______________________________________________________ART-SANAT 2014/1________________________________________________________
176
KAYNAKLAR
BROMMELLE, N. S., PYE , Elizabeth M., SMITH, Perry, THOMPSON, Garry, (Ed.), 1984,
Adhesives and Consolidants, International Institute for Conservation. Preprints of the
Contributions to the Paris Congress, 2-8 September 1984, London: IIC.
ANDERSON, P., PUGLIA, A., REIDELL, S., 2009, Book Conservation Catalog, Book and
Paper Group.
BAKER, C., 1982, Methylcellulose and Sodium Carboxy Methylcellulose: Uses in Paper
Conservation, AIC, The Book and Paper Group Annual,Volume 1.
BAKER, C,. 2007, Sodium Carboxymethylcellulose (SCMC) Re-evaluated for Paper,
Book, Papyrus and Parchment Conservation, AIC, The Book and Paper Group Annual,
Volume 26.
BALLOFFET, N., HILLE, J., 2005, Preservation and Conservation for Libraries and
Archives, American Library Association.
BATDORF, J.B., ROSSMAN, J.M., 1973, Sodium Carboxymethylcellulose, (Ed. by. Roy L.
Whistler), Industrial Gums, Academic Press, NY.
HORIE, V., 2010, Materials for Conservation - Organic Consalidants, Adhesives and
Coatings, Elsevier Ltd.
KONUKLAR, M., 2011, Kağıt Eserlerin Korunmasında Yeni Yöntem Araştırılması,
Ankara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, (Yayınlanmamış Doktora Tezi), Ankara.
PAGE, S., 1997, Conservation of Nineteenth-Century Tracing Paper: A Quick Practical
Approach, , The Book and Paper Group Annual, Volume 16.
______________________________________________________ART-SANAT 2014/1________________________________________________________
177
YAYGIN OLARAK KULLANILAN YAPIŞTIRICILAR VE ÖZELLİKLERİ
Malzeme
Görünüm
Avantajları
Dezavantajları
Saklama
Koşulları
Buğ day
Nişastası
· Mat
(Fig.2)
· Güçlü bir
yapıştırıcıdır.
· Ucuzdur.
· Mali gücü olmayan
arşiv projeleri için en
iyi seçimdir.
· Pişirme süresi pirinç
nişastasına göre biraz
daha kısadır.
· Pişirme gerektirir.
· Süzme gerektirir.
· İyi hazırlanmadığ ında
pürüzlü olabilir.
· Kullanım ömrü kısadır.
· Böcekler için çekicidir.
· Uygulama sonrası
kuruduğ unda sertleşebilir
(Özellikle geniş alanlarda ve
kalın sürüldüğ ünde).
·Serin ve karanlık
bir yerde, kapalı
kapta 2-3 gün
saklanabilir.
Pirinç
Nişastası
· Yarı mat
(Fig.3)
· Güçlü bir
yapıştırıcıdır.
· Ucuzdur.
· Buğ day
nişastasından daha
pürüzsüz bir
yapıdadır.
· Pişirme gerektirir.
· Süzme gerektirir.
· Buğ day nişastasından biraz
daha pahalıdır.
· Kullanım ömrü kısadır.
· Böcekler için çekicidir.
· Serin ve karanlık
bir yerde, kapalı
kapta 2-3 gün
saklanabilir.
Metil
Selüloz
· Parlak,
şeffaf
(Fig.4)
· Hazırlanması ve
kullanımı kolaydır.
· Pişirme
gerektirmez.
· Raf ömrü uzundur.
· Pürüzsüzdür.
· Gerektiğ inde su
katılarak inceltilebilir.
· Geniş alanlarda ve
yoğ un kullanılmış
olsa bile kuruma
sonrası sertleşmez.
· Buğ day ve pirinç nişastasına
göre daha geç kurur.
· Diğerlerinden daha zayıf bir
yapışkandır.
· Hazırlanması daha kolaydır
ancak yine de kullanmadan
önce birkaç saat dinlendirilmesi
gerekmektedir.
· Kapalı kapta
birkaç hafta
boyunca
saklanabilir.
Fig.1 Yaygın olarak kullanılan yapıştırıcılar ve özellikleri.
______________________________________________________ART-SANAT 2014/1________________________________________________________
178
Fig.2 Buğday nişastası.
Fig.3 Pirinç nişastası.
Fig.4 Metil selüloz.
_______________________________________________________ART-SANAT 2014/1_______________________________________________________
CELAL ESAD ARSEVEN, “BİZDE TEMAŞA SANATI”, HAYÂT
MECMUASI, C. I, S. 17, ANKARA, 24 MART 1927, S. 335-336
(OSMANLICADAN ÇEVİRİ) VE CELAL ESAD ARSEVEN KİMDİR?
NAZLI MİRAÇ ÜMİT
Arş. Gör.,İstanbul Kültür Üniversitesi
Sanat ve Tasarım Fakültesi
Sanat Yönetimi Bölümü
nazlimumit@gmail.com
Bina inşasını bilen bir mimar, taşları acemice birbiri üstüne yığarak ev
yapmak isteyen birisinin sarf ettiği emeklere nasıl acır ve merhamet duyarsa
Avrupalı bir tiyatrocu da bizim yirmi seneden beri bu sahada yaptığımız gayretler ve
bu hususta sarf ettiğimiz emeklere acımaktan kendini alamaz.
Zavallı bizler! Orta Oyunu ve Karagözde ne kadar mahirdik. Tiyatroya geçince
neden böyle aciz kaldık?
Bunun sebebi pek basit: Evvelinde sanatın tezahürü için ferdin deha ve gayreti
kâfi idi. Tiyatroda ise içtimai tezahürüne lüzum vardı.
Koltuğunda taşıdığı perdeyi rast gelen bir köşeye kurarak şemasını yakıp tefi
eline alınca bütün sanatını izhara imkân bulan ve hatta refahıyla yaşayan eski
sanatkâr ile binaya, müellife, dekora, rejisöre ve tiyatrodan zevk alacak temaşacılara
bağlı olan şimdiki sanatkârın tesadüf ettiği müşkülat arasında büyük fark vardır.
Temaşa sanatı bütün bir cemiyetin seviye-i irfanıyla alakalıdır. En yüksek bir
istidat ile doğmuş olan bir sanatkâr, inkişaf edip kendini gösterebilmek için bir
sahne, bir eser ve ona iltifat edecek bir halk ister. Onun içindir ki bizde temaşa
sanatını inkişaf ettirebilmek evvelâ halkın temaşa zevkini ve ihtiyacını yapmakla
mümkün olur. Bu da tavuk ve yumurta hikâyesine benzer. Hangisi evveldir?
Aşikâr olan bir şey varsa o da evvelâ halkı yetiştirecek ilk sanatkârları, her ne
pahasına olursa olsun, vücuda getirecek bir temaşa nüvesi yaratmak lazımdır. Bu
nüveyi de yine halkın yani halkı temsil ve idare eden münevver zümrenin yapması
lâzımdır.
Yirmi sene evvel Darülbedayi bu mantıkla tesis edildi. Fakat “az gitti uz gitti,
dere tepe düz gitti” tabiriyle yirmi sene sonra görüldü ki Darülbedayi bir arpa boyu
yol gitmiş. Buna sebep? Hiç şüphesiz meselenin iktisadı cehttir.
Darülbedayi tesis edildiği vakit şimdiki gibi varidatıyla bazı sanatkârları
geçindirecek bir müessese-i hayriye şeklinde değildi. Müntesiplerinin hayatını ve
hatta istikbâllerini temin edecek bir bütçeye malik bir sanat ocağı olarak vücuda
getirilmiş, halka temaşa zevkini vermek ve ona irfan sahasında yol göstermek için
yani bilet parasından almayan bir çerağ olmak vazifesi verilmişti.
Dostları ilə paylaş: |