temeli ise 1947 yılında Hayek’in başkanlığında gerçekleştirilen Mont Pelerin
toplantısına dek uzanan neoliberalizmin ekonomik özellikleri, İskoç iktisatçıları
ulaştığı günümüz koşullarının özelliklerine göre şekillenmiştir. İkinci Dünya Savaşı
787
Uçkaç A (2019). Neoliberalizm ve Küreselleşmenin Eğitim Üzerindeki Etkisi.
Mülkiye Dergisi
, 43 (4), 785-809.
refah devleti modelinden neoliberalizme geçiş süreci, 1980’lerde İngiltere
Başbakanı Margaret Thatcher ve ABD Başkanı Ronald Reagan’ın Keynesciliğe
karşı katı piyasa sistemini içeren neoliberal devrimin öncülüğünü yapmalarıyla
başladı ve iki lider bilinçli olarak küreselleşme kavramını dünya ekonomilerinin
liberalleştirilmesi görüşü ile ilişkilendirdiler (Steger, 2004: 64-66).
Neoliberalizm, her şeyden önce ileri kapitalist ekonomilerde sermaye
doymuşluğu ve tıkanıklığının yeni ve ucuz koşullarda üretimin sürdürülebileceği
ve artık değerin realize edilebileceği yeni üretim ve tüketim merkezleri
arayışlarının gündeme taşıdığı politikaları ve bu doğrultuda çeşitli toplumsal
alanlarda dayatılan önemli değişiklikleri gündeme getiren bir ekonomi yönetimi
modelidir. Oluşturulan bu yeni modelde bireysel çaba ön plana çıkarılmakta
ve serbest piyasa ile birlikte serbest ticaretin temel alındığı bir kurumsal
çerçeve içinde bireysel girişimcilik faaliyetlerinin sınırlandırılmaması gerektiği
savunulmaktadır. Bu bağlamda devletin görevi ise ekonomiye müdahaleyi en
alt seviyede tutarak, sadece bu pratiklere uygun bir kurumsal çerçeve yaratıp
sistemin işletilmesini sağlamak olarak belirlenmiştir. Yaşanan ekonomik
değişikliklerin politik alandaki yansımaları; kuralsızlaştırma (deregülasyon),
sermayeye tanınan sınırsız hareketlilik (mobilizasyon), yüksek gelirli gruplardan
alınan vergilerin düşürülmesi ve sosyal harcamaların kısılması şeklinde, genel
hatlarıyla Washington Uzlaşması’na uygun olarak geliştirilmiştir. Toplumsal
eşitsizlikler üzerine kurulan bu yapı herkesi aynı derecede etkilemeyip, en
güçlünün ayakta kalabileceği bir ekonomik yapı olarak devreye girerek ekonomi
ve sosyal alanda pek çok potansiyel yaratıcı güçlerin yıkımını da beraberinde
getirmiştir. Yıkımlar sadece eski kurumsal çerçeveleri değil, beraberinde iş
bölümlerini, sosyal ilişkileri, düşünce şekillerini ve refah hizmetlerini de etkisi
altına almıştır (Harvey, 2015: 10-11; Beaud, 2015: 364-370).
Ekonomi alanındaki gelişmelere koşut olarak toplumun inşasını sermaye
yönünde oluşturmak amacıyla eğitim alanında ilk defa 1970’lerde ortaya çıkmış
olan neoliberalizm o dönem sosyal demokrasinin yönetim biçiminin yüksek
finans dünyasındaki kimi çevreler tarafından sürdürülemez olarak görülmesi
sonucunda oluşturuldu. Bu anlayışın felsefi altyapısının oluşturulması yöntemi
olarak okulların ve benzer kamu kurumlarının piyasaya açılması hizmet nitelik ve
miktarının talebe göre belirlenerek sistemle uyumlu bireylerin yetiştirilmesine
başlandı (Davies’den aktaran Davies ve Bansel, 2007: 250).
Bu gelişmelerin akabinde Margaret Thatcher’ın “toplum diye bir şey yoktur,
birey vardır, insanlar önce kendi başlarının çaresine bakmalıdır.”(Thatcher’den
aktaran Field, 2003: 9-10) şeklindeki ifadesi, neoliberal devlet anlayışının politik
zeminde de karşılık bulduğunu göstermektedir.
788
Uçkaç A (2019). Neoliberalizm ve Küreselleşmenin Eğitim Üzerindeki Etkisi.
Mülkiye Dergisi
, 43 (4), 785-809.
Dolayısıyla, 1980’ler salt piyasa koşullarını dikkate alıp, kendi potansiyel ve
öngörüsü ile refahını ençoklaştırma eylemi içindeki bireyi, yani ‘kendi başının
çaresine bakacak rasyonel bireyi’ inşa etme yönünde eğitim sisteminde de büyük
bir dönüşümün yaşandığı yıllar olmuştur. Bu süreçte devreye koyulan sisteme
uyumlu neoliberal eğitim politikaları, piyasa toplumu yaratma sürecinde, eğitim
ve ekonominin iç içe geçtiği alanı oluşturur. Ancak bu anlamda geliştirilen ve
uygulamaya koyulan eğitim politikasında, içerik ve uygulama biçimiyle özgür ve
eleştirel bireyler yetiştirilmesi ve eğitimin niteliğinin herkesi kapsayacak şekilde
geliştirilmesi amacı tümüyle dışlanmaktadır.
Bu düşünceler ışığında makalenin kurgusu, neoliberal süreçte yeniden şekillenen
dünyada bireysel ve toplumsal yeniden yapılanmanın önemli bir aracı olarak
görülen eğitim hizmetinin, kuramsal olarak, beşeri sermaye görüşüyle ele
alınmasının bireysel ve bir bütün olarak da toplumsal dokuda yarattığı tahribata
dayandırılmaktadır. Bu görüşün işlenmesinde önce, amaç doğrultusunda
neoliberal sistemin dayandığı ana felsefi yaklaşım özellikle nomokrasi temelinde
ele alınmış olup bu temel üzerinde inşa edilen neoliberalizm bağlamında eğitim
hizmeti incelenmiştir.
Dostları ilə paylaş: