Diyanet iŞleri başkanliği yayinlari 1273 Halk Kitapları : 279 Yayın Yönetmeni Dr. Yüksel salman



Yüklə 6,82 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə13/46
tarix06.05.2018
ölçüsü6,82 Kb.
#42788
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   46

   BİR KİTAP VE MÜESSESE MEDENİYETİ OLARAK İSLAM   
49
sili noktasında ayırımcılığa gidilmesi, hatta bazı durumlarda 
cehaletin kutsanması burada dile getirilebilecek örneklerden 
sadece birkaç tanesidir. Üzülerek ifade edelim ki bu tutumun 
izlerine günümüzde de şahit olmak hâlâ mümkündür. Fakat 
tüm  bunlara  rağmen  gerilemenin  sorumluluğunu  tamamen 
dine ve onun müesseselerine fatura etmek en hafif söylemle 
insafsızlık olacaktır.
Günümüz dünyasında ilimlerin bu kadar çeşitlendiği, özel 
alanların ve ihtisaslaşma kanallarının her geçen gün daha da 
arttığı bir dönemde camii ve külliyeleri her türlü faaliyetin mer-
kezi olarak görmek elbette ki makul bir yaklaşım olamaz. An-
cak bu bizim dinî ve sosyal yaşamımız açısından çok önemli bir 
yere sahip olan bu müesseseleri layık olduğu seviyeye çıkarma 
emelimizden de vazgeçiremez. Özellikle toplumumuzun dinî 
ve dolayısıyla da manevi hayatının yeniden tesisi noktasında 
bu müesseseler mevcut durumlarından çok daha etkin bir hâle 
getirilebilir. Bunu yapabilmek için de ilk olarak zihnimizde 
yerleşik olan “cami” algısını yıkmakla işe başlamalıyız. Zira ca-
miiler günde sadece beş vakit namazların kılınıp terk edildiği 
mekânlar değildir. Bu mekânları öyle görmek büyük bir vebal-
dir. O sebeple camiiler çok fonksiyonlu, adeta toplumun yıp-
ranmış ve yorulmuş kalbinin tamir edildiği, manevi bir iksirin 
üflendiği mekânlar hâline gelmelidir. Kaldı ki bilhassa son on 
yılda Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu konuda takdire şayan bir 
gayret ve faaliyetinin olduğu hepimizce malumdur. Yeni inşa 
edilen camilerin projelendirilmesinden, ilmî materyallerin te-
minine kadar gösterilen özen bu gayretin en belirgin hamleleri 
olarak ön plana çıkmaktadır. Topluma verilecek din hizmetle-
rinin içerik ve şekil bakımından geliştirilmesi, çeşitlendirilmesi 
için merkez ve taşra teşkilatlarınca yürütülen çalışmalar da aynı 
şekilde dikkate değer bir seviyededir. Diğer taraftan iki binli 
yılların başından itibaren istihdam edilen personelin pedagojik 
formasyon bakımından daha donanımlı olması, yeni faaliyet 
alanlarının açılmasına, mevcut hizmetlerin çok daha etkin bir 
CAMİ VE KİTAP.indd   49
29.09.2016   15:34:16


  CAMİ VE KİTAP  
50
biçimde yürütülmesine imkân tanımaktadır. Aynı şekilde ku-
rumun bayan personelinin hem nicelik hem de nitelik bakı-
mından artmış olması, özellikle toplumumuzun her anlamda 
ihmal edilen bayan kesimine verilecek dinî tedrisatın gelişimine 
imkân sağlamaktadır. Bu imkân sadece bir eğitim olma nokta-
sında kalmamakta, bunun ötesinde hanımların sosyal yaşama 
kazandırılmasında da önemli bir vazife icra etmektedir.
Her camii ve mescit aslında Mescid-i Nebi’den bir şube, her 
ilim meclisi de bir bakıma o mescitte icra edilen ilim sohbetle-
rinden mülhem bir mirastır. Bu sebeple başta imamet vazifesi 
olmak üzere; din adına faaliyet yürüten herkes büyük bir has-
sasiyete ve mesuliyet duygusuna sahip olmak durumundadır. 
Zira birçok meslek, kurumsal ve bireysel sorumluluklar çerçe-
vesinde şekillenmişken; din adına hareket eden kişi ve müesse-
selerin mesuliyeti kendilerini de aşan bir karaktere sahiptir. O 
sebeple bu vazifeyi icra eden her fert ve kurum bütün bir İslam 
toplumunun sorumluluğunu taşıma duygusu ile hareket etmek 
zorundadır. Elbette ki böyle bir sorumlulukla hareket etmenin 
ilmî ve manevi her bakımdan çok güçlü olmak gibi bir maliyeti 
vardır. Bu sorumluluk da ancak böyle bir maliyeti karşılamaya 
hazır olmakla yerine getirilebilir. Geldiğimiz nokta itibariyle 
arzulanan seviyede değiliz belki ancak en azından hem fert hem 
de toplum düzeyinde sorunun farkında olmak, üzerine gitmek, 
bu eksikle yüzleşmek gibi bir kaygımız var artık. Ve bu bile tek 
başına çok önemli bir gelişme olarak kabul edilebilir. 
Dinimiz vahye dayalı dinlerin sonuncusu ve kemal nokta-
sıdır. Kitap, İslam medeniyetinin ayrılmaz bir parçası ve aynı 
zamanda taşıyıcı unsurudur. Bu hakikati dikkate alarak Müs-
lüman kitapla olan ilişkisini yeniden gözden geçirmeli ve bu 
ilişkide aksayan yönleri belirleyip tamir etmelidir. Çünkü böyle 
bir hassasiyet herkesten çok Müslümana yakışan bir davranış 
olacaktır. Kaldı ki içerisinde ilme, idrake, tefekküre ve aklet-
meye en çok vurgu yapılan kitap Kur’an-ı Kerim’dir. Böyle bir 
CAMİ VE KİTAP.indd   50
29.09.2016   15:34:16


   BİR KİTAP VE MÜESSESE MEDENİYETİ OLARAK İSLAM   
51
kitabın muhatabı olup gereğini yapmamak ise asla bir Müslü-
manın sergileyeceği tavır olamaz.
İslam medeniyetinin en güçlü olduğu dönemler hiç şüp-
hesiz ilme, sanata, edebiyat ve hikmete hak ettiği değerin ve-
rildiği dolayısıyla sanatkâr, mütefekkir, şair ve âlimlerin önde 
tutulduğu dönemlerdir. Tefekkürün iş gördüğü, ilim ve sanat 
adamlarının eserler verdiği yıllarda İslam toprakları yedi veren 
mümbit topraklar gibiydi. Ancak ne zaman ki Müslümanlar 
hikmete olan aşkını ve bağlılığını kaybetti, işte o andan itiba-
ren gerileme ve çözülme baş gösterdi. Aslında bu her millet ve 
medeniyet için geçerli olan bir durumdur ve dolayısıyla sadece 
İslam medeniyeti için söz konusu edilecek istisnai bir husus de-
ğildir. Fakat biz yine de meselenin bizi ilgilendiren bu yönüne 
duyarlı olmak durumundayız.
İlim beşikten mezara tüm bir hayatın mesaisine talip olan 
bir eylem olarak çıkar karşımıza peygamberin dilinde. Öyle 
ki başka hiçbir eyleme bu denli uzun bir meşguliyet süresi 
biçilmemiştir. Yine ilim, mesafelerin engel tanımadığı bir emel 
olarak çıkar karşımıza Peygamber (s.a.s.)’in dilinde. Zira Çin’de 
bile olsa alınıp gelinmesi gereken yitik bir maldır Müslüman 
için o. Diğer taraftan peygamberlere varis olmanın bir aracıdır 
ilim. İlim sayesindedir ki dinî geleneğimiz içerisinde sadece 
âlimler peygamberlere mirasçı olarak kabul edilmiştir. En kut-
sal değerler uğrunda verilen cana eş tutulan hatta ondan da 
üstün görülen bir eylemdir ilimle iştigal etmek. Çünkü nefsin 
tezkiyesi, onunla mücadele, kutsal olanı bilme, ona değer atfet-
me, nihayet o değerler uğrunda fedakârlık yapabilme duygusu-
nun inşası da yine ve ancak ilimle elde edilebilecek bir vasıftır. 
İlme bu kadar değer atfeden; mescitleri inşa, ihya ve imar 
etmeyi mümin olmanın delili sayan bir inanca gönül vermişler 
olarak bizler ne yapacağız öyleyse? İnancımız ehliyet ve ema-
net mefhumlarına son derece önem atfetmiştir. İdeal olan, ehil 
olanın emanet duygusu ile vazifesini icra etmesidir. O sebeple 
CAMİ VE KİTAP.indd   51
29.09.2016   15:34:16


Yüklə 6,82 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   46




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə