Nebevî YÖntem eğitim, Yapılanma, Hareket



Yüklə 4,15 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə210/217
tarix18.06.2018
ölçüsü4,15 Mb.
#49334
1   ...   206   207   208   209   210   211   212   213   ...   217

Imanın Şubeleri 689

edip de öldürülürse onun öldürülmesi cahiliye ölümü 

olur. Her kim ümmetime karşı çıkıp iyisini de, kötüsü-

nü de vurur, mü’min olanından kaçınmaz, ahit sahibi 

olanın da ahdinin gereğini yerine getirmezse o benden 

değildir, ben de ondan değilim.”

410


“Kör bir sancak” ile ilgili olarak Nevevi şunları söylüyor: 

“Bu herhangi bir ciheti/yönü açıkça belli olmayan, muamma 

olan  iş  demektir.  Ahmed  bin  Hanbel  ve  cumhur  da  böyle 

açıklamıştır.  İshâk  bin  Râhûye  ise  ‘Bu,  birtakım  kimselerin 

asabiyet için çarpışmaları gibi bir hâldir’ demiştir.”

Ahdinin gereğini yerine getirmeyen hain kişilere karşı çık-

manın gereği meselesinde hakkın nuru açıkça ortadadır. Üm-

metin zihinlerinde tek bir cihetten bağlayıcılığı olan bey’atlerin 

kutsanması ise bu belirsizliğin bir muamma hâl alışından do-

layıdır.  Çünkü  yönetim  altındakilere,  susmayı,  razı  oluşu  ve 

tağuta ibadeti, yöneticiye, hainlik etsin diye, bir alan bıraksın-

lar diye gereğince dayatılan o ısırıcı akit, ancak bir köreltme ve 

saptırmadır. Hatta ısırıcı hükümdarlar ile diktatörler herhangi 

bir hususta bir ahitte bulunacak olurlarsa, ancak dilleriyle söz 

ve taahhüt verirler ve aradan kısa bir zaman geçmeden o ahit-

lerine hainlik edip ahdi bozar, inkâr ederler.

Cemaatten ayrılıp ölen kişi, cahiliye ölümü ile ölür. Peki, 

cemaat  nerede?  Acaba  cemaat,  hakka  karşı  dilsiz  duran  o 

sürü müdür?

Kör bir sancak altında çarpışan ya da bir asabiyete yar-

dım  edip  de  öldürülen,  cahiliye  ölümüyle  ölür.  Babadan 

oğula  miras  alınan  yönetim  böyle  kör  bir  sancaktır.  Çünkü 

bu yönetim sisteminde veliahtlığı öngören, neseb asabiyetidir. 

Aralarından  bir  yönetici  tayin  eden,  çağımızın  bildiği  şekliy-

410  Müslim, İmâre 53; Nesâî, Tahrîmu’d-Dem 28; Ahmed bin Hanbel, II, 296.



Nebevî Yöntem

690


le partiler, kitleselleşmeler kör sancaklardır. Çünkü bunlar da 

maslahat yahut ideolojik asabiyetler üzerine yükselirler. Tak-

va, iman kardeşliği, Allah’ın egemenliği, Müslümanların işle-

rinin istişare ile yürütülmesi dışındaki esaslar üzerine kurulu 

tek parti sistemi de kör bir sancaktır. Hem de bunun körlüğü 

daha da ileridir.

 

Çünkü karanlığının koyuluğu daha ileri olan 



şekil, cahilî asabiyet hakkındadır. 

Asırlar geçti ki susan ve susturulan yönetilenler, bu zaman 

zarfında  ısırıcı  ve  diktatör  yöneticilerin  avucunun  içindeydi. 

Cahilî yönetimden İslâm’ın yönetimine ve halifeliğe geçiş ise 

ancak  Müslümanların  kendi  nefislerindekini  değiştirmeleri, 

kendi işlerini kendilerinin ele almaları, yöneticilerin karşısına 

onları  doğru  yolda  yürümeye  mecbur  etmek  için  çıkmaları 

hâlinde mümkün olabilir.

Ebu  Bekir  radıyallahu  anh,  ilk  hutbesinde  şunları  söyle-

mişti: “Ben dosdoğru yolda yürürsem bana yardım edin, eğer 

doğru yoldan uzaklaşırsam beni doğrultun. Allah’a itaat eder-

sem siz de bana itaat edin. Ama Allah’a karşı gelirsem siz de 

bana karşı gelin.” Bunu Taberânî rivayet etmiştir. 

Ebu  Hilal  el-Askerî’nin  rivayetine  göre,  Ömer  bin  el-

Hattâb,  Sa‘d  bin  Ebi  Vakkâs’ı  Kûfelilerin  isteği  üzerine  vali-

likten  azledince  onlara  şöyle  demişti:  “Eğer  ben  başınızdan 

Sa‘d’ı  görevinden  alacak  olursam  şimdi  bana  söyleyin,  ba-

şınızdaki  imam  (vali)  size  haklarınızı  vermez,  sizinle  kötü  ar-

kadaşlık yapacak olursa ne yapacaksınız.” dedi. Onlar, “Eğer 

hayır görürsek Allah’a hamd ederiz, eğer bir şer görürsek sab-

rederiz.” Bunun üzerine Ömer, “Hayır! Allah’a yemin ederim 

ki onlar (başınızdaki yöneticiler) sizi alıp hakkın içine soktuk-

ları gibi siz de onları alıp hakkın içine getirmediğiniz ve hak 

sebebi ile onlar sizi vurmadığı, siz de hak için onları vurmadı-

ğınız takdirde yeryüzünde (Allah’ın) şahitleri olamazsınız. Ya 

böyle yaparsınız ya da olmaz.”




Imanın Şubeleri

691


Pek şefkatli, pek merhametli Muhammed Mustafa sallal-

lahu aleyhi ve sellem, kendisinden varid olmuş sahih hadis-

lerde, ümmetine, apaçık küfür hali görülmedikçe yöneticilere 

sabretmelerini tavsiye etmektedir. 

Hadis-i şeriflerde çeşitlilik bulunmaktadır ki saray âlimleri, 

şerri gerekçelendirmek, şerre karşı susup onunla birlikte yaşa-

mayı haklı göstermek için bir dayanak gösterirler.

Esasında bunlar genel tavsiyeler ve bütün çağlar için teş-

ridir.  İlmin  genelinden  özel  uygulamalara,  sınırsız  zaman  ve 

mekânın alanından çağın, yerin ve uygulamanın dar sınırla-

rına inildiği zaman, o zaman kör sancakları taşıyan kimseler, 

kendi hevalarına göre nasları istedikleri gibi seçip kendilerini 

rahatsız edenler hakkında da bir şey söylememe fırsatı elde 

ederler. 

Şüphe yok ki Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in as-

habı Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in emrinin ve ya-

sağının gerekçesini (menatını) çok iyi biliyorlardı. Özellikle de 

ondan sonra gelen iki halife Ebu Bekir ve Ömer. Ahmed bin 

Hanbel, Tirmizî ve İbn Mâce, sahih bir senetle Huzeyfe’den 

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in “Benden sonra ge-

lecek iki kişiye Ebu Bekir’e ve Ömer’e uyun” buyurdu-

ğunu rivayet etmiştir.

411

Ebu Bekir es-Sıddîk’ın konuşmasını ve Ömer el-Faruk’un, 



henüz suskun sürü zihniyetinin donukluğu içinde yaşayan bir 

topluluk ile konuşmasını az önce gördük. 

Ömer, “Hayır, Allah’a yemin ederim ki hak sebebi ile on-

ları sorgulamadığınız sürece yeryüzünde şahitler olamazsınız.” 

demişti.

411  Tirmizî, Menâkıb 16; İbn Mâce, Mukaddime 11; Ahmed bin Hanbel, V, 382.




Yüklə 4,15 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   206   207   208   209   210   211   212   213   ...   217




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə