TüRKİye diyanet vakfi 4 İSLÂm ansiklopediSİ (28) 4



Yüklə 1,69 Mb.
səhifə19/38
tarix22.10.2018
ölçüsü1,69 Mb.
#75385
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   38

HİMMET EFENDİ TEKKESİ

İstanbul'da Bayramiyye'nin Himmetiyye kolunun âsitânesi olan XVII. yüzyıla ait tekke.

Himmetzâde Tekkesi olarak da anılan bu yapı Fatih ilçesinde Şehremini'den Ye-nibahçe'ye inen yamaçta. Ördek Kasap mahallesinde Himmetzâde Dergâhı soka­ğında yer almaktaydı. Bayramiyye-Him­metiyye pîri Bolulu Şeyh Himmet Efendi (ö. 1095/1684) tarafından. IV. Mehmed devri defterdarlarından İbrahim Efendi'­nin mescidinin İçinde XVII. yüzyıl ortala­rında faaliyete geçirilmiş, vakfiyesi Him­met Efendi'nin torunlarından, tekkenin üçüncü postnişini Hirpmetzâde Şeyh Ab-düssamed Efendi tarafından 1135 (1723) yılında düzenlenmiştir.

Himmet Efendi'nin neslinden Himmet-zâdeler olarak tanınan kalabalık ve nüfuz­lu bir şeyh ailesi gelmiş, gerek Himmet Efendi Tekkesi'nin gerekse İstanbul'daki Bayramî tekkelerinden birçoğunun meşi­hatı bu ailenin denetimine geçmiştir. Him­met Efendi'nin vefatından sonra tekke­sinin postuna sırasıyla Himmetzâde Derviş Abdi diye de bilinen oğlu Şeyh Abdul­lah Efendi (ö. 1122/1710), Abdullah Efen-di'nin oğlu Şeyh Abdüssamed Efendi (ö. 1150/1737). Abdüssamed Efendi'nin oğ­lu Şeyh Mehmed Nûreddin Efendi (ö. 1180/1766-67), M. Nûreddin Efendi'nin oğulları Mehmed Mecdeddin Efendi ile (ö. 1215/1800) Şeyh Bahâeddin Efendi {ö. 1220/1805), M. Mecdeddin Efendi'nin oğ­lu Şeyh Mehmed Muhyiddin Efendi (ö. 1259/1843), M. Muhyiddin Efendi'nin oğlu Şeyh Kerâmeddin Efendi (ö. 1273/1857), Bahâeddin Efendi'nin oğlu Şeyh Abdül-hay Efendi (ö. 1274/1858), M. Muhyiddin Efendi'nin oğlu M. Mecdeddin Efendi (ö. 1289/1872), Abdülhay Efendi'nin oğlu Şeyh Abdüşşekûr Mahfî Efendi (ö. i 303/1886) ve bu zatın küçük kardeşi Mehmed Hüsâ-meddin Efendi (ö. 1916) geçmiştir.

Himmet Efendi Tekkesi'nin İstanbul'un sanat hayatında ve özellikle tasavvuf mû­sikisinde önemli bir yeri vardır. Şair olan Şeyh Himmet Efendi'nin tasavvufî mahi­yetteki şiirleri Hafız Post, Sütçüzâde Ha­fız Abdüllatif Efendi, Ali Şîruganî. Hacı Arif Bey gibi bestekârlar tarafından bes­telenmiş ve Bayramî tekkelerinin yanı sı­ra İstanbul'da diğer devranî tarikatlara bağlı tekkelerin âyinlerinde yüzyıllar bo­yunca okunmuştur. Himmet Efendi'nin oğlu ve tekkenin ikinci postnişini olan Şeyh Abdullah Efendi de şair. ayrıca bes­tekâr ve hattattır. Yetiştirdiği musikişi­nasların en ünlüsü, kendi tekkesinin zâ-kirbaşısı olan bestekâr Şive Ahmed Çele-bi'dir. Tekkenin son şeyhlerinden Hüsâ-meddin Efendi de devrinin ileri gelen zâ-kirbaşıları arasında yer alır.

Tekkede perşembe günleri âyin icra edildiği, 1303 (1886) yılında yedi erkekle beş kadının burada İkamet ettiği ve XX. yüzyıl başlarında Maliye Nezâreti'nden yılda 2160 kuruş taâmiye bedeli, ayrıca her gün 1 okka et ve kurban bayramların­da üç adet koyun istihkakı olduğu kayde­dilmektedir.

Bütünüyle tarihe karışmış ve arsası İs­tanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesİ'-nin arazisine katılmış olan Himmet Efen­di Tekkesi'nin mimari özellikleri tesbit edilememiştir. Ancak tekkenin çekirdeği­ni oluşturan mescid-tevhidhânenin kagir duvarlı ve kırma çatılı olduğu tahmin edi­lebilir. Himmet Efendi Tekkesi'nin post-nişinleri, Üsküdar'da günümüzde orta­dan kalkmış ve arsası Zeynep Kâmil Has-tahanesi'nin arazisine katılmış bulunan, aynı tarikata bağlı Bezcizâde Mehmed Muhyiddin Efendi Tekkesi'nin hazîresine gömülmüş, bu tekkenin 1940'larda yıktırılması sırasında söz konusu kabirler yi­ne Üsküdar'da yer alan Selimiye Tekkesi'­nin bahçesine nakledilmiştir.

Bibliyografya :

Bandırmalızâde, Mecmûa-i Tekâyâ, İstanbul 1307, s. 15; Ayvansarâyî, Hadikatü'l-cevâmi', i. 218; Âsitâne Tekkeleri, s. 16; Bâb-ı Âtı Nezâ-ret-'ı ümûr-ı Dâhiliye Sicil Nüfus İdâre-İ ümû-miyest Dersaâdet ue Bİlâd-t Seiâse Nüfûs-ı Mil­lisine Mahsus İstatistik Cedvelidİr, İstanbul 1301, s. 53; Mecmüa-i ceuâmi'. I, 42-43; 1328 Senesi İstanbul Beldesi İhsâiyyât Mecmuası, İstanbul 1329, s. 22; Zâkir Şükrü. Mecmûa-i Te-Arâyâ(Tayşi), s. 5-6;Ergun. Antoloji,], 126-127; II, 490, ayrıca bk. tür.yer.; Tahsin Öz, İstanbul Camileri, Ankara 1962,1, 71; Fâtih Camileri ue Diğer Târihi Eserler (haz. Fatih Müftülüğü], İs­tanbul 1991, s. 127, 280; Mustafa Özdamar.Der-saâdet Dergâhları, İstanbul 1994, s. 125; Atillâ Çetin, "İstanbul'daki Tekke, Zaviye ve Hân-kahlar Hakkında 1 199 (I 784) Tarihli Önemli Bir Vesika", VD, XIII (1981), s. 587; Hatice Aynur. "Saliha Sultan'ın Düğün Töreni ve Şenlikleri", 7T;X[/61 (1989). s. 36; Ekrem Işın - Ömer Tuğ­rul İnançer, "Bayramîlik",DS/sf./\,][, 106-107; "Himmetzâde Tekkesi", a.e.,Vlll, 199.



HIMMETIYYE

Bayramİyye-Şemsiyye tarikatının Bolulu Himmet Efen di'ye (ö. 1095/1684) nîsbet edilen bir kolu.557



HİMMETZÂDE 558

HİMYÂNÜ'Z-ZÂD

İbâzî âlimi Ettafeyyiş'in (ö. 1914) Kur'an tefsiri.

Tam adı Himyânü'z-zâd ilâ dâri'I-me'âd'dır. Mukaddimede hiç kimseyi tak­lit etmediğini belirten, kendi mezhebine aykırı birçok görüş ve rivayete de yer ve­ren müellifin birçok tefsirden, özellikle de Zemahşerî ve Beyzâvî'nin eserlerinden faydalandığı ve son asırdaki önemli mez-hebî tefsirlerden biri kabul edilen eserini yazdığı anlaşılmaktadır.

Müellif her sûrenin başında âyet sayı­sını, Mekkî yahut Medenî olduğunu belir­tir ve sûrenin faziletine dair rivayetleri kaydeder. Genellikle burada Beyzâvî'de olduğu gibi mevzu hadislere yer verildiği görülmektedir. Eserde âyetlerin lügat, nahiv ve belagat yönünden geniş açıklaması yapılır. Fıkıh konularını ihtiva eden âyetlerin tefsirinde fakihler arasındaki ih­tilâflara ve kıraatle ilgili bilgilere geniş yer verilir. Müellifin kelâm meselelerinde çok defa İbâzıyye'ye yakın düşüncelere sahip olan Mu'tezile'nin tesirinde kaldığı, bu arada İsrâiliyât'ın etkisinden de kurtula­madığı görülmektedir. Özellikle Hz. Pey-gamber'in gazvelerine dair geniş bilgi ve­rilen eserde ele alınan âyetlerin pek ço­ğu İbâzıyye mezhebinin doğruluğuna de­lil olarak kullanılmaktadır.

Kur'ân-ı Kerîm'i mensup olduğu mez­hebin prensipleri çerçevesinde yorumla­ma gayreti içinde olan Ettafeyyiş. Mu'te-zile'den İbâzıyye'ye geçen ve Allah'ın gö­rülmesinin kesinlikle mümkün olmadığı­nı ileri süren görüşten hareket ederek 559 Ehl-i sünnet'in Allah'ın görülmesiyle ilgili dü­şüncesini reddetmektedir.560 Müminlerin gaybe inanma, namaz kılma ve kendilerine rızık olarak verilen şeyler­den harcama özelliklerinin anlatıldığı Ba­kara sûresinin iki ve üçüncü âyetlerinin tefsirinde imanın tasdik, ikrar ve amel­den meydana geldiği ileri sürülerek Ehli sünnet'in ameli imanın bir rüknü sayma­yan görüşü reddedilir. İman eden ve iyi işler yapanların içinden ırmaklar akan cennetlerde kalacaklarını müjdele­yen âyetin 561 tefsirinde de amelin imanın vazgeçilmez bir cüzü oldu­ğu savunulur.562

Büyük günah işleyenlerin cehennem­de ebedî kalacakları yönündeki İbâzıyye görüşüne sıkı sıkıya bağlı olan Ettafeyyiş, kötülük (seyyie) yapan ve suçları kendile­rini kuşatan kimselerin cehennemlik ol­duklarını ve orada ebedî kalacaklarını be­lirten âyeti 563 açıklarken seyyienin büyük günah olduğunu, bu tür suçları işleyen kişinin bu âyetin delaletiy­le ebediyen cehennemde kalacağını be­lirtir.564 İman ettikten sonra büyük günah işleyenlerin günahları kadar azap gördükten sonra cennete girecekleri şek­lindeki Ehl-i sünnet görüşüne karşı çıka­rak bu şekilde düşünenleri, kendilerine ancak belirli günlerde ateş isabet ettik­ten sonra kurtulacaklarını iddia eden ya-hudilere benzetir.

Gönüllerde gizlenen veya açıklanan şey­lerden dolayı Allah'ın insanları hesaba çekeceğini, bunlardan dilediğini affedip dilediğine azap edeceğini belirten âyetin tefsirinde 565 tövbe etme­den ölen kimselerin affedilmeyeceği üze­rinde ısrarla durulmakta ve Eş'arîler'in, büyük günah işleyenlerin tövbe etmeden de Allah tarafından affedilmesinin caiz olduğu yolundaki görüşü reddedilmekte­dir. Yine bütün müşriklerin cen­nete, bütün müminlerin de cehenneme gitmelerinin caiz olduğu şeklindeki Eş'a-rî düşüncesi de reddedilirken 566 tövbe eden âsi müminin tövbesinin kabul edilmeyeceği tarzındaki bir görüşün de doğru olmadığı belirtilmektedir.567 Şefaatin sadece müminler için olduğu, büyük günah işleyen ve tövbe etmeden ölenlerin bundan faydalanamayacağı kaydedilerek şefaatle ilgili âyetler 568 bu açıdan değerlendirilir.

Kulların fiilleri konusunda Ehl-i sün-net'e yaklaşan İbâzî görüşüne uyularak insanların bütün fiillerinin Allah'ın irade­siyle ortaya çıktığı, kulun kendi fiillerini yaratamayacağı belirtilir. Müşriklerin put­lara tapmasını Allah'ın dilemesine bağla­yan âyetin 569 tefsirinde, eğer Allah dilememiş olsaydı putperest­lerin şirk koşamayacakları ifade edilerek işlenen kötülüğün âsinin iradesiyle birlik­te Allah'ın irade ve meşîeti sonucu orta­ya çıktığı ve asla cebir bulunmadığı söy­lenir.570 Her şeyi Allah'ın yarattığını İfade eden âyetin 571 tef­sirinde de dünya ve âhirette bulunan her şey gibi iman, küfür, hayır ve şerrin de Al­lah tarafından yaratılmış olduğu kayde­dilir.

Müteşâbih âyetlerin mânası ve keyfi­yeti Allah'a havale edilse bile zahirî mâna ile yetinilmeyip bunların te'vil edilmesi gerektiğini ileri süren müellif, İlahiyat meselelerini ilgilendiren nasların te'vili-nin Allah'ın tavsifinin caiz olduğu şekilde yapılması gerektiğini özellikle vurgular.

Ettafeyyiş. Şîa'nın Hz. Ali'nin imameti hususunda ileri sürdüğü delilleri redde­derek 572 tahkîm konu­sunda mezhebinin görüşlerine bağlılığını ortaya koyar. Karı-koca arasında geçim­sizlikten endişe edildiği takdirde erkeğin ve kadının ailesinden birer hakem görev­lendirilerek aralarının bulunmasını tavsi­ye eden âyetin 573 tahkimin caiz olması konusunda delil teşkil etme­yeceğini, biri hak, diğeri bâtıl üzere olup birbiriyle savaşan iki fırka arasında yapıl­ması gereken şeyin hakem tayin etmek değil bâtılı ortadan kaldırmak olduğunu ileri sürer.574

Tasavvufî tefsirlere olumlu yaklaşan müellif, âyetlerin zahirine aykırı zorlama­lar bulunmaması ve Arap diline uygun olması kaydıyla bu nevi tefsirlerin kabul edilebileceğini belirtir.

Günümüz İbâzîler'i tarafından önemli bir kaynak sayılan Himyânü'z-zâd, mü­ellifinin müteahhir olması sebebiyle mez­hebin ilk tefsir kaynaklarının özellikle­rini yansıtmamaktadır. Bununla birlikte eser bütünüyle ele alındığı takdirde İbâ-zıyye'nin görüşlerini ortaya koyup bun­ların doğruluğunu ispat etmek amacıy­la yazılmış bîr mezhep tefsiri olduğu orta­ya çıkmaktadır. Eserin iki ayrı baskısı bu­lunmaktadır.575



Bibliyografya

Ettafeyyiş. Himyânü'z-zâct ilâ dâri'l-me'ad, Zenzîbar 1350, 1-XIV; Serkîs, Mı/cem, M, 1924; Âdil Nüveyhiz, Mu'cemü. a'lâmi't-Cezâ'ir, Bey­rut 1400/1980, s. 19-20; M. Hüseyin ez-Zehebî, et-Tefstr ve'l-müfessirûn, Kahire 1405/1985, II, 306-323; J. Schacht. "Atfiyasir. EF{\ng.), 1, 736; Sabri Hizmetli, "Ettafeyyiş", Dİ A, XI, 500.




Yüklə 1,69 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   38




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə