Bilime Yön Veren Müslüman Bilim Adamları



Yüklə 16,59 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə22/22
tarix08.09.2018
ölçüsü16,59 Mb.
#67653
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   22

71

Fenoterapi

SORUN SÖYLEYELİM

K

uzey Amerika ve Kanada’da 



rastlanan bu hayvan türü 

tam bir toprak altı hükümdarı.

 Sivri tırnakları sayesinde hızlıca 

yol katedebilen yıldız burunlu 

köstebek bir avuca sığabilecek 

kadar küçük.

  Bu harika yapıya ilaveten 

yüzünde sayılamayacak kadar 

çok kıllar, bataklıklarda kolayca 

yolunu bulmak için eller, ayak-

lar ve bunlar üzerinde toprak 

kazmaya yarayan tırnaklarla 

donatılmıştır. Küçük olan gözle-

rinin yolu bulabilmek için fazla 

bir yardım sağladığı söylenemez 

Çünkü ışığı ayırt etme kapasite-

leri çok azdır.

 

Devamlı çalışan doymak bil-



meyen bu hayvanlar, enerjilerini 

teminetmek için her gün ağır-

lıklarının yüzde ellisinden fazla 

gıda bulmak mecburiyetinde-

dirler.

Y

eryüzündeki oksijen 



kaynağı  denilince akla 

ilk gelen hep bitkiler ol-

muştur.Havadaki oksijenin 

büyük bir kısmının siyona-

bakterileri tarafından üre-

tildiğini biliyormuydunuz?

Yeryüzü atmosferindeki ok-

sijenin de en az %50’si siya-

nobakteriler ve algler tarafın-

dan, geri kalanı ise alglerden 

evrimleşmiş olan kara bitki-

leri tarafından sağlanmakta-

dır. 

 Yerkürede bilinen en yaşlı 



fotosentetik fosiller siyano-

bakterilere aittir. Mavi-yeşil 

algler olarak da bilinen siya-

nobakteriler, enerjilerini fo-

tosentez ile elde eden, bilinen 

en eski prokaryot yani tek 

hücreli canlılardır. Bu can-

lılar hücre içindeki işlemler 

için kullandıkları karbonu 

atmosferde bulunan karbon-

dioksitten üretebilirler.

 Siyonabakteriler harika 

canlılardır. Siyanobakteriler 

dünyanın yıllık oksijen mik-

tarının %50’sini tek başlarına 

üretirler; bu sayı dünyadaki 

tüm yeşil bitkilerin ürettikleri 

miktara eşdeğerdir.

• Bu bakterilerin boyutları 

çok küçüktür, ama miktarla-

rı oldukça fazladır. Bir litre 

suda sayıları 100’den fazladır 

ve okyanusun verimliliğinin 

%10-20 kadarını oluşturur-

lar. Görünmemelerine rağ-

men, yeryüzünün çok geniş 

bir bölümüne hakimdirler.

Toprak altında hızlı hareket 

eden bir avuca sığabilecek 

kadar küçük bir köstebek 

olduğunu biliyor muydunuz?

Siyanobakterilerin 

Atmosferin Oksijen Kaynağı 

Olduğunu Biliyor muydunuz?

G

öz, günde 300 ml göz yaşı üretiyor. Duygu-



sal göz yaşları beyindeki bir sinir merkezi 

tarafından gönderilen sinyalle harakete geçiyor. 

Sinyal, yüzde kan basıncının yükselmesine ve yaş-

ların gözden süzülmesine yol açıyor. Ağlamak bizi 

içimizdeki endişelerden uzaklaştırır. Ağladıktan 

sonra ferahlar, içimizdeki kargaşayı akışına bıra-

kır ve dikkatimizi zihinden uzaklaştırıp fiziksel 

olana odaklarız.

İnsanlar neden ağlıyor? 



72

Fenoterapi

Dijital Fotoğraf Makinası

F

otoğraf, ışığın kaydedilmesi anlamına geliyor. İlk fotoğraf makinesi, önü mer-



cekli ışık geçirmez kutuydu. 1802’de İngiltere’de Thomas Wedgwood, gümüş 

nitratlı kağıt ya da deri üstüne görüntü kaydetti ama görüntü sabitleşmedi. 

1827’de Niepce, duyarlı levha üzerine ilk görüntüyü saptadı. Bir manzara resmi 

için, duyarlı tabakaya poz süresi sekiz saatti. Ressam Daguerre, bir ucunda mer-

cek, öbüründe buzlu cam olan karanlık kutuda görüntü elde edip taslaklarını 

bunun üstüne yapıyordu. Daguerreotype adıyla anılan yöntemi dünyaya yayıldı. 

1840’larda ABD’de her kentte bir daguerreotype sanatçısı vardı. 1840’da Talbot, 

fotoğraf kağıdının duyarlığını arttırdı. Fotoğrafçılıkta devrim, cam negatifl erin 

elde edilmesini sağlayan işlemle oldu. İngiliz Archer, cam negatiften fotoğraf 

kağıdına baskı yaptı. 1868’de trikromi yoluyla renkli baskı olanağı sağlandı. 

1887’de Rahip Hannibal Goodwin, gümüş bromür emülsiyonlu selüloit film 

önerdi. 1889’de Eastman Kodak Company tarafından makaralara sarılmış ve 

yaprak filmler çıkarıldı. Ateşe dayanıklı asetat çıkınca cam film tümden kalk-

tı. 1935’de ilk renkli film, 1940’larda anında baskı polaroid bulundu. Digital 

görüntü kaydına ulaşan süreç fotoğrafı geniş kitleye taşıdı. İlk başlarda anları 

dondurmaya yarayan fotoğraf makineleri (o zamanların deyimi ile kara kutular) 

daha sonraları bir sanat dalı olmaya başlamış. O günlerden bugünlere uzanan 

fotoğrafçılık sanatı, şimdi dijital fotoğrafçılık olarak adlandırılıyor.

ZAMAN İÇİNDE BİLİM

T

ükenmez kalem, 1938 yılında Macar heykeltıraş ve gazeteci Lasalo Biro tarafından 



bulundu. Bir dergide çalışan Biro, derginin basıldığı matbaaya gittiğinde farketti 

ki basımda kullanılan mürekkep çabuk kuruyor. Çabuk kuruyan mürekkeplerin sağ-

layacağı yararları düşündü ve ilk tükenmez kalem fikri oluştu. 

 

Kalemin ucunu katı mürekkebin akacağı şekilde tasarladı ve ucuna minik bir top 



koydu. Kalem kağıt üzerinde hareket ettikçe top dönüyor ve mürekkep kontrollü bir 

şekilde kağıda ulaşıyordu. Nazi baskısı sonucu 1940’ta Arjantin’e giden Piro, 10 Haziran 

1943’te “mürekkep damlatmayan” kalemin patentini kendi adına tescil ettirdi.

Tükenmez Kalem

Çamaşır Makinası

İ

lk çağlarda ve orta çağda insanlar giysilerini bir dere kena-



rında veya göl kenarında taşa vurarak yada kum gibi 

maddeler sürterek  ve üzerine basarak yıkıyordu.  

İlk bilinen makine mekanikti ve davulluydu 

fakat el ile çevirmek çok zordu bu icadı Ame-

rikalı 1851 yılında James King yapmıştı.

 

1858 yılında Hamilton Smith döner ça-



maşır makinesi patentini aldı. 1874 yılında 

Indiana William Blackstone eşi doğum günü 

için bir  hediyesi yapmıştı. Evde kirli çamaşırla-

rı yıkamak için tasarlanmış ilk çamaşır makine-

siydi.  Fakat halen mekanikti.

Mighty Thor isimli makine ilk elektrikli çamaşır makinesi 

oldu.  ABD Chicago Illinois Hurley Kamine şirketi tarafından 1908 yılında tanıtıl-

mıştır.  Mighty Thor çamaşır makinesi Alva John Fisher tarafından icat edilmiştir. 

Mighty Thor bir galvanizli küvet, elektrik motoru ve bir davul ile 

çalışan yıkama makinesi yapmıştı. .Bu patent 9 Ağustos 

1910 tarihinde yayınlanmıştır.  Sol altta  resimde Ala 

Fisherin 9 ağustos 1910 yılında aldığı çamaşır 

makinesi patentidir. Örnek patentler.

  1949 yılında Schulthess Grup çamaşır ma-

kineleri için delikli kart kontrolü modelini 

yaptı. 1951 yılında Avrupanın ilk otomatik 

çamaşır makineleri üretimine başlandı. 1978 

yılında ilk mikroçip kontrollü otomatik çama-

şır makineleri üretildi.

Günümüzde çok programlı ve 15 dakikada çamaşır 

yıkayabilen yüksek devirli ve A++ enerji tasarrufu ya-

pan makineler mevcuttur.

bir dere kena-

kum gibi 

rdu.  



e-



r makinesi 

Mighty Thor bir galv

çalışan yıkam

1910 tar


Fishe

ma

  



k

y

ç



y

şır m


Günüm

yıkayabile

pan makineler m



73

Fenoterapi'>Fenoterapi

CD ve DVD 

T

elevizyonun mucidi aynı zamanda 



ilk video kaydedicinin de mucididir: 

1826’da John Logie Baird gramafonla 

aynı ilkeyi kullanarak 25 cm. çapındaki 

balmumu bir diskin üzerine görüntü 

kaydedebilen bir aygıtın patentini 

aldı… Philips Electronics firması 

Philips Lazervision ile diskin üzerine 

görüntü kaydetme fikrini 46 yıl sonra 

yeniden icat etti; 1972’de tanıtımını 

yaptıkları bu aygıt ABD’de 1980’de, 

Avrupa’da 1982’de piyasaya sürüldü. 

Ayrıca Philips ile Sony firmalarının 

ortak olarak CD’yi piyasaya sürdükleri 

tarihtir. (1982)

 

Lazer okuyuculu videodisk ve CD, 



James T. Russell’ın icadı olan optik dis-

kten türemiştir. Russell, vinil plakların 

pikap iğnesi yüzünden aşınıp yıpran-

masından bıkmış ve 1965’te bilgiyi la-

zerle okunacak şekilde bir disk üzerine 

kaydetme fikrinin patentini almıştı. 

Philips firması, Russell’ın fikrini video 

görüntülerini kaydedecek şekilde ge-

nişletti ve 1969’da Klaas Compaan ve 

Piet Kramer, video uzunçalarını geliş-

tirdi: 30 cm’lik video diskin ilk tanıtımı 

1972’de yapıldı ve 1980’de Lazervision 

adıyla piyasaya sürüldü. Bu arada, 

1975’te Philips’in ses üzerine sürdürü-

len AR-GE çalışmalarını yürüten mü-

hendislerden Lou Ottens, sesi küçük bir 

optik disk üzerine kaydetmek için ça-

lışmalar yapıyordu: Sony ile ortak ge-

liştirme çalışmasından sonra, 1982’de 

yaygın olarak kullanılan 4,8 inçlik (12 

cm) kompakt diskler piyasaya çıktı; bu 

buluş daha sonra da CD-ROM olarak 

bilgisayarlara uyarlandı.

 

Baird’in diski ile Philips’in La-



zervision’ı zamanlarının ötesindeydi. 

Doğru düşünülmüş icatlardı ama 

kullanılmaları pek mümkün değil-

di. Bununla birlikte, disklerdeki ve 

lazer teknolojilerindeki ilerlemeler 

1990’larda Philips, Sony, Matsushita 

ve Toshiba’nın “sayısal çok yönlü disk” 

(DVD) i geliştirmesine öncülük etti. CD 

ile aynı boyuttaki DVD daha fazla bil-

giyi depolayabiliyordu. Bir filmi kaliteli 

olarak görüntüleyebilecek kadar bilgi-

yi depolayabilmesi sayesinde görüntü 

kaydında video kasetlerin yerini aldı.

 

İlk CD prototipinin boyutu, kayıt 



süresini 74 dakikaya çıkarmak üzere 

4,6 inçten (11,5 cm) 4,8 inçe (12 cm) 

çıkarılmıştı; çünkü Sony’nin yönetim 

kurulu başkanı Akio Morita’ya göre 

bir CD, Beethoven’ın Dokuzuncu Sen-

fonisi’nin sığacağı boyutta olmalıydı. 

Morita, Berlin Filarmoni Orkestırası’nın 

şefi Herbert von Karajan’ın dostuydu; 

Karajan’ın yönetiminde seslendirilen 

bu senfoninin en iyi performans oldu-

ğu genel kabul görür. Karajan’a göre 

CD’lerle karşılaştırıldığında “diğer her-

şey havada” gibi kalmıştı.

 

Arabalardaki ve portatif CD çalar-



lardaki sarsıntı önleme sistemi, disk-

çalar sarsıldığında lazer okuyucunun 

müziği atlamasını fiziksel olarak ön-

lemez. Bunun yerine, çalan müzik ile 

lazerin okuması arasında bir gecikme 

olur, yani makine sarsıldığında en son 

nereyi okuduğunu hatırlayarak ora-

dan okumaya devam eder. Philips, CD 

aygıttan çıkarıldığında bile belirli bir 

süre müziği çalmayı sürdüren bid disk 

çalarla bu özelliğin tanıtımını yaptı.

Bir milyon satış rakamına ulaşan ilk 

CD, Dire Straits’in Brother’s in Arms adlı 

albümüdür. (1986)

Vitamin

ZAMAN İÇİNDE BİLİM



V

itamin sözcüğü Polonyalı biyokimyacı CasimirFunk tarafından 1912’dekullanıl-

mıştır. Vita Latince, hayat demektir,-amin son eki ise amin sözcüğünü kastet-

mektedir. Zira o dönemde tüm vitaminlerin amin oldukları sanılmaktaydı. Bugün 

bunun yanlış olduğu bilinmektedir.

 

Vitaminler besinlerimizde bulunmadığı zaman, metabolizmada bozukluklara 



yol açabilirler. Vitaminler vücudun sağlıklı gelişimi, sindirim fonksiyonları, enfek-

siyonlara karşı bağışıklık kazanması açısından oldukça gereklidir. Ayrıca vücudu-

muzun karbonhidrat, yağ ve proteini kullanmasını da sağlarlar.

 

Vitaminler vücutta “yakılmaz”, yani vitaminlerden doğrudan enerji (kalori) 



alınmaz. Vücut, her vitaminden gerekli olan miktarın kan dolaşımında sürekli 

mevcut olmasını sağlar. Suda çözünen vitaminlerin fazlası vücut sıvıları ile atılır-

ken, yağda çözünen vitaminlerin fazlası ise yağ dokusunda depolanır. Depolandık-

ları için yağda çözünen vitaminlerin aşırı dozu zararlı olabilir. Özellikle vitamin A 

ve D’nin tüketiminde dikkatli olmak gerekir. Vitaminler bütün hücrelerde az mik-

tarda depolanır. Bazı vitaminler ise büyük ölçüde karaciğerde depolanır. Örneğin 

karaciğerde depolanan A vitamini hiç vitamin almayan bir kişiye 5-10 ay kadar 

yetebilir ve karaciğerin D vitamini deposu dışarıdan hiç D vitamini almayan bir kişi 

için genellikle 2-4 ay kadar yeterlidir.

 

Suda çözünen vitaminlerin vücutta depolanma oranı nispeten düşüktür. Bu, 



özellikle B vitaminlerinin birçoğu için geçerlidir. B kompleks vitaminleri eksik alan 

bir kişide bu eksikliğin belirtileri bazen birkaç günde ortaya çıkar. B12 vitamini 

bunun dışındadır, çünkü B12’nin karaciğerdeki deposu kişiye bir yıl veya daha uzun 

süre yetebilir. Suda çözünen bir başka vitamin olan C vitamininin yokluğu birkaç 

haftada belirtilerin ortaya çıkmasına yol açabilir. C vitamini eksikliğinden kaynak-

lanan skorbüt hastalığı ise 20-30 hafta içinde ölümle sonuçlanabilir.




74

Fenoterapi

KARİKATÜR

Evde Hacıyatmaz Yapalım

Malzemeler:

• Pingpong 

topu

• Karton


• Hamur

• Zımba


• Tahta 

kalemi


• Maket 

bıçağı


Uygulama Basamakları: 

1.  Pingpong topunu ortadan ikiye kesin. BUNU YAPARKEN MUTLAKA BİR YETİŞKİNDEN  

YARDIM ALIN.

2.  Kartonu 12 cm x 10 cm boyutlarında kesin.

3.  Uzun kenarını bükerek pingpong topuna ancak sığacak çapta bir rulo haline getirin ve iki 

ucundan zımbalayın.

4.  Bir miktar oyun hamuruyla topun içini kaplayın

5.  Kartondan yapmış olduğunuz ruloyu hamura saplayarak pingpong topunun içine yerleşti-

rin. Hacıyatmazınız hazır.

6.  İsterseniz üstüne yüz çizebilir, yünle veya başka malzemelerle saç yapabilirsiniz. Yalnız süslemelerinizi yaparken ağırlık 

merkezini çok değiştirmemeye özen gösterin 



75

Fenoterapi

Aşağıdaki tanımlara karşılık gelen kelimelerin harfl erini bulmacadaki yerlerine yerleştirelim.

1.   Yumurtalıkta dişi ve erkek üreme hücresinin birleşerek oluşturduğu yapıdır.

2.  Başçıkta bulunan erkek üreme hücresidir.

3.  Tozlaşmayı sağlayan etkenlerden birisidir.

4.  Çiçekte dişi üreme organınm üst kısmıdır,

5.   Üreme hücrelerinin birleşmesi ile gerçekleşen olaydır.

6.  Polenlerin dişıcik tepesine ulaşması olayıdır.

7.   Yumurtalığın gelişerek oluşturduğu yapıdır.

1

2

3



7

6

5



4

BULMACA



76

Fenoterapi



Yüklə 16,59 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   22




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə