Brentano’nun etkisi olasılıkla burada kendini hissettirir;
Brentano psikolojisinin anahtar fikri, bilincin her zaman
birşeyin bilinci
olduğu, başka deyişle bilincin yönelişsellik
olduğu idi. Bu tema eydetik düzeyine taşınırsa, genel olarak
her nesnenin, bizzat
eidos, şey, kavram da dahil,
bir bilinç için
nesne olduğu anlamına gelir, öyle ki, şimdi de benim nes
neyi nasıl bildiğimi ve nesnenin benim için ne tarzda varol
duğunu betimlemek gerekir. Peki, bu psikolojizme geri dön
düğümüz anlamına mı gelir? Bunu zannedenler oldu gerçi,
ama durum hiç de böyle değildir..
Bilgiyi kökten (radikal olarak) kurma kaygısı Husserl’i
formel eydetiğe, yani bir tür mantıkçılığa
(logicisme) götür
müştü. Fakat özler sisteminden itibaren önünde iki doğ
rultu açılmış olmaktadır: ya mantık bilimini geliştirip
mat-
hesis universalis
haline getirmek, yani
nesne yakasında bir
bilimler bilimi kurmak; ya da, tersine, bu bilimin kullan
dığı mantıksal kavramların
özne için anlamının, bu kavram
lar arasında kurduğu ilişkilerin ve sabitleştirmek istediği
hakikatlerin anlamının analizine geçmek, yani kısaca - “ku
ramını” kurmak için değil, radikal eydetik bilgiyi daha ra
dikal olarak yeniden kurmak için - bilginin kendisini sor
gulamak... Daha nesnenin yalın verilişinde bile, ben’in
analizine kapı açacak bir ben-nesne korelasyonunun örtü
altında var olduğunun bilincine varan Husserl, ikinci doğ
rultuyu seçti. Eidos’un radikalliği daha temel bir radikal
liği varsayar. Neden? Çünkü bizzat mantıksal
nesne de bana
muğlak veya karanlık biçimde verilebilir, çünkü böyle ya
salar, böyle mantıksal ilişkiler hakkında da boş, formel ve
yalnız işgörmeye yarayan “basit bir tasarıma” sahip olabili
rim. Altıncı
Mantıksal Araştırma’da Husserl mantıksal (ya