2
farklılaşmaları, bu dalga boylarının ve titreşimlerinin değişik olmasından doğar. Yani
her renk farklı dalga boylarında titreşimleri bize göndermektedir (Temizsoylu, 1987:
10). Güneş ise temel ışık kaynağıdır. Güneş ışığı, beyaz ya da renksiz olarak
algılanmasına rağmen gerçekte kırmızı, yeşil ve mavi dalga boylarını eşit oranlarda
karışımından oluşmaktadır (Holtzschue, 2009:12).
Işığın, genellikle beyaz ışığın kırılma sırasında bir spektrum halinde yani
kendini oluşturan tayf renklerine ayrılarak yayılmasına “renklere ayrılma” denir. Bu
olay 17. Yüzyılda Newton’un Prizma Deneyi’nde, beyaz ışığın saydam bir
prizmadan geçirilerek bir ekran üzerine düşürülmesiyle, ekran üzerine düşen ışığın
artık beyaz olmayıp gökkuşağında görülen yedi renk şeklinde ışığa ayrılmasıyla
gösterilmiştir. Bu yedi renk: kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, lacivert ve
mor’dur(Gökgöz, 1977:28).
Işık kaynağı olmayan cisimlerin renkleri, üzerine düşen ışığın rengine bağlı
olarak değişir. Bir cismin görünür rengi o cismin özelliği, aydınlatan ışığın çeşidi ve
gözlerimizin o andaki haliyle o cismin etrafındaki cisimlerin renklerine bağlıdır. Bir
nesnenin renkli olabilmesi için, o nesnenin üstünden yansıyan ışıklar geri gelerek
gözümüzün ağ tabakasında görüntü oluşturması gerekir. Görüntü oluşabilmesi için
ise, ışık en fazla gerekli olan elemandır. Bu nedenle karanlık bir odada hiçbir şey
görünmemektedir (Temizsoylu, 1987: 10).
Görme olayının gerçekleşmesi ve görsel idrakin temeli ise; ışık, göz ve beyin
tarafından meydana gelmektedir. Đnsan gözünün görsel olarak yakaladıklarının sırası
şöyledir: Göz ilkin çevresindeki hareketi ışığa bağlı olarak yakalar. Sonra koyu-açık
farklılıklarını algılar; en sonunda ise, renksel algılama ile beraber tüm özellikleriyle
nesnel varlığı algılar (Holtzschue, 2009:2).
Göz, ışığı algılamaya uyarlanmış bir organdır ve rengi tanımlamak için ışığı
beyne iletir (Holtzschue, 2009:11). Işık göz bebeğinden geçerek göze girer ve göz
içerisindeki arka bölümde bulunan retinaya düşer. Retina, koni ve çubuklar olmak
üzere iki türlü, ışığa duyarlı algı hücrelerinden oluşmuştur. Hem çubuklar, hem de
koniler, algılanan iletinin gözden beyine aktarılmasını sağlayan optik sinir sistemine
bağlıdır (Holtzschue, 2009:36). Đnsan gözünün değişik renkleri nasıl ayırt ettiği ise
bugüne kadar kesin olarak izah edilebilmiş değildir.
Gün ışığının beyazlığı, bir standart olarak kullanılsa da farklı zamanlarda,
farklı noktalarda ve yüksekliklerde farklı ısıya sahip olduğu görülür. Bir konunun
3
renklerinin aynen saptanması istenilen durumlarda mevcut ışığın renk ısı derecesinin
ölçülmesi ve buna göre çalışma yapılması gerekir (Gökgöz, 1977:36).
Đşte bütün bu konular ışığında hava perspektifinin değerlendirilmesi
gerekmektedir. Ton değerleri (valörler), kontrast ve atmosfer bize derinliği veren üç
faktördür. Ön plandaki tonlar, arka plandakilerden daha açık ya da daha koyu
değildir. Yalnızca ön plandaki tonlar arasında daha kuvvetli bir kontrastlık vardır.
Uzaklık arttıkça ise kontrastlık azalır (Parramόn, 1997:96).
Net alan derinliği ise ön plandaki en net nokta ile arka plandaki en net
noktadaki uzaklıktır. Net alan derinliği arttığında yakındaki ve uzaktaki cisimlerin
görüntüleri daha net olur. Net alan derinliği az olduğunda ise belli bir uzaklıktaki
bütün cisimlerin görüntüsü netliğini kaybeder. (Gökgöz, 1977:163) Tüm bunlara
bağlı olarak da hava perspektifi etkisi oluşur. Sıcak renklerde öne gelme, soğuk
renklerde arkaya gitme özellikleri yanı sıra, canlı ve doygun renklerin de cansız
renksizleşmiş olan renklerin önüne geldiği görülür. Alan derinliğini sınırlamanın,
yani hava perspektifi etkisinin artırılmasının, resimde üç boyutluluk duygusunu
kazandırma gibi önemli yararları vardır.
Resim sanatında hava perspektifini en iyi ortaya koyanlar, açık havada
çalışma özellikleri ile bilinen Empresyonistlerdir. Empresyonizmle birlikte “Işık”
sanatçı tarafından bir amaç olarak ele alınmaya başlanmıştır. Artık ışık, resmin aracı
olmaktan çıkmış, amacı olmuştur. Empresyonist sanatçılar ortaya koydukları “yeni
görme” mantığıyla hava perspektifini bütün yönleriyle analiz etmişlerdir. Renklerin,
günün değişik saatlerinde ve mevsimsel etkiler karşısında nasıl değişime uğradığını
ve bunu nasıl algıladıklarını ortaya koymak amacıyla eserler yapmışlardır. Bu
bağlamda sanatçıların aynı mekânı günün farklı saatlerinde birçok kez resmettiğini
ve her bir resimde farklı etkilerin ortaya çıktığını görmekteyiz.
Bu alandaki hazırlanan tezlere bakıldığında, Kavaz’ın (2007) “Plastik Bir
Değer Olarak Işığın Đşlevi ve Önemi” adlı çalışmasında ışık olgusunun resim
sanatının gelişimindeki önemine, ışık-renk ilişkisi ve sanatçıya göre değişen görme
alanının ifadesel olanaklarına yer verdiği görülmektedir. Bunun yanı sıra Bayav’ın
(2008) “Işığın Bağımsızlık Yolculuğu ve Empresyonizm’de Işık” isimli
araştırmasına ve Kavukçu’nun (2006) Renk Olgusu Üzerine adlı araştırmasına
bakıldığında, bu çalışmalarda da ışığın renkle olan ilişkisi sanat tarihi sürecinde nasıl
4
ele alındığı anlatıldığı göze çarpmaktadır. Ancak yapılan çalışmalara bakıldığında
hava perspektifine çok az değinildiği ve bu konuda bir boşluk olduğu görülmüştür.
Bu araştırma; ışığın, rengin, renkli görmenin, hava perspektifinin açıklanması
ve Empresyonist ressamların çalışmalarının hava perspektifi yönünden incelenmesi,
bu boşluğu bir nebze olsun kapatma amacındadır. Ayrıca, bu konuda yapılacak diğer
araştırmalara da kaynak oluşturacağı ve öğrencilerin resimde derinlik olgusunu
anlayabilme konusunda onlara yardımcı olacağı düşünülmektedir.
1.2. AMAÇ VE ÖNEM
Bu araştırmada hava perspektifinin ışık ve renk yönünden incelenmesi ve
empresyonist sanatçıların eserlerini inceleyerek hava perspektifini uygulama
biçimlerini ortaya koymak amaçlanmıştır. Empresyonist sanatçıların eserlerinin
incelendiği çalışmalarda, eserlerin sadece ışık, renk ve üslup biçimleri yönünden ele
alınması, hava perspektifine ise yeteri kadar yer verilmemiş olması, araştırmanın
önemini teşkil etmektedir.
Bu araştırma hava perspektifinin ışık ve renk yönünden ele alınmasıyla,
Güzel Sanatlar Liselerinin ve Üniversitelerin Güzel Sanatlar Resim bölümlerinde
okuyan öğrenciler için hava perspektifini daha iyi anlamalarına yardımcı olması ve
Temel Sanat Eğitimi derslerine giren hocalar için iyi bir başvuru kaynağı olması
açısından da önemlidir.
1.3. PROBLEM CÜMLESĐ
Hava perspektifinin ışık ve renk açısından incelenmesinde Empresyonizm’in
önemi nedir?
1.4. ALT PROBLEMLER
1) Hava perspektifinin oluşmasına neden olan etkenler nelerdir?
2) Hava Perspektifinin etkisinde kalan ışık ve renk nedir?
3) Hava perspektifi ile ışık ve rengin nasıl bir ilişkisi vardır?
Dostları ilə paylaş: |