166
rını taşıyacak. Güzeldere Çayı üzerinde Gölge-
liyamaç ve Çocuktepe, Şemdinli ile Yüksekova
ilçeleri arasındaki Bembo Çayı
üzerinde de Bey-
yurdu ve Aslandağ barajları inşa ediliyor. “(4)
Kürdistan’daki gerilla mücadelesinin dene-
yimli komutanlarından Murat Karayılan, yaz-
dığı “Bir Savaşın Anatomisi” isimli kitabında
önemli bir tespit yapar; “Kürt gerillasının tek
stratejik ortağı Kürdistan dağlarıdır” der.
Türk devleti HES ve baraj politikası ile, bu
stratejik ortaklığı nihayete erdirmek istemekte-
dir. Fırat, Dicle, Munzur, Aras Irmakları, Pülü-
mür, Mercan ve Peri vadisinde tamamlanan ve
yapımı devam eden onlarca HES ve barajın ya-
pılış amacı, Kürdistan coğrafyasının tamamen
ve köklü şekilde değiştirilmesidir. Bu barajlar ve
HES’ler tamamlandığında yüksek ve erişilmez
dağlar arasındaki derin vadiler su ile, 60-80 yıl
sonra ise suların taşıdığı
toprak ve alivyonla do-
lacaktır. Kürdistan coğrafyası küçük tepelerden
oluşan büyük bir ovaya dönüştürülecektir. Pla-
nın birinci hedefi ve amacı budur.
Munzur suyu üzerinde 8 baraj (5), Botan
Çayı üzerinde 7 baraj inşa edilmektedir. Şırnak
ve Hakkari arasındaki akarsular üzerinde 11
baraj (6) inşa ediliyor. Erzurum sınırları içinde
tamamlananlarla birlikte yapımı süren 22 baraj
vardır. Kars ve Ardahan’da yeni barajlar yapıl-
maktadır. Kürdistan’da yapımı tamamlanan ve
yapım aşamasındaki baraj sayısı 53 adettir. (7)
Ekonomiye katkı ve enerji ihtiyacı amacıy-
la yapıldığı iddia edilen bu barajların ortalama
ömrü 60-80 yıldır. Bu süre içinde ekonomiye
büyük bir katkı sağlamadıkları da kesindir.
“Munzur Vadisi içinde kurulan 8 adet baraj
tipi HES ve 2 adet nehir tipi HES’ler ‘Munzur
Projesi’ olarak anılmaktadır. Tümü enerji amaç-
lı olan HES’ler tamamlandığında toplam 384,5
Mw güçle yılda 1571 Gwh enerji üretilecek, eko-
nomiye 80 milyon dolar katkı sağlayacaktır. Bu
değer Türkiye enerji üretiminin %0,97’sidir.” (8)
“Munzur Projesi” bu barajları yapmayı
planlayan aklın iyiniyetli olmadığı, amacın
üzüm yemek değil, bağcıyı topraklarından ko-
varak ekmeğe muhtaç
hale getirmek olduğunu
açıkça ortaya koymaktadır.
Barajların yapımındaki ikinci stratejik amaç
ise, Türkiye’nin diğer bölgelerine göre nüfus ar-
tışı gösteren Kürdistan’ın nüfus artışını durdur-
ma ve toplu haldeki Kürt nüfusunu dağıtmaktır.
Kürt nüfusunu bölme, dağıtma ve bir arada ya-
şamasını engelleme amaçlıdır. Kürt halkı ile eşit
ve özgür bir yaşamı reddeden Türkiye Cumhu-
riyeti Devleti, Kürt nüfusunun artışını, başın-
dan itibaren büyük bir tehdit gibi görmektedir.
MHP İstanbul Milletvekili, eski Büyükel-
çi Aktan, Kürtlerin nüfus artışından
duyulan
korkuyu Radikal gazetesindeki köşe yazısında
şöyle ifade etmişti: “...Asıl önemli sorun Bölge
nüfusunun Türkiye geneline oranla birkaç kat
yüksek olması. Doğu ve Güneydoğu’daki Kürt
nüfusun bu artış hızıyla 2025’te ülkenin geri ka-
lan nüfusuna eşit olacağı hesaplanıyor. İyimser
tahminler Kürtlerin bu hedefe en geç 2035’te
ulaşacağını gösteriyor...” (9)
Aktan’ın bu görüşleri ve Tayyip Erdoğan’ın
her fırsatta tekrarladığı “en az üç çocuk yapın”
tavsiyesinin ana kaynağı, MGK’nn 20 Kasım
1996 tarihli rapordur. Bu raporda Kürt nüfusu-
nun artışı ciddi bir tehlike ve tehdit olarak nite-
lendirilerek alınacak tedbirler sıralanmaktadır:
“Kürtlerin oturduğu bölgelerde nüfus ar-
tışı diğer bölgelerden yüksektir. Kürt nüfusu
2025’te toplam nüfusun yüzde 50’sinin üzerine
çıkma eğiliminde. Bu,
Kürt milliyetçiliğinin
canlı tutulmasıyla birlikte düşünüldüğünde,
bunun da milletvekili sayısına oranlaması uzun
vadede Türkiye için vahim tehdit oluşturabilir.
Bölge’de nüfus planlaması seferberliği elzemdir.
Az çocuğa prim ve çok çocuğa vergi gibi radikal
önlemler gereklidir.”
MGK’nin 1996 yılındaki bu raporunun ar-
dından Kürdistan illerinde “nüfus kontrolü ve
aile planlaması” adı altında doğurganlık ora-
nını düşürmeye dönük, kısırlaştırma da da-
hil bir dizi politika uygulamaya konulmuştur.
2005 yılında yapılan MGK toplantısının sonuç
raporunda, “Güneydoğu Eylem Planı” başlığı
altında “Kürt nüfusunun artış hızı, bölgenin
doğurganlık oranı ve Kürt illerinden göç ve göç
Fiziki ve kültürel soykırıma
karşı dağlara çekilmek ve nü-
fus olarak çoğalmanın dışında
bir “tedbir” geliştirememiştir
167
alan illerin nüfus artışları” ele alınmıştır. MGK
hala bu konuda planlamalar yapmakta,
CHP ve
Kemalist ideolojideki sivil toplum örgütlerinin
katılımı ile Kürt nüfus artışını durdurma kam-
panyaları düzenlemektedir.
Son 40 yılda Kürt özgürlük mücadelesinin
gelişmesi ile Kürt kimliği, Kürt dili ve kültürü-
nün kaba imha ve inkar politikaları boşa çıka-
rılmıştır. Kürt gerçeği kabullenilmek zorunda
kalınınca, bu kez inkar ve imha, daha tehlikeli
ve daha derin bir politikayla sürdürülmek is-
tenmektedir. Kürdistan coğrafyası barajlar ve
HES’ler ile paramparça edilerek “dağ ülkesi”,
“baraj ülkesi”ne dönüştürülürken, Kürdistan’ın
işgali bu kez istimlak
edilerek göl ve barajlarla
tamamlanıyor. Kürdistan halkı topraktan ko-
parılarak mülkiyetsiz bırakılıyor.
“Ekonomisi ve üretimi toprağa bağlı olmayan
bir toplumda mülkiyet askıda kalır. Oysa; yaşa-
ma şartları, doğrudan doğruya toprağın işlen-
mesi ile üretiliyorsa; yani toprağı işletmeksizin
toplum, geçimini sağlayamaz olmuşsa; mülkiyet
ilişkisi, kopmaz bağları ile toprağa kök salmış de-
mektir. Toplum, kendi öz varlığını yeniden üret-
menin temel şartı olarak kesinlikle sahip çıktığı
toprağı ne yerinden oynatabilir, nede bırakıp
gidebilir. Böylece; mülkiyet ilişkisi de kararlı,
sürekli ve yerleşik bir karakter kazanır.” (10)
İşte Türk devleti, Kürt halkının köklerini
söküyor, toprakla bağlarını koparıyor,
sürekli
ve yerleşik karakterini bozuyor; baraj ve nüfus
politikaları ile kültürel soykırımı gerçekleştiri-
yor. Kürdistan coğrafyası barajlar, HES’ler ve
sulama göletleri ile bozularak parçalanmakta,
Kürdistan toplumu topraklarından kopartı-
larak nüfusu dağıtılmaktadır. Bir halkın ken-
disine yeterli ekonomisi gaspedilmekte; dili,
kültürü, gelenek ve görenekleri asimilasyona ve
imha politikaları ile kültürel soykırıma tabi tu-
tulmaktadır.
Kaynakça
1)Sümerli Ludingirra, Muazzez İlmiye Çığ, Kaynak Yayınları, 4.Basım-2002, s.56, s.43
2)Kürt Sorunu
ve Demokratik Ulus Çözümü, Abdullah Öcalan, Mezopotamya Yayınları-2012, s.81
3)Ya Çek Defteri ya Cruise Füzesi, Arundtati Roy, Agora Kitaplığı-2004, s.20
4)Hürriyet , 26 Ekim 2011, Ramazan Yavuz- Bayram Bulut, Sınırda PKK’ya karşı planlanan 2 baraj
tamamlandı.
5)Munzur Vadisinde yapımı planlanan barajlar: Akyayık, Kaletepe, Bozkaya, Konaktepe 1,
Konaktepe 2, Mercan, Pülümür ve Uzunçayır barajları.
6)Sınırda yapımı süren barajlar: Uludere’nin Hezil ve Ortasu çayları üzerindeki barajlar Silopi,
Şırnak, Uludere, Ballı, Kavşaktepe, Musatepe ve Çetintepe adlarını taşıyacak. Güzeldere Çayı üze-
rinde Gölgeliyamaç ve Çocuktepe, Şemdinli ile Yüksekova ilçeleri arasındaki Bembo Çayı
üzerinde de
Beyyurdu ve Aslandağ barajları inşa ediliyor.
7)http://tr.wikipedia.org/wiki/Türkiye’deki barajlar listesi
8)Munzur Suyu Projelerinin Bölgesel Kalkınma Açısından İrdelenmesi, Yusuf Karakılıç-Ferda Koç.
9)Radikal-24 Kasım 2005, Gündüz Aktan.
10)Toplum Biçimlerinin Gelişimi, Dr.Hikmet Kıvılcımlı, Ekim Yayınevi-1970, s.49