24
METABOLĠK ALKALOZ
Asit kaybı (kusma), baz alımı (NaHCO
3
tedavisi) veya ekstrasellüler hacimün azaldığı
(Cl
-
kaybı HCO
3
-
kaybından daha fazla) durumlarda gelişir. Metabolik alkaloz tedavisi nedene
bağlıdır. Ekstrasellüler hacim azalması intravenöz sıvı ve K
+
replasmanı ile düzeltilir.
Hipokalemik metabolik alkaloz durumlarında oral veya parenteral K
+
ve Cl
-
yeterli olabilir.
Arjinin hidroklorid, amonyum hidroklorid ciddi asidoz ve paradoksal intrasellüler alkaloza
neden olabileceğinden kullanımı önerilmez. Kronik metabolik alkalozun geç dönem
komplikasyonları bilinmemekle birlikte, uzun süre pH>7.60 olması sensörionöral işitme kaybı
riskini artırabilir. Yenidoğanda en sık metabolik alkaloz nedenleri Tablo 11’de görülmektedir.
Tablo 11: Yenidoğanda metabolik alkaloz nedenleri
5
•
Asit kaybı: Kusma (ör, pilor stenozu), nazogastrik aspirasyon
•
Diüretikler
•
Klor eksikliği: Klor kaybettiren diyare, Barttersendromu, kistik fibrozis
•
Alkali verilmesi: Bikarbonat, laktat, asetat, sitrat
RESPĠRATUVAR ASĠDOZ VE ALKALOZ
Alveoler ventilasyonun azalması ve CO
2
retansiyonu respiratuvar asidoza neden olur.
RDS, mekonyum aspirasyon sendromu, pulmoner enfeksiyonlar veya konjenital diyafragma
hernisi gibi hastalıklar sonucu gelişir. CO
2
’nin yardımcı ventilasyon uygulanarak atılması
gerekir. Primer respiratuvar asidozda alkali tedavisi uygun değildir. Serum HCO
3
-
seviyesinin
artması hipoventilasyona neden olur, PaCO
2
daha çok artar ve respiratuvarasidoz derinleşir.
Mikst asit-baz bozukluğu varsa (respiratuvar ve metabolik asidoz birlikte) yardımcı
ventilasyon uygulanmalıdır.
Respiratuvar alkaloz yenidoğanlarda nadirdir, yardımcı ventilasyonun aşırı
uygulanmasına bağlı ya da ciddi SSS hastalıklarına sekonder hiperventilasyon sonucu
gelişebilir. Bu durumlarda ventilatör ayarları yeniden düzenlenmeli ve altta yatan neden
araştırılmalıdır.
25
ELEKTROLĠT DENGESĠ BOZUKLUKLARI
HĠPERNATREMĠ
Tanım: Hipernatremi serum sodyum değerinin 150 mEq/L ve üzerinde olması olarak
tanımlanmakla beraber yenidoğanda serum sodyum düzeyi 145 mEq/L üzerine çıktığında
sıvı-elektrolit tedavisinde nedene yönelik düzenlemelerin yapılması uygun olacaktır.
Etiyoloji ve Patofizyoloji
Yenidoğanda
hipernatremi,
genellikle
sodyum
homeostazından
çok
su
homeostazındaki bozukluk sonucu gelişir. Total vücut sodyumu normal, artmış veya azalmış
olabilir. Vücudun hipernatremiden korunma mekanizmaları konsantre idrar oluşturma ve
güçlü bir susuzluk hissi mekanizmasıdır. Yenidoğanların idrar konsantrasyon kapasitesinin
yetersiz olması ve susuzluğu ifade edememeleri hipernatremi gelişme riskini artıran
faktörlerdir.
Hipernatreminin üç temel nedeni, artmış su kaybı, yetersiz su alımı ve fazla sodyum
verilmesi’dir. Yaşamın ilk haftasında özellikle de çok DDT preterm bebeklerde en önemli
neden transepidermal su kaybının fazla olmasıdır. Ayrıca sodyum bikarbonat ya da ilaç
perfüzyonları (kalsiyum glukonat, gentamisin, dopamin, dobutamin, heparin gibi) için
sodyumlu sıvıların verilmesi de erken hipernatremi gelişimine katkıda bulunur. Anne sütüyle
beslenen term bebeklerde hipernatremi ise, en sık yetersiz anne sütü alımına bağlıdır. Bu
durumun önlenmesi için erken taburculuk engellenmeli, emzirme danışmanlığına gereken
özen ve önem gösterilmeli, doğum sonrası ilk günlerde günlük tartı izlemi yapılmalıdır.
Sodyum ve su kayıplarının birlikte olduğu durumlarda da hipernatremi gelişebilir,
nedeni su defisitinin sodyum defisitinden daha fazla olmasıdır. Örneğin gastroenterit olup
yeterince sıvı verilemeyen, kusması fazla olan veya iştahsızlık nedeni ile yeterince
beslenemeyen bebeklerde, renal displazi veya obstrüktif üropati gibi böbrek hastalıklarında,
akut tübüler nekrozun poliürik fazında veya obstrüktif olaylarda obstrüksiyonun düzeltilmesi
sonrasında hem sodyum hem su kaybı birlikte olabilir. Glukoz veya mannitol gibi ozmotik
ajanların kullanımı ise ozmotik diüreze neden olarak fazla su kaybına neden olabilir.
Yenidoğanda hipernatreminin ender bir nedeni de diyabetes insipidustur.
Tablo 12’de fizyopatolojik mekanizmalara göre hipernatremi nedenleri gösterilmiştir.
26
Tablo 12: Yenidoğanda hipernatremi nedenleri
HĠPERNATREMĠ
Su kayıpları
Yetersiz su alımı
Fazla sodyum verilmesi
Ġnsensibl kayıplar (Bk.Tablo I ) Sıvı kısıtlaması
Yetersiz sıvı alımı
Emzirme sorunları
Nörolojik bozukluklar
Hipotalamik bozukluklar
Sodyum bikarbonat
Hipertonik salin
Sodyum klorür
İlaç perfüzyonu için verilen
sıvılardaki sodyum
Kan ürünleri
Uygunsuz hazırlanmış mama
“Tuzlama”
Çocuk istismarı
Renal
Diyabetes insipidus
Diüretikler, mannitol
Tübülopati
ABY iyileşme dönemi
Hiperglisemi
Gastrointestinal
Gastroenterit
Kusma
Kolostomi/ İleostomi
Ozmotik diyare
Malabsorbsiyon
Klinik
Hipernatremiye bağlı hipertonisite sonucu, intrasellüler alandan ekstrasellüler alana su
geçişi olduğu için intravasküler hacim kısmen korunur. Bu nedenle kronik hipernatremide,
kan basıncı ve idrar çıkışında azalma gibi intravasküler hacim azalması ve tipik dehidratasyon
bulguları (huzursuzluk, çabuk uyarılabilirlik, halsizlik, letarji, tiz sesli ağlama, hiperpne, ateş),
geç döneme kadar belirgin değildir. Hiperglisemi ve hafif bir hipokalsemi görülebilir.
Dehidratasyon ve hiperkoagülabiliteye bağlı inme ve diğer trombotik komplikasyonlar olabilir
(dural sinüs trombozu, periferik tromboz ve renal ven trombozu gibi).
Hipernatreminin santral sinir sistemi üzerine etkileri
Hipernatreminin santral sinir sistemi üzerine etkilerinin bilinmesi tedaviyi
yönlendirmede de önemlidir. Hipernatremide ozmotik dengeyi sağlamak için hücre içinden
hücre dışına su geçişi sonucu beyin hacminin azalmasısı uyum mekanizmalarını harekete
geçirir. Akut yanıt olarak sodyum, potasyum, klor gibi elektrolitler hücre içine alınırken daha
geç yanıt ozmoprotektif amino asitler ve organik solütlerin sentezlenmesidir (idiyojenik
ozmoller). Eğer hipernatremi çok hızlı gelişirse, hücre içi solüt artışı yetersiz kalır ve beyin
hücrelerinin hacmi korunamayarak azalır. Bu azalma sonucunda intraserebral ven ve köprü
Dostları ilə paylaş: |