən yaxşıdır. Better the foot slip than the
tongue.
Qurd dərisini dəyişər, xasiyyətini dəyişməz. The fox may grow grey, but never
good.
Hər şeyin təzəsi, dostun köhnəsi. Old friends and old wine and old gold are best.
Əl əli yuyar, əl də dönər üzü yuyar. One hand washes another and both the face.
Cins toyuq bərk yumurtlar. Pis toyuq cis yumurtlar. A black hen lays a white egg.
Eşşayə sədir düyüsü baş ağrısı gətirər. Honey is not for the assʹs mouth.
Halva‐ halva deməklə ağız şirin olmaz. It is not with saying Honey, Honey, that
sweetness will come into the mouth.
Yürüyən at özünə qamçı vurdurmaz. A running horse needs no spur.
İşləyən dəmir pas tutmaz. Iron not used soon rusts.
47
İranʹda Türk Kültürünün Durumu
6
Prof. Dr. Cevat HEY’ET
∗
İran'da Türk kültürü Türkdilli halkların arasında yaygındır. Türkdilli
halklar ağırlıklı olarak Azerbaycan'da, Zencan'da, Hemedan ve
Sâve'de, Horasan'ın kuzeyinde ve İran Türkmenistanı'nda yaşarlar.
Bundan başka İran'ın her tarafında Türkler kitle ve dağınık halde
yaşamaktadırlar. Meselâ İran'ın başkenti olan Tahran'da son
istatistiklere göre beş milyondan fazla, yani şehir nüfusunun yarısına
yakın, Türk aileleri yaşıyor.
70 milyona yakın İran nüfusunun
yaklaşık 30 milyonu Türktür ve tek başına
Farslar dahil, diğer etnik gruplara göre
çoğunluğu oluşturmaktadır. Ancak İran
Türkmenleri
ve
Horasan
Türklerinin
ekseriyetinin dilleri Türkçe olmakla beraber
Azerbaycan Türkçesinden biraz farklıdır.
Sonra Fars eyâletinde yaşayan Kaşkay
Türkleri, Hemedan ve Sâve Türklerinin de
şiveleri biraz farklıdır.
Bunlardan başka Şiraz şehrinin bir
mahallesinde yaşayan Ebiverd Türkleri (Nadir Şah döneminde Horasanʹdan
Şirazʹa göçmüşler) ve Kirmanşah şeherinin 65 km.ʹliğinde yaşayan Songur
Türklerinin lehçeleri Azerbaycan Türkçesinden oldukça farklıdır. İranʹın
merkezinde ve Kum şehrinin güneyinde yaşayan ve sayıları 20 bini aşmayan
Halaç Türklerinin dilleri en eski Türk dili kabul edildiği hâlde bugünkü
Türkçemizden oldukça farklıdır.
İran Türklerinin kültürü genellikle geleneğe dayanan ve daha çok
folklorik ve şifahî mahiyettedir. Tabii olarak onların yazılı edebiyat ve
kültürleri de vardır, hele Azerbaycan Türklerinin yediyüz yıllık yazılı
edebiyatı vardır. Dede Korkut destanlarını ihtiva eden Dede Korkut kitabı
dünya şaheserlerinden sayılmakta ve bin yıllık halk edebiyatımızın eski
âbidesini oluşturmaktadır.
6
- Bu mekale 31 Mayıs – 6 Haziran günlerinde Kırım, Simferopolis (Akmeçid) de
geçirilen 1-ci uluslararası Türkoloji Simpozyumunda okunmuştur.
∗
Azad İslam Üniversitesi cerrahi profesörü, “Varlık” dergisinin sahibi ve baş
redaktörü.
48
İranʹın resmi dili Farsçadır (Deri Farsça). Birleşmiş Milletlerʹin 1998
yılında yayınladığı rapora göre
7
İran nüfusu 65,758,000 kişidir. Bunlar 69
dilde konuşuyorlar ve nüfusa göre en önemlileri bunlardır:
1‐ Azerbaycan Türkçesi
23.5 milyon
2‐ Farsça
22 milyon
3‐ Lorca
4.28 milyon
4‐ Kürtçe
3.25 milyon
5‐ Türkmence
2 milyon
6‐ Kaşkay Türkçesi
2 milyon
7‐ Horasan Türkçesi
1.5 milyon
8‐ Arapça
1.2 milyon
İran Türklerinin dilleri (Azerbaycan, Türkmen, Kaşkay ve Horasan)
Oğuz Türkçesinin kolları sayılmakta ve Azerbaycan Türkçesi Türkiye
Türkçesine diğer Türk dil ve lehçelerinden daha yakındır. Azerbaycan
Türklerini diğer Türklerle [Türkmen, Kaşkay, Horasan. Halaç (20 bin) ve
Kazak (3 bin), Songur (Kirmanşahʹın 65 km.ʹliğinde) ve Ebiverd (Şirazʹın bir
mahallesi) Türklerini] toplarsak, İranʹda 27.5 milyon (1998) ve bugün aşağı
yukarı 30 milyon Türk yaşamaktadır. Bu Türklerin diğer İranlılarla beraber
ortak kültürü (İran kültürü) vardır ki, bin yılı aşan bir sürede beraber
yaşamak neticesinde meydana gelmiştir ve aynı zamanda islami rengi
vardır.
Bundan başka Türk halk‐ellerinin kendilerine mahsus dil, lehçe, şive,
folklor ve yazılı edebiyatları vardır. Türkmenler hariç, İran Türklerinin
hemen hepsi Şiidir. İran Türklerinin şifahî edebiyatları, yani âşık edebiyatı
çok zengindir. Azerbaycan edebiyatı klasik edebiyat alanında daha çok
gelişmiştir. Bu hususta iki noktayı göz önünde bulundurmak gerekiyor:
1‐ İranʹda bin yıldan beri Türkler dahi şiirlerini va yazılarını daha çok
Farsça yazmışlar. Esasen Fars dilini Türkler (Gaznevîler, Selçuklular ve s.)
Orta Asya ve Afganistanʹın kuzeyinden İranʹa getirip yayılmasına sebep
olmuşlar. Onun için Genceli Nizâmî, Şirvanlı Hakânî ve Mevlana gibi İranʹın
cihanşümul şairleri Türk oldukları hâlde kendi eserlerini Farsça yazmış ve
Farsdilli İran edebiyatını zirvelere kaldırmışlar.
2‐ İranʹda 1920ʹden sonra iş başına gelen Pehleviler hânedanı kültür
alanında monopolist ve şovinist Fars siyasetini takîp ve tatbîk ettikleri için
Farsçadan başka diğer etnik grupların dillerinde okuma yazma ve basın
yasak olmuş, tarihimiz tahrife uğratılarak Türk unsuruna ancak menfî ve
tahribatcı rolü bırakılmıştır.
7
World Languages and the Languages of Iran.
49
Pehleviler döneminde asimilasyon siyaseti özellikle kültür alanında
bütün şiddetiyle uygulanmış, okullarda Türk çocuklarına aslen Türk
olmadıkları, eski zamanlarda Fars olup Moğolların İranʹa hücum ederek
yönetimi ele geçirdikten sonra zorla Türk dilinin onlar tarafından empoze
edildiği öğretilirdi. İşte bu sebepten dolayı Azerilerin bugünkü dili (Türk
dili) onların öz dilleri olmayıp yabancılar tarafından onlara empoze edildiği
iddia edilirdi. Bu uydurma teoriyi o dönemde yetişen Azerbaycan
aydınlarından bazıları (Ahmet Kesrevî, Mahmut Avşar, Natık vb.) da
destekliyorlardı. Pehleviler döneminde yazılan tarih kitapları, tarihi tahrif
ederek Türklerin İranʹdaki bin yıllık yönetimleri ve hizmetlerini hiçe
saymışlar. Bu dönemde eğitim almış talebeler toplumda işe başladıktan
sonra bu anlayışla yaşıyor ve Türk diline ve Türklere hor bakıyorlardı. Tabii
olarak, Azerbaycanlıların aydınları da bu sapık kültürle yetiştikleri için
kendilerini Türk saymıyor ve Türklüğü hakir görüyorlardı. Bu durumda
Türk kültürünün hâli ne kadar acınacaklı olması pek tabiidir.
Bütün bunlara rağmen bu dönemde Şehriyar, Sahir ve Sehend gibi
büyük şairler çıkmış ve yazdıkları şiirleri ile edebiyatımızın sönmesine mani
olmuşlar.
Şehriyar yazdığı “Hayder Baba Manzumesi” ile folklorik bir şaheser
yaratmış ve kendi adını Hayder Baba dağı gibi ebedileştirmiştir.
Şehriyar çağdaş Fars şiirinin Hafızʹı adlandığı halde Türkçe yazdığı
Hayder Baba manzumesiyle cihanşümul olmuştur. Onun Hayder Babaʹsı
30ʹdan çok dile tercüme edilmiş ve ona yüzlerce nazire yazılmıştır.
Sehend ise Dede Korkut destanlarını “Sazımın Sözü” adıyla şiire
çevirmiş ve bizim milli şairimiz mevkiine yükselmiştir.
Pehlevilerin asimilasyon siyaseti İslam Devrimiʹnin zaferinden sonra
değişse de, hâlâ onun kalıntıları devam etmektedir.
İran İslam Cumhuriyeti Anayasası (15., 19. vb. maddelerde) Türk ve
diğer etnik grupların varlığını resmen kabul etmiş ve bütün kamivlerin aynı
haklara sahip olduklarını belirttiği halde Fars dilini İranʹın resmi dili olarak
tanımıştır. Fakat geçen 26 yılda ana dilimizde basın, gazete, dergi, radyo
televizyon yayınları devam etse de, hâlâ okullarımızda eğitim yalnızca Fars
dilinde yürütülüyor. Ancak son yıllarda bazı devlet üniversitelerinde Türk
dili ve edebiyatı okutulmaya başlamıştır. Son yıllarda Türk dilinde
(Azerbaycan ve Türkmen) çıkan gazete ve dergilerin sayısı 50ʹye kadar
artmış, Azerbaycan ve İranʹın diğer şehirlerinde okuyan Azerbaycanlı
öğrenciler dernekler bünyesinde toplanarak iki dilde dergiler yayınlamağa
başlamış, aynı zamanda özel Türk dili ve edebiyatı kursları açmışlar. Bizim
26 yıldan beri yayınladığımız “Varlık” dergisi bugüne kadar düzenli olarak
devam etmiştir.
50
“Varlık” dergisi bir kültürel‐edebi dergi olduğu için ilk sayısından
itibaren onun sayfalarında edebi dilimizin kuralları, tarihi, klasik ve şifahî
edebiyatımıza dair dizi makaleler yayınlanmış, tarih ve kültürümüz doğru
düzgün şekilde halkımıza öğretilmeye çalışılmıştır.
Kültürümüzün 60 yıl süren Pehleviler rejiminde ne duruma düştüğünü
anlamak için, İslam Devrimiʹnden sonra “Varlık” dergisini çıkarmağa
başladığımız zaman ana dilimizde yazarların durumuna göz atmak
yeterlidir. O dönemde edebi dilimizde kusursuz yazabilen yazarlarımız
parmakların sayısı kadar azdı. Bunlar da Türkiye veya Kuzey
Azerbaycanʹda eğitim görmüş veya kendi kendilerini yetiştirmiş insanlardı.
Tabii olarak şairlerimizin sayısı az değildi, çünki bazı şairlerimiz dilimizin
resmi şekilde kullanılmasının yasak olduğuna rağmen şiirlerini ana dilde
dahi yazıyorlardı.
Biz “Varlık”ta ortak Türk dilini de göz önünde tutarak Azerbaycan
edebi dilinde yazmağa başladık, edebi dilimiz bizde kullanılmadığı için
Kuzey Azerbaycanʹda kullanılan edebi dili kabul ettik, ancak Rusça ve
Latince terimler ve sözlerin yerine Türkçe veya eskiden beri kullanılan Türk‐
İslam ve İranʹın ortak terimlerini kullanıyoruz. Mesela: adliye, mahkeme,
hakim, müddei‐yi umûm vb gibi. Yazı dilimizi mümkün mertebe ortak
Türkçeye yakın yazabilmeyi, bu ülkenin ve Türk Dünyasıʹnın medâr‐i
iftihârı olan merhum İsmail Beğ Kaspiraliʹye borçluyuz. Tanrı onun ruhunu
şad etsin.
Bugün İran Türklerinin, özellikle yeni neslin kültür bakımından durumu
geçmişe nazaran daha iyidir. Gençlerimiz özellikle öğrencilerin çoğu
Azerbaycanʹda ana dillerini de öğreniyor ve eserlerini Türkçe yazmaya
gayret ediyorlar.
Geçen 26 yılda “Varlık” dergisi bir mektep halini almış ve eğitim
vazifesini üzerine almıştır. Devrimʹden hemen sonra ana dilimizde birçok
gazete ve dergi yayınlanmaya başlamışsa da (“Varlık” ve “Mehd‐i Âzâdi”
dışında) bunların çoğunun ömrü kısa olmuş ve uzun seneler boyunca
Tahranʹda “Varlık” ve Tebrizʹde “Mehd‐i Âzâdi” yalnız kalmışlar. Fakat
Kuzey Azerbaycan bağımsızlığını kazandıktan sonra, hele Muhammed
Hatemiʹnin cumhurbaşkanlığı yaptığı son sekiz yılda basınımızda çoğalma
ve kültürümüzde çiçeklenme hızlanmıştır. Öyle ki bugün 50ʹden fazla gazete
ve dergi iki dilde (Türkçe ve Farsça) çıkmakta ve bunlarda yazılan makaleler
dil ve üslup bakımından olgun ve muhteva bakımından dolgun sayılırlar.
1986 yılında Farsça yayınladığım “Türk Dil ve Lehçelerinin Tarihi” adlı
kitabımda verdiğim istatistiklere göre Devrimʹden hemen sonraki senelerde
Türk dilinde (Azerbaycan, Türkmen) 130 cilt kitap yayınlanmış, Türklerle
ilgili ilim, edebiyat ve tarih alanlarında 20 cilde yakın Farsça kitap
51
basılmıştır. Halbuki son yıllarda her sene yüzden çok kitap ve şiir
macmuaları ana dilimizde yayınlanmakta ve edebi mahfillerimiz çeşitli
şehirlerde edebi çalışmalarına devam etmektedir.
Bugün “Varlık”ta kullanılan üslûp genelleşmiş sayılır. Biz henüz Arap
kökenli eski Türkçe harfleriyle yazdığımız için ortografide sesli harfleri
göstermek amacıyla bazı değişiklikler yaparak alfabemize birkaç diyakritik
alametler arttırdık. Bu bakımdan da imlâmız uniform ve genelleşmiş
sayılabilir.
Kültürümüzün bugünkü durumunu iyi anlamak için 26 sene önce
karşılaştığımız bir olayı bugün karşımıza çıkan ümitverici bir hadise ile
mukayeseli şekilde naklediyorum: 26 yıl evvel “Varlık” dergisini
çıkarmaya başladığımız zaman birçok şehirlere, o cümleden Miyâne
şehrinin basın merkezine kaç tâne dergi göndermiştik. 20 gün sonra
Miyâne'ye gönderdiğimiz paketi bir mektupla geri aldık. Mektupta şöyle
bir ibare vardı: “Burada komunist yoktur, onun için Türkçe dergi
okunmaz!”
Bugün ise Urmiyeʹde çıkan haftalık “Nevîd‐i Azerbaycan” gazetesinde
yayınlanan ve Miyâne şehrinin maarifperverleri tarafından “Cebhe‐ye
Melli” (Milli Cephe Partisi) liderlerine hitaben “Aşırı milliyetçiliği bırakın!”
başlıklı açık mektubun mesajını naklediyoruz:
“Milli Cephe
8
ve fikirdaşları bizim dil ve kültürümüzü mahvetmek
istiyorlar. Otuz milyon İran Türklerinin kültürüne Batı Hipilerinki gibi
“kültürcük” [aşağılama anlamında] diyorlar. Azerbaycan Türklerinin ana
dilini zorla empoze edilmiş yabancı bir dil sayıyor ve İranʹın
Ehemenlerinden
önceki
uygarlıklarını
İran
tarihinden
kasden
hazfediyorlar...”
26 yıl arayla yazılan bu iki mektup bu süre içerisinde halkımızın
kültüründe ve millî şüurunda ne kadar inkişaf ve ilerleme olduğunu açık
şekilde göstermekte ve geleceğe olan umudumuzu arttırmaktadır.
8
“Cebhe-ye Melli” İran'da petrol üretiminin millîleşmesini sağlayan hükûmetin başbakanı
doktor Muhammed Musaddık'ın Millet Meclisi'nde kurduğu grubun adıdır. Sonraki
dönemlerde bu adı kullanarak kurulan parti ve kurumlar, çeşitli ideolojilere sahip olmuşlar.
Bugün “Cebhe-ye Melli” çatısı altında toplanan çevreler çoğunlukla aşırı Farsçı
siyasetçilerden oluşmaktadır.
Document Outline - Türkcənin Etimiloji Sözlükləri, M. Riza HEYƏT
- M. Riza HEYƏT
- Dr. Cevat Hey'et
Dostları ilə paylaş: |