13
yok olurdum, ne size ne de kendime, hiç
bir iyilikte bulunamazdım. Canınız sıkıl-
masın ama hakikat sudur ki, devlette
görülen birçok kanunsuz, haksız işlere
karsı doğrulukla savaşarak size veya
herhangi başka bir kurula karşı giden
hiçbir kimse ö1ümden kurtulamıyor.
Evet, ancak hak yolunda çalışan bir
kimsenin, kısa bir zaman olsun yaşaya-
bilmesi için devlet adamı değil, sadece
yurttaş olarak kalması gerekiyor.
Size, -hem yalnız sözle değil, daha çok
değer verdiğiniz işle- söylediklerimi ispat
edebilirim. Size başımdan geçen bir olayı
anlatayım, o zaman ölüm korkusu
yüzünden haksızlığa hiçbir vakit boyun
eğmemiş, eğmeye ölümü üstün tutmuş
bir adam olduğumu görüsünüz. Size
mahkemeler hakkında, belki pek önemli
gözükmeyen, ama gerçekten olmuş olan
bir şeyi anlatacağım. Atinalılar! Şimdiye
kadar üzerime aldığım biricik devlet
memurluğu,
halk
kurulu
üyeliği
olmuştur: Mensup olduğum Antiokhis
oymağı, deniz savaşından sonra ölenlerin
cesetlerini toplamayan on komutanın
duruşmasında
prytaneia
makamında
bulunuyordu; hepinizin sonraları kabul
ettiğiniz gibi, kanuna aykırı olarak onları
toptan
muhakeme
etmeyi
ileri
sürmüştünüz; o zaman kanuna aykırı olan
bu harekete karşı koyan biricik üye ben
olmuş, oyumu sizin tarafınıza vermemiş-
tim; hatipler beni suçlamakla, hapse
sokmakla korkuttukları zaman, sizler
bağırıp çağırdığınız zaman, ben ne
hapsolmaktan ne de öldürülmekten kor-
karak haksızlıklara ortak olmaktansa
kanun ve doğruluğun tarafında tehlikeye
atılmaya karar vermiştim. Bu olay,
şehrimizin demokratlıkla yönetilmekte
olduğu zamanlarda olmuştu. Otuz1arin
oligarşiliği, iktidarı ele alınca benimle
birlikte öbür dört kişiyi Tholos'a çağı-
rarak, öldürmek istedikleri Salamin'li
Leon'u Salamin'den getirmemizi iste-
diler. Bu, onların, işledikleri cinayet-
lerden ellerinden geldiği kadar çok
kişiyi sorumlu kılmak için verilmiş
emirlerinden biriydi. O zaman bu şartlar
altında, sözüm caizse, ölüme kıl kadar
önem vermediğimi, en çok hatta biricik
önem verdiğim şeyin haksızlıktan,
günah işlemekten sakınmak olduğunu
yalnız sözle değil, edimle de gösterdim.
Bu
zorlu
idarenin
kuvvetli
kolu
haksızlık işletecek kadar beni korku-
tamadı; Tholos'tan çıkar çıkmaz öteki
dört kişi Salamin'e gidip Leon'u getir-
dikleri halde, ben sadece evime döndüm.
Belki çok geçmeden Otuzların idaresi
sona ermeseydi, bu hareketimi haya-
tımla ödeyecektim. Bu sözlerin doğru-
luğuna size birçok kimse şahitlik eder.
O halde, siyaset hayatına girdiğim
halde, iyi bir adam gibi hep hak gözetir
ve tabii olarak doğruluğu her şeyden
üstün tutsaydım, şimdiye kadar sağ
kalabilir miydim, sanırsınız? Hayır,
Atinalılar, hayır; bu ne bana, ne de
başka bir kimseye nasip olurdu. Hâlbuki
bütün hayatımda; özel olsun, genel
olsun,
bütün
hareketlerimde
hiç
değişmedim, öğretiliklerimi lekeleyen-
lere de başkalarına da, doğruluktan
ayrılarak, alçakçasına boyun eğmedim.
Devamlı öğrencilerim olduğu iddiası da
doğru değildir. Ben, bana düşeni yerine
getirmeye çalışırken, genç, ihtiyar, beni
dinlemek isteyenleri geri çevirmedim.
14
Bana
yalnız
para
verenlerle
konuşmadım; zengin, fakir, herkes bana
sorabilir, cevap verebilir, sözlerimi
dinleyebilir; fakat bundan sonra, o kimse
iyi yahut kötü bir insan olmuş, her ikisini
de bana yüklemek haksızlık olur, çünkü
ben ona ne bir şey öğrettim, ne de
öğreteceğime söz verdim. Bir kimse
benden başkalarının işitmediği, ayrı bir
şey öğrendiğini veya işittiğini ileri
sürerse, biliniz ki, yalan söylüyor.
Öyleyse, birçok kimsenin benimle
konuşmak
için
birçok
zamanlarını
vermekten hoşlanmalarına sebep nedir?
Bunun asıl sebebini, Atinalılar, açıkça
size söyledim: bu kimseler hiçbir
bilgelikleri
olmadığı
halde,
bilge
olduklarını iddia eden kimselerin sorguya
çekilmesini dinlemekten hoşlanıyorlar,
gerçekten bu pek tatsız bir şey de
değildir. Başkalarını sorguya çekmeyi
bana Tanrı emretmiştir, bu yol bana
Tanrı sözleriyle, gözüme gözüken
hayallerle, Tanrı iradesinin insanlara
göründüğü her vasıta ile gösterilmiştir.
Atinalılar, bu sözüm gerçektir; öyle
olmasaydı şimdiye kadar karşıtı ispat
olunurdu. Ben gençleri bozmuşsam, hala
da bozuyorsam, şimdiye kadar büyümüş
olanlar, gençliklerinde kendilerine kötü
öğütler verdiğimi anlamış olanlar ortaya
çıkarak beni suçlar, benden öç alırlardı.
Bunu yapmak istemezlerse bile, hiç
olmazsa yakınlarından biri, babaları,
kardeşleri veya hısımları benim yüzüm-
den ailelerinin ne felaketlere uğradığını
söylerdi. Şimdi tam zamanıdır. Onların
birçoğunu burada görüyorum. İşte
çocukluk arkadaşım, benim bölgemden
olan Kriton, işte oğlu Kritobulos. Sonya,
Aeskhines' in babası da, Sphettos'lu
Lysanias da burada; bunlardan başka,
Epigenes'in babası Kephisia'li Antip-
hon'u ve benimle beraber bulunmuş olan
birçok
kimsenin
kardeşlerini
de
görüyorum. Theozotides'in oğlu ve
Theodotos'un
kardeşi
Nikostrates
(Theodotos şimdi sağ değil, onun için o
mani olamaz); Demodokos'un oğlu ve
Theages'in kardeşi Paralos; Ariston'un
oğlu ve şurada gördüğünüz Eflatun'un
kardeşi Adeimantos hazır bulunuyor;
Apollodoros'la kardeşi Aiantodoros'u da
görüyorum. Daha birçoklarını sayabi-
lirim. Meletos bunların bazılarını, suçla-
masında şahit göstermeliydi. Unutmuşsa
şimdi yapsın, kendisine yol göste-
riyorum. Bu çeşitten, istediği şahidi
göstersin. Fakat Atinalılar, hakikat
bunun tam tersidir. Çünkü bunların
hemen hepsi Meletos'la Anytos'un
iddiasına göre arkadaşlarını bozmuş,
bastan çıkarmış olan benden yana
şahitlik edeceklerdir; hem
yalnız
bozulan gençler değil, benden yana
şahitlik etmelerine hiç sebep olmayan
bozulmamış daha yaşlı akrabaları da.
Bunlar şahitlikte niçin benim tarafımı
tutarlar? Herhalde, yalnız hakikatin,
doğruluğun hatırı için, doğru söyle-
diğimi, Meletos'un yalan söylediğini
bildikleri için.
Sözün kısası, Atinalılar, savunmam
için bütün söyleyeceklerim, buna ve
buna benzer şeylere varır, Bir sözüm
daha var. Belki, içinizde, buna benzer,
hatta bundan daha az önemli bir sorunda
kendisinin, gözyaşları dökerek yargıç-
lara yalvarıp yakardığını, yargıçları
yumuşatmak için çocuklarını bir sürü