Microsoft Word 1- murat aydoğDU. doc



Yüklə 220,53 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə4/9
tarix29.10.2017
ölçüsü220,53 Kb.
#7332
1   2   3   4   5   6   7   8   9

8         

                                                                                Doç. Dr. Murat AYDOĞDU 

 

 

Toprak (tennure) sahibi serfler toprakları için kira ödemekteydi. Kiralar 



başlangıç döneminde sabit idi (genelde ürünün yarısı). Buna “ürün kirası” 

(ferme veya pacht) denmekteydi. Ürünün yarısının kira olarak ödenmesi 

nedeniyle bazı yerlerde kira ödeyenlere “ortakçı” (medietaria, halbpacht) da 

denmekteydi

32

. Kira süresi 1-20 yıl arasında değişiyordu



33

. Ayrıca serf ve 

ailesi için gerekenden fazla olarak elde edilen ürünlerin bir kısmı süzerene 

aktarılmakta idi. Serf ve ailesinin hayatını idame için gereken ürün garanti 

altına alınmış olup, süzeren buna dokunamamakta idi. Ancak feodalitenin 

sonlarına doğru bozulmayla birlikte kiralar da süzeren tarafından istedikleri 

gibi arttırılabilmekte idi. Serf şahsi olarak süzerene veya senyöre bağlı 

olduğu için bütün halinde aile olarak başka bir senyöre birkaç şilin veya 

pounda satılabiliyor idi

34



Serf öldüğü zaman toprakları bölünmeden ve belli bir bedel (relief veya 

rachat) karşılığında mirasçılarına geçer, bu bedel ödenmezse senyöre intikal 

ederdi. Bu adete “mainmorte (heriot)” kuralı denmekteydi

35

. Bu kuralın 



amacı, serfinin her şeyinin senyöre ait olduğunun hatırlatılması idi. Feodal 

beyler toprağın ziraate elverişsiz ufak parçalara bölünmesini önlemek 

amacıyla toprağın tek bir mirasçıya intikal etmesi konusunda ısrarcı olmuş-

lardır. Tek varis kuralına göre, ya en büyük oğul ya da en küçük oğul, baba-

sının toprağına mirasçı olmuştur; bazen mirasçıyı senyör belirlemiştir

36



Ayrıca serfin ölümü halinde toprak dışındaki diğer mallarının da intikali için 

bir bedel ödenmesi gerekiyor veya senyörün değerli gördüğü birkaç eşyaya 

el koyması ile sonuçlanıyordu. Genelde senyör, serf öldüğünde onun en iyi 

hayvanını veya elbisesinin ya da yatağını alırdı

37

.  


                                                           

32

   Somçağ, s. 48-49. 



33

   Somçağ, s. 49. 

34

   Cin/Akyılmaz, Feodalite ve Osmanlı, s. 55. 



35

   Somçağ, s. 12. 

36

   Cin/Akyılmaz, Feodalite ve Osmanlı, s. 65. 



37

   Bu yüzden Jacques de VITRY adındaki bir papaz, feodal beyleri “ölüyü yağmalayan 

akbabalara ve cesedi yiyen ufak kurtlara” benzetmiştir. Bkz. Cin/Akyılmaz, Feodalite 

ve Osmanlı, s. 58. 




Ortaçağ Feodal Mülkiyet Anlayışı ve Osmanlı Hukukundaki Toprak …

                9 

II. OSMANLI HUKUKUNDAKİ TOPRAK SİSTEMİNİN TÜRK 

 

              HUKUKUNDAKİ TARIMSAL İŞLETMELERİN MİRASÇILARA  

              ÖZGÜLENMESİNE ETKİLERİ 

Osmanlı toprak sistemi kendinden önceki Roma ve Ortaçağ toprak 

sisteminden etkilenmekle birlikte özgün unsurlar da içermektedir. Keza 

Osmanlı toprak sistemi, İslâm hukukundaki toprak ve mülkiyet sistemine 

ilişkin unsurları da ağırlıklı olarak içermektedir. Nitekim Osmanlı devletinin 

kuruluş tarihi olarak kabul edilen 1299 yılında uygulanan toprak sistemi, 

ağırlıklı olarak İslam hukukuna dayanmaktaydı. Ancak sınırlı da olsa Devlet 

başkanlarına tanınan yasama yetkisi (örfi hukuk) kapsamında çıkarılan 

Kanunlarla (Kanunnamelerle) toprak sistemi (özellikle miri arazi rejimi), 

İslam miras sisteminden biraz daha farklı biçimde evrensel kurallar ve laik 

hukuk çerçevesinde oluşturulmuş ve devam edegelmiştir

38



İslam hukuku, kişilerin özel mülkiyet hakkını kabul ettiği gibi mülkiyet 

hakkının dayanağını Allah olarak gördüğü için kutsallık tanımış ve bu 

nedenle dokunulmaz görmüştür.  İslam hukukunda toprak mülkiyeti için 

belirleyici unsur, o toprakların nasıl ele geçirildiği ile yakından ilgilidir. 

Gerçekten de fetihler sırasında kendi rızalarıyla  İslamiyeti kabul edenlerin 

toprakları kendilerinde bırakılmış ya da büyük toprak parçaları vergilerini 

toplamak üzere çeşitli kişilere özel mülk olarak tahsis edilmiştir ki buna 

“ikta sistemi” denmekteydi. Her iki durumda da toprak sahiplerinden öşür 

vergisi alınmıştır

39

.  



Buna karşılık silah kullanılarak yapılan fetihlerde toprağın statüsünü 

halife belirlemiştir. Halife, dilerse toprakları ganimet olarak görüp galipler 

arasında paylaştırmış, dilerse Hazineye (Beytülmale) aktarmış dilerse de eski 

                                                           

38

   Cin, Miri Arazi, s. 5 vd., özellikle s. 14-15 ve s. 233; Cin, Tarım Arazilerinin İntikali, s. 



33-36;  Eren/Başpınar, s. 26 vd.; Zevkliler, Toprak Reformu, s. 265. Dini olmayan 

miras hukukunun miri arazi bakımından tarihlere göre seyri için bkz. Cin, Tarım 

Arazilerinin İntikali, s. 54 vd.  

39

   Avcı, s. 353; Akgündüz, C.III, s. 816; Aydın, s. 365-366; Cin, Miri Arazi, s. 5-7; 



Cin/AkyılmazHukuk Tarihi, s. 412; Eren/Başpınar, s. 26-27; Üçok, Tımar-I, s. 529-

530. 



10         

                                                                              Doç. Dr. Murat AYDOĞDU 

 

 

sahiplerinin elinde bırakıp vergi (haraç) almıştır



40

. Böylece mülk arazi, mülk 

olmayan arazi kavramı ortaya çıkmıştır. Mülk arazi, kuru mülkiyeti (rakabe) 

ve tasarruf hakkı  şahıslarda olan arazi anlamına gelirken

41

; mülk olmayan 



arazi ise kuru mülkiyeti Devlete ait olan tasarruf hakkı  şahıslara ait olan 

arazi anlamına gelmektedir

42

.  


Savaş yoluyla kazanılan topraklara “ganimet arazisi”, barış yoluyla elde 

edilen topraklara ise “Feyy arazisi” denmekteydi; fethedilen yerlerde elde 

edilen ganimet arazinin 1/5’i Devlet hazinesine (Beytülmale), 4/5’i savaşta 

yararlık gösteren komutan ve askerlere dağıtılırdı. Ancak kabul edilen 

görüşe göre, dağıtılan bu toprakların da çıplak (kuru) mülkiyeti (veya raka-

besi) Devlete, intifa hakkı ise dağıtılan kişilere aitti

43



Osmanlı Devletinin toprak sistemi ile ilgili olarak ikili dönem ayrımı 



yapılmaktadır.  İlk dönem kuruluştan Arazi Kanunu’nun kabulü olan 1858 

(hicri 1274) tarihine kadar olan dönem, ikinci dönem ise 1858 yılından 

Cumhuriyet dönemine daha doğrusu Türk Medeni Kanunu’nun kabulü olan 

1926 yılına kadar olan dönemdir

44

. Ancak belirtmek gerekir ki her iki 



dönemde de toprak sistemi 5 farklı gruba giren topraklardan oluşmaktaydı. 

132 maddeden oluşan Arazi Kanunu, bu toprak gruplarını biraz daha ayrıntılı 

ve sistematik biçimde tek Kanunda toplamıştır

45



                                                           

40 


  Bu tür eski sahiplerinin elinde bırakılan topraklara “haraç topraklar denmekte ve bunlar-

dan haraç vergisi alınmaktaydı. Bkz. Aydın, s. 366; Cin, Miri Arazi, s. 8 ve s. 46; Eren/ 



Başpınar, s. 35. 

41

   Eski hukukumuzda taşınmazlar üzerinde mülkiyet hakkının birbirinden farklı üç unsur-



dan oluştuğu kabul edilirdi. Bunlar : 1) Rakabe (bugünkü kuru mülkiyete eşdeğer); 2) 

Yed veya zilyedlik, 3) Tasarruf (faydalanma, hukuki işlem yapma ehliyeti ki bu kudrete 

sahip olana “mutasarrıf” denirdi. Bu üç unsur bir kişide veya farklı kişilerde olabilirdi. 

Bkz. Eren/Başpınar, s. 27-28; Gürsoy/Eren/Cansel, s. 48. 

42

   Avcı, s. 353-354; Akgündüz, C.III, s. 816; Aydın, s. 366; Cin, Miri Arazi, s. 8-9; Cin/ 



Akyılmaz, Hukuk Tarihi, s. 411-412 ve dn.5; Eren/Başpınar, s. 29-30. 

43

   Cin, Miri Arazi, s. 9; Eren/Başpınar, s. 27-28. 



44

   Avcı, s. 353; Akgündüz, C.III, s. 816; Cin, Miri Arazi, s. 9-10; Cin/Akyılmaz, Hukuk 

Tarihi, s. 411-412; Eren/Başpınar, s. 26 vd. 

45

   Akgündüz, C.III, s. 816-817; Avcı, s. 353; Aydın, s. 366; Cin, Miri Arazi, s. 10-11; 



Cin/Akyılmaz, Hukuk Tarihi, s. 412-413; Eren/Başpınar, s. 26-27. 


Yüklə 220,53 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə