M olla N a sre d d in dergisinin 11 Kasım 1907 tarihli
42. sayısında “Nazire üstadı, muhterem Ekrem B ey’e ”
kaydı ile yayım lanm ış “İfta rd a n B ir G öftar, Ya
M ecm eden B ir L ökm e" şiiri, R ecaizâde M ahm ut
Ekrem ’in B akû’de, F ü y û zat dergisinin 7 Ekim 1907
tarihli 29. sayısında yayım lanm ış “Bahardan Bir
Yaprak yahut Ziim züm e’den B ir N ağm e" adlı şiirine
n a z ir e d ir . Y e ri g e lm iş k e n b e litm e liy iz k i,
Azerbaycan’da Recaizâde E krem ’in ve genel olarak
O sm anlı şairlerinin edebî m iraslarının tebliğinde
F üyûzat dergisi önemli bir rol oynamıştır. Recaizâde
M ahmut Ekrem ’in adı geçen şiiri, baharın esrarengiz
güzelliklerini terennüm eden değerli bir eserdir. Bu
şiirde:
Atmış nikâb-ı hüsnün mahbûbe-yi zer-efser
Kırlar yeşil giym iş... Açmış bütün çiçekler,
gibi beyitlerle tabiat gözler önüne serilmiştir. Diyebiliriz
ki, şair baharın güzelliklerini parça parça da olsa,
objektif bir bakış açısıyla yorumlamaya çalışm ıştır.14
S â b ir’in naziresi ise esas itib a riy le m izahî
karakterlidir. Bu iki şiir üzerinde yaptığımız mukayese
gösteriyor ki, Sâbir, R ecaizâde M ahm ut E krem ’in
şiirinin şekil hususiyetlerini muhafaza etmiş, zenginle
fakirin iftar zam anındaki ruh hâllerini karşı karşıya
getirmiş, “metbeh hesretkeşi (mutfak düşkünü)" olan
kibirli büyüklere güldüğü gibi, fakirlerin durumuna da
ağlamıştır. Sâbir’in bazı mısraları, M. Ekrem ’in uygun
m ısralarında belirli d eğ işik lik ler yapm a yoluyla
meydana getirilmiştir. M eselâ, o, Recaizâde Mahmut
Ekrem’in “Atmış nikâb-ı hüsnün mahbûbe-yi zer-efser"
mısraını “Atm ış nikabi-hüzniıı mecmueyi-tevanger"
M ecm uye-yi tü v â n -g e r:15 şek lin d e d e ğ iştirerek
işlemiştir.
G enel olarak M .E .S âbir hakkında bahseden
eserler, lirik şiir, m izahî nazirenin geniş poetik
im k a n la rın ı g ö ste re n ilg in ç b e d iî ö rn e k le rd ir.
M.E. Recaizâde yaratıcılığı ile yakından tanışıp,
ona kalben bağlanan Azerbaycan şairlerinden biri de
M ehem m ed H â d i’d ir (1 8 7 9 -1 0 2 0 ). A zerbaycan
romantizminin bu istidatlı tem silcisi, bazı şiirlerinde
Recaizâde M ahmut Ekrem ’in eserlerinden iktibaslara
yer vermiş, hattâ onun vefatı münasebetiyle bir şiir de
yazmıştır. M ehemmed H âdi’nin, ilk defa Taze Hayat
gazetesinin 8 Mayıs 1908 tarihli 103. sayısında, sonra
da F ird ö v si-İlh am at adlı kitabında (Bakû 1908) yer
almış “Melekim, Nedir O ?” şiiri, Recaizâde Mahmut
Ekrem ’in tesiri ile yazılmıştır. F ird ö v si-İlh a n ıa t’da
Mehemmed Hâdi, adı geçen şiir ile ilgili şöyle bir kayıt
düşmüştür:
“Üstad E krem ’in ‘Feyzi-bahardır deheninden
uçan ziya, bekler çiçek açılmag üçün ihtişamını' şiiri-
ilh a m p e r v e r a n e s in d e n ig tib a s e d i l m i ş t i r .” 16
R ecaizâde M ahm ut E k re m ’de olduğu g ibi,
M ehemmed H âdi’nin şiiri de yüksek şiiriyeti, lirik
d u y g u la r ın v ü s a ti ile d ik k a ti ç e k m e k te d ir .
Nuri-vefadır nigehinde uçan ziya
Gözler könül açılmag üçün gül dod a ğ ın ı...
Gözden irag H a d i’ni, gelbinden etme dur,
Bir lütfın ile ohşasa hurum, İrağını)1
Şunu da belirtmeliyiz ki, M ehemmed H âdi’nin
birçok mısraları, Recaizâde M ahmut Ekrem ’in şiirine
yakınlığı, paralelliği ile diğer şairlerin eserlerinden
ayrılmaktadır.
Mehemmed Hâdi, Recaizâde Mahmut Ekrem’den
iktibas etmekle birlikte, yeri geldiğinde kendi mevkiini
inandırıcı delillerle sağlaştırmak, göstermek için, onun
edebî teorik mülâhazalarına da istinat etmiştir. Bilindiği
gibi Recaizâde M ahmut Ekrem, şiir, nesir ve tiyatro
ile birlikte, edebî tenkitle de sürekli meşgul olmuştur.
Günüm üzün edebiyat araştırm aları da onun edebî-
tenkidî faaliyetlerine yüksek kıym et verm ektedir:
“Recaizâde Mahmut Ekrem, Tanzimat tenkidinin
N am ık K em el’den sonra ikinci m ühim sim asıdır.” 18
Bütün bunlar dikkate alındığında, aşağıda yer
vereceğim iz ilginç edebî faktör de tabiî görünür:
M ehemmed H âdi, ilk defa A zerb ay can gazetesinin
1918 ve 1919 yıllarındaki 55. ve 167. sayılarında tefrika
edilmiş olan G u rb et Ellerde Y adi V atan adlı eserinde
“fü y û z ” ve
“kü n û z” kelimeleri üzerinde durmuş, bu
iki sözün b irb irin e o k ad ar da yakın k a fiy e le r
sayılmayacağı hakkında görüşlerin ortaya çıkabileceğini
ifade ed erek sö zlerin i şö y le devam e ttirm iştir:
“Merhum Üstad Recaizâde ‘kafiye basîreye değil
sâm ı’ye aittir’ demiştir. Binâenaleyh, fü yû z ile künûz
kelimeleri kafiye olabilir,” 19
R ecaizâde M ahm ut E krem , edebiyatla ilgili
görüşlerinde, “göz ka fiyesi” (göze göre kafiye) ile
mukayesede “kulak kafiyesi"ne (kulağa göre kafiye)
üstünlük verm iştir.20 M ehem m ed Hâdi de onun bu
konudaki görüşünü esas almıştır.
Mehemmed Hâdi, Recaizâde M ahmut Ekrem ’i
genel olarak üstad, usta bir sanatkâr saym ış, onun
ölüm üne derinden k ed erlen m iştir. 1914 y ılın d a,
Recaizâde M ahm ut Ekrem B ey ’in vefatından çok
etkilenen Mehemmed Hâdi, “Ağlayan Şiirler "i yazmış
ve onu İk b âl gazetesinde (18 Şubat 1914, Sayı 580)
yayımlatmıştır. Recaizâde M ahmut Ekrem ’i “milletin
2001 / Güz 30
Bilge 19