T. C. Ankara üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ antropoloji (SOSYAL antropoloji) anabiLİm dali



Yüklə 1,25 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə21/80
tarix22.07.2018
ölçüsü1,25 Mb.
#58208
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   80

62 
 
ilgisizliğin  nedenleri,  Mehmet  Halit  Bayrı’nın  1930’da  söylediğine  göre  şu 
nedenlerledir: 
“Halk  hayatının  bu  suretle  kendi  muhitinde  gizli  bırakılmak 
istenmesinin fikrimize göre başlıca iki sebebi vardır: Birinci sebep, halkı tam 
manası  ile  hakir  gören,  onun  mahsullerine  ve  müesseselerine  istihfaf  ve 
istihza  ile  bakmayı  itiyat  edinen  eski  Osmanlı  zihniyet  ve  telakkisinin  halk 
üzerindeki derin ve meşhum tesiridir… Halk, ancak içine çekilmek ve hususi 
âleminde  saklanmakla  varlığını  müdafaa  etmiştir…  Birinciden  daha  dikkate 
şayan  ikinci  sebep  ise,  olduğu  gibi  öğrenilecek  ve  gene  olduğu  gibi 
gösterilecek 
olan 
halk 
hayatının, 
yabancılara 
henüz 
iptidailikten 
kurtulamadığımıza şahit tutulmasından korkulmasıdır.”
50
 
İlerleyen  bölümlerde  Karabaş,  Bayrı’nın  bu  sözlerini  tartışmış  halkbilimi 
araştırmalarını  “basit”  olguların  beyhude  açıklaması  olarak  gören  bozuk  zihniyeti 
ciddi  şekilde  eleştirmiştir.  Karabaş  eserinin  ilerleyen  bölümlerinde  “neden 
budunbilim?”  sorusunu  kendi  sözleriyle  açıklamaktadır.  Karabaş’a  göre  sosyal 
bilimler  bir  bütüncüllük  arz  etmelidir.  Bu  nedenle  temel  amacın  “bütüncül 
budunbilim” olması gerektiğini söylemektedir: 
Türkçede “halkiyat”, “halk bilgisi”, “halkbilim”, “folklor” gibi adlar varken 
niye “budunbilim” adını öneriyorum? “halk” ile “” sözcüklerinin çok yıpranmış 
olduklarını  düşündüğüm  için.  Değişik  anlamlarda  kullanıla  kullanıla 
anlamsızlaşmış  bu  sözcüklerden  türetilecek  bir  bilim  dalı  adının  çelişen 
çağrışımlara yol açacağını, o bilim dalına yaklaşımımızı olumsuz bir biçimde 
                                                             
50
 Seyfi Karabaş, Bütüncül Türk Budunbilimine Doğru, İstanbul, 1999, s.14 


63 
 
etkileyeceğini  sanmıyorum.  Karabaş  ilerleyen  bölümlerde  “halk”  ve  “folklor” 
kelimelerinin yıpranmışlığına değinmiş kendi görüşleri çerçevesinde “budunbilim” in 
gelecek  nesil  halk  kültürü  araştırmacıları  için  daha  uygun  olacağını  ifade  etmiştir. 
Budun  sözcüğü  public,  people  sözcüğünün  karşılığıdır.  Bunun  yerine  folk 
sözcüğünün  kullanılmasıyla,  budunbilimin  konusuna  olumsuz  çağrışımlara  baştan 
kapı açıldığı ortadadır.
51
 
İlerleyen  bölümde  ise  Karabaş  bu  budunbilimsel  çalışmaların  nasıl  bir  yol 
izlemesi  gerektiğini  şu  şekilde  açıklamaktadır:  Şimdiye  dek  budunbilimsel 
çalışmalara  pek  gönülsüz  girişmiş,  yalnızca  yitmemesini  dilediğimiz  budun 
bilgisel  ürünleri  “toplayıp”  arşivleme  uğraşına  ağırlık  vermiş  durumdayız. 
Budunbilim  yapmak  yerine  budun  bilgisi  ile  yetinmekteyiz  de  diyebiliriz. 
“Budunbilim  yapabilmek  için  önce  budun  bilgisel  ürünlerin  derlenmesi 
gerekiyordu” denebilir. Büyük ölçüde doğrudur bu. Yalnız, açık seçik amaçlar 
için  yapılmayan  derlemelerin  ya  da  anıklıkların  pek  sağlıklı,  sonradan 
belirlenecek  amaçlar  için  yeterli  olmayacakları  da  kolayca  görülebilir. 
Budunbilimsel  çalışmalarla  budun  bilgisel  çalışmalar  at  başı  gitmek, 
birbirlerine  itici  güç  olmak  zorundadırlar.  Tanımda;  “budun  bilgisi”:  iletişim 
biçimlerinin  toplum  baskınlığının  etkisi  altında  öznel  tutarlıklı  kullanışlarının 
ürünlerinin  tümünü  içerir.  Karabaş  kitabının  ilerleyen  bölümlerinde 
“bütüncüllük”  kavramı  üzerinde  durmaktadır.  Bu  kavram  “budunbilim” 
çalışmalarında  diğer  sosyal  bilimlerinde  kullanılması  gerektiği  anlamına 
gelmektedir.  Mesele  bir  budunbilim  çalışmasının  araştırdığı  konu  itibariyle 
diğer  disiplinlerle  bir  arada  yürümesidir.  Bunlar  elbette  halkbiliminin  ya  da 
                                                             
51
 A.g. e. s.23 


64 
 
yazarın  ifadesiyle  “budun  bilimin”  yardım  aldığı  önemli  dallar  olan  tarih, 
coğrafya, dil bilim, psikoloji, sosyoloji ve diğer bilimlerdir. Ancak bu sayede bir 
bütüncüllüğe 
ulaşılabilecek 
ve  halkbilimi 
çalışmalarının 
bir 
değeri 
olabilecektir.
52
 
                                                             
52
 A.g. e. s.25–59  


III. İNCELENEN HALK BİLİMCİLER HAKKINDA 
TEMEL BİLGİLER 
 
 
1. PERTEV NAİLİ BORATAV’IN HAYATI VE ESERLERİ 
Cumhuriyet kurulduktan sonra Selim Sırrı Tarcan ve Mehmet Halit Bayrı gibi 
Osmanlı’nın son döneminde yetişen, konunun meraklısı halkbilimi araştırmacılarının 
ardından, yeni dönemde daha bilimsel ve modern araştırmalar yapmak amacıyla yeni 
metotlar ve eğitim sistemleri geliştirilmişti. Bu yeni sistemde yetişen ilk ve en büyük 
isim  kuşkusuz  P.  N.  Boratav’dır.  Hocanın  hayatının  ilk  yıllarından  başlayarak  son 
günlerini  geçirdiği  Paris’e  uzanan  hikâyesi  Cumhuriyet’in  macerasına  paralellik 
göstermektedir. Hocanın gençlik döneminde etkisinde kaldığı fikri akımlar, olgunluk 
çağındaki  düşünceleri  ve  siyasi  görüşleri  genellikle  devrin  revaçta  olan  fikir 
akımlarıyla paralellik arz etmektedir. 
Metin  Turan’ın  çalışmasıyla,  Kültür  Bakanlığı  yayınlarından  çıkan  Pertev 
Naili Boratav’a  Armağan adlı kitapta Hoca, röportajı gerçekleştiren  Ayhan  Aydın’a 
23 Aralık 1997’de hayatının ilk yıllarını şu şekilde anlatmaktadır:  
Ben, Naili Bey’in, kaymakam Naili Bey’in oğluyum. Naili Bey hayatının 
sonlarına  doğru,  Bolu  sancağının,  Mudurnu  kazasının  kaymakamıydı.  Ben 
ilkokulu  Mudurnu’da  bitirdim.  O  sırada  İstanbul’un  ve  Anadolu’nun  bir  kısmı 
işgal  altındaydı.  İlkokulu  bitirince,  dayımın  teşvikiyle  Kumkapı’daki  Fransız 
okuluna  gittim.  Papazların  olduğu  bu  okulda  beş  sene  okudum.  Sonra 
İstanbul  lisesine  gittim.  Daha  sonra  üniversiteye  gittim.  Türkiye  her  yönden 


Yüklə 1,25 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   80




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə