Büyük Dinleri Tanımak



Yüklə 379,11 Kb.
səhifə11/52
tarix01.08.2018
ölçüsü379,11 Kb.
#59924
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   52

2. Taoizm


Tao veya Dao (Taoculuk) M.Ö. 517 yılında vefat eden bilge Lao Tzu’ya aittir. Lao Tzu’nun gerçekten var olduğu veya yalnızca efsanevi bir kişilik olduğu konusunda uzmanlar arasında ihtilaf vardır. Mesela Sint’ten anlaşıldığı üzere o, M.Ö. 604 yılında Çin’de dünyaya gelmiş ve bir müddet padişahın sarayında arşiv sorumluluğunu üstlenmiştir. Lao Tzu, bir süre sonra bu görevi terk etmiş ve kendi ruhunu eğitmek için tüm işlerden hatta ilim tahsilinden dahi el çekerek evine çekilmiştir. İnsanlar onun hakkında oldukça meraklanmış ve onun düşüncelerini öğrenmek amacıyla ziyaretine gitmişlerdir. Söylendiğine göre Konfüçyüs de onu görmeye gidenler arasındadır. Bir süre sonra o, insanların sıkça gelip gitmesinden yorulur ve bu nedenle de doğup, büyüdüğü topraklardan göç eder. Şehir surlarının bekçilerinden biri onu göç ederken gördüğünde ona kendisine bir şey öğretmesini rica eder. Lao Tzu bir kenara çekilerek ona bir risale yazar. Yazmış olduğu o cep kitabı günümüzde de mevcuttur. Onun adı “Tao Te Ching” yani Tao’nun risalesi ve onun özelliğidir. Bu risale, bazılarının mefhumu belirsiz olan bir takım kısa sözleri içermektedir. Risaleyi bekçiye verdikten sonra oradan ayrılır ve artık ondan bir haber alınamaz. Bazıları onun M.Ö. 517 yılında öldüğünü söylemişlerdir.

Lao Tzu’yu efsanevi bir şahıs bilenler, ona ait felsefenin Konfüçyüs’ün zamanından daha eskiye dayandığını ve adı geçen risalenin de önceden var olduğunu söylemektedir.

2-1. Lao Tzu ve Tao Te Ching Felsefesi

Lao Tzu’ya nispet verilen bu cep kitabı bir kişinin düşüncelerinin sonucu değildir. Asırlar boyu birçok yenilikler gerçekleşmiştir. Ancak içeriğinin çoğunluğu milattan önce dördüncü asra aittir.

Çin’in eski filozoflarına göre âlemdeki bütün hareketler “Tao” adıyla bilinen bir düzenin etkisi altındadır. Tao Çincede “Yol” anlamındadır. Köken olarak nehir yatağına verilen isimdir. Bu felsefenin takipçileri âlemdeki değişiklikler için tıpkı bir nehir yatağı gibi sabit bir kanuna inanmaktaydılar. Onlara göre Tao’nun başlangıcı ve sonu yoktur. Madde âlemi oluştuktan sonra dengelerin sağlanabilmesi için Tao harekete geçmiştir. Bu yüzden Tao sözcüğü Yunancada uyumluluk anlamına gelen “Cosmos” kelimesine yakındır. Yunanlar evreni Cosmos olarak adlandırmaktaydılar.

Tao Te Ching kitabında şöyle geçer:

“Varlıklar doğal yollarından ilerlediği sürece tam anlamıyla uyum içerisinde hareket edecektir. Çünkü bu hareket Tao ile uyum içerisindedir. Ancak her hangi bir şey doğal yolundan saptığında uyumluluğunu da yitirir. İnsanın gayesi kendisini Tao ile uyumlu bir hale getirmek olmalıdır.”

2-2. Chang Thzeu ve Onun Makaleleri

Chang Thzeu, Lao Tzu’dan sonra Taoizm’in en meşhur filozofudur. Onun milattan önce dördüncü asırda farazi üstadı Lao Tzu’nun öğretilerini yaydığı söylenmiştir. Bu bilgeye otuz üç makale nispet verilmiştir ve bu makalelerin çoğu kesin olarak ona aittir. O âlemdeki değişiklikleri deveran şeklinde ifade etmiştir. Ona göre tezat içerisinde olan şeyler bir birleri üzerinde etki gösterirler ve yok olurlar. O, hayır ve şerrin nispi olduğuna inanmakta ve düşüncelerini ifade etme yolunda örneklerden çokça faydalanmıştır.

2-3. Resmi Din

İlk olarak miladi 165 yılında bir Çin imparatoru tarafından Lao Tzu adında bir mabet yaptırıldı ve bu tapınağa birçok değerli hediyeler sunuldu. Ancak Taoizm yedinci asra kadar pek bir ilerleme kaydedemedi ama yedinci asırda Çin’de resmi din olarak tanındı. O dönemde Buda ve Konfüçyüs mektepleri Çin’de bir hayli yaygındı. Bazı kimseler Buda dininin Hindistan’dan Çin’e geçtiğini ve yerli bir din olmamasını öne sürerek Taoizm’i yaymaya başladılar. Bir takım adap ve gelenekler meydana getirip, çeşitli şeyler için ilahlar gündem ettiler. Buna rağmen Taoizm’in Çin’deki taraftarları yine de az idi ve yavaş yavaş da yok oldu. Çin Komünist devletinin dini düşüncelere karşı ciddi bir tepkisi olmasına rağmen hala bu dinin sihir alanına ilgi duyan kimseler bulunmaktadır.

3. Şinto


Tanrıların yolu anlamına gelen Şinto, eski Japon dinlerindendir. Japonlar bu dini Amaterasu adıyla bilinen güneş tanrısını atalarının yurdunun koruyucusu bilmektedirler. Saltanat ailesini de bu tanrının soyundan ve o tanrının tecessümü olarak tanımaktadırlar.

3-1. Toplumsal Geçmişi

Buda Mahayana dini miladi olarak yaklaşık 552 yılında Japonya’ya girmiş ve Şinto’yla karşılaştıktan sonra birçok Buda unsurunu Şinto mektebine aktarmıştır. Milli ilahlara ve imparatora tapmak, ölüler için saygı gösterip, kurban kesmek ve vatan perestlik bu dinin adaplarındandır. Zen dininden belli bir ölçüde ilham alan ve yiğitlerin yöntemi anlamına gelen Bushido mektebi, yiğitliği ve şeref için mücadele vermeyi gerektirmekteydi. Buna göre askerler yenilgiye uğradıkları zaman bir törenle hayatları boyunca yanlarında taşıdıkları hançerle kendilerini öldürüp, vatan yolunda şehit olurlardı. Şinto dini de defalarca kez yenilikler yaşamıştır. 1946 yılında imparatora tapmak yine imparatorun kendisi tarafından kaldırılmıştır. Günümüzde bu din Japonya’da Buda dininin yanında hayatını idame ettirmektedir.

3-2. Şinto’nun Kitapları

Şinto dininde geçmişlerin adap ve geleneklerini içeren kitaplar görülmektedir. Bu kitaplar değişik dönemlerde hazırlanmıştır. Onlardan biri miladi 806 yılında yazılmış ve din âlimlerinin savunulması hususundaki eski öyküleri ele almıştır. Diğer bir kitap ise onuncu asra aittir ve Şinto’nun ibadetlerini, amellerini, geleneklerini ve özellikle de imparatora tapmanın adabını ele almıştır.

3-3. Riyubu

Sonunda Buda dini miladi VIII. asırda Japonya’da tamamen yaygınlaşmış ve ülke yetkilileri onu kabul etmiştir. Böyle bir durumda yerli ve eski din olan Şinto dini ile yabancı ve yeni olan Buda dini bir noktada birleştirilmeliydi. İşte böylesi bir dönemde bazı Buda âlimleri eski Japon ilahlarının her birinin aslında Buda-sattva olduğunu ve orada ortaya çıktığını mukaşefelerinin bir sonucu olarak ilan ettiler. Aynı şekilde güneş tanrısı olan Amaterasu’nun Buda’nın tam anlamıyla Japonya’da ortaya çıkması olarak ilan ettiler. Bu mektebe, karma Şinto dini anlamına gelen Riyubu denildi ve bu şekilde tebliğ edildi. Bu yöntemle Şinto dini yenilendi ve ihya edildi.

3-4. Resmi Din

Yaklaşık dokuz asır sonra yani XVII. asırda bazı din önderleri eski Şinto’nun ihya edilmesinin iyi olacağını söylemişlerdir. Sonunda 1867 yılında Japon halkının sosyal yaşantısında yeni gelişmeler gerçekleşmiş ve Amerikalı yolcuların Japonya’ya uğramasıyla bu ülkenin kapıları turistlere açılmıştır. Bir süre sonra Japon imparatoru Şinto’yu resmi din ilan ederek, Buda dinine ait şeylerin ondan ayıklanması emrini verdi. Bu iş başlangıçta kaba-kuvvet ve güç kullanılarak gerçekleştirildi. Çünkü insanlar hala Buda dinine bağlıydılar. Nihayet 1889 yılı anayasasında Japon halkının tamamı için mutlak din özgürlüğü resmiyet kazandı. Ancak devlet Şinto dininin tarafını tutuyordu.

Şinto, Amerika’nın 1945 yılında Japonya’ya atom bombaları atıp, bu ülkeyi işgal ettiği ana kadar devlet dini olarak kaldı. Onun öğretileri gençleri batı uygarlığının nüfuzuna karşı cesaretlendiriyordu. 1945 yılından sonra bu dinin merasimlerini yerine getirmek serbestlik kazandı.



Yüklə 379,11 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   52




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə