37
Hitap ettiği yaş grubu algı durumları düşünüldüğünde,
bu ifadelerin, onlar üzerinde sanatçıya ilişkin olumsuz
izlenim uyandıracağı açıktır. Bu yolla bu türden genel-
lemeler ile sanatçıların masumiyet karinelerinin, ihlal
edildiği söylenebilir. Bir başta tanımlama ise şöyledir:
Sanatçı, herkesin duyduğunu, herkesin gördüğünü, her-
kesin hissettiğini, herkesin düşündüğünü; farklı şekilde
duyan, farklı şekilde gören, farklı şekilde hisseden, farklı
şekilde düşünen, farklı şekilde yorumlayan, farklı şekilde
yansıtandır; duyulmayanı duyan, görülmeyeni gören, olma-
yanı bulandır. Özetle sanat belli kalıplar içine konulamayan
ve estetik olan insan duygularının dışavurumudur.
Sanatçı olmak için büyük bir sanat duygusu ve sevgisine sa-
hip olmakla beraber, o duygu, sevgi ve becerileri başkala-
rına ileten, öğreten bir ifade kabiliyetine ve iktidarına sahip
olmak gerekir (Sanat nedir? Sanatçı kime denir?, 2015).
Bu tanımlamada da sanatçıya insan üstü kimi özellikler
atfedildiği görülmektedir. Alımlayıcı açısından bu denli
özel güçlere sahip bir sanatçı imgesinin yaratılması,
sanatçının anlaşılırlığını olumsuz etkileyebilecektir.
Ressam Hikmet Çetinkaya’nın görüşlerine yer veren
bir diğer web sayfasındaki metin de yukarıdaki imgeyi
destekleyici niteliktedir:
Sanatçı öyle bir sanat yapmalı ki; bütün fikri, bütün emeği,
bütün hülyası, bütünü ile her şeyi ona ait olsun ve içindeki
en sanatçı kimliğini dışarıya aktarsın. Sanatını her zaman
için bütün ülke/dünya insanlarının ortak derdine ilaç,
özgürlüğüne bir kaçış, bir fetih, bir aşk, bir sevda ve her
şeyiyle insanlık için kullansın. Kısaca insanlığın değer diye
adlandırdığı tüm değerlerin ortak diline uyarlasın ve hür
dünya adına kullansın. Sanatçı olmak için sadece verilen
eserlerin ölçüt olmadığı, sanatçılığın bir karakter olduğu-
nu iyi bilmelidir. Sanatçı her ortamda kendini taşımasını
bilmelidir! (Çetinkaya, 2013).
Bu tanımlamalardaki sanatçı imgesi; ulaşılmaz, olun-
ması zor bir model olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir
sonraki web sayfasında evrensel boyuttaki sanatçı ben-
zer bir şekilde ifade edildikten hemen sonra Türkiye’de-
ki sanatçı için ise şu görüşler paylaşılmıştır:
Sanatçı üzerine bunları söyledikten sonra, gelelim bizdeki
sanatçıya: Bizde sanatçı bukalemun gibidir. Saate göre,
güne göre renk değiştirir. Bizde sanatçının kişilik sorunu
gibi bir sorunu da yoktur. Kişiliksizdir. Siliktir. Yitiktir. Ay-
nalara dargındır. Aynasızdır. Kimileyin taraf tutar, kimileyin
tarafsızdır!.. Çıkarının gerektirdiği şekilde düşünür. Çıkar-
cıdır. Nemelazımcıdır. Yağcıdır. Yalancıdır. Palavracıdır.
Elinde bir zilli tefi, yaldızlı pabuçları vardır!.. Dolap beygiri
gibidir. Bir sağa, bir sola döner boyuna. Üçkâğıtçıdır. Sanat
hırsızıdır!.. Bizde sanatçı hinoğluhindir. Yüzsüzdür. Görgü-
süzdür (Özcan, 2004).
Bu ifadeler tabii ki salt yazarının düşünceleridir ve
sadece onu bağlar gibi düşünmek de olasıdır ancak bu
denli kolay ulaşılabilen bu düşünceler, sanatçıya ilişkin
ortalama bilgiye sahip kişilerde, sanatçı hakkında,
kolaylıkla, kötü izlenimler uyandırabilecektir. Bir diğer
kaynaklarına ayrı ayrı yer verilmemiştir). Web sayfa-
larında alıntılara dönük kaynak gösterilmemiş olması,
bunların güvenirliğini önemli ölçüde sarsmaktadır.
Ayrıca bu türden ifadeler bağlamlarından uzaklaştıkça,
asıl ifade etmek istedikleri şeylerden başka anlamlara
dönüşebilmektedir. Bazılarının mal edildiği kişi ile çeliş-
tiği, bazılarında ise sözcüklerin değiştiği görülmüştür.
Örneğin “Sanat, bizi Allah’a götüren bir köprüdür”
ifadesi, Antik Mısır’daki tıp bilimini anlatan papirüsleri
çeviren Alman bilim adamı, yazar Georg Ebers’e mal
edilmektedir. Katolik bir Hristiyan olan Ebers’in “Allah”
ifadesi kullanması mümkün görünmemektedir. İngilizce
tanrı anlamına gelen “God” sözcüğünü kullanmış olması
olasıdır. Bu haliyle ve bu çeviri ile ifade kabul edilir-
se, cümle, dinsel bir çağrışım, içermeye ve sanat, bir
tür ibadetmiş gibi anlaşılmasına olanak sağlayıcı bir
yapıya bürümektedir. Oysaki burada akla yakın görü-
nen, sanata esin kaynağı olan doğadaki güzelin, tanrıya
ilişkin yeni farkındalıklar oluşturabilecek bir araç olarak
görülebileceğidir.
Sanatçıya İlişkin Bulgular
Bu bölümdeki bulgulara; Google Arama Motoruna, sı-
rasıyla: “Sanatçı kimdir?”, “Sanatçı ile İlgili Özlü Sözler”
yazılmış ve ilk yirmi sonuç arama sayfasındaki, farklı
içerikler incelenerek ulaşılmıştır.
Sanatçı Kimdir?
Bu soruya ilk yanıt veren web sayfası, Turk Student
başlıklı bir sayfadır. Orta öğretim öğrencilerine yönelik
hazırlandığı anlaşılan bu sitede sanatçı tanımlanmış ve
ardından, tüm sanatçılara yönelik aşağılayıcı ifadelerle
yargısız infaz yapılmıştır:
Sanatçı: diğer insanların görmediklerini gören, duymadık-
larını duyan, hissetmediklerini hisseden ve bu duygularını
güzel bir çatı altında birleştirerek insanların duyu organ-
larına hitap edecek şekilde sunan, başkalarının ürettiğini
çalmadan, araştıran ve kendi özgün eserlerini üreten
kişidir.
Günümüzün sanat anlayışı değiştiği gibi, sanatçıları da
değişmiş durumda.
Bugün ne Selimiye Camiini inşa edecek bir Mimar Sinan
var; ne de İstiklal Marşı’nı yazacak bir M. Akif Ersoy.
Sanatçı sanatını belli bir kesimin takdirini kazanmak için
yada belli bir zümreden destek alabilmek için bir takım
ideolojilerin şakşakçılığını yapıyor. Ses sanatçıları bazı par-
tilerin çığırtkanlığını yapmak zorunda hissediyor kendini.
Gazeteciler ve köşe yazarları ensesi kalın bir takım kişilerin
kalemşörlüğüne soyunmuş durumda. Doğruyu ve güzeli
kendine ilke edinen ve bu uğurda her şeyi göze alarak, hiç
bir düşüncesini çekinmeden söyleyen sanatçı yada sanatsal
ruhlu insanların sayısı ise çok az (Sanatçı Kimdir? Kime Sa-
natçı Denir? Günümüz Sanatçılarını Nasıl Buluyorsunuz?,
2015) .