Büyük Dinleri Tanımak



Yüklə 379,11 Kb.
səhifə14/52
tarix01.08.2018
ölçüsü379,11 Kb.
#59924
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   52

5. Mazdek Dini


Toplumsal krizlerin dini inançların oluşmasında önemli bir rolü vardır. Böylesine kritik zaman ve mekânlarda tesis edilen dinler, genele de yayılmaktadır. Tümüyle toplumsal bir din olan Mazdek dini bu iddianın şahitlerindendir. Firdevsi Şehnamesinde Kavad’ın krallığından söz ederken Mazdek’in ortaya çıkışı hakkında genişçe açıklama yapmaktadır. Firdevsi şöyle der: “Mazdek, kriz döneminde halkı ambarlara saldırmaları için ayaklandıran ve bu yolla meşhur olan bir bilgindir.”

5-1. Mazdek’in Hayatı

Bamdad’ın oğlu Mazdek, Kavad’ın M.S. 488-531 yıllarındaki padişahlık döneminde bilginler ve bilim adamları arasından şu anda “Kut’ul Emare” olarak bilinen Dicle nehri kenarındaki Mazarya şehrinde kıyam etti. Tarihçiler ve hatta ona muhalif olan kimseler bile onun akıl, mantık ve üstün özelliklerine değinmişlerdir. Onun takvalı ve sade giyinen bir kişi olduğunu söylerler.

Mazdek hiçbir zaman peygamberlik iddiasında bulunmadı. O kendisini, miladi yaklaşık 300 yılında Mani dininde reformlar yapan, İran ve Roma’da takipçileri bulunan Bondos’un takipçisi bilmektedir.

5-2. Mazdek’in Kıyamı

Firdevsi Şehnamesinde şöyle yazmaktadır:

“Mazdek, bilge ve hatip bir kişiydi. Bir gün ülkesinde aç ve yoksul insanların padişahın sarayının etrafında toplandıklarını ve ondan ekmek istediklerini gördü. Sarayda iyi bir konumu olan Mazdek, padişaha: “Eğer birini yılan ısırır ve ölecek duruma gelir, fakat onun arkadaşı veya komşusunun elinde her derde deva ilaç bulunmasına rağmen onu vermekten sakınırsa, bu şahsa ne yapmak gerekir?” diye sordu. Kavad bu soru üzerine: “Onun cezası ölümdür” dedi. Mazdek yine sordu: “Eğer insanların ekmeğe ihtiyacı olur ve elinde ekmek bulunan kimse onlara ekmek vermezse onun cezası ne olur?” Kavad: “Onun cezası da ölümdür” dedi.

Mazdek insanlara şöyle dedi: “Ambarlara saldırın, yiyecekleri alın ve açlıktan kurtulun.” Onlar böyle yaptığında Kavad, Mazdek’i azarladı. Bunun üzerine Mazdek şöyle dedi: “İnsanlar aç ve ambarlar dolu idi. Ben bu işi senin görüşün doğrultusunda yaptım.”

Ondan sonra, Mazdek meşhur oldu ve Kavad da onun ortak inancını kabul ederek, onun yayılmasını destekledi. Soylular ve Zerdüşt din adamları Mazdek’e karşı kıyam ettiler ve onun dinini kabul eden Kavad’ı bile tahttan indirdiler. Kavad daha sonraları tekrar tahtını ele geçirmeyi başardı ama ondan sonra Mazdek’in taraftarlarını desteklemedi. Onun oğlu ve halefi olan, soyluların ve Mubedlerin desteğini alan Anoushirvan, 528’de Mazdek ve takipçilerinden birçoğunu öldürdü. Onlardan can tehlikesi bulunan bir grup saklandılar ve İslam’ın zuhurundan yıllar sonrasına kadar bazı vakitler açığa çıktılar. İslam’ın ilk asırlarındaki bazı içten pazarlık yapanların Mazdek inancına eğilimleri vardı.

5-3. Görüşler

“Mazdekname” adlı bir kitapta toparlanan Mazdek’in düşünceleri İslam’ın zuhurundan sonra İbn-i Mukaffa tarafından Arapçaya tercüme edilmiş ve yıllarca varlığını korumuştur. Ancak şu anda bulunmamaktadır. Mazdek’in bazı yönlerden Konfüçyüs ve Eflatun ile benzerliği de vardı. Çünkü onun mezhebi tamamen siyasi ve toplumsal bir mezhepti. Mazdek bir tür mal ortaklığını tebliğ ediyor ve insanlar arasındaki mesafeyi ortadan kaldırmak için çalışıyordu. Soylular ile soylu olmayanların evlenmesini caiz biliyordu. Mazdek’in cinsel paylaşıma inandığı şeklinde yayılan bilgi doğru değildir.

Yedinci Bölüm İslamdan Önceki Arap Dinleri

1. Cahiliye Dönemi Araplarının Din Anlayışı


Araplar iki gruba ayrılmaktaydı: Kâhtaniler ve Adnânîler. Kâhtani Arapları Sami ırkından eski bir kavim olup, Arap yarım adasında ve özellikle de onun güneyinde yaşıyorlardı. Adnânî Arapları da kendi soylarını Hz. İsmail’in (as) soyundan olan Adnan’a dayandırmaktaydılar. Arapların en tanınmış, güçlü, İslam’dan önce ve sonra öncülük eden kabilesi Kureyş idi ve Adnânî Araplarından sayılmaktaydılar. Peygamber Efendimiz (saa), onun halifeleri ve İslam’ın ilk dönemindeki yüce şahsiyetler bu kabileden idiler. [1]

Araplar İslam’dan önce göçebe ve okuma-yazma bilmeyen bir kavim olarak tanınmaktadırlar. İslam dini, o kültürden yoksun dönemi “Cahiliye Dönemi” olarak adlandırmaktadır. Bu nedenle o döneme ait kaydedilmiş herhangi bir tarih bilgisi bulunmamaktadır. Var olan bilgiler, sözlü alıntılar olup, İslam medeniyetinin zuhurundan sonra kaleme alınmıştır. Günümüz bilim adamları o konuların çoğunu kabul etme konusunda tereddüt içerisindedirler. Bu hususta Kuran-ı Kerim’de ve hadislerde geçen değerli konular cahiliye dönemindeki Arapların bazı ahlaki ve inançsal boyutuna ait genel konulardır ve tarihsel konuları açıklama hedefi taşımamaktadır.

Mısırlı büyük âlim Taha Hüseyin XX. yüzyılda oryantalistleri takip ederek cahiliye Araplarına ait nakledilen konuları tenkit etmiş ve bu konuda bir eser oluşturmuştur. Iraklı bilimci Dr. Cevat Ali de Arapça on cilt olarak “el-Mufessel fi Tarih’il Arab Kabl’el İslam” adıyla değerli ve büyük bir ansiklopedi yazmıştır. Bu ansiklopedi cahiliye Araplarının bütün tarihsel ve kültürel yönlerini ele almaktadır.

Cahiliye Araplarının en bilinen dini inançları putperestlik idi. Bu inanç hatta Adnânîler arasında bile bir hayli yaygındı. Bazı Araplar da Yahudilik ve Hıristiyanlığa yönelmişlerdi.

 

[1]      Add ve Semud gibi yok olan Arap kabilelerine Arab-ı Bâide deniyor. Kâhtaniler, Arab-ı Aribe ve Adnânîler ise Mustağribe olarak adlandırılıyorlar. İslam’ın yayılmasından sonra Arap kültürünü ve dilini kabul eden Arap yarımadası dışındaki Arapların özel bir ismi yoktur.

2. Arapların Tanrıları


Arapların da diğer putperestler gibi farklı şekillerde birçok tanrıları vardı. Bu tanrılardan bazıları insan, bazıları hayvan ve bazen yarı insan, yarı hayvan şeklinde olup veya doğal şekillere sahip özel taşlar idiler. Bu tanrılardan bazıları yerli ve bazıları da diğer kavimlerden alınmışlardı. Genellikle tarihçiler Arabistan’da putperestliğin kurucusu olarak Amr b. Luha isminde bir şahsı tanıtıyor ve şöyle diyorlar:

“O, Şam’a bir yolculuğunda bir grubun puta taptıklarını gördü. Onlara putun özelliği hakkında soru sorduğunda onlar şöyle cevap verdiler: Bu put bizlere yardım ediyor ve bu topraklara yağan yağmur da onun bereketindendir. Bu nedenle o şahıs bir put sahibi olmaya ilgi duydu ve Hubel ismindeki putu onlardan temin ederek Mekke’ye getirdi. Hubel Mekke sakinlerinin en ünlü putuydu.”

Günümüz âlimleri bu hikâyeye itina göstermez ve putperestlik için bir başlangıç noktası olduğunu kabul etmezler. Onlara göre putperestlik, tabiata tapmanın gelişmiş halidir. Buna göre Hicaz putperestlerinin diğer putperestler gibi ithal putları da vardı. Ürdünlü Nabatilerden esinlenerek yapılan Duschara (Zu’ş-Şera) putu bunun bir örneğidir.

Araplar bazı durumlarda mefhumları put şeklinde yapar ve onlara taparlardı. Aynen kaza ve kader tanrısı olan Manat gibi. Onların hayvan şeklinde tanrıları da vardı. Aynı akbaba şeklinde olan Nesr gibi. Bu tanrılar Totem temeline dayanmaktadır.



Yüklə 379,11 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   52




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə