30
ortaya doğru silinme gösterir. Fakat bu silinme hiçbir zaman Persiniyöz anemide olduğu
kadar aşikar değildir.
Demir eksikliği anemilerinde , hemoglobin miktarı , eritrosit ve hematokrit
değerlerine nazaran çok fazla azalmıştır.
Eritrosit
miktarındaki azalma daha az bir orandadır.
Ortalama korpüsküler hemoglobin miktarı 15/20 mikromikro grama kadar
düşer(Normalde 27–31 mikromikro gramdır).
Ortalama hemoglobin konsantrasyonu %25–30 civarında bulunur (Normali %32-
36’dır).
Renk indeksi daima 1’in altındadır. Eritrositlerin çaplarının çok küçük ve
renklerinin çok soluk olmasına rağmen dirençleri daima normal kalır.
Serum demiri azalmıştır buna mukabil serum proteinlerinin demir bağlama gücü
artmıştır.
Kemik
iliği hiperplastiktir.
Demir tedavisine kalpteki sufller hariç bütün arazlar süratle düzelerek cevap
verirler(1,6,11,12,13).
Yalnız menorajiye bağlı anemilerde tedaviye rağmen menorajinin arttığı
görülmektedir. Bunun sebebi ise tedavinin sadece anemi yönünden ele alınmasından ileri
gelir. Aksi takdirde hormonal tedavi ile menorajiyi düzeltmek mümkündür.
Sindirim sistemi bozukluğuna bağlı anemilerde (yağ absorbsiyonunun arttığı,
azaldığı veya diyare vakalarında) demir peros verilirse tesirsiz kalır.
Bir de çok eskiden beri bilinen ve yalnız püberte çağındaki genç kızlarda görülen
KLOROZ adı verilen bir demir eksikliği anemisi daha vardır. Aklorhidriye bağlı
olmayan bu aneminin sebebi aşırı gelişim dolayısıyla demir ihtiyacının artmasına
bağlıdır. Bunlara ilaveten menstruasyon kanamaları mevcuttur.
Sıhhatli ve hareketli genç bir kadınını vücudunda 3000–4000 mg. demir bulunur. Bu
demirin 2000 mg. kadarı dolaşımdaki hemoglobinde 750–1000 mg’ı depo olarak
karaciğerde dalakta ve kemik iliğinde bulunur. Geriye kalan az bir kısmı ise enzimlerin
fonksiyonlarında kullanılır.
Normal bir beslenme şekli ile günde ortalama 10–15 mg. demir alınmaktadır.
Buna mukabil alınan demirin %10 kadarı imtisas edilmektedir (1–1,5 mg demir).
Demir organizmada Ferrus tarzında duodenum ve jejunumun üst kısmında
absorbe olmaktadır. Barsak duvarını geçerken protein apo ferritin ile birleşerek ferritin haline
31
gelir. Ferritin halindeki demir β ile birleşerek plazmaya kadar ulaşır ve burada siderofilin
adını alır(1,6,7).
Ferritin siderofilini meydana getirdikten sonra tekrar apo-ferritin haline
dönerek yeni demir moleküllerinin nakli için kullanılır.
Organizmanın demir imtisas etme kabiliyeti serbest apo ferritin miktarıyla
orantılıdır. Buna mukabil demirin imtisas kapasitesi gıdalardaki ve ilaçlardaki demir
miktarıyla orantılı değildir. Zaten organizma belirli bir demir alma eşiğinde tahdid
edilmiştir. Apo ferritin ve ferritin mekanizmasıyla idare edilen ve mukozal blokaj adı
verilen bu olay bilhassa gebelikte gastrointestinal fonksiyonların bozulması ile %50–75
oranında bir önem taşır. Bundan anlaşıldığına göre gebe olanlara devamlı olarak demir
verilmesi gereği ortaya çıkar.
Periferik kandaki siderofiline bağlı demir miktarı 3 mg’ın üstüne çıkamaz.
Böylece serumdaki demirin %68–180 mikrogram olmasını sağlar. Böylece fetus
kendisine lazım olan demiri buradan alır ve hemoglobin sentezinde kullanılır.
İdrar, ter ve gaita ile hergün 1–1,5 mg demir itrah edilir. Bu miktar alınan demir
miktarına eşdeğerdir.
Cinsel olgunluk çağındaki bir kanını her ay menstürasyonla 20–50 mg demir
kaybeder. Eğer bu demir yerine konmazsa kronik bir demir eksikliği anemisi ortaya çıkar.
Ve buna bağlı anemi husule gelir.
Beslenme problemleri halledilmemiş toplumlarda gebe olan ve olmayan
kadınlarda demir eksikliği anemileri sosyo-ekonomik bir olay olarak karşımıza çıkar.
Gebe anne fetal dokulara gebelik süresince 350–400 mg. demir temin eder.
Bilhassa bu ihtiyaç gebeliğin üçüncü trimestinde belirgin olarak ortaya çıkar. İkiz
gebelerde ise ihtiyaç iki misli artmıştır. Plasenta ise 90 mg demiri tutar ve doğum
gerçekleşince de demir plasenta ile beraber dışarı atılır(1,9,8,7).
Gebelik süresi boyunca menstürasyonla dışarı atılan kanın organizmada
tutulduğu hiç şüphesizdir. Buna mukabil gebelik süresince fetus ve plasentanın 360 mg
demire ihtiyacı vardır.
Hiç şüphesiz organizmanın artmış olan ihtiyacı karşısında imtisas artar. Fakat
gebelerde çok defa mevcut olan gastrointestinal bozukluklar dolayısıyla (kusma, bulantı
gastrit) demir imtisasının fonksiyonunu bozar. Anne gebelik ve loğusalık müddetince
anemik duruma düşer.
Yetersiz beslenen tedavi ve kontrol dışında bulunan, sık sık doğum yapan
kadınlarda anemi ciddi bir problem teşkil eder.
32
Demir eksikliğine bağlı anemi meydana gelince kan serumundaki demir miktarı da
100 ml.’de 60–70 mikrograma düşer. Bu düşüş nedeniyle kan serumunun demir
bağlama kapasitesi 100 ml.’de 400 mikrograma yükselir. Kemik iliği normoblastik
faaliyet için dolaşan kana anisositosis ve mikrositosis gösteren küçük renksiz ve sayıca az
eritrosit gönderir. Eğer tedavi edilmezse %50 mg’ın altına düşer.
Demir
noksanlığı anemisi çok defa normositik ve mikrositik olur(1,3,5).
TEDAVİ
a)
Profilaktif
b) Küratif
Profilaktif Tedavi: Gebelerin %70’inde demir noksanlığı anemisi görüldüğünden
rutin olarak bütün gebelerde, gebelik ve laktasyon süresince Profilaktif olanda demir idame
kürü tatbik edilmelidir. Profilaktik tedaviye gebelik kusmalarının bittiği zaman başlanmalıdır.
Verilmesi gereken günlük 30 mg olup bu düz demir sülfat ile imtisas edilebilir. Gıda
maddelerindeki demirin bu yüzden ferro haline getirilmesi şarttır. Ekmekte bulunan
demir günlük ihtiyacı karşılayabilir. Ancak yine ekmekte bulunan Phytic asit ile birleşen
demir suda erimeyen ferro tuzları haline inkılap eder. Aynı zamanda demirin imtisası için
belirli bir miktarda 350–400 gr. proteine ihtiyaç vardır.
Küratif Tedavi: Anemi husule geldikten sonra tedavisi gereklidir. Bu da demir
preparatlarıyla mümkün olmaktadır(1,14).
Gıda durumu düzeltilse dahi gıdalarla alınan demir miktarı 5 mg ’ ı
geçmeyeceğinden bu miktar da ancak mevcut durumun aynı hudutlar içinde kalmasını
sağlar.
Bazı anemik şahıslar oral yoldan alınan demire refrakter olurlar. Bu durumda
parenteral yoldan tedavi gereklidir.
Literatürde
bazı hayvan tecrübelerinde I.M yoldan verilen demir preparatlarının kanser
yaptığına ait neşriyat vardır. Bu yüzden I.V demir preparatları verilmesi tavsiye edilmiştir.
Gebelere verilen 100 mg. IV demir hemoglobin miktarında %3’lük artışa sebep olur.
İntra venöz enjeksiyondan önce kontrol edilmesi gereklidir. Böylece komplikas-
yonlardan kaçınılmış olur.
Dostları ilə paylaş: |