YüZÜNCÜ yil üNİversitesi fen biLİmleri enstiTÜSÜ



Yüklə 5,01 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə48/50
tarix24.04.2018
ölçüsü5,01 Kb.
#40133
1   ...   42   43   44   45   46   47   48   49   50

 Tripinnat: Üçlü tüysü bileşik yaprak. Bipinnat yaprağın yaprakçıkları-nm pinnat 
olması. 
 Triplet 
Durum: Bir foton absorbe ederek aktive olan bir elektronun yüksek 
yörüngeli bir enerjiye geçmesi ve benzer dönme.  
 
Triplet Kod: Üçlü şifre. Bir peptid zincirinde bulunan amino asitlerin sırasını 
belirleyen ve DNA‘daki genetik bilgi birimleri olan kodonların (şifre) üç nükleotid 
sırası.  
 Triploblasti: Üç tabakalılık. Embriyonik gelişim sürecinde her 3 tabakanın da 
(endoderm, mezoderm ve ektoderm) oluşması.  
 
 
Triploit: Üç katlı kromozom takım.üç kromozom takımına sahip bir birey ya da 
hücre.  
 Tripsin: Protein sindirim enzimi. Proteinlerin  sindiriminde  görev  alan  protein   
yapısında   enzim. Sindirimde katalizör görevi yapar. 
 
 
 
Triternat: Ana yaprak sapının üç sapçığa ayrılarak o sapçıkların tekrar üçe 
ayrılması ve birbirinin ucunda üçer yaprakçığı bulunan bileşik yaprak.üç ayrılma. 
 Trofallaksis: Böcek besin alış verişi. Bir böcek kolonisi bireyleri arasında besin 
ve salgı maddesi alış-verişi.   
 
 
 
 
 
 
Trokofor: Poliket ve Arkiannelit’lerin gelişimlerini simgeleyen ve Mollüsk 
larvasını andıran 
bir 
larva 
formu. 
     
 Trombin:  Pıhtılaştırma ana görevlisi. Protrombinden türevlenen ve fibrinojeni 
fibrine dönüştüren enzimdir. Kanın pıhtılaşmasında iş görür. Örnek: Trombin, genelde 
kanda aktif olmayan protrombin halinde mevcuttur. Aktif olmadığı için protrombin, 
fibrinojeni işleme sokarak pıhtılaşma için gerekli olan fibrin maddesinin oluşmasını 
sağlamaz. Böylece canlı, kontrolsüz bir pıhtılaşmanın ölümcül etkilerinden korunmuş 
olur. 
 
    
 Trombokinaz: Pıhtılaştırma enzimi. Trombositlerin salgıladığı pıhtılaşmada  rol  
oynayan  enzim. 
 Trombosit: Kan pıhtılaştıran. Kan   pulcukları   pıhtılaşma  ile   görevlidir. 
Trombus: Kan pıhtısı. Bir kan damarında ya da yürek odacıklarında bulunan ve 
oluştuğu yerde kalan kan pıhtısı. 
   
 
Tropizma: Yönelim hareketi. Yer değiştirmeyen bir organizmada bir dış 
uyartıya karşı meydana gelen bir büyüme tepkisi.   
 
 
 
Trunkat: Küt veya düz yaprak ayası. Yaprak ucunun veya kaidesinin kesik, 
yassı durumda olması.  


Trup: Birkaç erkek, üç ya da daha çok sayıda dişi ve bunların yavrularından 
oluşan bazı primat (kuyruksuz maymun) türlerinin toplumsal birliği.primat grubu-
birlikteliği 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Tuber: Yumru gövde. Patates gibi bazı bitkilerin besin depo eden şişkin yer altı 
gövdesi. 
 
 Tubul: Hücre içerisinde veya doku içerisindeki tüpsü yapılara verilen genel 
ad.hücre tüpsü yapıları. 
 
 
 
 
Tubulat: Tüpsü, tüp şeklinde, boru şeklinde.    
 
Tundra:  Ağaçsız düzlük kısım. Güneyde tayga, kuzeyde kutup buzulları 
arasında kalan ağaçsız düzlük. Düşük sıcaklığı, kısa bir büyüme devresi ve yılın büyük 
bir kısmında donmuş topraklarıyla tipiktir. 
 Turgor 
Basıncı: Şişme, sıkışma, bitki iç basıncı. Bir bitki hücresinin osmosla su 
alarak  şişmesi ve sitoplazmanın çepere basınç yapmasıyla belirlenen hücre içi basınç. 
Bu basınç hücre içine daha fazla su girmesini önler. 
 Turnover 
Sayısı: Yenilenme sayısı. Bir enzim molekülü tarafından bir dakikada 
aktive edilen substrat molekülleri sayısı.  
 
Tüberkül: Topuzlu. Topuzcuk şeklindeki küçük ve yuvarlak çıkıntı ya da 
kabartılar. 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Tüberküloz:  Verem.  Mycobacterium tuberculosis tarafından oluşturulan 
hastalık.  
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Tümör (Villus): Kist, kitle. İnce bağırsağın iç yüzeyindeki, sindirilmiş besinleri 
emip kana karıştıran parmaksı uzantılar. 
 Ubikinon: Koenzim. Ets elemanı. Elektron taşıyıcı sistemin bir elemanı. 
Elektronları alıp veren, 6 karbonlu bir halkadan oluşan bir baş ve karbon atomları 
zincirinden oluşan uzun bir kuyruğu vardır.  
 
 
 
 
Ultramikro: 
Çok 
mikro. 
    
 
Ultramikrotom: Kesit alan. Elektron mikroskobunda incelemek üzere özel 
olarak hazırlanmış örneklerden 200-1000 Angström kalınlığında kesitler almaya 
yarayan bir alet.  
 
Ultrasantrifüj: Yüksek devirli santrifüj. Solüsyon içindeki protein, nükleik asit 
gibi makromoleküllerin ayrılmasında, hatta plazmit DNA, mitokondriyel DNA veya 
kromozomal DNA olarak ayrılmasında kullanılan yüksek devirli santrifüj.  
Ultraviyole: Mor ötesi ışınlar. Dalga boyu 200-400 nm arası olan mor ötesi 
ışınlar.  
 


Umbella:  Şemsiyemsi,  şemsiye  şeklinde. Çiçek saplarının, çiçek kümesini 
taşıyan sapın uç kısmında ve aynı noktadan çıkması ile oluşan rasemoz çiçek durumu.
 
Umbilikus: Göbek izi. Fetüs de göbek bağının bağlandığı yerin izi. 
 Umbrakulat: Şemsiye şekilli. Situlusun şemsiye şeklinde olması. 
 
Undulat: Dalgalı. Kenarları dalgalı olan yapılar veya yapraklar için kullanılır.
 
Ungulatlar: Dört ayaklı memeliler. Bu hayvanlarda parmaklar az çok 
kaynaşabilir ve uçları boynuzsu bir madde ya da tırnakla korunabilir. 
 
 
Unguligrad: Tırnaklı koşma. Bazı hayvanların her ayağının bir ya da iki tırnağı 
ucundan destek alarak koşması hareketi. 
 
 Unilateral: Tek yanlı.Tüm çiçeklerin ana eksenin bir tarafında olması.
 
Unipolar: Tek kutuplu.Tek kutuplu olma durumu. Bazı sinir hücreleri yalnız tek 
bir uzantıya sahip olabilir (unipolar sinir hücresi).   
 
Uniseks çiçek: Bir eşeyli çiçek. bak. Diklin. 
 
 
 
Unsinat: Kanca, çengel şeklinde. Tüyün uç kışının bu şekilde olması. 
 
Urasil: U bazı. Yalnızca RNA yapısına katılan baz. 
 
 
 
Urens: Yakıcı tüylü, ısırgan tüylü. Dik ve genellikle uzun tüyler olup, 
dokunulduğu zaman tahrip eder. 
 
 
 
 
 
Urseolat: Testi veya ibrik şeklinde. Bileşik taç yaprakların kaidede şişkin uca 
doğru daralarak uzaması. 
   
 
Uterus: Rahim, koruyan yapı, döl yatağı. Dişinin üreme kanalında, içinde 
fetüsün geliştiği kaslı 
organ. 
     
 Utrikle: Torba şeklinde. 
 
 
 
 
 
 
Utrikulus: Kulak denge kesesi. Kulakta, vücudun dengesini sağlayan 
reseptörleri içeren zarsı labirentin iki bölmesinden büyük olanı.  
Üre:  İdrar oluşturan yapı.protein artığı. Karbonik asit diamidi. (NH2CONH2) 
Protein metabolizmasının suda eriyen art ürünlerinden biri. 
 
 
Üremi: Kan üre artışı. Kanda ürenin artması.    
 
Üreter: İdrar kas tüpü, idrar çıkaran yapı. İdrarı böbrekten sidik kesesine veren 
lifli kas tüpü. Örnek: Üreterler, insan anatomisinde, idrarı böbreklerden idrar torbasına 
taşır. Üreterler kaslı borulardır ve bu nedenle idrarı peristaltizm hareketleri ile ileri 
itebilirler. Yetişkinlerde, üreterler genellikle yaklaşık 25-35 cm uzunluğundadırlar. 
 
Üretra: İdrar zar kanalı. İdrarı idrar kesesinden vücut dışına çıkaran zarsı kanal. 
Örnek: Üretral akıntı, dizüri, pollaküri ile seyreden, infeksiyonlara sebep olabilir. 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 


Yüklə 5,01 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   42   43   44   45   46   47   48   49   50




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə