Mülkiye Dergisi
, 43 (4), 785-809.
Bu ana düşünceden hareketle ekonomide büyük dönüşümlerin başlangıç
noktasını oluşturan 1970’ler ve bu dönüşümlerin uygulama alanını genişlettiği
1980’ler; serbest piyasa rejiminin hüküm sürdüğü, kamu kesiminin alanının
daraltıldığı, özelleştirmelerin yaygınlaştığı ve her çeşit mal ve hizmetin değerinin
piyasada oluşan arz ve talebe göre belirlendiği yıllar olmuştur. Bu uygulamalar
beraberinde büyük toplumsal öneme sahip olan eğitim hizmetini de, piyasa
temelinde yeniden biçimlendirmiştir. N
eoliberalizm küresel ekonomi üzerinde
sınırsız fakat toplumsal yaşam üzerinde sorunlu bir etkiye sahip olmakla
birlikte, zamanın ruhuna uygun şekilde ekonomiyle uyumlu girişimci bireylerin
yetiştirilmesine önem verir. Bu amacın kuramsal dayanağını ise eleştirel eğitim
karşısında yer alan
beşeri sermaye teorisi oluşturur.
Eğitimin neoliberal sürüklenmesi, hizmetin beşeri sermaye yaratma
kapasitesinin büyümesine neden olur. Bu durum, ekonomik süreçlerde içsel
büyüme faktörüne katkı payının minimize edilmesi sonucunu doğuracağından,
büyüme oranının gereği biçimde yükseltilmesi önünde engel oluşturur.
Eğitimin ticarileşmesi, ekonomik açıdan eğitim kurumlarının ülkenin
sanayileşme kapasitesi ile sınırlı kalmasına, sosyal açıdan ise gelir dağılımına
bağlı olarak eğitim hizmetinden yararlanmada eşitsizliğin ortaya çıkmasına
neden olur. Eğitimde eşitsizlik ilk anda sosyal sorun olarak gözükmekle beraber,
bazı potansiyel kabiliyetlerin eğitimden mahrum olması nedeniyle uzun
vadede toplumsal büyüme önünde engel oluşturabilir. Aynı zamanda eğitimin
piyasalaştırılması öğrenciyi depolitize ederek, sistemin işleyişi ve yarattığı
haksızlıkların algılanmasını engelleyen mekanizma olarak işlev görür. Böylece
eğitim politik bir süreç olmaktan uzaklaştırılırken, öğrencilerin de eleştirel
yetenekleri törpülenmektedir. Bu işleyişiyle, eğitimin piyasalaşması nomokrasi
politikası bağlamında eğitim üzerinde kurulan sermaye hâkimiyetinin bir kanalı
olmaktadır.
Eğitimin piyasalaşması sürecinde bile, ekonomide sanayi yapılanmasına bağlı
konuma gelmiş olacağından, geri ülke sanayi yapılanmasının ileri ekonomilerin
takipçisi olması durumunda, eğitim düzeyi de ileri ülkeler seviyesine çıkamayacak,
dolayısıyla ekonomik kalkınmaya da gerekli katkıyı sağlayamayacaktır. Bu
sistemde, geri ülke sanayi yapısının ileri ülke sanayi yapısına bağımlı olması
durumunda, geri ülke eğitiminin ileri ülke sanayi yapısı denetiminde olması
nedeniyle geri ülke eğitimi de ileri ülkenin boyunduruğu altına alınmış olur.
Bu açıklamalara ek olarak, piyasa koşulları araştırmayı ve yaratıcılığı engelleyip,
var olan üretim koşullarına göre eğitimi şekillendirirken sadece eğitimi değil,
üretim alanındaki gelişme sürecini de zayıflatır. Üretim alanının zayıflaması,
805
Uçkaç A (2019). Neoliberalizm ve Küreselleşmenin Eğitim Üzerindeki Etkisi.
Mülkiye Dergisi
, 43 (4), 785-809.
yeni teknolojilere girişim yapma ve inovasyon sürecinin sekteye uğratılması
kapitalist krizlerin aşılma yöntemi olan Schumpeter’in “yaratıcı yıkıcılık”
görüşünün uygulanmasını engellediği derecede sistemin krize sürüklenme
olasılığını yükseltir ve yaşanan bir krizden çıkma olasılığını zayıflatır.
Dostları ilə paylaş: |