Neoliberalizm ve Küreselleşmenin Eğitim Üzerindeki Etkisi Aynur Uçkaç



Yüklə 309,6 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə5/15
tarix11.05.2022
ölçüsü309,6 Kb.
#86598
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   15
Neoliberalizm ve eğitim

Neoliberalizm ve Eğitim

Neoliberalizme geçiş evresi Keynesyen ekonominin 1970’lerden itibaren çöküşe 

geçmesiyle başlamış ve bu çöküş Hayek ve Friedman gibi liberal teorisyenlerin 

görüşlerini su yüzüne çıkartmıştır. Neticede kurulan neoliberal düzenle birlikte 

demokratik olarak algılanan serbest piyasa ortamında küçük işletmeler giderek 

erimeye yüz tutmuş ve büyük küresel işletmeler üstünlük kazanarak karar verici 

konumdaki devlete egemen olmuştur. Ulusal yönetimler sadece ulus devletler 

eliyle değil, aynı zamanda Dünya Ticaret Örgütü, Dünya Bankası ve OECD gibi 

küresel kapitalizmin örtülü temsilcisi konumundaki yarı devletsel örgütlerle de 

yönlendirilmeye başladı  (Davies vd. 2006: 308-309; Yılmaz, 2001). 

Küresel piyasalar devletin birincil işlevini, piyasanın üstünlüğünü sağlama ve 

engelsiz  işleyişini  denetleme  anlayışına  indirgeyip,  kamu  kurumlarının  çeşitli 

bahanelerle  özelleştirilmesini  sağlayarak  bu  kurumları  piyasanın  bir  parçası 

olarak çalışacak örgütlere dönüştürdü.  Bu anlayış çerçevesinde sosyal hizmet 

niteliğinde görülen eğitim ve sağlık hizmetleri de piyasa koşullarında değişim 

değeri  ile  metalaştırılan  ürünler  olarak  özel  üretim  ve  sunum  alanına  alındı. 

Piyasaya  koşullarına  terk  edilen  eğitim  ve  sağlıkta  rekabet  koşulları  altında 

temel  nitelik  ölçütü  olarak  performans  sistemi  geliştirildi.  Böylece  kamu 

kesiminde iken idari özerkliğe sahip katma bütçeli kamu dairesi olan yüksek 

eğitim  kurumları  mali  özerklik  görüntüsünde  bu  kez  de  sermayenin  dolaylı 

yönetimine alınmış oldu. Yükseköğretim kurumları için mali özerkliğin anlamı 

hizmetin  piyasada  satılması  ve  karşılığında  para  alınmasıdır  (Lewidow,  2005: 

161). 

Yükseköğretim  hizmetlerinin  araştırma  ve  eğitim  olarak  ikiye  ayrılarak  analiz 



edilmesi, bu kurumların her iki kanaldan da sermaye boyunduruğuna girmiş 

olduğunu gösterir. Şöyle ki, özelleştirilen yüksek eğitim ve araştırma kurumları 

gelir elde etme amacıyla proje karşılığında faaliyet göstereceklerdir. Projelerin 

özel kuruluşlardan gelmesi ve üretilen ürünlerin patent anlaşması çerçevesinde 

firmaya  devredilmesi  neoliberal  felsefede  ileri  sürülen  tekelleşme  ya  da 



792

Uçkaç A (2019). Neoliberalizm ve Küreselleşmenin Eğitim Üzerindeki Etkisi. 



Mülkiye Dergisi

, 43 (4), 785-809. 

piyasada üstünlük kurma endişesinin ihlalidir. Herhangi bir yüksek araştırma 

ve eğitim kurumunda araştırma yaptırıp, sonucun patentini alan özel kuruluş 

bu  bulgu  üzerinde  tekel  hakkını  elde  ederek  o  konuda  piyasa  hâkimiyeti 

oluşturabilir. Nitekim özellikle de ilaç sanayinde görülen bu durum, çok ciddi 

ilaçların belirli süre sonunda jenerik oluncaya kadar fiyat üzerinde firmayı tek 

yetkili hale getirir. Proje esaslı araştırmalar sisteminde güçlü firmalar araştırma 

alanlarında piyasa hâkimiyeti kurarak ürün piyasasını ellerinde tutabilir. Belirli 

ürün üzerinde çalışan bir firma aynı ya da benzeri ürün ile ilgili bir araştırma 

projesi  yapımını  engelliyor  olabileceği  gibi,  birinci  araştırmada  sonradan 

saptanacak hatalar üzerinde ileri düzeyde araştırma ve yorum yapılmasını da 

engelleyebilir. Kısacası, proje esaslı çalışan yüksek eğitim ve araştırma kurumları 

bilimsel özerkliklerini yitirmeye mahkûm olarak değişim değerleri üzerinden 

metaya  dönüşürler.  Sonuçta  neoliberalizmin  gelişmesiyle  üniversiteler  ve 

devlet arasındaki ilişki, üniversiteler için devlet fonlarının nasıl kullanılacağına 

ve üniversitelere ek kaynağın nasıl bulunacağına ilişkin tartışmalara dönüşür 

(Önder, 2011: 179-183; Davies vd. 2006: 310-311; Gümüş ve Kurul, 2011:13-14, 

27-29). 

Eğitim,  neoliberalizmin  siyasi  çizgisine  girdikçe,  ticarileşip,  piyasada  değişim 

değeri  olan  birey,  üretimi  gerçekleştirip,  ideolojik  olarak  sermaye  çıkarını 

sosyal  çıkarın  üzerinde  algılama  eğilimi  gösterir  (Kotz,  2018:193-94).  Bu 

yönü ile neoliberal eğitim sistemi, Foucault’un “evrensel” entelektüel bireyin 

karşısına koyduğu “spesifik” entelektüel bireyin dahi tarih sahnesindeki rolünü 

yitirmesine neden olabilmektedir. Foucault’a göre, sermaye ve devletin baskı 

aygıtları sonucunda kaçınılmaz olarak emekçi kesimle birlikte olması gereken 

spesifik  entelektüel  birey  (Foucault,  1976  a:  46),  ideolojik  olarak  var  olan 

siyasi politika içinde ve yanında yer alabilmektedir. Ne var ki, Foucault’un bu 

saptamasının  üzerinden  geçen  zaman  içinde  yaşanan  radikal  değişimin  ana 

nedeni, üniversitelerin birer ticarethane gibi görülüp işletilmeleri ve buna bağlı 

olarak var olan ekonomik dokunun baskın gücünün toplumda başat olmasıdır. 

Yükseköğretim kurumlarının eğitim alanında özelleştirilmesi de metalaştırma 

ve piyasalaştırmadır. Şöyle ki araştırma alanında firmalara analojik olarak eğitim 

alanında öğrenciler müşteri niteliği kazanır ve piyasa koşullarının dönüştürdüğü 

genç bireylerin beyinleri ilerde piyasaya sunulmak üzere hammadde girdisi ile 

donatılır. Eğitimin içeriğinin bağımsızlığı öğrenciyi ilave araştırmaya ve kendisini 

geliştirmeye yönlendirebilirken, piyasa yönlendirmesinin tetiklediği yönelişte 

aday piyasa talebinin kendi zihinsel niteliğine uygun olduğunu ve alanın kendi 

tercihine denk düştüğünü algılayarak sömürüye sunabileceği beyin kapasitesi 

oluşturmaya yönelir ve böylece eğitimle toplumsal hakikati kavrama gerçeği 

perdelenmiş  olur.  Bu  koşullar  altında  belirlenen  hakikatin  ekonomi  politiği 



793

Uçkaç A (2019). Neoliberalizm ve Küreselleşmenin Eğitim Üzerindeki Etkisi. 




Yüklə 309,6 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   15




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə