197- İMÂM ALİ'nin (A.S) KENDİ KATİLİ HAKKINDAKİ VASİYETİ
990- Senetli bir rivâyette şöyle nakledilmiştir: Hz. Ali (a.s) İbn Mülcem tarafından darbe aldıktan sonra, onun hakkında şöyle vasiyet etti:
"Ona yedirin, içirin ve esiriniz olduğu müddetçe ona iyi davranın. Eğer ben yaşarsam, kendim kanımın velisiyim; istersem affederim, istersem kısas yaparım. Eğer ölürsem ve siz onu (kanıma karşılık) öldürürseniz, onu musle yapmaktan (burnunu, kulağını vs. kesmekten) kaçının."1074[1074]
991- İmâm Ali (a.s), Hz. İmâm Hasan'a (a.s) şöyle buyurdu:
"Ey Hasan, katilimin gözlerini açık bırakın; benim yediğimden ona da yedirin ve benim içtiğimden ona da içirin! Eğer ben yaşarsam, kendi hakkıma daha evlayım (ne yapacağımı kendim bilirim) ve eğer ölürsem, ona sadece bir darbe vurun ve onu musle yapmayın (organlarını kesmeyin); zira ben Resulullah'ın (s.a.a) şöyle buyurduğunu duydum: '"Sakının eziyetten, işkenceden, öldüreceğiniz kuduz köpek bile olsa."1075[1075]
İMÂM ALİ'NİN (A.S) ŞEHÂDETİ 198- İMÂM ALİ'NİN (A.S) ŞEHÂDETLE MÜJDELENİŞİ
992- Resulullah (s.a.a): "Ya Ali, seni şehâdetle müjde-liyorum. Hiç şüphesiz sen, benden sonra mazlum olacaksın ve öldürüleceksin." Hz. Ali (a.s) "Ya Resulallah dedi, bu benim dinimin selamette kalmasıyla birlikte mi olacak?" Allah Resulü (s.a.a) cevabında "Evet dininin selametiyle birlikte olacaktır!" buyurdu.1076[1076]
993- Senetli bir rivâyette Âişe'den şöyle nakledilmiştir:
"Peygamber'i (s.a.a) gördüm ki Ali'yi kucaklayarak öptüğü hâlde şöyle buyurdu: "Babam feda olsun, o yalnız kalacak şehide!"1077[1077]
199- İMÂM ALİ'NİN (A.S) ÖLÜME KARŞI TAVRI
994- Bir hadiste Hz. Ali'den (a.s) şöyle nakledilmiştir:
"Vallahi Ali b. Ebî Tâlib, çocuğun annesinin göğsüne olan düşkünlüğünden daha çok düşkündür ölüme!"1078[1078]
995- Esbağ b. Nübâte diyor ki, Emirü'l-Müminin'e (a.s) 'Resulullah (s.a.a) sakalını boyardı, siz neden boyamıyor-sunuz?' diye sorduğumda, şöyle buyurdu:
"Ümmetin en bedbahtını1079[1079] bekliyorum ki sakalımı başımın kanıyla boyasın! Bu, Habib'im Resulullah'tan (s.a.a) bana verilen bir haberdir."1080[1080]
200- İMÂM ALİ'NİN (A.S) ŞEHADETE KARŞI TAVRI
996- Kundûzî'nin "Yenâbîü'l-Mevedde" kitabında şöyle nakledilmiştir:
"Hz. Ali'nin (a.s) mübarek başına (İbn Mülcem'in) darbesi değdiğinde, şöyle seslendi: "Kâbe'nin Rabb'ine andol-sun ki kurtuldum!"1081[1081]
997- Emirü'l-Müminin'in (a.s) İbn Mülcem melundan darbe aldığında İmâm Hasan'a (a.s) hitaben şöyle buyurduğu nakledilmiştir:
"Allah'a andolsun ki kurtuldum. (Yavrum,) baban bu günden sonra artık bir kötülük görmeyecektir!"1082[1082]
201- İMÂM ALİ'NİN (A.S) ZİYARETİNİN SEVABI
998- İmâm Cafer-i Sâdık (a.s), babaları kanalıyla Re-sulullah'ın (s.a.a) şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
"Kim, vefatından sonra Ali'yi ziyaret ederse, cenneti hak etmiş olur."1083[1083]
999- İmâm Cafer-i Sâdık (a.s): "Hiç şüphesiz, Emirü'l-Müminin Ali'nin (a.s) ziyaretçisi, dua ettiği zaman, göğün kapıları açılır. O hâlde, bu hayrı idrak etmekten (gaflet etme,) uyuma!"1084[1084]
1000- Senetli bir rivâyette Ebû Şuayb-i Horasanî'den şöyle nakledilmiştir:
"İmâm Ebu'l-Hasan Ali Rızâ'ya (a.s) dedim ki: "Acaba Emirü'l-Müminin Ali'nin (a.s) ziyareti mi daha faziletlidir, yoksa, Hz. Hüseyin'in (a.s) ziyareti mi?" İmâm (a.s) cevabımda şöyle buyurdu: "Hz. Hüseyin kederler içinde şehit edildi; bundan dolayı kederli ve sıkıntılı bir kimse onun ziyaretine gelirse, Allah azze ve celle'ye yakışan, onun sıkıntı ve kederini gidermektir. Emirü'l-Müminin'in (a.s) ziyaretinin, Hz. Hüseyin'in (a.s) ziyaretine olan üstünlüğü, Hz. Emirü'l-Müminin'in, Hz. Hüseyin'e olan üstünlüğü gibidir…"1085[1085]
1001- Hüseyin b. İsmâil-i Sımyerî, İmâm Cafer-i Sâdık'tan (a.s) şöyle nakletmiştir:
"Kim, Emirü'l-Müminin'i (a.s) yaya olarak ziyaret ederse, Allah, onun için her adıma bir hac ve bir umre sevabı yazar; eğer ziyaret dönüşü de yaya olarak dönerse, Allah, onun için her adıma iki hac ve iki umre sevabı yazar!"1086[1086]
202- İMÂM ALİ'NİN (A.S) ŞEHÂDET TARİHİ VE YERİ
• Şöyle rivâyet edilmiştir: "İmâm Ali (Allah'ın salavatı onun üzerine olsun), Hicret'in 40. yılında Ramazan ayından dokuz gece kaldığı bir sırada, Cuma gecesi Kûfe'de şehit olarak dünyadan göçmüştür. O sırada İmâm (a.s) 63 yaşındaydı. Mübarek türbesi Necef'tedir. İmâm'ın (a.s) katili Abdurrahman b. Mülcem'dir. (Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti onun üzerine olsun)."1087[1087]
El-İrşâd ve diğer bir çok tarih kitabında nakledildiği üzere, Hz. Emirü'l-Müminin Ali (a.s), Hicretin 40. yılında Ramazan ayının 21. gecesi, bir Cuma gecesinde İbn Mül-cem'in (lanetullah-i aleyh) 19. gecede Kûfe mescidinde vurduğu kılıç darbesinin etkisiyle şehit olmuşlardır. İmâm (a.s), şehâdet sırasında 63 yaşındaydı.1088[1088]
ALİ ZİKRİ
İlham olundu yine, aldım kalem elime
Güzel zikrin Ali can, döküldü şu dilime
Seni Kur'ân'a sordum; dedi: "Resul'ün nefsi"
Bu cümlede toplanmış, faziletlerin hepsi
Yine sordum; okudu, bana tathîr ayetin
"Tefsiridir Murtezâ bendeki her âyetin"
Dedim "Başka ne dersin?" Dedi: "Yetmez mi artık?
Ben Kur'ân-ı sâmitim, odur Kur'ân-ı nâtık"
Seni İslam'a sordum; dedi: "Dinin direği
Ali'nin velâyeti, dindarlığın gereği"
Resul'e sordum seni; dedi: "Sonsuz bir deryâ
Ben kime mevlâ isem, Ali'dir ona mevlâ
Ben ve Ali ezelde, İlâhî bir nur idik
"Elestu" suâline, ilk ikrârı biz verdik
Ben ilimler şehriyim, Ali onun kapısı
Ben hakikat mülküyüm, Ali onun tapusu
Dünya tufanlı derya, ben kurtuluş sahili
Sahile vardıracak gemi, Ali'dir Ali
Bu ümmetin babası, bir ben, bir de Ali'dir
Müminlerin cem'ine benden sonra velidir
Emîr-i âlem benim, sancak Ali elinde
Taksîm-i cennet ve nâr, ancak Ali elinde
Düşmanlığı nifaktır, imandır muhabbeti
Söyle Ali düşmanı, beklemesin cenneti"
Zehrâ'ya sordum seni; dedim Ali'yi anlat
Dedi: "Bizde birleşti iki bahr-i hakikat
Bu iltikâdan doğdu onbir dürr-i imâmet
Böylece tekmil oldu manzûme-yi velâyet"
Seni Hasan'a sordum; dedi: "Hüsnüm Ali'dir"
Hüseyin'e sordum; dedi: "Sırrım O'nda gizlidir"
Kâbe'ye sordum seni; "Ali oğlumdur" dedi
Onun gözü aynullah, "yed"i Allah'ın "yed"i;
Putlar yere serildi, yedullahî eliyle
Sırlar âşikâr oldu, hak söyleyen diliyle"
Cibril'e sordum; dedi: "La fetâ illâ Ali
Hem benim, hem âlemin emîri Mevlâ Ali"
Bir de Zülfikâr'a ben, sorayım dedim seni
Dedi: Zülfikâr yapan Ali elidir beni"
Aklıma sordum seni; dedi: "Şaşkınım, şaşkın"
Aklı divâne eden, senin aşkındır, aşkın
Gönlüme sordum seni, "Sürûrum Ali" dedi
İnsana sordum seni, "Onurum Ali" dedi
Seni ârife sordum; dedi: "İrfân Ali'dir"
Seni mümine sordum; dedi: "İmân Ali'dir"
Musâ AYDIN
Ocak / 2001
Dostları ilə paylaş: |