Yeni
Kültürel Alternatif
Kentin özgür kullanımında ve farklı kesim-
lerin, insan tiplerinin, farklı işçilerin bir araya
gelmesiyle ancak, tepeden inme değil, pay-
laşılarak gelişen kültürel bir ortam oluştura-
bilir. Bu ise kente ait etik mekânları ve maddi
biçimleri oluşturacaktır. Doğru ve estetik bir
mimari, yani insanların deneyimlediklerinde
mutlu ve rahat olabilecekleri, başkaları ile yan
yana bulunabilecekleri fiziksel mekânlar an-
cak bu şekilde gerçekleşebilir. İnsanların fark-
lılıklarıyla yan yana gelmesi bugünün gerçek
kültürünü, demokratik ortamını ve herkese
ait olabilecek kültürünü oluşturacak olgu-
dur. Bugün artık kültür ve kültürel olgular,
müzik olsun, heykel, mimari, kentsel tasarım
ya da çağdaş sanatlar olsun, farklılıkların ha-
murundan oluşan yeni duyarlıklar, değerler
ve arzuların ürünü olacaktır. Çağdaş sanatın
bu yönde geliştiğini görüyoruz. Ama, daha
kalıcı olan ve etik olması gereken mimari ve
kent tasarımını doğru şekilde biçimlendire-
cek olan da bu çoğul ve çoklu kültürel ortam
olacaktır, olmalıdır. Arzu edilen demokratik
ortamın fiziksel yapıları ancak bu nitelikteki
halka ait bir kültürel ortamdan yeşerdiği va-
kit, ranta dönük şirketlerin ve güçlerin baskısı
ile oluşturulan ve gelirli azınlığa hitap eden
yapısallaşmaya karşı gelebilir.
Kenti tümüyle sosyal bir dinamik olarak dü-
şünmek yeni bir hümanizm bilincine işaret
eder ve hem mimarinin hem her türlü tasarı-
mın ve kent planlamasının sosyal içeriğin bi-
çimlenmesiyle gerçeklik kazanacağı inancını
benimser. Bu açıdan kentin geleceğine iliş-
kin beklentiler öncelikle alternatif sosyal ve
bireysel mekânların açılması olacaktır. Şöyle
ki kentin inşasının, mimari ve planlamasının,
ekonomik ve üretim araçlarını ellerinde tu-
tanların kontrolünde değil sosyal hareketler
dolayısıyla oluşan yeni alternatif kurumların,
bireyin gereksinimlerini göz önüne alan in-
sancıl tasarımların kontrolünde olması yeni
mekânların oluşumunu sağlayacaktır. Yeni
alternatif mekânlar tepeden inme kararlarla
değil, insanların bir arada ama birey olarak
seslerini duyurdukları ve bedenleriyle tavırla-
rıyla var oldukları sosyal hareketlerden gelişe-
cektir. Mimarinin ve kentin etik olabilmesi bir
biçim konusu olmaktan çok bir içerik konu-
sudur. Kent karşıtlıkları ve çoklukları homo-
jenleştirmeden ve birbirlerinden ayırmadan
yaşatabildiğinde insancıl bir mekân olacak-
tır. Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü
broşürünün vurguladığı gibi ancak geçişler,
aralıklar, açıklıklar -Pera Peras Poros- kenti ya-
bancının yerli ve evinde olduğu bir yere dö-
nüştürebilir.
rımlar çeşitlilik sunan ve farklı yorumlara açık
uygulamalardır. Statik bir anıttan ziyade çeşit-
li renkler, çeşitli anlamlar ve hareketler sunan,
duyumsal algılara çok yönlü hitap edebilen
olgular insanları daha mutlu edebilmekte-
dir. Bu bakımdan doğallığı kaybolmamış, su,
ışık, hareket, doğal sesler açısından almaşık
nitelikler sunabilen ve insanların bedenen
rahat ve özgür olabileceği ortamlar herhangi
bir anıttan ve çok düzenli, hiçbir kuru yapra-
ğın görülmediği statik alanlardan çok daha
cezbedici ve mutluluk vericidir. Yineleyecek
olursak Gezi eylemlerinin farklı birkaç açıdan
önemli olduğunu anlayabiliriz. Önce parka
sahip çıkmak; kentteki yeşil alan imkânları
açısından pek fakir olan İstanbul’da bir parka
sahip çıkılmasının önemi yadsınamaz. Ama
bundan öte, Gezi Parkı’ndaki eylemler, çadır-
lar, farklı kesimlerden ve yaş gruplarından in-
sanların bir araya gelmesi bu alanda yepyeni
bir estetik atmosfer yaratmış ve eylemlere ka-
tılımda rol oynamıştır. İnsanların, genç, yaşlı,
kadın, erkek farklı tavırlarıyla, çadırları, pan-
kartları, şarkıları ve en önemlisi, her zaman
her şeyden çok anlam dolu olan bedenleri ile
bir araya gelmeleri kent mekânını estetik bir
alana, bir gösteriye, sosyal bir sanata, sosyal
bir heykele dönüştürmüştür. Politik olan, in-
sanın çoğul nitelikleri ile, bedenin çok anlam-
lı hareketleri ile sanatsal olana dönüşmüştür.
Çağdaş sanatın bugün politika ile iç içe gir-
mesi, sanatın angaje edici, düşündürücü ve
uyarıcı potansiyeli ötesinde, bütün sosyal ol-
guların her şeyden çok estetik nitelik taşıdığı,
bir başka deyişle bütün duyumları harekete
geçirici ve sembolik olduğu nedeninden de
kaynaklanmaktadır. Sanat sosyal olgulara yö-
neldiği vakit daha gerçek bir estetik, yani du-
yumsal katılım bulduğu gibi, sosyal ve politik
olgular ve seslenmeler sanatın angaje edici
biçimsel potansiyelini kullandıkları vakit daha
derinden içselleştirilebiliyorlar.
leşme dinamikleri yaklaşık tüm dünya kentle-
rini, göçlerle, gümrüklerle, ticaret ve terör ile
benzer konuma sokmuştur. Bu açıdan kentsel
ortam yasak, izin ve özgürlüklerin sürekli de-
vindiği, sosyal ve mekânsal ihtilaf alanı ola-
rak var olur ve sınırlar sürekli olarak dönüşür.
Sosyal hareketler gibi statik olmayan strük-
türler kentin belirgin düzenlerini altüst edip
değiştirebilirler ve küçük ölçekli bağımsız ku-
rumlar oluştururlar. Son yılların eylemlerinde
görüldüğü gibi kentin biçimlenmesinde ve
kontrolünde rolü olan yüksek gelir grupları
ve idari kurumların aksine, sınırsal kesimlerin
kent mekânını sahiplenmesi beklenmedik
dönüşümler yaratabilmiş, kent imgesini ve
yapısını değiştirmiştir. Örneğin, İstanbul’daki
“durma” eylemi, aniden kente farklı şekillerde
yorumlanabilen karmaşık imgeler ve düzenler
katmıştır. Böylece mekânın farklı bir sorgulan-
ması söz konusu olmaktadır. Mekân her zaman
karmaşık ve çoğul bir olgudur. Kısa aralıklarda
bile kentlerde farklı türde mekânlar yan yana
gelirler ve birbirlerini etkilerler. Mekânlar güç
ve baskıdan etkilenirler ama onları en çok et-
kileyen sınırsallıklar, sınırsalın merkeze girmesi
ve karşı geliştir.
Planlama ve Biçimlendirme
Yukarıdaki sorgulamalar ve yorumlar açısın-
dan kentin fizikselliğinde rolü olan şehirci,
peyzajcı, mimar ve sanatçıların politik açıdan
içinde bulundukları çıkmazı nasıl değerlendi-
rebiliriz? Bugüne dek bütün kentsel yapılan-
malarda kentin işlevsel ve estetik gereksinim-
leri her zaman durağan nesneler ve düzen-
lerle çözülmeye çalışılmıştır. Örneğin kenti
güzelleştirmeye çalışan heykel ve süsleme
türünden olgular tek yönlü, dogmatik anlam-
lar sunan nesneler olarak tasarlanırlar. Estetik
araştırmalar gösteriyor ki insanları estetik ola-
rak en fazla etkileyen ve angaje edebilen tasa-
Gezi Eylemleri Sırasında Beyoğlu.
GÜNEYMİMARLIK | EYLÜL2013 | SAYI 13 |
21