15
Türk Birliği Yolunda
Avşar Türkmenleri Sempozyumu
toplum yapısına ulaşmak için engelleri ortadan kaldırmak yolunda kontrollü olarak
işletilen bir süreç iken, bazı yaklaşımlarda ise küreselleşme ve yerelleşme süreçleri birbirini
tamamlayan doğal süreçler olarak görülmektedir”(Gelekçi 2005:275). Hibritleşmede ise
temelde fen bilimlerinde kullanılan bir terim olarak farklı yapıların birleşerek yeni bir kültür
unsuru oluşturmaktır. Kültürlerin birbiriyle alışveriş yaptığı bu durum kültürün birçok
aracında başarı ile kullanılmaktadır. Her ne kadar ulusal kültürlerin buna karşı duruşları olsa
da gündelik hayat kültürünün gerçekliği bununla devam etmektedir (Holton 2013:70-72).
Kültür ve küreselleşme konusundayapılan çalışmalar olgunun çok boyutlu olduğunu
göstermektedir. Özellikle dünyanın tek tipleşmeye götüren kültürel araçların üretimi ve
bunların ürettiği kültürel kodların toplumların temel gerçekliği halini almaya başlaması
kültürün olgu olarak küresel ortak bir kültür değil emperyal unsurların ağır bastığı bir yapı
oluşmaktadır. Kültürel emperyalizm (Tomlinson 1999) özellikle üçüncü dünya ülkelerin
temel sorunu halindedir. Karar alma sürecinde batı kültürünün devreye girmesiyle oluşan
emperyal yapı, üretemeyenlerin karşı karşıya kaldığı sorundur. Dünyanın Batılılaştırılması
veya ötekinin modernleştirilmesi olarak okunan bu olgu, batı dışı kültürel olay veya
olguların geriye çekilmesi anlamı taşımaktadır. İyi ve güzel olanın modern (yeni) olduğu bu
yapıda hedef, geleneğin modernizm adına yenilmesidir. Tomlinson (2013) küresel kültürün
modernite kültürü olduğunu ileri sürerken aynı argümanlarla birlikte kozmopolit bir yaşam
alanının ve kültürel kodların oluştuğunu tartışır. Bu kodlar aynı zamanda idealleştirilmiş
bir kültürel alandır. Aynı zamanda toplumun kültürel kodların üretiminde etkili olan teknik
araçların üretimi de bu idealleştirilmeye katkı sağlamaktadır.
Türk Kültürü; Küresel, Ulusal, Yerel
Kültür, bir toplumun hafızası, bilinci ve eylem biçimidir. He ne kadar kültür olgusunu
tanımlamak ve onun içeriğini aynı unsurlarla doldurmak oldukça zor olsa da olgunun
toplum ve birey için en önemli aracı olduğu alan sosyalizasyondur. Birey bir kültür havzası
içerisinde hayatını devam ettirir. Hayatının bütün dönüm noktalarında kültürü gözlemlemek
mümkündür. Bireyin doğumu, düğünü ve ölümü gibi temellendirilmiş alanlarda kültürel
kodların izlekleri rahatlıkla okunabilir. Bir ülkenin veya toplumun kültürü sınırlarını çizmek
oldukça zordur. Hatta bir kültür birçok ülkeyi veya devleti kapsayabilir. Bunun nedeni
(Güngör 1986:15) kültürün maddi değil manevi bir tarafının olmasıdır. Kültürü ayakta tutan
unsur da manevi olanın maddi formlara dönüşerek birey ve topluma işlerlik kazandırmasıdır.
Diğer taraftan kültürün üstünlüğü sürekliliği ve öğrenilebilinir olması ve zaman göre
değişime uğrasa da sürekliliğini ve varlığını sürdürebilmesidir (Oğuz 2011: 137).
Türk Kültürü dünya tarihinin en eski ve köklü kültürlerinden biridir. Tarihsel
süreçte birçok değişim ve dönüşüm geçirmiştir. Özellikle kültürlerin motivasyon aracı olan
din ve dinlerin alt boyutları bunlara en iyi örnektir. Türk kültürü aynı zamanda büyük bir
coğrafyanın da etkileşimidir. Özellikle doğu-batı arasında oluşturulan birçok hayali veya
gerçek sınırın kültürel kodları Türklerin elindedir. Kültür, hayatı anlamlandırma ve gelecek
kuşaklara aktarma olgusuna indirgendiğinde farklı siyasi coğrafyalarda olmasına rağmen
Türk kültürünün ortak noktaları ortaya çıkabilmektedir. Bu durum özellikle Türkistan, İran,
Türkiye, Kafkas, Balkanlar ve Avrupa Türk kültürü üzerinden değerlendirildiğinde farklı
siyasi örgütlenme, tutum ve davranışlarla ifade edilse de ortada küreselleşme olgusunda
olduğu gibi şemsiye bir Türk kültürü bulunmaktadır. Etkileme ve etkilenme süreçleri farklı
gelişse de kültürün dinamiklerindeTanrı Dağı’nın etekleri ile Toros Dağı’nın eteklerinde
aynı özelliklere rastlanılmaktadır. Bu durum Türk kültürünün küresel bir sistem içinde yer
alabildiği ve küreselleşmenin zorunlu bir parçası olduğunu göstermektedir.
Kültürünün ulusal tarafı ise ulus devlet sürecinde ortaya çıkan ve modernleştirme
süreçlerinde gelişen kültürel kodlar olarak ele almak gerekir. Batı dışı toplumların
gelişim sürecimde teknoloji ve teknik unsurların etkisiyle oluşturulmuş bir kültürel yapı
bulunmaktadır. Bu yapı kısaca taklit etme, özümseme ve içselleştirerek onun üzerine bir yapı
oluşturma olarak devam eder. Bu durum sadece Türkler değil, batının üvey evladı Rusya’nın