Mustafa Kemal Atatürk ve Türk Ocakları
TAED
52* 303
milletleri
ailesine sokmak isteyenlerin, bir
telkin vasıtasıdır” (Gökalp, 1981, s. 636-646)
diyerek, Mustafa Kemal Atatürk ile aynı hedefi ve amacı benimsediğini ortaya koymuştur.
Mustafa Kemal Atatürk bu amacına ulaşmak için, daha yeni savaştan çıkılmasına ve
yaşanan her türlü sıkıntıya rağmen, İstanbul, Ankara ve İzmir Türk Ocaklarının kurulmasında ve
sonrasında maddî destekte bulunmuştur. Sadece maddî destekle yetinmeyip, “Benim
yaradılışımda fevkalade olan bir şey varsa, Türk olarak dünyaya gelmemdir.” (Atay, 2004, s.
18) diyerek, kendini tanımlamış, Türk Ocaklarına bağlılığını dile getirerek, Türk ocaklı
olduğunu her fırsatta ifade etmiştir. Cumhuriyetin ilanından önce ve sonra çıkmış olduğu yurt
gezilerinde özellikle Türk Ocaklarını ziyaret etmiş, yeni Türk devleti ve milleti açısından birçok
ön
emli konuşmayı buralarda yapmış, ocakların şeref defterlerine onurlandırıcı yazılar yazmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk Ocaklarını ziyaretleri, o günün protokol ziyaretleri gibi
algılanmamalıdır. Gittiği yerlerde karşılama törenlerinin yapılmasına karşı çıktığı halde, halk
onun gittiği yerlere yığılmış, özellikle gençler Mustafa Kemal Atatürk’ün yanından
ayrılmamışlardır. Bu ziyaretler bir zorunluluktan olmamış, her iki tarafın varmak istediği
hedefin aynı olması ve bundan hoşnut olunması nedenleriyle gerçekleşmiştir.
15 Mart 1923’te Adana Türk Ocağı’nı ziyareti sonrasında hatıra defterine, “Adana,
Türklük nurunun feyyaz menbaı olsun. Bu ocağın ateşi çok, pek çok eskidir. O’nu asırlarca,
söndürmeye çalışmaktan uzak kalmadılar. Fakat buna her girişenin ocağı söndü. Çünkü o
müteşebbisler düşünmüyorlardı ki, Adana en asil Türk Ocaklarının kızgın ateşleriyle tenmiye
olunmuştur. Ocağın bugünkü nuru ve alevi her kalbi aydınlatıyor…” (Kocatürk, 1999, s. 328)
yazarak, Türk Ocağı’nın çok köklü bir kuruluş olduğunu, Cumhuriyetin ilk yıllarında önemli bir
işlevi yerine getirdiğini, Türk Ocağının herkesi aydınlatmak gibi bir görevinin bulunduğunu dile
getirmiştir.
Adana Türk Ocağı üyeleri de Mustafa Kemal Atatürk’e yeni kurulan Türk devletini ve
kurulacak yönetimi he
r konuda destekleme güvencesi vermişler, “Gazi Paşa annenizin mezarı
üzerinde yemin etmiştiniz. Biz de aziz annenin mezarı başında yemin eden Gazi müncinin
(kurtarıcının) huzurunda yemin ediyoruz. Allah şahit olsun, vatan ve hâkimiyet-i milliye
tehlikeye d
üştüğü gün icap ederse hayatımızı sizinle beraber feda edeceğiz.” (Üstel, 2004, s.
140) diyerek, Mustafa Kemal Atatürk’ün arkasında olduklarını hissettirmişler, daha
Cumhuriyetin ilanından önce “millet egemenliği” yani Cumhuriyetle yönetim konusunda
ölebil
ecekleri sözünü vermişlerdir.
304
* TAED
52
Tahir KODAL
Türk Ocakları ve ocaklılar arasındaki sıcak ilişkilerin bir diğer örneği de Konya Türk
Ocağı’nda yapmış olduğu konuşmada karşımıza çıkmaktadır. Mustafa Kemal Atatürk 20 Mart
1923’te yapmış olduğu ziyaret ve konuşmasında; “Benim bildiğime göre, memleketimizde çok
yıllardan beri açılmış ve bugün de kutsal ateşlerle yanan ve alevi onun üyesi olanın kalp ve
vicdanını aydın kılan Türk Ocaklarının esas amacı, millete böyle olumlu bir özyapı
kazandırmaktır. Türk Ocakları, milletin kültürü üzerinde önemli etkiler yapmalıdır. Zaten bunu
yapıyor ve daha çok yapacaktır.” (Turan, 1996, s. 83) diyerek, Türk Ocaklarının amaçlarına
değinmiş, yeni kurulacak olan “Cumhuriyetin” temelini kültür olarak ifade edecek olan Mustafa
Kemal Atatürk, bir
anlamda Türk Ocaklarının “Türk Kültür Ocakları” gibi çalışmasını
istemiştir.
Cumhuriyetin ilanından sonraki süreçte Türk Ocakları, Mustafa Kemal Atatürk’ün bu
isteği doğrultusunda eğitim, kültür, sanat çalışmalarına hız vermiştir. Bu bağlamda; halk
eğitimine yönelik faaliyetler yapılmış, çeşitli sanat, kültür ve eğitim etkinliklerine katılan halk,
bir yeniliği burada görmüş, yaşamış ve etkinliklere katılmıştır. Örneğin, Ankara Türk Ocağı
salonunda yeni yaşama biçimini sembolize eden kadınla erkeğin bir arada olduğu, eğlendiği
baloların düzenlenmesi, seksen beş kişiden oluşan çok sesli Batı müziğini icra eden
Cumhurbaşkanlığı Orkestarası’yla tanışması Türk Ocağı bünyesinde olmuştur (Banoğlu, 1955,
s. 76).
Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk Ocaklarına karşı göstermiş olduğu ilgi ve yapmış
olduğu destek, sadece kişisel olarak kalmamış, kısa zamanda devlet politikası hâlini almıştır. 24
Aralık 1923’te 164 Milletvekilinin imzasıyla TBMM’ne sunulan önergede; Türk Ocaklarının
geçmişte yapmış olduğu çalışmalar anlatıldıktan sonra, Ankara’da Türk Ocağı’nın bulunduğu ve
“emvâl-
i metrûkeden olan” binanın, Türk Ocaklarına tahsis edilmesi istenmiştir (Karaer, 1992,
s. 24-
25). Bu önergenin TBMM’de kabulünden sonra, Türk Ocaklarına düzenli maddî gelir
sağlamak amacıyla, Reji İdaresi her yıl 3.000 lira ayırmıştır.
Yapılan hem maddî, hem de manevî destekler sonrasında, Cumhuriyetin ilanının
üzerinden daha 1 yıl geçmeden, Türk Ocaklarının sayısı 71’e ulaşmıştır. Mustafa Kemal Atatürk
24 Nisan 1924’te Ankara’da gerçekleştirilen Türk Ocakları Kurultayı’nda delegelerden oluşan
bir heyeti kabulünde, “…yeni Türk Devleti’nin kuruluşunda en çok Türk Ocaklarına
güvendiğini…” dile getirmiştir (Hacaloğlu, 1993, s. 10; Karaer, 1992, s. 21). Bu da Mustafa
Kemal Atatürk’ün Türk Ocağı ile olan ilişkisini ve Türk Ocaklarına güvenini ortaya koyması
bakımından önemlidir. Aynı şekilde bu kongre nedeniyle, Mustafa Kemal Atatürk, “milletin