34
Türk Mühendis ve Mimar Odalar
ı
Birli
ğ
i METALURJ
İ
VE MALZEME MÜHEND
İ
SLER
İ
ODASI • Metalurji Say
ı
:187 Nisan 2019
Te
k
nik Y
azı
SONUÇ
Sürdürülebilir ve güvenli bir dünya için uzun vadeli
planlama gereğinin çok kritik olduğu bir dönemi
yaşıyoruz. Teknolojinin geliştirilmesine ve kalkınmaya
olan gereksinimin devam edeceği açıktır. Ancak bazıları
ekonomik büyümeyi sürdürülebilir bir toplum için
vazgeçilmez görürken, bazıları da, ekonomik büyümenin
kendisini sorun olarak görmektedir.
Her ne kadar
politik kararların birincil önceliğinin, çevre sorunlarını
çözecek bir zenginlik yaratacak sağlıklı bir ekonomik
büyümenin olduğu görülse de, var olan çevresel yıkımın
onarım maliyetinin çok daha büyük olacağı açıktır
(26). Dolayısıyla önümüzdeki dönem de yapılacak olan
tüm yatırımlarda, iyileştirme projelerinde, yeni ürün
ve malzeme tasarımlarında “sürdürülebilirlik koşulları”
önemini arttıracaktır. Teknolojik eğilim, yenilenebilir
enerji sistemleri, daha hafif taşımacılık araçları, düşük
karbon salınımları ve sera gazının kontrolü ve ikincil
metal üretimlerinin arttırılması konuları üzerinde
odaklanılacağını göstermektedir.
Teknik konularda karar verme sürecinde yer alan
herkesin, başta mühendisler olmak üzere çeşitli teknolojik
alternatifl er arasında
seçim yaparken, her alternatifin
avantajları ve dezavantajlarını düşünürlerken, sadece
teknik kriterlere göre değil, uzun dönemli sürdürülebilir,
arzu edilebilir ve nitelikli yaşam kriterleri çerçevesinde
karar vermesi, yani teknolojik tercihlerin sosyal, politik,
ekonomik, çevresel hatta psikolojik tüm etkilerini göz
önünde bulundurması gerekmektedir. Çünkü, tekrar
etmek gerekirse, teknolojik tercihler sadece ekonomiyi
değil, tüm geleceği şekillendirmektedir (26).
Bu bağlamda endüstriyel tasarım, girdi ve proseslerde
değişimler olması kaçınılmazdır. Sanayinin ana
girdilerinden olan ve hem üretim hem de kullanım
aşamalarında ciddi salınımlar
üreten fosil kökenli
enerjilerin yerine, enerji tasarrufunu önceleyen ürün,
hizmet ve proseslerin ile alternatif yenilenebilir enerji
kaynaklarının kullanımının arttırılması kısa vade de
olabilecek bir süreç değildir. Kuşkusuz enerji türü
değişince, sistemler ve kurallar değişecektir. Yeni
kaynaklardan enerji üretmeye başlayınca, sanayi
üretiminin de altyapısı değişmek zorundadır. Bu şimdiye
kadar alışılageldiği gibi yeni teknolojiler satın alınarak
çözülemez, bu değişimleri yerine getirecek bilimsel
etkinlikler gereklidir (12). Bu bağlamda sürdürülebilir
kalkınma modeli ile, var olan sanayi altyapısına değişim
için fırsat ve zaman yaratılmaktadır.
21. yüzyılın hemen başlarında yani yakın gelecekte
kullanılacak teknolojilerin % 70’inin henüz bilinmediği,
buna karşılık bu dönemde bugün çalışan nüfusun %
70’inin çalışmaya devam edeceği belirtilmektedir.
Diğer
mühendislik dallarında olduğu gibi metalurji ve malzeme
mühendisleri de, gelecekteki bu bilinmeyeni anlamak için,
yerel değil evrensel ölçütte mesleklerini sürdürebilecek
donanım, özgüven, iletişim ve takım çalışması anlayışına
sahip olmalıdır. Bunun ilk koşulu yaşam boyu öğrenme
gereksinimi ilkesini içselleştirmeleridir.
“Bilgi çağı” olarak tanımlanan bu yeni ve karmaşık süreç
de “karar verme” ve “seçim yapma” iki sihirli sözcük
olarak karşımıza çıkmaktadır. Doğru karar verebilmek ve
seçim yapabilmek için ve kuramsal bilgi ile mühendislik
becerilerini sentez edebilecek temel mühendislik
formasyonu değerlerine sahip olmak ilk koşuldur. Karar
verme süreçlerinde, ekonomiklik kadar insanlık ve toplum
yararı ve çevre koruma kriterleri dikkate alınmalıdır.
Unutmamak
gerekir ki, mühendislerin ana amacı insanlık
ve toplum refahını arttıracak yenilikleri uygulamaktır.
Prof. Dr. İsmail Duman ve Prof. Dr. Yılmaz Taptık,
mühendislik etiğini açıklarken temel ahlak ilkelerinden
olan sorumluluk ilkesinin konusunu şu şekilde tanımlıyor
(22):
- Yakınındakiler ve toplum için kaygı, özen. Hedef:
insanlığın iyiliği ve mutluluğu için hizmet.
- Çevrenin ve doğanın korunması. Hedef: yaşam
temellerinin korunması.
- Ekonomik başarının güvence altına alınması. Hedef:
işletme ve toplumun meşru gereksinimlerinin
karşılanması.
Mühendislerin işlevsel sorumluluğunu ise aşağıdaki gibi
detaylandırıyor:
İnsan olarak, ahlaki sorumluluk; rol oynayıcı olarak,
mesleki sorumluluk; uzman olarak, özel sorumluluk,
bakım hizmet sorumluluğu; üye olarak, paylaşma
sorumluluğu ve kurum olarak, kurumsal sorumluluk (28).
İkincil metal üretiminin getirdiği ekonomik,
toplumsal
ve çevresel yararlar dikkate alındığında, ikincil üretimin
aynı zamanda etik bir mühendislik uğraşı olduğu açıkça
görülmektedir.