Neoliberalizm ve Küreselleşmenin Eğitim Üzerindeki Etkisi Aynur Uçkaç


Keywords:  Neoliberalism,  globalization,  nomocracy,  human  capital  theory,  critical  education theory. Giriş



Yüklə 309,6 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə3/15
tarix11.05.2022
ölçüsü309,6 Kb.
#86598
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   15
Neoliberalizm ve eğitim

Keywords: 

Neoliberalism,  globalization,  nomocracy,  human  capital  theory,  critical 

education theory.

Giriş

Kökeni 1938 yılında toplanan Walter Lippmann Kolokyumu’na dayanan, teorik 

temeli  ise  1947  yılında  Hayek’in  başkanlığında  gerçekleştirilen  Mont  Pelerin 

toplantısına dek uzanan neoliberalizmin ekonomik özellikleri, İskoç iktisatçıları 

Adam Smith ve David Ricardo’nun klasik liberal sistemine dayanmakla beraber, 

sistemin uygulanışı ve doğal olarak da ortaya koyduğu sonuçlar o dönemden 

farklı olarak sermaye temerküzünün ve derinleşmesinin olağanüstü boyutlara 

ulaştığı günümüz koşullarının özelliklerine göre şekillenmiştir. İkinci Dünya Savaşı 

sonrasından 1970’lerin ortalarına dek gelişmiş Batı ekonomilerinde uygulanan 



787

Uçkaç A (2019). Neoliberalizm ve Küreselleşmenin Eğitim Üzerindeki Etkisi. 



Mülkiye Dergisi

, 43 (4), 785-809.

refah  devleti  modelinden  neoliberalizme  geçiş  süreci,  1980’lerde  İngiltere 

Başbakanı Margaret Thatcher ve ABD Başkanı Ronald Reagan’ın Keynesciliğe 

karşı katı piyasa sistemini içeren neoliberal devrimin öncülüğünü yapmalarıyla 

başladı ve iki lider bilinçli olarak küreselleşme kavramını dünya ekonomilerinin 

liberalleştirilmesi görüşü ile ilişkilendirdiler (Steger, 2004: 64-66).

Neoliberalizm,  her  şeyden  önce  ileri  kapitalist  ekonomilerde  sermaye 

doymuşluğu ve tıkanıklığının yeni ve ucuz koşullarda üretimin sürdürülebileceği 

ve  artık  değerin  realize  edilebileceği  yeni  üretim  ve  tüketim  merkezleri 

arayışlarının  gündeme  taşıdığı  politikaları  ve bu  doğrultuda  çeşitli  toplumsal 

alanlarda dayatılan önemli değişiklikleri gündeme getiren bir ekonomi yönetimi 

modelidir. Oluşturulan bu yeni modelde bireysel çaba ön plana çıkarılmakta 

ve  serbest  piyasa  ile  birlikte  serbest  ticaretin  temel  alındığı  bir  kurumsal 

çerçeve içinde bireysel girişimcilik faaliyetlerinin sınırlandırılmaması gerektiği 

savunulmaktadır. Bu bağlamda devletin görevi ise ekonomiye müdahaleyi en 

alt seviyede tutarak, sadece bu pratiklere uygun bir kurumsal çerçeve yaratıp 

sistemin  işletilmesini  sağlamak  olarak  belirlenmiştir.  Yaşanan  ekonomik 

değişikliklerin  politik  alandaki  yansımaları;  kuralsızlaştırma  (deregülasyon), 

sermayeye tanınan sınırsız hareketlilik (mobilizasyon), yüksek gelirli gruplardan 

alınan vergilerin düşürülmesi ve sosyal harcamaların kısılması şeklinde, genel 

hatlarıyla  Washington  Uzlaşması’na  uygun  olarak  geliştirilmiştir.  Toplumsal 

eşitsizlikler  üzerine  kurulan  bu  yapı  herkesi  aynı  derecede  etkilemeyip,  en 

güçlünün ayakta kalabileceği bir ekonomik yapı olarak devreye girerek ekonomi 

ve sosyal alanda pek çok potansiyel yaratıcı güçlerin yıkımını da beraberinde 

getirmiştir.  Yıkımlar  sadece  eski  kurumsal  çerçeveleri  değil,  beraberinde  iş 

bölümlerini, sosyal ilişkileri, düşünce şekillerini ve refah hizmetlerini de etkisi 

altına almıştır (Harvey, 2015: 10-11; Beaud, 2015: 364-370).

Ekonomi  alanındaki  gelişmelere  koşut  olarak  toplumun  inşasını  sermaye 

yönünde oluşturmak amacıyla eğitim alanında ilk defa 1970’lerde ortaya çıkmış 

olan  neoliberalizm  o  dönem  sosyal  demokrasinin  yönetim  biçiminin  yüksek 

finans  dünyasındaki  kimi  çevreler  tarafından  sürdürülemez  olarak  görülmesi 

sonucunda oluşturuldu. Bu anlayışın felsefi altyapısının oluşturulması yöntemi 

olarak okulların ve benzer kamu kurumlarının piyasaya açılması hizmet nitelik ve 

miktarının talebe göre belirlenerek sistemle uyumlu bireylerin yetiştirilmesine 

başlandı (Davies’den aktaran Davies ve Bansel, 2007: 250).  

Bu  gelişmelerin  akabinde  Margaret  Thatcher’ın  “toplum  diye  bir  şey  yoktur, 

birey vardır, insanlar önce kendi başlarının çaresine bakmalıdır.”(Thatcher’den 

aktaran Field, 2003: 9-10) şeklindeki ifadesi, neoliberal devlet anlayışının politik 

zeminde de karşılık bulduğunu göstermektedir.




788

Uçkaç A (2019). Neoliberalizm ve Küreselleşmenin Eğitim Üzerindeki Etkisi. 



Mülkiye Dergisi

, 43 (4), 785-809. 

Dolayısıyla,  1980’ler  salt  piyasa  koşullarını  dikkate  alıp,  kendi  potansiyel  ve 

öngörüsü ile refahını ençoklaştırma eylemi içindeki bireyi, yani ‘kendi başının 

çaresine bakacak rasyonel bireyi’ inşa etme yönünde eğitim sisteminde de büyük 

bir dönüşümün yaşandığı yıllar olmuştur. Bu süreçte devreye koyulan sisteme 

uyumlu neoliberal eğitim politikaları, piyasa toplumu yaratma sürecinde, eğitim 

ve ekonominin iç içe geçtiği alanı oluşturur. Ancak bu anlamda geliştirilen ve 

uygulamaya koyulan eğitim politikasında, içerik ve uygulama biçimiyle özgür ve 

eleştirel bireyler yetiştirilmesi ve eğitimin niteliğinin herkesi kapsayacak şekilde 

geliştirilmesi amacı tümüyle dışlanmaktadır.

Bu düşünceler ışığında makalenin kurgusu, neoliberal süreçte yeniden şekillenen 

dünyada bireysel ve toplumsal yeniden yapılanmanın önemli bir aracı olarak 

görülen  eğitim  hizmetinin,  kuramsal  olarak,  beşeri  sermaye  görüşüyle  ele 

alınmasının bireysel ve bir bütün olarak da toplumsal dokuda yarattığı tahribata 

dayandırılmaktadır.  Bu  görüşün  işlenmesinde  önce,  amaç  doğrultusunda 

neoliberal sistemin dayandığı ana felsefi yaklaşım özellikle nomokrasi temelinde 

ele alınmış olup bu temel üzerinde inşa edilen neoliberalizm bağlamında eğitim 

hizmeti incelenmiştir.


Yüklə 309,6 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   15




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə