Edmund Husserl 1859’da Prosznitz’te (Moravya, bugün
Çek Cumhuriyeti’nin bir bölgesi) doğdu; ailesi Yahudi’dir.
Berlin’de (Weierstrass) ve Viyana’da (Brentano) bilim ala-
nında öğrenim gördü. 1883’te doktorasını verdi:
Varyasyon
lar Hesabı Kuramına Katkı.
Yayımlanan ilk çalışmaları ma
tematiksel mantık ve lojistiğe dairdir:
Aritmetik felsefesi,
sadece birinci bölüm (1891);
Mantıksal araştırmalar, 1 ,1900;
II, 1901. Husserl 1886’da Evanjelik Protestan mezhebine
girdi; 1887’de evliydi ve Halle Üniversitesi’nde ders veri'
yordu. 1901’den itibaren Göttingen’de, ilk tilmizlerinin
de ortaya çıkmağa başladığı inanç ve heyecan dolu bir or-
tamda ders vermeye başladı (
Fenomenoloji Kavramı, 1907).
Logos’taki ünlü makalesi
Kesin Bir Bilim Olarak Felsefe’yi
(1911) ve
S af Bir Fenomenoloji ve Ferıomenolojik Bir Felsefe
için Temel Fikirler
(1913;
Ideen I) adlı
eserinin birinci-sağ-
lığında yayımlanan tek - cildini o zaman yayımladı. 1916’da
Freiburg Üniversitesi felsefe kürsüsüne geldi. Öğrencisi
Martin Heidegger onun
Zamanın İç Bilincinin Fenomenoloji-
sine
Girid’ini (1928) yayımladı. Husserl sonra ardı ardına
Biçimsel ve Aşkın Mantık
(1929),
Kartezyen Meditasyonlar
(Fransızca, 1931),
Avrupa Bilimlerinin Bunahmı ve Aşkın Feno-
1 5
olmayan bir oluş (
devenir), bir deneme ve yanılmalar biri
kimidir. Dolayısıyla, bilime yanıtı olmayan sorular sorma
mak gerekir.
Son olarak, matematik de uzlaşımla belirlenmiş
simgeler ve sınırlayıcı içeriği olmayan işgörücü aksiyom
lardan oluşmuş geniş bir biçimsel sistemdir; orada keyfi
mize göre her şey mümkündür (Poincare). Matematiksel
doğruluğun kendisi de daha başlangıçta konmuş gönderge-
aksiyomlara göre tanımlanır. Bütün bu savlar kuşkuculukta
toplaşıp birleşirler.
2 .
-
Özler
(essences).
-
Husserl, empirizme dayalı bu
kuşkuculuğun, kendini yadsıyarak ortadan kaldırdığını ta
nıtlar
(Mantıksal araştırmalar, Ideen I) . Nitekim, her tür em-
pirizm için temel postüla, deneyimin her türlü bilgi için
tek doğruluk kaynağı olduğu önermesinden ibarettir, ama
bu önermenin de yine deneyimle sınanması gerekir. An
cak deneyim sadece zorunsuz ve tekil [veriler] sağlayabil
diğinden, bilime böyle bir önermenin zorunlu ve evrensel
ilkesini sunamaz. Empirizm, empirizmle anlaşılamaz. Öte
yandan, örneğin matematikçinin usyürütürken yaşadığı
öznel hallerin akışı ile usyürütmeyi karıştırmak da imkân
sızdır, zira usyürütme işlemleri bu akıştan bağımsızca tanım
lanabilir [şeyler]dir; olsa olsa matematikçinin, bu öznel
akışla doğru usyürütmenin nesnelliğine ulaştığı zaman,
usunu doğru yürütmüş olduğu söylenebilir. Ama bu ideal
nesnellik mantıksal koşullarla tanımlanır ve usyürütme
nin doğruluğu (çelişmezliği) mantıkçıya olduğu gibi mate
matikçiye de kendini
kabul ettirir. Doğru usyürütme evren
sel olarak geçerlidir, yanlış usyürütme ise öznellikle lekel
enmiştir, dolayısıyla iletilemez (aktarılamaz). Aynı şekilde