Mustafa Kemal Atatürk ve Türk Ocakları
TAED
52* 307
Çankaya Köşkü’nde gerçekleştirilen yemekli toplantılarda Mustafa Kemal Atatürk
zaman zaman Türk Ocaklı aydınlarla, yazarlarla, bürokrasiden isimlerle, şairlerle bir araya
gelmiş, onları sürekli yeni fikirlerle yönlendirmiş, yeni devletin ve toplumun, milletin tarihini ve
edebiyatını bunlarla birlikte oluşturmaya çalışmıştır. Zaman zaman da Türk Ocakları’nın
çalışmalarından şikayet etmiş, onların daha iyi ve güzel çalışmalar yapabileceğini dile
getirmiştir (Ayda, 1984, s. 25-26). Hatta daha ileri giderek ve biraz da kızarak, Türk
Ocakları’nın çatısı altında bulunan “ilim ve kültür heyeti”nin çalışmalarından memnun
olmadığını belirtmekten kaçınmamıştır.
27 Nisan 1930’da Türk
Ocakları Umumî Kurultay’ına bizzat katılmış, delegelerle
görüşmüş, yeni Türk Tarih Tezini burada ortaya atmış, “ …büyük devletler kuran ecdadımız,
büyük ve kapsamlı medeniyetlere de sahip olmuştur. Bunu aramak, tetkik etmek, Türklüğe ve
cihana bildirmek b
izler için borçtur.” (Afetinan, 1981, s. 297) diyerek, Türk Ocaklarının Türk
Tarihini bütüncül bir yaklaşımla inceleme ve ortaya koyma görevini dile getirmiştir. Bu
bağlamda, Türk tarihinin belli ilkeler doğrultusunda araştırılmasının, yazılmasının ve
kuru
msallaşmasının zamanının geldiğini dile getirerek, bu amaçla Türk Ocakları Kanunu’nda
değişiklik yapılmış, “Türk Ocağı Tetkik Cemiyeti” kurulmuş, bir anlamda Türk Tarih
Kurumu’nun kurulması çalışmaları başlatılmıştır. Ayrıca, konuşmasında; “…son seyahatimde
ziyaret ettiğim bütün ocaklarda beni çok memnun eden bir faaliyete, canlılığa şahit oldum.
Bilhassa Türk Ocaklarının bulundukları merkezlerde faydalı bir takım hizmetlerle halk üzerinde
çok müsait bir tesir bıraktıklarına şahit oldum…” (Çetinkaya, 1985, s. 284) diyerek, Türk
Ocaklarından hoşnut olduğunu dile getirmiş, Türk Ocaklarının halk üzerindeki etkinliğini
belirtmiştir.
21 Aralık 1931’de Kırklareli Türk Ocağı’nda, Mustafa Kemal Atatürk, Türk
Ocaklarının en önemli görevini ortaya koymuştur. “Türk Ocakları, Türk tarihinin kutsallığını,
Türk Milletinin asaletini, dünyaya ilk tarihi kuranın kendi soyları olduğunu anlatmayı
başardıkları gün vazifelerini yapmış olacaklardır. Türklerden, âlim, dâhi, düşünür yetişmez
iddiaları, gerçek ile taban tabana zıttır.” (Karaçam, 1968, s. 193-194) diyerek, bu “en önemli”
görevi yerine getirmelerini istemiştir. Bir anlamda, Cumhuriyetin temeli olarak sayılan “kültür”
veya milli kültürün oluşmasını veya oluşturulmasını istemiştir. Ayrıca, Türkiye ve Türk Milleti
hakkında ileri sürülen olumsuz tezlere karşı çalışma içerisinde olmasını ve bilimsel yollarla
karşılık verilmesi gerektiğini ifade etmiştir.
308
* TAED
52
Tahir KODAL
Mustafa Kemal Atatürk 1931 yılına gelindiğinde Türk Ocakları tarihinde yeni bir
dönemi başlatmıştır. Menemen İsyanı’nın ardından çıkmış olduğu ve “Büyük Batı Anadolu
Gezisi” olarak bilinen yurt gezisi programı bağlamında 3 Şubat 1931’de Aydın’a gelmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Aydın ziyareti Türk Ocaklarının kapatılması ve Halkevlerinin
açılması sürecini hızlandırması bakımından önemlidir. Atatürk, Aydın’da çeşitli yerleri ziyaret
ettikten sonra, Aydın Türk Ocağı’na da uğramıştır. Burada yapmış olduğu sohbet toplantısında;
Ocaklıların inkılâba karşı görev ve sorumluluklarını yeniden hatırlatan Mustafa Kemal,
vasıtasızlıktan köylere gidip halk ile temas edemediklerinden şikayetçi olan bir ocaklıya vermiş
olduğu cevapta, şeyh ve müritlerin köye giderken otomobil masraflarını düşünmediklerini, bir
mefkûreye bağlananların gayeleri uğrunda her türlü zahmet ve fedakârlıktan zevk alacaklarını
belirterek (Hakimiyet-
i Milliye, 5 Şubat 1931, s. 1; Kodal, 2003, s. 157.), Ocakların
çalışmalarının yetersizliğinden bahsetmiştir.
Aydın Türk Ocağı yönetim kurullarının çalışmalarıyla ilgilenmiş, Cumhuriyet
döneminde yapılan köklü değişikliklerin topluma ulaştırılma, anlatma ve benimsetme
yöntemleri üzerinde düşüncelerini ilgililere sormuş, sonra da kendi görüş ve düşüncelerini
açıklamıştır. “Türk ocakları, Cumhuriyet Halk Partisi’nin hars (kültür) şubesidir. Fırka, millete
mürebbilik yapacak;
ilim, iktisat, siyaset ve güzel sanatlar gibi bütün hars sahâlarında
vatandaşları yetiştirmek için pişvâlık (önderlik) edecektir. Ocaklılar, Cumhuriyet Halk
Partisi’nin programını vatandaşlara izah etmekle asıl görevlerini yapmış, ülkülerine en büyük
hizme
ti yerine getirmiş olurlar. Yasanızın üçüncü maddesinde bu cihet (taraf) sarahaten (açıkça)
ifade edilmiştir. Bu yol üzerinde milleti hem-aheng (uygun) olarak beraber yürümekten
ibarettir.” (Hakimiyet-
i Milliye, 5 Şubat 1931, s. 1; Önder, 1975, s. 59) diyerek, CHP ile Türk
Ocaklarının beraber, aynı çatı altında ve kültür şubesi olarak çalışması istemiştir. Buna ilave
olarak, CHP’nin programının vatandaşlara anlatılması “asıl görev” olarak tanımlanmış, bunu
gerçekleştiren ocakların ve ocaklıların ülkülerine en büyük hizmeti yapmış olacakları dile
getirilmiştir.
Türk Ocaklarının çalışma biçimi, anlayışı ve amacı hakkında değişim isteyen Mustafa
Kemal Atatürk, özellikle Menemen İsyanı sonrasında bölgede yaşanan sıkıntılara karşın, Türk
Ocakları ile iyi ilişkisini devam ettirmiştir. Türk milleti ile iyi ilişki kurmada aracı unsur olarak
gördüğü ocaklardaki etkinlikleri desteklemeye devam etmiştir. Bu amaçla, 17 Şubat 1931’de
Adana Türk Ocağı’nda da Türk Ocağı ve siyasetten bahsederek, bu konulardaki düşüncelerini
geniş bir şekilde anlatmıştır. Yurt gezisini tamamlayıp Ankara’ya dönüşünde, “…içerden ve