Nebevî Yöntem
686
kurtuluşun başlangıcı ise yeryüzünün ıslah edilip imar edilme-
si, gıdanın temini ve silahların geliştirilmesinin son bulmasıdır.
Allah bize bunu emir buyurmuştur. Nitekim Yüce Allah, Sa-
lih aleyhisselâm’ın, kavmine, “O, sizi yerden yaratıp orayı
imar etmenizi istedi”
407
dediğini nakletmektedir.
Biz halifeliği güçsüz, ekonomik, sosyal, bilimsel, askerî,
idarî ve örgütsel bir vakıanın zemini üzerinde siyasî bir yapı
olarak düşünmüyoruz.
Hilafet, ancak bu Müslüman toplumların bütün alanlarda
yeniden kalıba dökülmesi ve Kitap ve sünnet örneğine uygun
olarak yeniden kuyumcu titizliğiyle işlenmesi demektir. Hila-
fet, iç ve dış düşmanla boğuşmak demektir. Düşman hiçbir
zaman kendisini rahatsız edip otoritesini sarsmana müsaade
etmeyeceği gibi istediğin gibi kendini kalıba dökmen için de
fırsat vermeyecektir.
İç ve dış düşmanların öfkesini hızlı bir şekilde üzerine en
çok çekecek husus ise onun, küresel istikbarın devamı mahi-
yetindeki olan içerideki sınıfsal menfaatlerine dokunmandır.
Buradaki “sınıfsal” kelimesi, “istikbar” kelimesine alışalım
diye kullanılmıştır.
Zorba krallıktan hilafete geçişin ölçüsü, paylaştırmada
adalettir, mihenk taşı mustaz’afların hakkını, insafla onlara
vermektir. Kamu malını haklı yollardan toplayıp hak yolda
harcamaktır. Bu nerede, yeryüzünde zorbaca tasallut eden
müstekbirlerin genel fesadı nerede? Bu nerede, onların aç
gözlülükleri nerede? Bu nerede, bizim diktatörlerimizin Müs-
lümanların malını, korkunç bir şekilde ve vicdanlı her özgür
kişiyi rahatsız eden, mert her insanın alnını utancından terle-
ten şekilde savurmaları nerede?
407 Hûd 11/61.
Imanın Şubeleri 687
İbn Sa‘d’ın Selmân’dan rivayetine göre Ömer radıyallahu
anh, ona, “Ben bir melik (kral) mıyım yoksa bir halife mi-
yim?” diye sordu. Selmân, “Eğer Müslümanların arazisinden
bir dirhemi, ondan az ya da çok bir miktarı toplayıp sonra da
onu hak etmediği bir yere harcayacak olursan sen bir kralsın,
halife değilsin” dedi. Bunun üzerine Ömer ağladı.
408
Ölçü tek bir dirhem! Ne kadar hassas bir ölçü! Bir dir-
hem dolayısıyla verilen bir öğüt ve yapılan bir korkutma,
mü’minlerin emîrini ağlatıyor. Ne kadar ince kalplilik!
Kalpleri incelten, azimleri kararlılıkla dolduran terbiye ne-
rede?.. Her bir mü’mine, yöneticinin hesabını inceleme yet-
kisini tanıyan yapılanma nerede?.. İşte bunların ikisi biraraya
getirip de başı ve iradesi bulunan bir cisim olarak müşahhas-
laştıracak olursan artık hilafetin kapısını açabilirsin.
Yetmiş Altıncı Şube: Biat ve İtaat Etmek
Mülk (krallık), tasallutun tacı; hilafet de cihadın tacıdır.
Krallık akdi terör ve zulüm ile yapılır, hilafet akdi ise rıza,
danışma ve adalet ile yapılır. Öbürünün yörüngesi tasallut
edenlerin hevası ve müstekbirliklerinin düzeni etrafında dö-
nüp dururken halifeliğin yörüngesi “la ilahe illallah”a iman,
Allah’a itaat ve ondan neşet eden Rasûlüne itaat ve bizden
olan emir sahiplerine itaattir.
Krallığın nüfuzu yenik düşürülmüş ve aldatılmış kimsenin
korkutulmasına dayanırken halifeliğin nüfuzu ise Allah’a ver-
diği sözde bağlı kalan kimselere bağlı kalmak üzere Allah ile
ahitleşmiş samimi gönüllerin mesuliyet duygularıdır.
408 İbn Sa‘d, Tabakât, III, 306.
Nebevî Yöntem
688
Müslim’in -ve onun rivayetine yakın Hâkim’in- rivayet
ettiklerine göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurmuştur: “Her kim itaatten el çekecek olursa kı-
yamet gününde lehine herhangi bir delil bulunmadığı
hâlde Allah’ın huzuruna çıkacaktır. Her kim boynunda
bir biat bulunmadan ölürse cahiliye ölümü ile ölür.”
409
Ashab’ın döneminden beri Müslümanlar iki endişeyi za-
man zaman duymuşlardır: Şartı bozuk olduğundan ötürü öyle
sanılan ama mü’min vicdanlar üzerinde de ısrarlı baskısı bulu-
nan bir bey’ate bağlı olmak ile yöneticilerin fesatçı olduklarını
gördüklerinden ötürü bu bey’atin sahih olup olmadığı husu-
sundaki şüphe ve tereddütler, endişeler.
Isırıcı hükümdarlar ve diktatör yöneticiler, bu hadiste sözü
edilen bey’ate bağlı kalmayıp bey’atsiz ölen kimseler hakkın-
daki bu tehdidi, kendi krallıklarının dinî temelleri sağlamlaştır-
mak için kullanırlar.
Bu konudaki Nebevî hadisler pek çoktur. Bunların için-
den açık ve net bir anlayış ile çıkmak ise bir zorunluluktur.
Böylelikle Müslümanlar vehimleri (yanılmaları) ortadan kal-
dırsın ve bölge emîrlik akdini yapsın, sonra da özgürleşme
akabinde Yüce Allah’ın izniyle hilafet akdini yapsınlar.
Şimdi kaydedeceğimiz hadis-i şerif, problemi, hak projek-
törünün her şeyi açığa çıkartan nurlu ışığının altına koymak-
tadır: Hadis imamlarından Ahmed bin Hanbel, Müslim ve
Nesâî’nin rivayet ettiklerine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyuruyor: “Kim itaatin dışına çıkarak
cemaatten ayrılıp ölürse cahiliye ölümü ile ölür. Her
kim kör bir sancak altında savaşır, asabiyet için öfke-
lenir yahut asabiyete çağırır ya da bir asabiyete yardım
409 Müslim, İmâre 58.
Dostları ilə paylaş: |