A N A D O L U T Ü R K L E R İ ' N İ N S U D A K S E F E R İ 2 11
mecburiyetinde olduklarını da bildirdi. Bu mühim haberler Melikü'1-ü-
mera'ya ulaşınca, o, sultan fermanının halka duyurulmasını ve ordunun
geri dönmesi için gerekli hazırlıklara başlanılmasını emretti. Ordu tazim
resmi için hazırlandı. Çok güzel süslenmiş bir minber yapıldı ; altın tabak
içine konulmuş bir K u r ' a n ı Kerim'i, Melikü'l-ümera başı üzerine koydu
ve eline sultan sancağını aldı. Böylece tam bir ihtişamla şehre girdiler.
Şehrin yüksek bir mevkiinde müezzin ezan okudu ; hıristiyanların çan
ları kırıldı ve iki haftadan az bir müddet içinde mükemmel bir cami inşa
edildi. Şehre müezzin, hatib ve kadı tayin edildi. Şehir eşrafının çocukla
rından birkaç tanesini rehine olarak aldılar ve serdarlardan birisini orada
bir miktar askerle subaşı olarak bıraktılar. Gemiler seyre hazır olunca
memleketlerinin hudutlarına doğru hareket ettiler.
Yukarıda nakledilen hikâye şüphesiz ki dikkate şayan görülmekte
dir
3
. Bu hikâye eski Rus tarihi bakımından olduğu kadar, Tatar (moğol)
istilâsı arifesinde Güney-Doğu Avrupa memleketlerinin celbedildiği ticarî
faaliyetler bakımından da dikkati çekmektedir. Hikâyeyi okuduğumuz
zaman ilk beliren mesele seferin tarihidir, çünkü metinde sene gösteril
memiştir. Hikâyeye göre Hüsameddin Çoban'ın seferi Selçuk sultanı Alâ-
eddin Keykubad'ın saltanatı zamanında vuku bulmuştur. V. V. Barthold
tarafından derlenen Sen-Pol'un cetveline bakılırsa, Alâeddin Keykubad
1219 dan 1236 yılına kadar saltanat sürmüştür. Binaenaleyh, bu seferin
1219 dan önce cereyan etmiş olmasına imkân yoktur. İbn-i Bibi Selçuk-
name'sinin türkçe metninde, Hüsameddin ordusunun dönüşünden sonra
"kâfirler Tatar kargaşalıklarına kadar sükûn içinde yaşadıkları" n a
4
dair
kısa bir kayıt mevcuttur. " T a t a r kargaşalığı" ndan, müellifin şüphesiz
Tatar seferini kasdettiği anlaşılmaktadır. Fakat Tatarlar X I I I . yüzyılda
Güney-Doğu Avrupa'ya iki sefer yapmışlardır : birincisi 1222-1223,
ikincisi 1237 yılında vukubulmuştur. Selçuk Türklerinin Kırım'a akını,
mezkûr seferlerin hangisinden evvel cereyan etmiştir? Daha 1885 yılında bu
akını kasteden Houtsma şu ifadede bulunmuştur: "Das Datum dieses Ereig-
nisses ist nicht chronologisch bestimmt, doch ist es warscheinlich um einige
J a h r e spâter anzusetzen, als die Ankunft der Tataren in diese Gegenden
vielleicht im Jahre 1227. (624)"
5
. Houtsma, velevki tahminden ibaret
olan bu 1227 yılı ikrini destekleyici hiç bir delil göstermemiştir. "Suroj
hakkında tarihi m a l û m a t " adlı eserinde akademisyen V. G. Vasilyevskiy
de ayni fikri takibetmiştir. Bundan başka, daha 1854 de akademisyen
3
V.D.Smirnov'un Kırım Hanlığı, 10, eserinde bir T ü r k kaynağından nakledilen
alâka çekici şu satırlar vardır: "O (Alâeddin) askerlerini Sinop'tan Karadeniz yoluyla
naklederek Deşt-i Kıpçak kalesi Sugdak'ı zaptetti". Maalesef bu haber hakkında V . D .
Smirnov çok kısa bir izahta bulunmuştur,
4
P.Melioranski, Vizantiyskiy Vremennik, I, 640.
5
Actes de X V I congres international des orientalistes, H o u t s m a , Ü b e r eine tür-
kische Chronik zur Geschichte der Selguqen Klein-Asiens, p.381.
212 A. Y A K U B O V S K İ
Kunik'in yayınladığı Trabzonlu St. Eugen'in methiyesindeki bir hikâyede
6
Alâeddin Keykubad'la Trabzon hâkimi Andronik I. Gidom (1222-
1235) arasındaki savaştan bahsedilmektedir; bu vakayinameye göre" çar
pışma Andronik hâkimiyetinin ikinci yılında, yani 1223 de vukua gelmiş
tir. Malûm olduğu üzere bu savaş Trabzon'un muvaffakiyetle neticelen
miştir. V. G. Vasilyevskiy'in kanaatine göre Alâeddin'in Sugdak seferine
" K o n y a Sultanı ile Trabzon hükümdarı arasındaki büyük mücadelenin
bir sarhası gibi" bakmak lâzımdır 7. Kunik'in tetkiklerine bakılırsa, bu
mücadeleye başlanıldığı ayni yılda, yani 1223 de sona erdiğine göre, bunu
1227 yılına naklederek, Türklerin Sugdak seferini bahsi geçen savaşın
bir safhası olarak, kabul edemeyiz. Bundan başka, umumiyetle bu seferin
1223 den sonra icra edildiğini kabul edemeyiz, çünkü ayni hikâyedeki
sözlere göre (Trabzonlu St. Eugen'in methiyesindeki hikâyenin) Alâeddin
Keykubad, Andronik I. Gidom'la sulh akdettiklerinden ömrünün son
yıllarına kadar bu ahidnameye sadık kalmıştır
8
, yani Andronik I. e karşı
hiç bir düşmanca harekette bulunmamıştır. Bahsedilen vakayinamenin
ifadesine göre, Trabzon hâkiminin Kırım şehirlerine hükmettiği bir za
manda Alâeddin nasıl Kırım'a sefer açabilir ? Böylece V. G. Vasilyevs
kiy'in de Kırım'a Türk seferinin Tatarların Kıpçak, Sugdak ve Ruslara
karşı ilk akınından birkaç yıl sonra yapıldığına dair mühim delili olma
dığı fikrindeyim. Kanaatimce : Alâeddin'in seferi ilk Tatar akınından
(yani 1222-1223 den) evvelki 1221 veya 1222 yıllarında cereyan etmiştir.
Bu fikri takviye etmek için aşağıdaki mülâhazaları ileri sürebiliriz.
1) Sinop'un fethinden, yani 1214 den önce Türklerin Karadenizde
gemilere sahib olmalarına imkân yoktu. Birkaç sene zarfında büyük bir
ordu nakledebilecek donanma meydana getiremezlerdi. Bu nakliyatı an
cak Yunan gemileriyle, yani bu vak'ada Trabzon donanmasının yardı-
miyle, yapabilirlerdi. Bu donanmadan ancak 1223 senesinden önce, yani
büyük bir askerî muvaffakiyetten sonra Andronik'in eski antlaşmayı
9
iptal edip, Türklere ödemekte olduğu vergiyi kesmesinden evvel istifade
edebilirlerdi. Andronik'in elde ettiği kendisi için müsait bir antlaşmadan
sonra,Türklere Kırım'a sefer için gemi tedarik edeceğine inanmak çok
güçtür.
2) Alâeddin'in Kırım seferi 1222-1223 yıllarında (yani Tatarların
Kıpçak, Sugdak ve Ruslara karşı ilk akınlarından sonra) icra edilmiş ol
saydı, İbn-i Bibi'nin hikâyesinde, dehşet saçan Tatar akınlarının, daha
canlı bir intiba yaratacağı şüphesizdi.
6
Akad. Kunik, Uçen. Z a p . Ak. H a u k po I i I I I O t d . I I , vıp. 5, 738-346.
7
Akad. V. G. Vasilyevskiy, T r u d i , I I I , İstor. svedeniya o Suroje, str. C L X X V I .
8
Akad. Kunik, aynı eser, 742.
9
M u a h e d e n i n bir maddesini Türklere yardımcı asker temin etmek teşkil ediyordu.
P. Melioranskiy, aynı eser, 635-636.
1 0
Îbnü'1-Esîr, X I I , 249.