“Edebiyatta Yenilik ve Recaizâde E krem ” başlıklı
makalesi, şairin Türk edebiyatına getirdiği yenilikleri
ile yaratıcılığının fikrî ve bediî yönlerini açıklaması
bakım ından önem e sahiptir. H atırlayalım , 1920’li
yıllarda A zerbaycan gençliği R .M .E krem ’in edebî
m ira sın a b ü y ü k ilg i d u y u y o rd u . T a le b e le rin in
anlattıklarına göre istidatlı şairim iz M ikail M üşfik
(1908-1938), sık sık R.M.Ekrem’in şiirlerinden örnekler
verir, onları tahlil edermiş. M ikail M üşfik, özellikle
de “H icran” şiirini çok beğenirm iş...
Elbette, Recaizâde Mahmut Ekrem ve Azerbaycan
edebiyatı konusu, geniş ve çok yönlüdür. Bu konu
etraflı ve sistemli araştırm aları talep etm ekle, edebî
alâkalar tarihimizin ehemmiyetli sayfalanndandır. Biz,
bu yazımızda pek çok edebî hadise silsilesinin içinden,
en karakteristik olanlarından birinin üzerinde durduk.
N O TLAR
*Bu makale Dinara Düysebayeva tarafından Türkiye Türkçesine
aktarılmıştır.
1. I. Ş. Veliyev (Köpriilu), “Füyuzat” Edebî M ektebi, Elin., Bakû
1999, s 285.
2 .3 Mart 1907, Sayı 2, s. 170.
3. Gece gündüz o kuş da bu deli gönlüm gibi sızlar (ağlar).
Kimin hüznüyle olmuş gönlü yaralı, bu nazlı gam ortağı?
Onun her namesinde başka mana, başka nikmet var,
Benim hazin feryadımı teşkil eder bir kuş.
A. Şaik, Eserleri, 5 ciltte, c. 2. Azerbaycan Devlet Neşriyatı, Bakû
1968, s.9.
4. Sevine sevine, sevinç içinde..
5. Her vakit.
6. Hoş arzulu, rahat ömür.
7. Tanımasan da, görmesen de; gıyaben.
8. A. Şaik, Eserleri, 5 ciltte, c. 2, Azerbaycan Devlet Neşriyatı, Bakû
1968, s.18.
9.A.g.e., s 571.
10.
A. Şaik, Eserleri, 5 ciltte, c. 1, Azerbaycan Devlet Neşriyatı,
Bakû 1975, s.29.
11. Yas töreni; yas aşı...
12. Piştikçe kazan kazan mütencem. (Mütencenı: Parça et, kayısı,
üzüm ve erikle ya p ıla n ve p ila vın üzerine konan yem ek)
13. Patlıcan.
14. İsmail Parlatır, Recaizâde M ahm ut E krem , Hayatı, Eserleri,
S a n a tı, A ta tü rk K ü ltü r M e rke zi, A n ka ra 1995, s. 121.
15. Mecmuye-yi tüvân-ger: Toplanmış zenginler.
16. Bkz.: Mehemmed Hâdi, Seçilmiş Eserleri, 2 ciltte, Elm, Bakû
1978, i.
439.
17. Mehemmed Hâdi, a.g.e., s.90-91.
18. Bilge Ercilasun, Servet-i F ü n ü n ’da E debî Tenkit, Milli Eğitim
Basımevi, İstanbul 1994, s.50.
19. Mehemmed Hâdi. a.g.e., s.457.
20. Bkz.; İ.Parlatır, a.g.e., s. 277-279.
21. Bedenin toprak kucağında olsa da, ey seçkin insan,
Şiirin hayat kucağındadır, ey hüzünlü şair.
Mehemmed Hâdi, a.g.e. s.222.
22. EMehzun, “Edebiyyata D air", Bürhani-Hekiket, 5 Mart 1917,
Sayı 4, s J .
23. M. Orhan Okay, İlk Türk Pozitivist ve Natüralisti Beşir Fuad,
Dergâh yayınları, İstanbul 1969, s.29.
A ta tü rk K ültür Merkezi Yayını
“A z e rb a y c a n Mutfağı
9 9
A h m et Cabir A h m ed o f
çıktı
2001 / Güz 30
w
Bilge 21
Kazakistan Cumhuriyeti
Medenî Usul Kanununda
Gıyabı Tahkikat*
A n ah tar Kelimeler: Kazakistan, hukuk, kanun, gıyabî tahkikat.
Doç. Z a u reş H A M İT K IZ I BAYM OLDİNA
Kazak Devlet Hukuk Akademisi
M
e d e n î U s u l H u k u k u ’n d a d a v a n ın
m ahkem ede
görülm esinin (tahkikat ve
yargılam a) kalıplaşm ış düzenine göre,
genellikle duruşmaya tarafların her ikisin de -dâvacı
ve d âv alın ın -k atılm a sı g e rek m e k ted ir. T araflar,
m ahkeme tahkikinin ilk devresinde haklarını talep
etme ve koruma konusunda kendilerine sunulan imkan
v e a r a ç la r d a n ta m a n la m ıy la ( tü m ü n d e n )
yararlanabilirler. Tarafların her ikisinin de bulunduğu
ve tahkikatın karara bağlanmasıyla sonuçlanan dâvanın
yapılış seyrine, genellikle "m utat (alışılm ış-basit)
tahkikat (dâva duruşması/muamalesi) ” denilmektedir.
A ncak duruşm alara taraflardan birinin gelm ediği
d urum lar d a ortay a çık ab ilm ek ted ir. K azakistan
C um huriyeti M edeni U sul H u k u k u 1 (A zam attık
Protsesess Kodeksi: APK), böyle durum larda çeşitli
tahkikat usulleri sunmaktadır:
- M utat (olağan-basit) tahkikat usulü veya
gıyabî (taraflardan birinin duruşmaya gelmediğinde,
duruşmanın onun yokluğunda yürütülmesi) tahkikat
usulü (APK: 58. m addenin 4. ve 5. fıkraları; 187.
madde ve 260. madde);
D âva d ilekçesinin tetkiksiz bırakılm ası
(dâvanın işlemden kaldırılması; APK: 249. maddenin
6. ve 7. bendleri);
- Dâvanın / duruşmanın ertelenmesi (APK: 187.
maddenin 2. ve 3. fıkraları);
- D âva/duruşm a tahkikatının durdurulm ası
(APK: 242. maddenin 3. bendi ve 243. maddenin 1-4.
bendleri)
Medeni Usul H ukuku’nda belirtildiği gibi, dâva
tahkikatı (duruşması) dâvacı veya dâvâlının ya da her
iki tarafın da duruşmaya gelmemesi durumunda “mutat
(alışılm ış-basit)’’ tahkikat usulüne uygun yürütülür;
kanun, sadece bir durumda “gıyabi tahkikat” usulüne
izin vermektedir.
Bu sonuncu tahkikat usulü, son yıllarda, eski
SSCB idaresindeki -şim diki bağım sız- devletlerin
birkaçında, kanunlara dahil edilmiştir.2
Kazakistan kanunlarına (yargı sistemine) göre,
d uruşm aya d âv âlın ın b e lirli sebep lerd en dolayı
gelm em esi d u rum unda d avanın g ıy a b î tah k ik at
u su lü n d e y ü rü tü lm e s i ve h ü k m e b a ğ la n m a sı
mümkündür.
APK'nın 260. m addesinin 1. fıkrasında şöyle
denilmektedir: “Dâvâlının, duruşma yeri ve zamanı
bildirilerek, usulüne uygun biçimde davet edildiği halde
d u ru şm a ya g e ld iğ in d e ve g e lm e y işin in m a ku l
sebeplerini mahkemeye (hâkime) bildirmediğinde ve
duruşmanın kendi yokluğunda görülm esi hakkında
talepte bulunm adığında ve dâvaya gelen tarafça
(dâvacının) itiraz edilmediği takdirde duruşma gıyabî
tahkikat usulüne göre yürütülebilir."
Burada belirtilen durumlardan, “tahkikat ve yargı
işlem i"ne ilişkin, pratik anlamda önemli birkaç netice
çıkarmak mümkündür:
Birinciden, “gıya b î tahkikat usulü" kavram ı,
genel anlamda mahkem enin sadece ilk m ercii, yani
onun sadece bir kısm ı olan "duruşm a (ta h kika t)
a şa m a sı” ile ilgili olup, M edeni Usul Hukuku'nun
diğer aşamalarıyla bağlantısı yoktur. İstinaf mahkemesi
merciinde, duruşmanın yeri ve tarihi usulüne uygun
biçimde bildirilerek davet edildiği halde tarafların veya
diğer kişilerin (davayla ilgili) duruşmaya gelmemesi,
“tahkikata ” engel teşkil etmemektedir. Ancak istinaf
m ahkem esi, tarafların ve diğer kişilerin duruşm aya
gelm em e sebeplerini (m azurunu) m akul görürse,
duruşm ayı erteletm e hakkına sahiptir (APK: 352.
maddenin 2. fıkrası) Bu durum diğer üst mahkemeler
(istinaf ve kontrol) için de geçerlidir.
İkinciden, APK'da “dâvacı”, "dâvâlı" ve "dâva"
terimleri sadece hukuki dâva için kullanılması sebebiyle,
“gıyabî tahkikat usulü”nde yalnızca hukuk dâvaları
ele alınabilmektedir.
Ü çüncüden, hukuk dâvasının “gıyabî tahkikat
u su lü ”nce yürütülm esi için, aşağıdaki beş sebebin
mevcudiyeti gerekli görülmektedir:
1.
Dâvâlının duruşmaya gelmemesi durumunda.
Kanun, mahkemenin (hâkimin) daveti üzerine dâvâlının
duruşm aya birinci gelm eyişinde “g ıya b î tahkikat
u sulü”ne imkan tanımaktadır (APK: 187. maddenin
4. fıkrası ve 260. madde).
Bilge 22
2001 / Güz 30