7
- Fakat, delikanlım, bu benim soruma
cevap değil ki. Ben şunu bilmek
istiyorum: her şeyden önce bu
kanunları bilen kim?
- İşte bu mahkemedeki yargıçlar.
Sokrates.
- Ne dedin? Nasıl, Meletos? Onlar
gençleri yetiştirebilir, daha iyi kılar mı
diyorsun?
- Elbette.
- Hepsi mi, yoksa bazıları mı?
- Hepsi.
- Ira*
(Hera-Zeus’un kız kardeşi)
hakkı
için ne güzel söz! Demek gençleri
daha iyi kılanlar birçok kimselermiş.
O halde, söyle bakalım, burada bizi
dinleyenler
de
gençliği
terbiye
ediyorlar mı?
- Evet onlar da.
- Peki, ya bule*
(Atina senatosu)
üyeleri?
- Onlar da.
- Acaba ekklesia'da*
(Halk meclisi)
top-
lanan yurttaşlar gençliği doğru yoldan
ayırıyorlar mı, yoksa onlar da terbiye
mi ediyorlar dersin?
- Onlar da terbiye ediyorlar.
- O halde, benden başka, bütün Atina’
lılar onları güzel ve iyi kılıyorlar;
onları yalnız ben doğru yoldan
ayırıyorum. İddian bu değil mi?
- Tam işte bu.
- Sen haklı isen, ben gerçekten, çok
bahtsız bir adamım. Ama tut ki sana
şöyle bir şey soruyorum; acaba sana
göre atlar için de böyle mi? Atlara da
herkesin, iyilik ettiğine, yalnız bir
kimsenin kötülük ettiğine inanıyor
musun? Hakikat bunun tam yersi değil
mi? Atları, bir veya birkaç kişi, yani
seyisler terbiye edebiliyor; kullananlar
ise onları bozuyorlar, değil mi? Atlar
için de, başka hayvanlar için de
böyledir, değil mi Meletos? Bu,
şüphesiz böyledir.; Anytos ile sen ne
derseniz deyiniz, gençleri yalnız bir
kişinin yanlış yola sürüklediği, ondan
başka herkesin daha iyi kıldığı doğru
olsaydı, bu onlar için gerçekten eşsiz
bir bahtiyarlık olurdu. Ama hayır
Meletos, gençler üzerinde hiç kafa
yormadığını yetecek kadar gösterdim;
senin
kayıtsızlığın,
bana
karşı
çevirdiğin şeyleri hiç umursamamış
olmandan da açıkça anlaşılıyor.
Şimdi sana bir sorum daha var, Zeus
hakkı için cevap ver; Sence kötü
kimselerle birlikte yaşamak mı, yoksa
iyi kimselerle birlikte yaşamak mı daha
iyi?... Cevap versene dostum; zor bir
şey sormuyorum. İyi insanlar yanların-
dakilere hep iyilik, kötüler de kötülük
ederler, değil mi?
- Şüphesiz.
- Şimdi, bir arada yasadığı kimselerden,
faydalanan çok zarar görmek isteyen
var mı?.. Cevap ver, dostum, kanun,
cevap vermeni emrediyor. Zarar
görmek isteyecek kimse var mıdır?
- Elbette yoktur.
- Peki, gençleri doğru yoldan çıkarıyor,
kötülüğe götürüyor diye beni suçlu-
yorsun; Bence ben bu suçu bilerek mi,
bilmeyerek mi isliyorum?
- Bilerek diyorum.
- Demek ki, Meletos, iyilerin, yanların-
dakilere iyilik, kötülerin ise kötülük
ettikleri şu genç yaşında
8
senin yüksek zekanca bilinen bir gerçek
olduğu halde, ben bu yasımda, birlikte
yasamak zorunda olduğum bir kimseyi
doğru yoldan ayırırsam, ondan bana
zarar geleceğini bilmeyecek kadar
karanlık ve bilgisizlik içindeyim; hem
de bunu, iddiana göre, bile bile
yapıyorum. Meletos, buna ne beni
inandırabilirsin, ne de başkalarını.
Öyleyse ya ben onları doğru yoldan
çıkarmıyorum yahut da çıkarıyorsam
bunu bilmeyerek yapıyorum; her iki
halde de yalan söylüyorsun. Bundan
başka, işlediğim suç bilmeyerek işlen-
mişse, kanun onu suç tanımaz; beni bir
kenara çekerek ayrıca hatırlatman ve
öğüt vermen gerekirdi; çünkü öğütle,
bilmeyerek işlediğim suçu herhalde
islemekten vazgeçerdim; hâlbuki sen
benimle konuşmaktan, bana öğretmekten
kaçındın; bunu istemedin; beni mahke-
meye, kanunun, aydınlatılması gereken-
leri değil, cezalandırılması gerekenleri
gönderdiği mahkemeye sürükledin.
Atinalılar, artik anlaşılıyor ki Meletos
bu işlerle, az olsun çok olsun, kafa
yormamıştır; ama Meletos sen gene
söyle; ben gençleri nasıl yanlış yola
sürüklüyorum? Yazdığın suçlamadan
anladığıma göre, gençlere devletin tanı-
dığı tanrıları tanımamayı, onların yerine
başka tanrılara inanmayı öğretiyor-
muşum;
gençleri
bozan
derslerim
bunlardır, diyorsun, değil mi?
- Evet, bunu bütün kuvvetimle iddia
ediyorum.
- Öyleyse, Meletos, sözünü ettiğimiz
tanrılar hakkı için ne demek istediğini
bana ve bu yargıçlara daha açıkça anlat.
Sence ben birtakım tanrılara inanmayı
öğretiyormuşum; öyle ise o tanrılara
ben kendim de inanıyorum, demek ki
büsbütün tanrı bilmez değilim, böyle
bir suç işlememişim; simdi sunu
anlayalım: sen beni devletin tanrılarını
bırakıp başka tanrılara inanmakla mı
suçluyorsun yoksa tanrılara büsbütün
inanmayıp
bunu
başkalarına
da
aşılamakla mı?
- Evet, ben senin hiçbir tanrıya
inanmadığını söylüyorum.
- Şaşılacak şey! Meletos, bunu nereden
çıkarıyorsun? Herkes gibi, güneşin
veya ayın tanrılığına inanmadığımı mı
söylemek istiyorsun?
- Emin olun, yargıçlar, inanmaz; çünkü
güneşin taş, ayın toprak olduğunu
söylüyor.
- Fakat, dostum Meletos, sen beni
Anaksagoras sanmışsın da buraya
çıkarmışsın.
Buradaki
yargıçları
Klazomenai’li Anaksagoras'ın yazıla-
rının bu kuramlarla dolu olduğunu
bilmeyecek kadar boş ve cahil mi
sanıyorsun? Gençler bu yazıları
orkestrada en çok bir drahmiye satın
alabilirlerse, Sokrates de bu fikirleri
kendine mal edince delikanlılar onunla
pekâlâ alay edebilirlerse, bunları neden
gelip benden öğrensinler? Doğru söyle
Meletos, sen gerçekten benim hiçbir
tanrıya inanmadığımı mı sanıyorsun?
- Zeus'a yemin ederim ki, hiç, hiçbir
tanrıya inanmıyorsun.
- Buna kimse inanmayacak. Atinalılar,
bu Meletos azgının, küstahın biri; beni
suçlaması da gençliğinden, hakaret
olsun diye. Kim bilir, belki de beni
denemek için bu muammayı
(bilmece)
uydurmuştur. Belki de, kendi kendine,