bilig
, Bahar / 2009, sayı 49
10
18. yüzyıl sonundaki depremlerde, özellikle 1766 yılında kubbede oluşan
çatlaklar, onarımlar sırasında doldurulmuştur. Kubbeyi sağlamlaştırmak ama-
cıyla kasnağa dıştan iki madeni halka bağlanır; bunların üzeri alçıdan beze-
meli bir kornişle örtülür (Mango 1962: 13, Tanyeli vd. 2004: 23-58).
2
Resim 4: Galeri, kuzeydoğu eksedra (S. Doğan Arşivi)
Fossati’ler, ana kubbenin dışında, kuzey ve güneyde yer alan ikişer payan-
dayı, yapısal bir işlevi olmadığı gerekçesiyle kaldırmışlardır. Gaspare, kubbe-
nin kuzey ve güneyindeki dört payandayı yıktırdıktan sonra, bundan ve ön-
ceki onarımlardan kalan molozları da temizler. Aynı zamanda bütün kubbeler
onarılarak, kurşun çatılar yenilenir (Antoniades 1907-09: III, 108, Mango
1962: 13, Ćurčić 2004: 7-22).
3
Onarımlar sırasında kubbenin kuzeydoğu ve güneydoğu köşelerinde yer
alan, içi merdivenli iki ağırlık kulesi kaldırılır (Mango 1962: 13). Gaspare
Fossati’nin örtü sistemindeki çalışmaları sırasında ağırlık kulelerini kaldırması,
kubbenin ana kemerlere inen ağırlığını hafifletmek amacını taşır.
4
2. Mimari Bezemelerdeki Yenilemeler: Mimari onarımlar sürdürülür-
ken, yapının içindeki bezemelerde de onarım yapılır (Resim 5). Yapının ku-
zey ve güney yan nefleri ile galeri katındaki mermer kornişler yenilenir. Ana
nefteki mimari bezemelerin iyi durumda olmasına karşılık, yan nefler ve gale-
rideki süslemeler 1815 yılındaki onarım sırasında hasar görmüştür. Fossati,
önce kornişleri duvara bağlayan eskimiş mengeneleri yenileriyle değiştirir;
ardından süslemenin yerleşeceği yüzeyleri yeniden sıvadıktan sonra mermer
korniş parçaları yerleştirir. Ayasofya’nın duvarları verde antico, pavonazetto,
Doğan, Sultan Abdülmecid Dönemi'nde İstanbul - Ayasofya Camii'ndeki Onarımlar
11
su mermeri, porfir gibi farklı mermer panolarla kaplıydı. Onarımlarda eski
mermer parçaların yanında stucco lustro (mermer taklidi boyama) tekniği ile
kaplamaların biçim ve rengine benzer boyalı alçı kullanılmıştır (Schlüther
2000: 181). Çalışmanın sonuna doğru, süslemeler üzerindeki kirler temizle-
nerek parlatılmıştır. İç narteksin batı duvarındaki özgün mermer kaplamaların
bir bölümü bugün yerinde yoktur. Bunlar, Fossati’lerin onarımı sırasında da
var olmadıklarından mermer benzeri boyanmıştır. Bu çalışma İtalyan ressam
Antonio Fornari’nin danışmanlığında yapılmıştır (Dirimtekin 1960: 27, Man-
go 1962: 13-14, Kinross 1972: 118).
Resim 5: Litografi Albümü, Levha 3 (İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi)
Bezemeler arasında yan nefleri, narteksi ve galeriyi boydan boya dolaşarak
genellikle kapı lentolarının düzeyinde ve örtü sistemine geçişte yer alan alçı
kornişler onarılmıştır. Yan nefler ve narteksteki kornişler ile galeri katında
kuzey ve güney galerilerde asma yaprakları, batı galeride kıvrık dal ve çiçek
motifli kornişler Fossati’lerce özgünlerine benzer biçimde tamamlanmıştır
(Hawkins 1964: 131-135).
Yapının güneydoğusundan galeriye çıkışı sağlayan payandanın üzerindeki
tuğla minare, külahın hemen altına bir mermer friz eklenerek diğer üç mina-
renin seviyesine yükseltilmiştir (Byzantios 1851: 508, Emerson vd. 1950: 30,
bilig
, Bahar / 2009, sayı 49
12
Mango 1962: 16).
Minare, güneydoğu payandanın üzerinde, kireç taşından
yapılmış bir kare prizma kaide üzerinde, 16 köşeli tuğla gövdenin ve şerefe-
nin üst bölümünde incelerek yükselmekteydi. Gaspare Fossati, minarenin
konik külahını kaldırır, girland (çelenk) bezemeli bir friz ekleyerek külahı
tekrar yerleştirir. Böylece minare, öteki üçü ile aynı yüksekliğe ulaşır. Bu
bezemelerdeki antik sanatın izlerini taşıyan girland kabartmalar, 19. yüzyılda
Batı etkisindeki Osmanlı sanatına örnek oluşturur (Emerson 1950: 29-30).
5
Resim 6: Litografi Albümü, Levha 19 (İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi)
3. Cephelerin Onarımı: Onarımlar sırasında yapının dış cepheleri dönü-
şümlü olarak yeşil ve sarı şeritlerle boyanır (Lethaby -Swainson 1894: 148,
Mango 1962: 15).
6
Aynı zamanda yapının çevresi düzenlenerek, yangına
engel olmak amacıyla ahşap binalar yıktırılmıştır (Koçu 1960: 1446,
Dirimtekin 1960: 12)
7
(Resim 6).
4. Mimari Eklemeler: Yapının doğusunda, mihrabın sol tarafında yer alan
dehlizin içindeki eski hünkâr mahfili kaldırılarak, yerine kuzeydoğuda, apsisin
önündeki kuzeydoğu eksedranın doğu payesine ve yapının doğu duvarına
bitişik yeni bir mahfil inşa edilmiştir. Eski hünkâr mahfilinin mihraba bakan
yüzü, altın yaldız bezemeli dört sütunun taşıdığı bir çıkma ile belirlenmiştir.
Önde III. Ahmet’in yaptırdığı altın yaldızlı bir şebeke yer almaktadır. Mahfilin
duvarlarındaki 16. yüzyıl İznik yapımı çinilere göre, mahfil bu döneme tarih-
lendirilir (Akgündüz vd. 2005: 419-420).
Doğan, Sultan Abdülmecid Dönemi'nde İstanbul - Ayasofya Camii'ndeki Onarımlar
13
Fossati’lerin onarımı sırasında mahfilin çıkması, sütunları ve merdiveni kaldı-
rılır. Gaspare Fossati’nin “Bizans biçeminde” diye tanımladığı hünkâr mahfi-
li, mermerden yapılmıştır. Üçü Fatih Camii avlusundan getirilen sekiz sütun
üzerinde yükselen mahfil, akantus yaprakları ile bezenmiş altın yaldızlı şebe-
kelerle çevrilerek altı köşeli eğimli külahla örtülmüştür. Külahın üzerine Sul-
tan’ın simgesi olarak yaldızlanmış radyal ışınlı güneş yerleştirilir. Mahfili taşı-
yan sekiz sütunun başlıkları ile şebekeler arasındaki küçük sütun başlıkları,
örtü sistemine geçişteki kornişler ve çatıyı çevreleyen akantus yapraklı beze-
meler altın yaldızla boyanmıştır (Resim 7). Son araştırmalarda sütunlar ara-
sında yer alan à jour (delik işi) tekniğindeki mermer korkuluklar 6. yüzyıl
levhaları olup, Fossati’lerce burada yeniden kullanıldığı ortaya konmuştur
(Guidobaldi 2004: 491-529, Guiglia 2005: 180-181).
Hünkâr mahfilinin bir geçit ile kilisenin kuzeydoğusundaki dikdörtgen planlı
bir salona bağlanmasıyla da burada bir hünkâr dairesi oluşturulmuştur. Bu
bölüme yapının doğusundan girilir. Girişte bir ön mekân, buraya açılan bir
kapıdan geçilen küçük bir oda, günümüzde bir kahve ocağı ve tuvalet olarak
kullanılmaktadır. Buradaki küçük oda, sultanın camiye geldiği zaman kısa
süreli dinlenmesi ve bazı kabuller için hazırlanmıştır. Fossati’nin, bu odada
kullanılmak üzere yaptırdığı masanın bugün nerede olduğu bilinmemektedir.
Giriş holünden geniş bir dehlizle, penceresi olmayan ana salona girilir ki,
hünkâr mahfiline bu salondan geçilmektedir.
Resim 7: Hünkâr Mahfili (S. Doğan Arşivi)
Dostları ilə paylaş: |