T a n I t I m t a h L i L e L e ş t I r I d e r g I s I y önetim y eri Gazi m ustafa Kemal Bulvarı, 133 06570 Maltepe / ankara t elefonlar Santral: 312) 232 22 57-231 23 48 Yazı



Yüklə 1,35 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə16/53
tarix25.06.2018
ölçüsü1,35 Mb.
#51124
növüYazı
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   53

2.  Dâvalıya, duruşmanın yeri ve tarihinin usulüne 

uygun  biçimde (meşruhatlı  davetiyeyle)  bildirilmesi. 

Mahkeme  (hâkim),  böyle  bir  bildiride  bulunduğunu 

isp atlay ıc ı  sağlam   d elilleri  e lin d e  bulundurm ak 

zorundadır ve dâva dosyasına bu durumu destekleyecek 

(ispatlayıcı) evraklar eklenmelidir.

Dâvâlının duruşmaya gelmemesi, onun duruşma 

yeri ve tarihi hakkında mahkeme tarafından (hâkimce) 

bilgilendirildiğini  ispatlayacak  belgeler bulunmadığı 

takdirde dâvanın ertelenmesine esas teşkil  eder (APK: 

187. maddenin 2. fıkrası).

3.  Dâvâlının, duruşmaya gelmemesinin  makul 

se b e p le rin i  (m a z u rla rı)  m ah k e m e y e   (h âk im e) 

bildirmediği durumda.

Dâvâlı, eğer hâkim tarafından kabul edilen makul 

sebeplerden  dolayı  duruşm aya  gelm em işse,  hâkim 

duruşmayı  erteletir (APK:  187.  maddenin  3. fıkrası).

4.  D âv âlın ın   d u ru şm a y a  g e lm ed iğ in d e   ve 

duruşm anın  " g ıy a b î”  u su ld e,  kendi  yokluğunda 

g ö rü lm e s i  ile   ilg ili  ta le b i  b u lu n m a d ığ ın d a .

Dâvâlının, (dâvacı gibi) yazılı beyanatla (mektup, 

dilekçe)  m ahkem eden  (hâkim den)  dâvanın  kendi 

yokluğunda (gıyabında) görülmesini ve kararların birer 

kopyalarının  kendisine gönderilm esini  talep  etmeye 

hakkı  vardır  (APK:  187.  m addenin  5.  fıkrası).  Eğer 

böyle  b ir  talep  v arsa ,  h âk im ,  dâvayı  d âv âlın ın  

yokluğunda,  m evcut  durum dan  hareketle,  "m utat 

(olağan-basit)  tahkikat usulii”nce  yürütür  ve  karara 

bağlar. Ancak hâkim dâvâlının duruşmaya katılmasını 

gerekli (şartlı) gördüğü durumlarda, bu usul uygulanmaz 

(APK:  187. maddenin  5. fıkrası).

5.  Dâvacı, dâvanın  “gıyabî tahkikat u sulu”nce 

yürütülmesine itiraz etmediği durumda.

E ğer  duru şm ay a  gelen  d âv acı,  duruşm anın 

dâvâlının  yokluğunda,  “g ıyabî  tahkikat  u su lü ”nce 

y ü rü tü lm esin e  itira z   e d e rse ,  hâkim   duruşm anın 

e rte le n m e sin e   k a ra r  v e rir  ve  d â v a lıy a   so n rak i 

duruşmanın  yeri  ile  tarihini  bildiren  ihbar  gönderir. 

Böyle  bir  ihbarın  usulüne  uygun  biçimde  hazırlanıp 

gönderildiği  dâvâlı,  duruşm aya  tekrar  (ikinci  kez) 

gelmediği  takdirde, hâkim, duruşmayı  (davayı) onun 

yokluğunda,  “gıyabî tahkikat usulu ”nce yürütür (APK: 

260.  m addenin  3.  fıkrası).  Bu  durum da  dâvacının



“gıyabî tahkikat usulu”ne ilişkin  istemleri (talepleri) 

hukukî açıdan dikkate alınmaz.

Böylece, kanun, yukarıda sıralanan beş sebebin 

mevcudiyeti  hallerinde  “gıyabî tahkikat u su lu ”nün, 

sa d e c e   h u k u k î  d â v a la rd a   u y g u la n a b ile c e ğ in i 

bildirmektedir.

Kanun, dâvacının  “gıyabî tahkikatı”  kabulünü 

veya  ona  itirazını  hangi  yollarla  ifade  edebileceğini 

kesinleştirm em ektedir.  Bu  sebeple  İlmî  literatürde, 

dâvacının  bahsedilen  hususta  sözlü  ve  yazılı  beyanı 

geçerli kabul edilmektedir.

Özetlememiz gerekirse,  “gıyabî tahkikat”, birinci 

m ercii  m ahkem enin  hukukî  davanın  tahkikati  ve 

yargısında, dâvâlının  duruşm a yeri  ve  tarihi  usulüne 

uygun biçimde  bildirildiği hâlde duruşmaya (birinci) 

gelm em esi  ve  g elm em esin in   m akul  seb eb lerin i 

bildirm em esi  ve  dâvanın  kendi  yokluğunda  tahkik 

edilmesine dair talepte bulunmaması ve dâvacının buna 

itirazı  olmadığı  durum larda  uyguladığı  bir  tahkikat 

usulüdür.

Bu  “gıyabî tahkikat usulü”, dâvâlının kurallara 

uymasını, düzenli olmasını sağlamakla birlikte, davranış 

ve tavırlarıyla ilgili  sorumluluğunu güçlendirir, onun 

tarafından doğması ihtimal anlaşılmadık durumlara ve 

hakkın  suistim aline  engel  olur.  En  önem lisi  de,  bu 

usulün  h u k u k î  dâvanın  zam an ın d a  in celen m esi, 

tah k ik atın ın   uygun  sü red e  y a p ılm asın a  yönelik 

oluşturulmuş olmasıdır.



N O TLAR

*  Bu makale Dinara Düysebayeva  tarafından  Türkiye  Tiirkçesine 

aktarılmıştır.

1.  13  Temmuz  1999 tarihli  Kazakistan  Cumhuriyeti Medeni  Usul 

Hukuku ’ndan (Kazakistan Cumhuriyeti Mevzuatında yapılan değişik 

ve eklemelerle: 29 Mart 2000  tarihli Nu:  42-11; 5 Temmuz 2000 

ta rih li  N u:  75-11),  K a zakistan  C u m h u riy eti  P a rlam ento 

Kayıtları/Cetveli  1999, Nu:  18, Madde: 644, Nu: 3-4, Madde: 66; 

“Kazahstanskaya Pravda” gazetesi, 13 Temmuz 2000; Makalenin 

diğer bölümünde  Kazakçası Azamattık Protsess  Kodeksi (Medeni 

Usul  H ukuku)  “A P K ”  şek lin d e  k ıs a ltıla r a k   ya zıla c a ktır.

2. Medeni Usul Hukuku Enstitüsü mahiyetinde olan “gıyabî tahkikat 

usulü”, Sovyet Hükümeti'nin kurulmasıyla kaldırılmıştır. O döneme 

kadar  1864'te kabul edilen  ve Kazakistan' ı da kapsayan “M edeni 

Usul T üzüğü”,  “gıyabî tahkikat  usulü"ne  imkân  tanımaktaydı.

2001 / Güz 30

Bilge 23


Halife Mutasım Döneminde 

Bağdat Hilafetinde Siyası 

Durum ve Türklerin 

Yükselişi

A nahtar Kelimeler: Abbasi dönemi, halife Mutasım, Türkler, siyasî 

iktidar.

Doç. D r. N ergiz AHUNDOVA

Bakü  Devlet Üniversitesi, Asya ve Afrika Ülkeleri 

Tarihi Bölümü Öğretim Görevlisi.

A

bbasi  Halifeliği  döneminde  (750-1258)  devlet 



egemenliğini yeniden oluşturma ve güçlendirme

• yönünde iki  kez ciddi  değişimlere gidilmişti. 

Bu değişimlerin ilki, Abbasilerin yönetime geldikleri 

dönemde, özellikle de halife Mansur (754-775), İkincisi 

is e   h a l i f e   M u ta s ım   ( 8 3 3 - 8 4 2 )   ta r a f ın d a n  

gerçekleştirilmişti.  İlk  reform  neticesinde  Abbasiler 

Arap  hilafetini  ve  A rap  egem enliğini  korum ak  ve 

g ü ç le n d irm e k   iç in   E m e v ile rd e n   fa rk lı  o la ra k  

M e v a lile r in 1  s a y e s in d e   k o n u m la rın ı  d a h a   da 

güçlendirdiler,  İslam  düşüncesi  ve  öğretilerine  daha 

sadık  bir toplum  oluşturdular  ve  hilafete,  tüm  İslam 

âlemini kuşatan bir devlet niteliği kazandırdılar. Fakat 

halife  M utasım ’ın  uyguladığı  reform lar,  öncelikle 

A b b asi  sü la le s in in   ve  d o ğ al  o la ra k   da  kendi 

hakimiyetinin güçlendirilmesine yönelikti. Tüm bunlara 

rağmen reform  süreçlerinin  ikisi  de, en  azından  şekil 

yönünden benzerlikler içermektedir.  Bunlardan  ikisi 

özellikle dikkat çekicidir: Birincisi; halifenin ikametgahı 

için yeni bir şehrin kurulmasıdır.  İlk önce bunun için 

Bağdat şehri  tercih  edilmişti  (Bağdat halifesi  ifadesi 

de buradan gelmektedir-N.A.), ikinci kez ise Samarra 

şehri seçildi (bu şehirle ilgili “Samarra dönemi” ifadesi 

bulunuyor-N.A.)  İkincisi;  her  iki  değişim   sürecinde 

de, yönetici elit tabakanın etnik içeriğinin değişmesidir. 

Önceleri  M evalilerin  de  Araplarla eşit haklara  sahip 

müslüm anlar olmasının  göstergesi  olarak, halifeden 

sonra ikinci mühim devlet görevi olan vezirliğe, onların 

çıkarlarını  tem sil  eden  F ars  kökenli  B erm akiler 

getiriliyor,  M evalilere  m ensup  kişilere  belirli  devlet 

görevleri veriliyordu.

Mutasım döneminde uygulanan reformlardan biri 

de, yönetici  aristokrasiye yeni  etnik gücün, Türklerin

katılm asıdır.  F akat  işin  ilginç  tarafı,  ilk  durum da 

yönetimde Farsların söz sahibi olmasına ne çağdaş ve 

ne de eski  tarihçi  ve  araştırmacıların kayda değer bir 

tepkisi  bulunm uyor.  Bu  durum   doğal  karşılanm ış, 

üzerinde  fazla  durulm am ıştır.  Bundan  farklı  olarak 

Türklerin  mevki  ve  makam  sahibi  olm asıyla  ilgili, 

çeşitli yorumlar getirilmektedir. Bu durum karşısında 

her zaman iki farklı görüş hakim olmuştur ve sözkonusu 

bu farklılık günümüze kadar ulaşmıştır.2  Genel olarak 

şunu belirtmemiz gerekiyor ki, bütün İslam dünyasının 

devleti sayılan hilafetin yaşamında Türklerin bir askeri 

güç  olarak oynadıkları  rolün  değerlendirilmesi kadar 

tartışm a  doğuran  başka  bir  m eseleye,  m üslüm an 

doğunun  orta çağ  tarihinde pek  az rastlamlmaktadır. 

Bununla  birlikte  uzm anlar  bu  m eseleye  bir  İslam  

fenomeni  gözüyle bakmakta, Türk askerlerinin  Arap 

dünyasında yükselişinin doruk noktasını ise, M ısır ve 

Suriye’de kurulmuş Memlükler devletinde (1250-1516) 

görmektedir. Ü stelik bütün  araştırm acılar, Türklerin 

bir askeri güç olarak yükselmeye başlamalarını, halife 

M u ta sım ’ın  k işiliğ i  ile  ilişk ile n d irm e k te d irle r.

Şunu  da  b e lirtm e k te   y a ra r  v ar  k i,  h a life 

Mutasım’ın kendisi de kişilik bakımından  “Müslüman- 

A rap” toplumu için biraz farklı bir portre çizmekteydi. 

O  Harun  er-Reşidin küçük oğluydu  ve  bu  yüzden  de 

babası  tarafından  siyasi  ve  askeri  meselelere  teşvik 

e d ilm iy o r ,  v a r is lik le   ilg ili  k o n u la rı  d a  hiç 

düşünmüyordu. Büyük kardeşleri Emin  (809-813)  ve 

Memun (813-833) taht kavgalarına giriştikleri dönemde 

o henüz  15 yaşında bir gençti.3 Fakat Mutasım, ağabeyi 

M em un’un halifeliği döneminde faalleşmeye başladı. 

Özellikle ağırlık vermekte olduğu konu ise, askeri bir 

potansiyel olarak gördüğü Türkleri etrafına toplamaktı. 

Mutasım 814-15 yıllarından itibaren Bağdat’ta yaşayan 

Türkleri, askerî talimlere yönlendirmeye başladı. Aynı 

dönem de  Sem erkant  vilayetinden  sorumlu  bulunan 

S e m a n ile r  sü la le si  ile  b a ğ la n tı  k u ra ra k ,  T ü rk  

arazilerinden  kendisine  kölelerin  gönderilm esi  için 

anlaşm aya  vardı.4  A yrıca  M em un  yönetim inin  son 

y ılla rın d a ,  M u ta sım ’ın  o lu ştu rd u ğ u   özel  askeri 

birliğindeki Türk askerlerinin sayısı 3-4 bine ulaşmıştı. 

Tarih kaynaklarında bu Türk askerlerle ilgili,  “yüksek 

eğitimli ve düzenli bir ordu” olduklanna dair kayıtlara 

ra stla m a k ta y ız .  M u tasım   ise  an id en   A b b a sile r 

sülalesinde  böyle  bir askeri  güce  sahip  yegane  şahıs 

oluverdi. İşte bu askeri güç de onun bir şahsiyet olarak 

yükselmesinin  ve üne kavuşmasının  tek olm asa bile, 

başlıca  nedeniydi.  H alife  M em un  ülke  içerisinde 

gerçekleşen bir takım sorunların çözümü için, defalarca 

ona  başvurm uştu.5  Tüm  bu  gelişm eler  M utasım ’ın



Bilge 24

W

2001 / Güz 30




Yüklə 1,35 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   53




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə