TüRKİye diyanet vakfi 4 İSLÂm ansiklopediSİ (28) 4



Yüklə 1,69 Mb.
səhifə22/38
tarix22.10.2018
ölçüsü1,69 Mb.
#75385
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   ...   38

HİN 604

HİND BİNT AMR

Hind bint Amr b. Haram b. Sa'lebe el-Ensâriyye es-Selemiyye Kadın sahâbî.

Medine'nin iki büyük kabilesinden biri olan Hazrec'in Benî Seleme kolundan olup Uhud Gazvesi'nde şehid düşen Abdullah b. Amr b. Harâm'ın kız kardeşi ve Câbir b. Abdullah'ın halasıdır. Annesi Hind bint Kays b. Kureym'dir. Benî Seleme'nin rei­si Amr b. Cemûh ile evlenen Hind'in bu evlilikten dört oğlu olmuştur.

Hicretten sonra Hz. Peygamber'e biat eden kadınlar arasında Hind de bulunu­yordu. Uhud Gazvesi'nde yaralanan müs-lümanları tedavi etmek için Medine'den savaş alanına giden dokuz (veya on dört) kadından biri de Hind idi. Kocası Amr b. Cemûh. oğlu Hailâd ve kardeşi Abdullah b. Amr'ın şehid edildiğini gören Hind, bunların cesetlerini devesine yükleyerek Medine'ye götürmek isteyince deve çök­müş, yönü Uhud tarafına çevrildiğinde ise koşmaya başlamıştı. Hz. Âişe Harre mev­kiinde rastladığı Hind'e olup bitenleri sor­muş, Hind de, "Hayırdır. Resûlullah sağ olduktan sonra hiçbir felâket önemli sa­yılmaz" cevabını vermişti. Hind devenin bu garip durumunu haber verdiğinde Hz. Peygamber, "Deve görevlidir; Amr sana bir şey söylemiş miydi?" diye sordu. Hind de topal olduğu için Bedir Gazvesi'ne ka­tılamayan Amr'm Uhud'a gitmeden ön­ce, "Allahım! Beni aileme zillet içerisinde geri döndürme, bana şehidlik nasip et" şeklinde dua ettiğini söyledi. Bunun üze­rine Resûl-i Ekrem şöyle buyurdu: "İşte deve bunun İçin yürümez. Ey ensar! Siz­den her kim Allah'a yemin etmişse yemi­ninde sadık olsun. Amr b. Cemûh bu sa­dık kimselerdendir. Ey Hind! Şehid edi­linceye kadar kardeşinin üzerine melek­ler gölge yaptılar ve nereye defnedilece­ğine bakıp durdular". Hz. Peygamber, şe-hidlerin defnedilmesinden sonra Hind'e kocası, oğlu ve kardeşinin cennette bera­ber olduklarını haber verince Hind ken­disinin de onlarla birlikte olması için Re-sûlullah'tan dua etmesini istedi. Vâkıdî. Hz. Peygamberle beraber Hayber Gazve­si'ne katılan Medineli yirmi kadın arasın­da Hind bint Amr'ın ismini de vermekte­dir.605



Bibliyografya :

Vâkıdî. et-Meğâzî, I, 264-266; II, 685; İbn Hi-şâm, es-S'tre, III, 99; İbn Sa'd. ei-Tabakât, 111, 566; VIII, 394; İbn Habîb. el-Muhabber, s. 404; İbn Abdülber, el-İsS'âb, IV, 424; İbnü'l-Esîr. Üs-dü't-ğâbe, VII, 293-294; İbn Hacer. el-lşâbe, IV, 426; Koksal. İslam Tarihi (Medine), İİI, 208-209; Hamîduilah. İstâm Peygamberi (Tuğ), I, 236.



HİND B. EBU HALE

(ö. 36/656) Hz. Peygamber'in üvey oğlu.

Babası, Hz. Hatice'nin ilk kocası olan Ebû Hâle Hind b. Zürâre et-Temîmrdir. Ebû Hâle'nin adı hususunda ihtilâf edil­miş, Nebbâş, Zürâre yahut Mâlik olduğu da söylenmiştir. Resûl-i Ekrem'in terbiye­si altında yetişen Hind genç yaşta müslü-man olmuş, Medine'ye hicret etmiş. Be­dir ve bir rivayete göre Uhud gazvelerine katılmıştır. Hind b. Ebû Hâle'nin Resûl-i Ekrem'den sonra ilk üç halife devrindeki hayatına dair bilgi bulunmamakla bera­ber Hz. Ali döneminde onun yakınında yer aldığı ve Cemel Vak'ası'nda şehid düş­tüğü anlaşılmaktadır. Kendisiyle aynı adı taşıyan oğlu Hind'in ise Mus'ab b. Zü-beyr'in yanında Muhtar es-Sekaf ye kar­şı yapılan savaşta (67/687) veya Basra'da vebadan öldüğü, halkın kendi cenazele­rini unutup Hind'in cenazesinde toplan­dığı, onun ölümüyle Hind b. Ebû Hâle'nin neslinin tükendiği söylenmektedir.

Hind b. Ebû Hâle'nin çok güzel konuştu­ğu bilinmekte olup onun adını unutulmaz kılan olay, Hz. Hasan'ın ona dedesini sor­ması üzerine Resûl-i Ekrem'in şemailini çok güzel bir şekilde anlatmasıdır.606



Bibliyografya :

Zübeyr b. Bekkâr. Ahbârû'l-muoaffakıyyât (nşr. Sâmî Mekkî el-Ânî). Beyrut 1416/1996, s. 293-298; İbn Kuteybe, el-Ma'ârif (Ukkâşe). s. 133; Tirmizî. eş-Şemâ'ilü'n-nebeuiyye {nşr. Fev-vâz Ahmed Zemirlî), Beyrut 1417/1996, s. 49-52; Belâzürî, Ensâb, I, 386-390; İbn Abdülber, el-lstfâb, III, 600-603; İbnü'l-Esîr. Üsdü't-gâbe (Bennâ). V, 308, 417-419; İbn Hacer. et-İşâbe (Bicâvî). VI, 557-558; İbn Kesîr, Şemâ'ilü'r-Re-sût. Kahire 1386/1967, s. 18, 50-54; Mehmed Râif Efendi, Muhtasar Şemâil-i Şerîf Tercüme­si", İstanbul 1304, s. 14-22; Abdülhayel-Kettânî. et-Terâübü't-idâriyye (Özel], III, 239-241.




HİND BİNT UTBE

Hind bint Utbe b. Rebîa b. Abdişems b. Abdimenâf b. Kusayy el-Kureşiyye {ö. 14/635) Ebû Süfyân'ın karısı.

Babası Utbe ve annesi Safiyye bint Ümeyye tarafından Hz. Peygamber ile ay­nı soydan gelir. Kendisi azılı İslâm düş­manlarından biri olduğu halde kardeşi Ebû Huzeyfe İslâmiyet'i ilk kabul eden­lerden biriydi. Hind önce Hâlid b. Velîd'in amcasının oğlu Hafs {Fâkih) b. Mugire el-Mahzûmî ile evlendi ve bu evlilikten Ebân adında bir oğlu oldu. Kendisini aldattığı­nı sanan kocasının onu babasının evine gönderdiği, yanıldığı anlaşıldıktan sonra ise Hind'in kocasını terkettiğine dair riva­yet çeşitli kaynaklarda yer almıştır.607 Eş seçiminde titiz dav­ranan Hind, babasına başvurarak kendi­siyle evlenmek isteyenlerin adlarını değil vasıflarını söylemesini istedi 608 ve adaylardan İslâmiyet aleyhindeki faaliyetlerin içinde yer alan Ebû Süfyân'ı seçti. Bu evlilikten de Muâviye ve Utbe adlı oğullan ile Cüveyriye ve Ümmü'l-Hakem adlı kızları dünyaya gel­di. İslâm aleyhtarlığı hususunda kocasın­dan geri kalmayan Hind. kardeşi Ebû Hu-zeyfe'nin Bedir Gazvesi'nde düşman saf­larında gördüğü babasını mübârezeye da­vet etmesine sinirlenerek onu bir şiirle hicvetti. Babası Utbe ve kardeşi Velîd ile amcası Şeybe'nin bu savaşta öldürülme­si üzerine onların intikamı alınıncaya ka­dar ağlamayacağını, koku sürünmeye­ceğini ve kocasıyla beraber olmayacağını söyleyerek Kureyşliler'den bu savaşta kay­bettikleri yakınlarının intikamını almala­rını istedi. Uhud Gazvesi'nde müşrik ordu­suna kumanda eden Ebû Süfyân'ın yanın­da yer aldı ve Kureyşli diğer kadınlarla birlikte def çalıp şiir okuyarak orduyu sa­vaşa teşvik etti. Bedir Gazvesi'nde yakın­larını öldüren Hamza'yı Öldürmesi için Vahşî b. Harb'e mükâfat vaad eden Mek-keliler'den biri de Hind idi. Hind, ciğerini çiğneyeceğini ve organlarından gerdan­lık yapıp boynuna takacağını söylediği Hamza'yı öldürdüğü takdirde Vahşîye bü­tün takılarından ve yanında bulunan mal­lardan başka 10 altın vereceğini söyledi. Vahşî de Hamza'yı uzaktan attığı mızrak­la şehid ederek karnını yardı ve ciğerini Hind'e götürdü. Hamza'nın ciğerini alıp çiğnediği için "âkiletü'l-ekbâd" 609 diye anılan Hind'in bütün takıla­rını Vahşî'ye verdiği, bunların yerine başta Hamza olmak üzere diğer şehidlerin organlarını keserek gerdanlık ve halhal olarak taktığı, Mekkeli kadınları da böyle yapmaya teşvik ettiği belirtilmektedir.

Resûl-i Ekrem'in kızı Zeyneb, Mekke'­den Medine'ye hicret etmek üzere hazır­lık yaptığı sırada Hind onun yanına gelip "amcamın kızı" diye hitap ederek kendi­sine yardıma hazır olduğunu söylediyse de Zeyneb hicretine engel olunacağından korktuğu için ona Medine'ye gitmeyi dü­şünmediğini söyledi.610

Hind'in İslâmiyet'e karşı olan düşman­lığı Mekke'nin fethine kadar, devam etti. İslâm ordusu Mekke'ye yaklaştığı sırada müslüman olan Ebû Süfyân, kendi evine sığınanlara Hz. Peygamber'in eman vere­ceğini Mekkeliler'e söylediği zaman ona herKesten önce Hind karşı çıktı ve koca­sının sakalından tutarak öldürülmesini istedi; ancak Ebû Süfyân'dan bir gün son­ra o da müslüman oldu. Rüyasında put­ların kendisini ateşe ittiğini. Resûlullah"ın ise onu kurtardığını görünce İslâmiyet'i kabul etmeye karar verdiği söylenmekte, ayrıca kendisine, bir gün önceki fikrini değiştirerek neden müslüman olmaya ka­rar verdiğini soran kocasına. Mekke'nin fethedildiği gün müslümanların Kabe'de sabaha kadar nasıl ibadet ettiklerini sey­rettiğini, o güne kadar Kabe'de Allah'a bu şekilde ibadet edildiğini görmediğini ve bu durumun kararını değiştirmesine se­bep olduğunu anlattığı belirtilmektedir. Hind'in bu kararı üzerine Ebû Süfyân, ka­rısının henüz Resûlullah'ın yanına varma­dan Öldürülebileceğini düşünerek Hz. Pey­gamber'in huzuruna itibarlı biriyle gitme­sini tavsiye etti. Hind de kıyafet değişti­rerek Hz. Ömer'in veya Hz. Osman'ın ya­hut kardeşi Ebû Huzeyfe'nin himayesin­de o sırada Ebtah mevkiinde veya Safa te­pesinde bulunan Resûl-i Ekrem'in yanı­na gitti. Ona biat etmek isteyen kadınla­rın arasına karışarak huzuruna çıktı. Re­sûl-i Ekrem kadınlardan Allah'a şirk koş­mamak, hırsızlık yapmamak, zina etme­mek, çocuklarını öldürmemek, iftirada bulunmamak ve iyi iş yapma hususunda Peygamber'e karşı gelmemek üzere 611 kendisine biat etme­lerini İsteyeceğini söyleyince Hind erkek­lerden istemediği şeyleri kadınlardan is­tediğini, bununla beraber biat edecek­lerini söyledi. Yüzü kapalı olduğu için Re­sûl-i Ekrem onu tanıyamamıştı. Biat ko­nularından biri olan hırsızlık yapmama meselesi üzerinde durulurken Hind ko­casının cimri olduğunu, kendisinin ve çocuklarının bütün İhtiyaçlarını karşı­lamadığını, bu sebeple ona sormadan

malından harcama yaptığını belirte­rek buna hakkı olup olmadığını sordu. Hz. Peygamber de aşırı gitmemek şartıyla onun malından kendisine ve çocuklarına yetecek kadar bir miktarı alabileceğini ifade etti (Buhârî. "Büyü"", 95; Müslim, "Akzıye", 7-9). Orada bulunan Ebû Süf­yân daha önce aldıklarını kendisine helâl ettiğini söyleyince Resûl-İ Ekrem Hind'i tanıdı. Kadınların zina etmemesi üzerin­de konuşulurken Hind söze karışarak hür kadının zina edemeyeceğini söyledi. Sıra çocukları öldürmeme maddesine gelin­ce, "Onları siz öldürdünüz" veya, "Biz on­ları küçükken yetiştirdik, büyüdükleri za­man sen onları Bedir'de öldürdün" dedi. İftira üzerinde durulurken Hind tekrar söze karışarak şunları söyledi: "İftira çir­kin şeydir, sen bize güzel ahlâkı emredi­yorsun". Peygamber'e karşı gelmeme teklifi üzerine de. "Biz bu yüce divana sonradan isyan etmemek niyetiyle geldik" dedi. Resûl-i Ekrem biat sırasında kadın­ların eline dokunmamakla beraber Hind'in Hz. Peygamber'e elini uzattığı, muhte­melen kınasız olması yüzünden Resûlul-lah'ın onun avucunu yırtıcı hayvan pen­çesine benzettiği ve onun görünüşünü kınayla değiştirmedikçe biatini kabul et­meyeceğini söylediği rivayet edilmekte­dir (Ebû Dâvûd, "Tereccül". 4). Resûl-i Ek­rem'in kendisini iyi karşılaması ve da­ha önce yaptıkları üzerinde durmaması Hind'i son derece memnun ettiği için ona. bir zamanlar yeryüzünde perişan olması­nı en çok istediği ailenin Peygamber aile­si olduğunu, fakat artık gözünde bu aile fertlerinden daha değerli bir kimse bulun­madığını ifade etti .612 Hind oradan ayrıldıktan sonra evine gitti ve bü­tün putları kırdı. Onun kızarttığı iki oğla­ğı bir câriyesiyle Hz. Peygamber'e sundu­ğu, koyunları çok az kuzuladığı için daha fazlasını gönderemediğini belirttiği, Re­sûl-i Ekrem'in de onların çoğalması için dua ettiği, daha sonraları sürülerinin ço­ğaldığı. Hind'in zaman zaman bu olayı ana­rak kendilerini İslâmiyet'le şereflendiren Allah'a hamdettiği kaydedilmektedir.

YermükSavaşı'na Ebû Süfyân'la birlik­te katılan Hind heyecanlı konuşmalarıyla müslümanları savaşa teşvik etmiş, boz­gun alâmetleri görüldüğü zaman diğer kadınlarla birlikte onların derlenip topar­lanmasında büyük etkisi olmuştur. Hind'in daha sonra Ebû Süfyân'dan boşandığı, ticaret yaparak geçimini temin etmek amacıyla hilâfeti döneminde Hz. Ömer'e başvurup beytülmâlden 4000 dirhem borç aldığı, fakat ticarette zarar ettiği belir-

tilmektedir. Yine Hz. Ömer devrinde oğlu Muâviye Şam valisi olduğu zaman Hind onu görmeye gitmiş, halifenin Allah rızâ­sını ön planda tutan bir insan olduğunu hatırlatarak her konuda halifeyi dinleme­sini, kendi yakınlarına gereğinden fazla bir şey vermemesini tavsiye etmiş, aksi halde Ömer'in kendisini azledebileceğim hatırlatmıştır. Hind, Muharrem 14'te {Mart 635) Hz. Ebû Bekir'in babası Ebû Kuhâfe ile aynı günde öldü. Bir rivayete göre ise Hz. Osman devrinde vefat etmiştir.

Hind çok güzel konuşan, akıllı, cesur ve gururlu bir kadındı. Savaşlarda askerleri coşturmak için söylediği şiirler, bazı kim­seler için yazdığı hicviyeler ve savaşlarda kaybettiği yakınları için söylediği mersi­yelerden bazı bölümler günümüze kadar gelmiştir. Meşhur şair ve sahâbî Hansâ'-nm, kabileler arasında yapılan savaşlarda kardeşlerini kaybettiğinden kendisini "en büyük felâkete uğrayan Arap kadını" di­ye tanıttığını ve onlar için mersiyeler söy­lediğini duyan Hind'in bir panayırda onun­la özellikle karşılaştığı, Bedir'de kaybet­tiği yakınlarından dolayı en büyük musi­bete uğrayan kadının asıl kendisi olduğu­nu belirttiği ve Hansa ile karşılıklı mersi­yeler okudukları rivayet edilmektedir.

Bibliyografya ;

Wensinck. Mu'cem, VIII, 288; Bııhârî. "Bü­yü01, 95, "Eymân", 3, "Ahkâm", 14; Müslim, "Akaye" 79; Ebû Dâvûd. "Ifereccül" 4; İbn İs-hâk. es-Sîre, s. 302-303, 306-307, 312; Vâkıdî. el-Meğâzt, I, bk. İndeks; İbn Sa'd. et-fabakât, VIII, 235-237; İbn Habîb, el-Muhabber. s. 19, 105, 408,437; İbn Kuteybe, e/-Ma'ân/(Ukkâşe), s. 72, 344; Teberi, Târit) (Ebü'1-Fazl), II, 469, ay­rıca bk. İndeks; İbn Abdürabbih. el-'İkdü'l-fe-rîd, VI, 86-89; Ebü'l-Ferec el-İsfahânî. el-Eğânî fnşr. Lecne),Beyrut, ts. (Dârüs-Sekâfe), IV, 212-214; XII, 344-345; XV, 147-148; İbn Abdülber, el-lsticâb, IV, 424-427; İbn Asâkir, Târihu Dt-maşk : terâcimü'n-nisâ' (Şihâbî). s. 437-459; İbnü'l-Esîr. Ûsdü'l-ğâbe, VII, 292-293; a.mlf., ei'Kâmil, II-III, bk. İndeks; İbn Hudeyde, el-Miş-bâİT.u'1-mudt fnşr. Muhammed Azîmüddîn). Bey­rut 1405/1985, I, 109-130; Heysemî, Mecma-'u'z-zeoâ'id, IX, 264-265; İbn Hacer. el-Işâbe (Bicâvî). VIII, 155-156; Abdülkâdir el-Bağdâ-dî. Hİzânetü'l-edeb, III, 263-265; X, 468-469; Mehmed Zihni. Meşâhîrü'n-nisâ, İstanbul 1294, II, 306-313; Zeyneb bint^Ali. ed-Dürrû't-men-şûr. Bulak 1312, s. 537*539; Ammâr Tâlibî, Âşâru İbn Badis, Beyrut 1404/1983,11/2, s. 118-119; Kehhâle. A'lâmü 'n~nisâ\ V, 239-251; ZirikJÎ, el-A'lâm (Fethullah). VIII, 98; Hâirî. Terâcimü aciâmi'n-nisâ\ Beyrut 1407/1987, s. 426-427; Abdûlemîr Ali Mühennâ, Ahbârû'n-nisâ' fi Kİ-tâbi'l'Eğânİ, Beyrut 1409/1988, s. 383-386; a. mrf.. Mu'cemü.'n-nisâ'İ'ş-şâ'irât, Beyrut 1410/ 1990, s. 256-259; Cezzâr, Medâhilü'l-mû'ellipn, IV, 1845-1846; Ahmed Halil CunVa, /VtsâJ min ^ş-ti'n-nübüuue, Beyrut 1412/1992, II, 337-354; Fr. Buhl, "Hindbint'Utba", E/^Fr.), 111,471.




Yüklə 1,69 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   ...   38




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə